Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1092 E. 2022/1031 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1092
KARAR NO: 2022/1031
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 19/07/2018
NUMARASI: 2017/294 E. 2018/207 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Maddi – Manevi Tazminat, Tecavüzün Tespiti ve Ref’i İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, hediyelik eşya imal ve ticareti ile iştigal ettiğini, …, …, … gibi vb. ifadeleri kendi tasarladığı biblo tasarımlarının üzerine yerleştirdiğini ve tasarımlarını TPMK nezdinde … numaralı tescil belgesi ile koruma altına aldığını, bazı tasarımlarının ayırt edilemeyecek kadar aynısı olan taklit ve tecavüze konu ürünlerin davalı tarafın satışa sunduğunu öğrenen müvekkilinin, gönderdiği İstanbul … Noterliği’nin 18 Haziran 2014 tarihli ihtarnamesinin, 23.06.2014 tarihinde tebliğ edildiğini, satışın devam etmesi üzerine İstanbul … Noterliği’nin 05 Mayıs 2015 tarihli ihtarname keşide edildiğini, Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/76 D. İş delil tespiti dosyasıyla davalıdan alınan numunelerin müvekkiline ait tasarımlara tecavüz eder mahiyette bulunduğu yönünde görüş bildiren bilirkişi raporu sonrasında satışa sunulan taklit ürünlerin toplatılmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararının, Konya … icra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında infazı ile taklit ürünlerin yeddiemine alındığını belirterek … numaralı 1 ve 2 nolu tasarımın ayırt edilemeyecek surette aynısını satışa sunarak müvekkilinin tescilli tasarımlarından doğan haklarına davalı tarafından yapılan tecavüzün tespitini, durdurulması ve önlenmesini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini, üretilen ürünlere ve bunların üretiminde kullanılan araçlara el konulmasını ve imhasını, hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davada yetkili mahkemenin Konya Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi olduğunu, davacının TPE nezdinde … numaralı endüstriyel tasarım tescili yaptırarak, imalat ve satışını yaptığı ve müvekkili şirketin satışa sunduğu taklit ve tecavüz mahsulü olarak nitelediği ürünlerle ilgili 554 Sayılı KHK kapsamındaki iddiaların hukuken geçerli olmadığını, tek taraflı olarak yapılmış tespit ve bilirkişi raporlarını kabul etmediklerini, tespite konu dilekçeye müvekkilinin iş yerinde olmayan ve satışını yapmadığı 16 ürünün tescil belgelerinin eklenerek hedef saptırılıp, farklı algı oluşturulmak istendiğini, 20.08.2015 tarihinde müvekkilinden alınan 25.00 TL’lik “H. Eşya” yazan fişin delil olarak gösterildiği raporun, keşif tarihinden aylar sonra alındığını, rapordaki; davacının tescil ettirdiği ürünlerle, satışa arz edilen ürünlerin genel görünüm itibarıyla görsel olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, … numaralı biblo tasarım belgesinde korunan haklara tecavüz sayılacağına ilişkin tespitin kabul edilemeyeceğini, yapılan karşılaştırılmalarda; TPE sitesindeki görünüm, davacının bilirkişi raporuna konu sunduğu numune ve müvekkilinin satışını yaptığı iddia edilenler arasında tecavüze konu olabilecek kuvvette benzerlik ve açıklık olmadığını, bilirkişinin Arapça bilen ve hüsnü hat alanında uzman olması gerektiğini, tazminat talebinin çok fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın 554 sayılı KHK kapsamında açılmış tasarım hakkına tecavüzün önlenmesi, maddi ve manevi tazminat talepli olduğu, 554 sayılı KHK‘nın 49. maddesindeki tasarım hakkı sahibi tarafından, üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk davalarında yetkili mahkemenin, davacının ikametgâhının olduğu, fiilin işlendiği veya tecavüz fiilinin etkilerinin görüldüğü yerdeki mahkeme olduğu hükmünce yetki itirazının yerinde görülmediği, Alınan bilirkişi tespit raporu ve heyet raporu ışığında davalının davacıya ait tasarımları taklit ederek ürettiği ve sattığı biblolar nedeniyle davacının tasarım haklarına tecavüzün gerçekleştiğinin tespiti, durdurulması ve önlenmesine, davacının yoksun kalınan kazancı olarak hesaplanan 4.807,08 TL nin davalıdan alınmasına, hükmolunan tazminata dava tarihinden değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine, fazlaya dair tazminat talebinin reddine, tecavüze konu ürünlere el konularak imhasına, üretimde kullanılan araçlara ilişkin talebin reddine, davacının manevi zararına ilişkin olarak takdiren belirlenen 6.