Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1089 E. 2022/663 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1089 Esas
KARAR NO: 2022/663
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2018
NUMARASI: 2016/434 E. – 2018/815 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … – …, … ve ortakları tarafından … A.Ş.’ye keşide edilen … Bankası Gaziantep Şehitkamil şubesine ait … no’lu 30/07/2012 keşide tarihli 23.000,00-TL bedelli çekin müvekkili şirketin bayisi olan sabit … Ltd. Şti’den ticari ilişki sebebiyle fatura ve tahsilat makbuzuyla müvekkili firma tarafından teslim alındığını, söz konusu çekin şirketin aracından çalındığını ve çalınan çekin … Tekstil tarafından davalı … firmasına geçtiğini, davalının çeki Bursa … İcra Müd. … E. Sayılı dosyasıyla takibe koyarak cirantalardan … A.Ş.’den tahsil ettiğini, davalının yasal hamili olmadan tahsil ettiği çek bedelinin geri alınmasıyla ilgili 25/12/2012 tarihinde İstanbul 6. ATM’nin 2014/794 E. Sayılı dosyasıyla açtıkları davanın lehine sonuçlanıp kesinleştiğini, İstanbul Anadolu … İcra Müd. … E. Sayılı dosyasıyla takibe konulduğunu ve davalının 17/02/2016’da borcunu ödediğini, İstanbul 6. ATM’de açılan davada talep etmedikleri faizin tahsili için başlatılan takibe davalının itiraz ettiğini beyanla vaki itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra takibine yapmış oldukları itirazları aynen tekrar ederek dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, ana alacakla birlikte ek hakların da sona erdiğini, ek hakların anlam bakımından bir ana hakkın varlığına ihtiyaç duyan ve ona bağlı olarak doğabilen haklar olmakla buna faizin de dahil olduğunu,faiz alacağının hüküm altına alınabilmesi için işlemiş faiz talep hakkının saklı tutulduğunun beyan edildiği yada eylem ve işlemlerinden bu durumun anlaşılmakta olduğunun kanıtlanması gerektiğini, hangi tarihler arasında işlemiş faiz alacağı olduğunun belirtilmediğini, icra takibinde talep edilen faiz türüne ve oranına itiraz ettiklerini, yargılama esnasında müddeabihin arttırılması hesapladığı faiz tutarına ilişkin fazlaya dair hakların saklı tutulmasının mümkün olmadığını, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”…Takibe konu edilen alacak İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/794 E. Sayılı dosyasının davacı leyhine sonuçlanmasıyla iş bu dava talep olunmayan işlemiş faiz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Anılan dava dosyasında fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunun ifade edildiği de görülmektedir. Söz konusu faiz alacağına yönelik icra takibi; davalının yukarıda zikredilen dava dosyası kapsamında ilgili icra dosyasına yapmış olduğu ödemeden önce başlatılmıştır. Talebin süresi dahilinde ileri sürüldüğü anlaşıldığından davalının zamanaşımına yönelik öne sürdüğü def’i yerinde görülmemiştir. Öte yandan tarafların tacir olduğu ve faizin bağlı bulunduğu asıl alacağın ticari iş nevinde olduğu dikkate alınarak uygulanması gereken faiz türünün avans faizi olduğu takdir edilmiş, mahkeme ilamına konu asıl alacak bedelinin 23.000,00 TL olduğu nazara alınarak davanın açıldığı tarih olan 25/12/2012 tarihi ile İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası nezdinde başlatılan icra takip olan 16/02/2016 tarihleri arasındaki işleyen faizin yılın 365 gün olduğu kabul edilerek (emsal için bknz. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2013/1852-5670 E.K sayılı ilamı) talep olunan bedelin hesaplanan miktardan az olduğu görülmekle davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiş, alacak likit, belirlenebilir nitelikte olduğundan da ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği takdir olunarak neticeden aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. ” şeklinde gerekçeyle davanın kabulüne, davalının icra inkâr tazminatına mahkumiyetine,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket aleyhinde başlatılan icra takibinde asıl alacak olarak talep edilen 8.600,00 TL’nin esasen faiz alacağı olduğunu, dayanağının ise; alacaklı tarafın, İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/794 Esas sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhinde ikame ettiği, … bankası A.