Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1094 E. 2022/812 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1094
KARAR NO: 2022/812
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/11/2017
NUMARASI: 2014/764 E. – 2017/984 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin kasasının hırsızlık neticesinde açılması ile içinde bulunan çeklerden 1 tanesi olan dava konusu çekin çalındığını, bu çekin davalının elinde bulunduğunu, İstanbul .. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile müvekkillerine haciz işlemi başlattığını, yapılan takibin iptaline, menfi tespit talebinin kabulüne, davalı aleyhine %40 kötü niyet tazminatına hükmedilerek yapılan yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu çek üzerindeki silsilelerin düzgün olduğunu, çek üzerindeki cironun sahte olmasının sadece o şirket yönünden hukuki sonuç doğurabileceğini, diğer davacı yönünden bir hukuki işlemin söz konusu olamayacağını, kötü niyete ilişkin iddianın gerçeği yansıtmadığını, davacı şirketin vadesi gelmiş ödenmemiş bir kredi sair borcunun olmadığını, ticari defter ve kayıtlar üzerinde inceleme yapılması halinde dava konusu çeki ticaret dolayısıyla iktisap ettiğinin belirlenebileceğini, bu sebeplerle iyi niyetli meşru hamil müvekkili yönünden açılan davanın reddine karar verilerek yapılan yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince;”Netice olarak mahkememizce yapılan değerlendirmede, dava konusu çekin çalınmış olduğu, çek üzerinde bulunan davacılardan …AŞ’ye ait cirolardaki imzaların davacı şirkete ait olmadığı, bu hususun davalı vekilince de 2 nolu celsede kabul edildiği, dolayısıyla imza incelemesi yapılmasına gerek olmadığı, diğer davacı …’nin keşideci olup, bu davacı yönünden imza inkarı bulunmadığı, davacı …’nin keşideci olması, imzasına ilişkin bir itirazın olmaması ve imzaların istiklali ilkesi gereği dava konusu çekten dolayı sorumlu olduğu kabul edilerek davanın bu davacı yönünden reddine, diğer davacı … AŞ yönünden çekteki cirolardaki imzaların sahte olduğunun anlaşılması ve bu bağlamda bu davacıyı çekten kaynaklanan borçtan sorumlu tutmanın mümkün olmaması dikkate alınarak bu davacı yönünden davanın menfi tespit açısından kabulüne karar verilmiş, davalının iyiniyetli 3. Kişi olması doğrultusunda ağır kusuru ve kötüniyeti de bulunduğuna dair bir kanı da oluşmadığından çekin istirdatına yönelik talebin reddine,” karar verilmiştir. Davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Müvekkili şirketin hamili olduğu 433 adet tacir çekinin, 12.10.2013 tarihinde gece yarısı şirket merkezine gelen hırsızların Şirketin ana kasasını patlatmaları ile beraber çalındığını, söz konusu hırsızlık olayı ile ilgili Jandarmanın olay yeri görgü tutanağı ve çalınan çeklerin ayrıntılı dökümlerinin 2014/764 e. Dosya kapsamında mevcut olduğunu, 2-Organize hırsızlık olayı sonucu çalınan çekler ile ilgili kolluk şikayeti yapıldığını, bunun yanında tedbir talepli olarak Sakarya 1.Asliye Hukuk Mahkemesine (ticaret mahkemesi sıfatı ile) 2013/550E. Sayı ile dava açıldığını, ve çalınan çekler için tedbir kararı alındığını, Davalının, kambiyo senedine ilişkin icra takibine konu çekte Sakarya 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin tedbir kararının içerir şerhin bulunduğunun görüldüğünü, çekin arkasında bulunan … A.