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair manevi tazminat talebinin reddine, davacının hukuki yararı bulunduğundan hükmün ilanına” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davaya konu “…” ve “…” lafızlarının ana unsurunu oluşturduğu iki adet biblo için yaptırılan bilirkişi incelemesi için oluşturulan heyetin hüsnü hat(güzel yazma sanatı) ve arapça bilgisi yönünden uzman olması gerekirken, endüstri ürünleri tasarımcısı ve hukukçu mali müşavirin uzmanlık alanlarının dışında bilirkişilik yapmasının hukuka ve oluşa uygun olmadığını, bilirkişilerin uzmanlık alanları dışında görüş belirttiklerini ve dava konusu somut olay hakkında eksik mütalaa verdiklerini, 2-“…” ve “…” lafızlarının arap dilinde yazılışlarının çok farklı olmadığını, İslamiyet’in doğuşundan günümüze kadar geçen 1400 senede benzer şekilde yazıldığını, davacının patentini aldığı yazı biçiminin müvekkilin sattığı ürünle hatta patent alma tarihinden önce yapılan camilerin kubbesinde yazan lafızlarla benzerlik göstereceğini, hayatın olağan akışında tüm bunlar normal bir biçimde algılanırken yerel mahkemenin bu iddiaların tersine hüküm kurmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, 3-Dini sembollerin tescil ettirilerek insanların dini inanç ve kanaatlerinden para kazanmaya yönelik ticari faaliyet göstermeyi hukukun korumayacağını, kişilerin dini hassasiyet ve kutsal düşüncelerinin ticarete konu edilmesinin mümkün olmadığı dikkate alındığında, davacının ticari faaliyeti ve dava açmaktaki amacının kötüniyetli olduğunu, 4-Davacı tarafın “mahkeme kararının, masrafları davalıya ait olmak üzere ülke çapında tirajı en yüksek günlük 5 gazeteden birinde yayımlanması” talebi olmasına rağmen, yerel mahkemenin gerekçeli kararında “yurt çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde hükmün ilanına” karar verdiğini, bu durumun taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğunu, 5-Yerel mahkemece, Türk Lirası’nın yabancı paralara ve enflasyona karşı değer kaybının değerlendirilmediğini, biblolar sadece Konya gibi dar bir pazarda satıldığından, pazar payı az olduğundan, davacının 2014, 2015 ve 2016 yıllarındaki satış düşüşlerinin müsebbibi olarak sadece müvekkilinin gösterilmesinin oluşa, olaya ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 6- Manevi tazminata hükmedilmesi için tarafın ağır ve açık kusurunun, talep edenin, dava konusu olaya dair telafisi mümkün olmayan mağduriyetinin bulunması gerektiğini, dosyada hiç delil bulunmadığını, hükmedilen manevi tazminatın yasal unsurlarının oluşmadığını, 7-Davacının mahrum kalınan karı dikkate alınırken, 2014 öncesi kar oranının incelenmediğini, davacının ticari defterleri içerisinde davaya konu bibloların yüzdesinin değerlendirilmediği halde davacı tarafın kar mahrumiyetinin sadece biblolara hasredilerek 6.943,13 TL’lik maddi zarara hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 8-Yerel mahkemenin gerekçesine dayanak oluşturduğu bilirkişi raporunda sadece davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının incelendiğini, davalı şirketin ticari kayıt ve defterleri ve dava konusu emtianın satış durumunun da incelenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin defter ve kayıtları incelenmeden kurulan hükmün hukuka aykırı olduğunu, izah edilen ve re’sen dikkate alınacak sebeplerle kararın kaldırılarak değiştirilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Karar aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. 1-Mahkemece 06/04/2017 ve 12/10/2017 tarihli raporlar Hukukçu, Mali Müşavir, Bağımsız Denetçi bilirkişi ile Marmara Üniversitesi G.S.F. Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü Öğretim Görevlisi bilirkişiden alınmıştır. Dava TPMK’da … numaralı tescil belgeli çoklu tasarıma tecavüzün tespiti, önlenmesi ve tazminata ilişkin olduğundan, bilirkişilerin inceleyeceği husus davacı tasarımı ile davalıdan satın alınan ürünün karşılaştırılması ve tecavüz mevcut ise uğranılan zarar olduğundan, bilirkişilerin Mali Müşavir ve Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü Öğretim Görevlisi’nden oluşturulmasında usule aykırılık bulunmadığı gibi, uzmanlık alanları ile ilgili ve görevlendirildikleri konuda rapor düzenlediklerinden istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Bilirkişiler tarafından; “…” lafzıyla “…” ibarelerinin Arapça harflerle yazılmasının versiyonlarının sınırlı olduğu, dava konusu kaligrafik çalışma masaüstü bir biblo tasarımı olarak değerlendirildiğinde, grafik çalışmanın bir bibloya dönüşmesinde tasarımcının seçenek özgürlüğünün sınırlarının çok daha geniş olduğu belirtilerek, dava dışı ürün örneklerinin görselleri raporda resmedilerek, tasarımcının seçenek özgürlüğünün bulunduğu gösterilmiştir. Davacının patentini aldığı yazı biçiminin çok yaygın kullanıldığı iddia edilmiş ise de; dava, davacı adına tescilli tasarım belgesi uyarınca hak sahipliğinden kaynaklanan tecavüzün