Ş. Gaziantep Şehit Kamil şubesine ait … seri nolu 30.07.2012 keşide tarihli 23.000,00-TL. bedelli … keşideli çek bedelinin istirdadına ilişkin davada faiz talebinde bulunmaması sebebi ile faiz alacağı olup hangi tarihler arasında işlediği belli olmayan faize ilişkin tutar olduğunu, faiz alacağının asıl alacağa bağlı feri nitelikte bir hak olduğunu ve asıl alacağın tabi olduğu zamanaşımı süresine bağlı olduğunu, alacaklı tarafın müvekkili şirket aleyhinde ikame ettiği istirdat davasının 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığından faiz talebinin zamanaşımına uğradığını, Asıl borcun, İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/794 Esas sayılı dosyasından verilen ilamın İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile alacaklı tarafından takibe geçilmesi neticesinde müvekkili şirket tarafından ödendiğini, TBK.nun 131.maddesi hükmüne göre asıl borç ifa edildiği taktirde buna bağlı hak ve borçların da sona ermiş sayılması gerektiğini, asıl borç sona erdikten sonra artık yeni faiz işlemeyeceği gibi, ilke olarak işlemiş faizlerin de isteme hakkının düşeceğini, diğer yandan faiz alacağının hüküm altına alınabilmesi için, anılan maddede belirtildiği gibi, işlemiş faizi talep hakkının saklı tutulduğunun beyan edildiği ya da eylem ve işlemlerinden bu durumun anlaşılmakta olduğunun kanıtlanması gerektiğini, oysa alacaklı tarafın İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/794 Esas sayılı dosyasında faiz alacağı talep hakkını saklı tutmadığını, sadece fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu, ayrıca ilamın infaz edildiği İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibinde de faiz hakkını saklı tutmadığını, bu sebeple alacaklı tarafın faiz talebinde bulunamayacağını, Davacı taraf itirazın iptaline konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinde, faizin işlemeye başladığı tarihin belirtilmediğini, 8.600,00-TL. asıl alacağın “İstanbul 6.ATM 2014/794-E.sayılı davada istenilmeyen faiz” açıklaması ile talep edilmiş olmasına rağmen talep edilen tutarın hangi tarihler arasında işlemiş faiz alacağı olduğunun belirtilmediğini, yargılama esnasında faizin dava tarihi (25/12/2012) ile takip tarihi (16/02/2016) arasındaki süreye ilişkin olduğu beyan edilmiş olup istenen faiz tutarının fahiş olduğuna ilişkin itirazlarının incelenmediğini, dosyada yapılan bilirkişi incelemesinde dahi faiz hesabı yapılmadığını, bilirkişi raporunda sadece 16/02/2016 tarihinden itibaren ticari faiz talep edebileceğine ilişkin görüş belirtildiğini, bu tarihe kadar işlemiş faiz hesabı yapılmadığını, faiz hesaplamasında davacı tarafın 15/03/2018 tarihli celse ara kararı uyarınca yaptığı hesaplamanın hükme esas alındığını ve “talep olunan bedelin hesaplanan miktardan az olduğu” gerekçesi ile davanın tamamının kabul edildiğini, 25/12/2012 ile 16/02/2016 tarihleri arasında değişen oranlarda hesaplanacak faiz oranları ve faizin işlemeye başlayacağı tarihlerin, davacının ibraz ettiği tablodan farklı olduğunu, Örneğin; davacı tarafın 01/01/2013 ile 01/01/2014 tarihleri arasında %13,75 oranında faiz işlettiğini, oysa 01/01/2013 ile 01/01/2014 tarihleri arasında işleyen faiz oranının 21/06/2013 tarihinde değiştiğini, 01/01/2013ten 21/06/2013 tarihine kadar %13,75 ve 22/06/2013 ten 01/01/2014 tarihine kadar %11 oranında faiz istenebileceğini, Davacı tarafın itirazın iptaline konu icra takibinde talep ettiği faizin bir kısmını, asıl alacağa hükmedilen, İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/794-E. 2016/33-K. 20.01.2016 tarihli ilamı ile, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün …-E. sayılı dosyası ile 10.02.2016 