Ş ve diğer şirket ciroları sahte olduğunu, davalının da çek arkasındaki imzalarının sahteliğini, mahkemenin 2 no lu celsesinde de ikrar ettiğini, davalının bu ikrarının, organize olarak, davacı şirketin kasasından çeklerin çalındığını ve sahte cirolarla müvekkilinin zor durumda bırakmak amacıyla icra takibinin başlatıldığının anlaşıldığını, öyleki muhatap bankaya çek ibraz edildiğinde, Asliye Hukuk Mahkemesinin tedbir kararını ve karar numarasını bilmekle, çekleri mahkemeye sunmak yerine çeklerle icra takibine girişmesinin kötü niyetli olup, davacıları zor durumda bırakmayı amaçladığını, 3-Davalının, planlı ve sistematik bir şekilde yapılan sahte cirolar ile icra takibi başlatmış olmakla, ağır kusurlu ve kötü niyetli olduğunu, bu sebeple, sadece imzasının sahte olduğu belirlenen … A.Ş’ye değil, davacı Müvekkili … hakkında da kötü niyetle icra takibi yapılmış olmakla, … A.Ş yönünden menfi tespit davasının kabulüne karar verilip, davacı … yönünden menfi tespit davasının reddine karar verilmesi hatalı olmakla, hukuka aykırı olduğunu, davalı kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğundan, meşru hamil olmamakla, her iki davacı yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, 4-Nitekim, müvekkili şirketin çalınan diğer bir çeki ile ilgili Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/524e. 2018/376 k. sayılı dosyası ile yine davalı …’a karşı görülen menfi tespit davasında, “… Sakarya 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin tedbir kararı ile çek arkasına şerh olunduğunu, çek arkasında cirolar olduğu, bu cirolarda ticari defterlerin incelenmesi neticesinde, … San. … ile ilgili kayda rastlanılmadığı, dava konusu çekinde davalı şirketin ticari defter kayıtlarında yer almadığı, … A.Ş adına kayıtlı 3 ayrı ciranta imzasının …, …, …, …, …’ın eli ürünü olmadığı, davacı vekilinin iddialarının delillerinin davalı şirket sistemindeki (alacaklı) ve davacı şirket sisteminde bilgilerle uyumluluk gösterdiği, davalı şirketin kendi defterindeki kayıtların davacı şirket lehine delil olmasının kabulü gerektiği anlaşılmakla, davanın kabulüne, borcu şirketin ve diğer davacının da borçlu olmadığının tespitine karar vermiştir…” şeklinde gerekçe ile hüküm kurulduğunu, hükmün gerekçesinde, tedbir kararının çekin arkasında şerh düşüldüğü, ve cirolara ilişkin davalının ticari defterinde kayıt olmadığına vurgu yapılmış olmakla, aslında davalının kötüniyetle takip başlattığına da işaret edildiğini, 5-Müvekkil şirketten çalınan bir başka çeke ilişkin yine davalı … AŞ’ ye dava açılmış olan, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/524E. Sayılı dosyası ile görülen Davanın konusu da aynı olmakla, çalınan çeklere karşılık borcun bulunmadığına ilişkin menfi tespit davası olduğu, iş bu davada, davacı müvekkili şirketin ve davalı … A.Ş’ nin ticari defterlerinin incelendiğini, davalının ticari defterinin incelenmesi ile davacı lehine delil olarak kabul edilerek, hüküm kurulduğunu, ancak, İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/764 E. Sayılı dosyası ile görülen davada, davalının ticari defterlerinin incelenmediğini ve eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, bu sebeple, eksik inceleme ile verilen hükmün hukuka aykırı olmakla, davacı … yönünden verilen red kararının bozmayı gerektirdiğini, belirterek bu sebepler uyarınca, istinaf başvurusunun kabulüne, davacı … yönünden verilen davanın reddine ilişkin kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK 72.maddesi gereğince açılan menfi tespit ve çekin istirdadı davasıdır. Davacı vekili, kasasından çalınan çek sebebiyle davalı tarafından başlatılan icra takibinin iptalini ve çekin istirdadını talep etmiş, davalı taraf çekteki ciro silsilesinin düzgün olduğunu, geçerli bir hukuki ilişkiyle çeki iktisap ettiğini savunarak davanın reddini talep etmiş, mahkemece davacı … yönünden davanın reddine, diğer davacı … AŞ yönünden davanın menfi tespit açısından kabulüne, davalının iyiniyetli 3. kişi olarak ağır kusuru ve kötüniyeti de bulunduğuna dair bir kanı da