tespiti ve tazminat olduğundan, davacı taraf mevcut tasarım belgesinin hükümsüzlüğüne karar verilmediği sürece, tasarım hakkına tecavüzün önlemsini talep edebilceğinden, rapor dosya kapsamına uygun olduğundan istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 3-“…” ve “…” ibarelerinin objelerde kullanılmasını ve bu objelerin satılmasını yasaklayan yasal düzenleme mevcut değildir. Davacı tarafın talebi; TPMK’da … numara ile tescilli çoklu tasarımına tecavüzün tespiti, önlenmesi ve zararının tahsiline ilişkin olup, yasal dayanağı 6769 Sayılı Yasa’dır. 6769 Sayılı Yasa tasarıma ve hak sahibine, tescilli olduğu süre boyunca koruma sağlar ve tescilli tasarım sahibi bu hakkına dayanarak yasa ile kendisine tanınan hakları kullanabilir. Davacının, TPMK’da 2007/05229 numaralı tescil tasarım belgesi ile 554 Sayılı KHK’nin 48. maddesi uyarınca davaya konu tasarımın hak sahibi olduğu sübuta ermiştir. Davacı taraf, hak sahipliğinden kaynaklanan hakkını kullanarak dava açtığından, yasadan kaynaklanan dava hakkının kullanılması kötüniyet olarak değerlendirilemeyeceğinden, bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 4-Davacı tarafça, davalı aleyhine verilecek olan kararın, masrafları davalıya ait olmak üzere ülke çapında tirajı en yüksek günlük 5 gazeteden birinde yayınlanması talep edildiği halde, mahkemece, yurt çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanına karar verildiği tespit edilmiştir. HMK 26. maddesi uyarınca mahkeme tarafların talep sonuçları ile bağlı olup, talepten fazlaya veya başka bir şeye karar veremeyeceğinden, mahkemece talep aşılarak 5 yerine daha yüksek tiraja sahip 3 gazete ile ilana karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan, istinaf sebebinin kabulüne karar verilmiştir. 5-Davaca tarafça 6769 Sayılı Yasanın 151/2-a bendindeki Sınai Mülkiyet Hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelire göre tazminat talebinde bulunmuş olup, yasanın 3. fıkrasında yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında; özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önüne alınır, 4. fıkrasında yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında; İkinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması halinde mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir düzenlemeleri mevcuttur. Mahkemece karara dayanak olarak bilirkişi raporu esas alınmış ve gerekçeli kararın hükümden önceki 3. paragrafında; “enflasyon farkı da dikkate alındığında” sözleri ile Türk Parası’nın değer kaybının ve “davacının piyasadaki kendi ürününün pazar kanalındaki eksikliği” sözleri ile davacının pazar payı kaybının nazara alındığı tespit edilmiştir. Talep davalının hukuka aykırı eylemi nedeniyle davacının uğradığı kazanç kaybı olup, davalı vekilince müvekkili dışında başkaları tarafından aynı ürünlerin satılmak suretiyle davacının mevcut kazanç kaybının oluşmasına sebebiyet verildiği ispat edilmediği gibi, davacının kazanç kaybı davacı defter ve kayıtlar üzerinden tespit edilebileceğinden, raporda da bu ilke nazara alınarak hesaplama yapıldığından, davalının satış yaptığı şehrin nazara alınmamasında usule aykırılık bulunmadığından istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 6-Toplanan deliller sonunda davalının, davacıya ait tasarımı taklit ederek sattığı tespit edilmiştir. Davalı tacir olup, TTK’nun 20. maddesi uyarınca tüm iş ve işlemlerinde basiretli bir tacir gibi hareket etmek durumunda olan davalının, belirtilen sıfatı gereği dava konusu tasarımların taklit üretiminin ve satışının yasal olmadığını bilmesi ve bilebilecek durumda olması gerekir, bunun yapılmaması da davalı yönünden kusur teşkil eder. Mahkemece anılan husus nazara alınarak davacı yararına manevi tazminata hükmedilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığından istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 7-Davacı tarafça 6769 Sayılı Yasa’nın 151/2-a bendi uyarınca sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir esasına göre tazminat talep edilmiştir. Olası zararın tespiti için, çekişmeye konu dönemden önceki ve sonraki dönemlere ait davacının ticari defterleri, gelir tabloları ve bilançolarının incelenmesi gerektiğinden, tecavüz tarihi 2014 yılı haziran ayı olup, dava 2016 tarihinde açıldığından, davacı tarafın 2014, 2015 ve 2016 yılı defter ve kayıtları sunularak inceleme yapılmasında usule aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. Mahkemece, davacının mahrum kaldığı kazanç kaybı zararı olarak bilirkişi raporu ile belirlenen 4.807,08 TL ve ibraz ettiği belgeler doğrultusunda yatırılan teminatın geri alınacağı nazara alınarak gerçek zarar belgelerindeki miktardan