tarihinde başlattığı icra takibinde talep ve tahsil ettiğini, bu takipte mahkeme ilam tarihi olan 20.01.2016 ile müvekkili şirket tarafından icra dosya borcunun tamamının ödendiği 16.02.2016 tarihine kadar olan 161,15-TL.tutarında faiz ödendiğini, istinafa konu hükümle birlikte mükerrer faiz ödenmesine sebebiyet verildiğini, Davacı ile herhangi bir sözleşme bulunmaması, ticari ilişkinin bulunmaması sebebi ile davacının faiz talebinin ancak “Kanuni Faiz” olup %9 oranında uygulanması gerektiğini, İcra takibinde talep edilen faiz türüne ve oranının yanlış olduğunu, Davacının asıl talebinin faize ilişkin olduğunu, faiz olarak talep edilen tutara ayrıca hükümle birlikte faiz yürütülmesinin mümkün olmadığını, alacaklının faize faiz yürütülmesi niteliğindeki talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, Dava konusu alacak likit olmadığından, izah edilen sebeplerle dava tutarı net olarak belirlenemediğinden ve yargılamayı gerektirdiğinden, davanın kabulüne karar verilecek olsa dahi %20 icra inkar tazminatına ilişkin hükmün kaldırılması gerektiğini beyan ederek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 1-Taraflar arasında görülen İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/794 Esas, 2016/33 Karar sayılı dava dosyasında davacının; dava konusu … Bankası Gaziantep Şehitkamil şubesindeki keşideci …-…, … ve ortaklarına ait hesaptan … A.Ş lehine keşide edilen 30/07/2012 keşide tarihli 23.000,00 TL bedelli çekin, ticari ilişki sebebi ile davacının bayisi olduğu iddia edilen … LTd. Şti’ne verildiğini ve oradan da davacıya ciro edildiğini, ancak çekin davacı şirket yetkilisinin elinde ve henüz ciro edilmemiş iken çalındığını, çekin son olarak davalı … şirketi tarafından icra takibine konulduğunu, faktoring şirketinin çeki alırken gerekli araştırmayı ve denetim yükümlülüğünü yerine getirmediğini beyan ederek, çek bedeli olan 23.000,00 TL’nin istirdadına karar verilmesini talep etmiş, Mahkemece sürdürülen yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiş, verilen bu karar İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile infaz edilmiş, bu defa Mahkeme kararına konu olan alacağın faizinin tahsili amacıyla eldeki davaya konu icra takibinin (İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile) başlatıldığı, davalı tarafın icra takibine itirazı sonucunda işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. 2-Dava, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/794 Esas, 2016/33 Karar sayılı dava dosyasında hükme bağlanan alacağın faizine ilişkin olarak başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. 3- İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/794 Esas, 2016/33 Karar sayılı dava dosyasına konu 30.07.2012 keşide tarihli, 23.000,00 TL bedelli çekin keşide tarihinde ibrazında, çekin üzerine ”Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 17.04.2012 gün ve … sayılı kararı gereğince çek hakkında herhangi bir işlem yapılmayarak iade edilmiştir.” şerhinin yazıldığı anlaşılmıştır. 4-Dava ve takip konusu alacak faiz alacağına ilişkin olduğundan TBK’nun 131.maddesi hükmü uyarınca, feri nitelikteki bu alacağın asıl alacağa bağlı olduğu, zamanaşımı ve diğer hususların da buna göre değerlendirilmesi gerektiği, dava konusu alacağa dayanak olan İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/794 Esas, 2016/33 Karar sayılı dava dosyasına konu istemin söz konusu çek bedelinin istirdadına ilişkin olduğu, davalı yanca davacı aleyhine yürütülen bir icra takibi kapsamında davacı yanca cebri icra tehdidine dayalı ödemenin söz konusu olmaması sebebiyle İİK’nun 72.maddesinde belirtilen 1 yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanma yeri olmadığı, ancak söz konusu çekin davacının elinden rızası dışında çıkmış olması sebebiyle dava konusu olayın sebepsiz zenginleşme kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, TBK’nun 82.maddesi