Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/109 E. 2020/306 K. 13.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/109 Esas
KARAR NO: 2020/306 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/05/2017
NUMARASI: 2015/267 E. – 2017/428 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Finansal Kiralamadan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/11/2020
İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ tarafından verilen 10/05/2017 tarihli kararına karşı, yapılan istinaf başvurusu üzerine dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirket ile davalı şirket arasında Ankara … Noterliği’nde biri 10/03/1998 tarihli … yevmiye numaralı, diğeri 16/07/1998 tarihli … yevmiye numaralı 2 adet finansal kiralama sözleşmesi akdedildiğini, davalı şirketin 2. sözleşmeye ilişkin vadesi gelmiş finansal kiralama borçlarını ödememesi üzerine hakkında icra takibi başlatıldığını, davalı şirket icra takibine itiraz ettiğinden itirazın iptali davası açıldığını, bu sırada davalı şirketin de davacı şirket aleyhine tazminat davası açtığını, mahkemece bu iki dava birleştirilerek İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2001/60 E. Sayılı dosyasında davanın görüldüğünü, bilirkişi raporu davacı lehine olsa da, davanın reddedildiğini, iş bu dava sonucunda taraflar arasındaki 16/07/1998 tarih … yevmiye numaralı finansal kiralama sözleşmesinin mahkemece feshedildiğini, fesih sonucunda mahkeme sözleşmeye konu makinenin davalıdan haksız alındığı gerekçesiyle davacı şirketi tazminat ödemeye mahkum ettiğini, ancak sözleşmeyi feshetmesine rağmen davalı şirketin makinenin elinden alınmasına kadar geçen 25 aylık kullanım süresine ilişkin olarak davacı şirketin uğradığı zararı ” böyle bir talep olmaması” gerekçesiyle hükme bağlanmadığını, tüm bu hususlar dikkate alındığında, davalının sözleşmeye konu malı 25 ay gibi bir süre haksız olarak çalıştırdığı gerekçesiyle haksız kullanımdan kaynaklı şimdilik 50.000,00 TL alacağın malın kullanıldığı tarihten başlayarak işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasındaki finansal kiralama sözleşmesi ile sözleşmeye konu malın kendilerine teslim edildiğini, ancak makinenin kira süresinin bitiminden çok önce cebri icra yoluyla geri alındığını ve bu nedenle davacının müvekkiline tazminat ödemeye mahkum edildiğini, bu nedenle ardan geçen 17 sene dikkate alındığında davacının alacağının zamanaşımına uğradığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyası içerisinde bulunan Boyabat İcra İflas Müdürlüğü’nün … talimat sayılı yazısında belirtildiği üzere davaya konu konkasör makinesinin, tedbir isteyen davacıya 10/08/2000 tarihinde teslim edildiği, davacının talep ettiği alacağın 16/07/1998 ile 10/08/2000 tarihleri arasına ilişkin olduğu, Türk Borçlar Kanunu 146.maddesi gereğince zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu nazara alındığında davaya konu malın teslim edildiği tarihten davanın açıldığı tarihe kadar 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece her ne kadar zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de, 2001 yılında açılan davalar ve bu davalar neticesinde verilen kararlara yönelik temyiz başvuruları ile zamanaşımı süresinin kesildiğini, davanın reddine yönelik kararın hatalı olduğu gerekçesiyle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, taralar arasında akdedilen iki adet finansal kiralama sözleşmesi kapsamında davalıya teslim edilen sözleşme konusu makinenin, 25 ay boyunca haksız kullanıldığı iddiasıyla yoksun kalınan kârın davalıdan tahsili istemine yönelik alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince, dava 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Taraflar arasında, Ankara … Noterliğinin 10/03/1998 tarihli … yevmiye numaralı ve 16/07/1998 tarihli … yevmiye numaralı sözleşmeleri ile 2 adet finansal kiralama sözleşmesi akdedildiği, bu kapsamda sözleşme konusu makinenin davalı tarafa teslim edildiği hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak sözleşme konusu makine, davacı tarafın talebi üzerine hükmedilen tedbir kararı gereğince Boyabat İcra İflas Müdürlüğü’nün 2000/69 talimat sayılı yazısı ile davacıya 10/08/2000 tarihinde teslim edilmiş olup, makinenin haksız kullanımından kaynaklı alacak hakkının da bu tarihte doğduğu kabul edilmiş, eldeki davanın 16.03.2015 tarihinde açıldığı dikkate alındığında, sözleşmeden kaynaklanmayan alacak nedeniyle dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146.maddesi uyarınca genel zamanaşımı süresi olan 10 yıllık sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın zamanaşımına uğradığı sonucuna varılmıştır. Her ne kadar davacı taraf istinaf dilekçesinde; açıkça mahkeme ve dosya numarası belirtmeksizin açılan bir kısım davalar nedeniyle zamanaşımı süresinin kesildiğini belirtmiş ise de, daha önce taraflar arasında sırasıyla görülen İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2000/120 Esas, 2002/976 Karar sayılı dosyasında; finansal kiralama sözleşmesinin konusunu oluşturan malın iadesinin talep edildiği, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2001/60 Esas, 2012/288 Karar sayılı dosyasında; finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklanan kira alacağı nedeniyle yürütülen icra takibine vaki itirazın iptalinin talep edildiği, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2001/952 Esas, 2006/657 Karar sayılı dosyasında; sözleşmenin feshinden kaynaklanan tazminat talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Görüldüğü üzere daha önce taraflar arasında sözleşmeden kaynaklı açılan davaların hiçbirinde haksız kullanıma dayalı bir talep bulunmadığı, talebin dava konusu olarak ilk defa eldeki davada ileri sürüldüğü, dolayısıyla zamanaşımı süresinin kesilmesinden de bahsedilemeyeceği, bu nedenle davacı vekilinin istinaf sebebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4- İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair karar, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, işbu kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/11/2020