kalan 2.127,05 TL’lık kısım ile birlikte tahsiline karar verilmiş olup, 6769 Sayılı Yasa’nın madde 151- (1) Hak sahibinin uğradığı zarar, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsar düzenlemesi uyarınca davacı tarafça istenebilecek tazminat, gerçek zararın yanında 151/2. maddesinde düzenmiş usullerden biri ile hesaplanacak yoksun kalınan kazanç olduğundan, kanıtlanan gerçek zarar ile kazanç kaybı toplamına hükmedilmesinde yasal düzenlemelere aykırılık olmadığından, istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 8-Davacı taraf, 6769 Sayılı Yasa’nın 151/2-a bendi uyarınca sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelire göre talepte bulunmuş olup, yasanın 4. fıkrasında yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında; İkinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birinin seçilmiş olması halinde mahkeme ürüne ilişkin talebin oluşmasında sınai mülkiyet hakkının belirleyici etken olduğu kanaatine varırsa kazancın hesaplanmasında hakkaniyete uygun bir payın daha eklenmesine karar verir düzenlemeleri nazara alındığında, davacının yoksun kaldığı kazanç davacı defterleri incelenerek tespit edilebileceğinden, davalının defterlerinin incelenmemesi talep edilen tazminat türü dikkate alındığında usule aykırı olmadığından, istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Yukarıda açıklanan hususlar gereğince davalı vekilinin 1,2,3,5,6,7,8 numaralı istinaf sebeplerinin reddine, 4 numaralı istinaf sebebinin kabulü ile kararın kaldırılmasına, kaldırma sebebi yönünden yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince hükmün diğer kısımları aynı kalmak ve masrafları davalıya ait olmak üzere, ülke çapında tirajı en yüksek günlük 5 gazeteden birinde mahkeme kararının yayınlanması yönünden yeniden karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, 2- İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19/07/2018 tarih, 2017/294 E. 2018/207 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 3- Davanın kısmen kabulü ile, davacının … tescil numaralı 1 ve 2 nolu çoklu tasarım hakkına davalının tecavüz ettiğinin tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine, 4-Tecavüze konu ürünlere el konularak imhasına, üretimde kullanılan araçlara ilişkin talebin reddine, 5- Davacının yoksun kaldığı kazanç yönünden 4.807,08 TL ve fiili zararı için 2.127,05 TL ki toplam 6.934,13 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren itibaren avans faizi ile birlikte, takdiren 6.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat talebinin reddine, 6- Hükmün, karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınarak, Türkiye genelinde yayın yapan tirajı en yüksek 5 (beş) gazeteden birinde ilanına, 7- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 7/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 883,53 TL karar harcından peşin alınan 683,10 TL ve ıslah harcı 35,90 TL ki toplam 719,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 164,53 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 7/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 29,20 TL başvurma harcı, 683,10 peşin harç, 35,90 TL ıslah harcı ki toplam 748,20 TL harcın davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 7/c- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 264,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.464,50 TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre 688,31 TL’sinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 7/ç- Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan, 10,00 TL posta giderinden davanın kabul ret oranına göre 4,70 TL’sinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına, 7/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca marka hakkına tecavüz talebi yönünden 7.375,00 TL, maddi tazminat talebi için 6.934,13 TL manevi tazminat talebi için 6.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 7/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen maddi tazminat talebi için 6.934,13 TL ve manevi tazminat talebi için 6.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 8- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 8/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan 35,90 TL + 185,00 TL istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 8/b- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 31,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 129,60 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 8/c- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 8/ç- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 9- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 14/06/2022