uyarınca, sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkının, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağı, somut olayda asıl alacak yönünden zamanaşımı başlangıcının çekin keşide tarihi olduğunun kabulü ile; mevcut delil durumuna göre, davacının geri isteme hakkını öğrendiği tarihin tam olarak tespit edilemediği, zamanaşımı başlangıcından itibaren on yıllık zamanaşımı süresinin ise henüz dolmadığı, asıl alacağa bağlı olarak faiz alacağının da zamanaşımına uğramadığı, dolayısıyla davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, Mahkemece yapılan değerlendirmenin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. 5-Davacı dava dilekçesinde talepte bulunurken fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu açıklamış olup, bu genel ifade karşısında, davacının asıl alacağa bağlı faiz alacağına ilişkin fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulduğunun da kabulü gerektiğinden aksi yöndeki davalı istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. 6-Taraflar tacir olup, dava konusu alacağın temelinin kambiyo senedinden kaynaklanıyor olması ve bu hususun TTK’da düzenlenmiş olması sebebiyle avans faizi talep edilmesinde ve Mahkemece takibin takip talebindeki şartlar dahilinde kaldığı yerden devamına karar verilmesinde bir usûlsüzlük görülmemiştir. 7-Diğer yandan, davacı vekili 27.03.2018 tarihli dilekçe ile; dayanak İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/794 Esas, 2016/33 Karar sayılı davanın açıldığı 25.12.2012 tarihi ile eldeki davaya dayanak icra takibinin yapıldığı 16.02.2016 tarihleri arasında kalan döneme ilişkin olarak faiz talebinde bulunduğunu açıkladığından, davalı vekilinin; hangi dönemlere ilişkin faiz talebinde bulunulduğun belli olmadığına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. 8-Dava konusu alacağın likit olmadığı iddiasıyla icra inkâr tazminatına hükmedilemeyeceği ileri sürülmüş ise de; dava konusu asıl alacağın çek bedelinden kaynaklanması, buna bağlı olarak faiz miktarının da borçlu tarafından belirlenebilir olması sebebiyle aksi yöndeki davalı istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. 9-Ancak davaya dayanak İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/794 Esas, 2016/33 Karar sayılı kararının, yani çek bedelinden kaynaklanan asıl alacağın takip konusu edildiği İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında talep edilen ve talep gibi ödenen faiz miktarının, eldeki dava dosyasında talep edilen miktardan mahsubu gerektiği halde belirtilen husus gözetilmeksizin hüküm kurulmuş olması, dosyaya mübrez bilirkişi raporunun faiz alacağına ilişkin denetlenebilir hesaplamayı içermemesi sebebiyle denetime elverişli bulunmaması dikkate alınarak, davalı vekilinin mükerrer faiz tahsilatına ve hesaplama yöntemine ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür. Mahkemece yapılacak iş; dosyanın alanında uzman bir mali bilirkişiye tevdi ile tarafların itirazlarını karşılayacak ve yukarıda bahsedilen hususları içerecek denetime elverişli bir bilirkişi raporu aldırılarak varılacak sonuca göre hüküm kurulmasıdır. Yukarıda 9. paragrafta açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olması ve ilk derece mahkemesi kararının tüm istinaf sebepleriyle birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün bulunmamakla, davalı vekilini istinaf talebinin kısmen kabulüyle, ilk derece mahkemesi kararının, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile; 2- İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/06/2018 tarih, 2016/434 E. 2018/815 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 182,77 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 7- İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas icra takip dosyasına yatırmış olduğu 17.750,77 TL teminatın 2004 Sayılı İİK’nun 36/5. maddesi gereğince yatıran davalı tarafa talebi halinde İADESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 21/04/2022