oluşmadığından çekin istirdatına yönelik talebin reddine karar verilmiş, iş bu karar davacı … tarafından yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir. Davacı …, keşideci olup senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığı yönünde imza bir iddiada bulunmamıştır. Bu durumda dava konusu çekten kaynaklanan sorumluluğundan kurtulabilmesi için çalınan çekin davalı tarafından kötü niyetli ya da ağır kusurlu olarak elde edildiği ve icraya konduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Ancak, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 Sayılı TTK’nun 704. (6102 Sayılı TTK’nun 792. maddesi) maddesine göre, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil, ancak kötüniyetle iktisap etmiş olması veya iktisapta ağır bir kusurunun bulunması halinde yetkili hamil sayılmaması ve çeki iade ile yükümlü tutulması gerekir. Mahkemece davalı ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılmış ve mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen bila tarihli rapor dosyaya sunulmuştur. Davacı tarafından Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/5S05S E. sayılı dosyası ile çek zayi ve iptal davası açılmış olup mahkemece 2013/505 E. sayılı dosyası ile verilen dava konusu çek için tedbir kararı verilmiş olmakla birlikte tedbir kararı, tek başına çekin icra takibine konmasına bir engel teşkil etmeyeceği, ve çek hamilinin bu takibi başlatmasında kötü niyetli olduğunu göstermeyeceği, zira hasımsız açılan çek zayi davası hasımsız açıldığından maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği kabul edilmektedir. Dava konusu çek incelendiğinde, çekteki ciro silsilesinde bir kopukluk bulunmadığı, ciro silsilesinin bozulmamış olduğu, her ne kadar davacılardan … AŞ adına atılan imzanın sahteliği sabit ise davacılının bu sahteliği bilerek çeki devraldığının somut delillerle kanıtlanması gerekmektedir. Bu doğrultuda davalı ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi raporuna göre, davalının 2013 yılına ait yevmiye defterini ibraz ettiği, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre tutulması ve ibrazı zorunlu olan kebir defteri ve envanter defterini ibraz etmediği, yine yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yaptırılmadığı, mevcut tespitlere gör davalının ibraz edilen ticari defterlerinin kendi lehine delil vasfının olmadığı, davalı şirketin dava dışı (çeki aldığı kişi çekte ciro silsilesinde yer alan ) … İnşaat … adına 2 adet fatura düzenlediği, bu faturaların içeriği hakkında bilgi sahibi olunamadığı, inceleme günü tanzim ettiği faturaları ibraz etmediği, yine dava dışı … İnşaattan almış olduğu çeki ticari defterine kaydetmediği, davalı şirketin, dava dışı firmaya tanzim ettiği faturaları KDV beyannamesi ile GİB beyan ettiği, inceleme gününde, 2013-Kasım BS beyanı formunun incelemeye sunulduğu tespitleri yapılmıştır. Buna göre davalı ile, çeki ciro ile devraldığı dava dışı önceki ciranta … İnşaat arasında ticari ilişkinin bulunduğu, çekin bu kapsamda devralındığı, davalının meşru hamil olduğu, çeki kötü niyetle iktisap ettiğinin aynı kuvvette bir delille kanıtlanamadığı, imzaların istiklali prensibi gereğince davacının bu çekten sorumlu olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talebini reddine karar verilmesi gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı görüldüğünden davacı … vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/11/2017 tarih ve 2014/764 E., 2017/984 K. sayılı kararına karşı davacı … vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacı …’den tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı … tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/05/2022