Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1084 E. 2022/193 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1084 Esas
KARAR NO: 2022/193
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 12/07/2018
NUMARASI: 2013/142 E. – 2018/266 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)|Endüstriyel Tasarım (Manevi Tazminat İstemli) (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin özel olarak sokak lambalarının tasarımlarını yaptığını ve bu tasarımlar hakkında tasarım tescil belgesi aldığını, davalı şirketlerin müvekkili şirketin … nolu tasarım tescil belgesindeki 2.1 ve 10.1 tasarımlarda değişiklik yaparak Türkmenistan’daki projelerde anlaştıkları firmalara ürün teslim ettiklerini, bu ürünlerin kullanım hakkının müvekkili şirkete ait olduğunu ve herhangi bir kişiye veya kuruma lisans ve/veya kullanım hakkı tanınmamış olduğunu, davalı şirketlerin ve anlaşma yaptıkları üretimi yapan diğer şirketin müvekkilinin tasarım hakkını gasp ettiklerini, davalı şirketlerin aynı aileye ait olduğunu, aynı adreste faaliyet gösterdiklerini ve grift durumda şirketler olduklarını, bu nedenle müvekkili şirkete ait tasarımların üretimini hangi firma üzerinden yaptıklarını tespit edemediklerinden tüm firmaların davalı olarak bildirildiğini, bu sebeplerle müvekkilinin tasarım hakkına tecavüzün önlenmesine, şimdilik 25.000,00 TL maddi tazminat ve 25.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; ikame edilen davada hangi davalının hangi tasarımı hangi şekilde ihlal ettiğinin belirtilmediğini ve herhangi bir delil sunulmadığını, uyuşmazlık konusu olan ürünün aydınlatma armatürlerinin benzer boyut ve bileşenlerle oluşturulabildiğini ve anonim karakterler taşıdığını, bu tasarımlara detayda süsleme unsurları katarak ayırt edici niteliğin kazandırıldığını, tasarımdaki özgünlüklerin küçük farklılıklara bağlı olacağını, aydınlatma armatürlerinin tasarımcılara seçenek özgürlüğü sunmadığını, tasarımcının ürüne katabileceği yenilikler bakımından hoşgörülü olunması gerektiğini, bir alandaki tasarım etkinliğinin yoğunluğunun yenilik yönünden sınırlama getireceğini, aydınlatma armatürlerinin tasarım etkinliğinin yoğun olduğu bir alan olduğunu, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince;” Dava davacının endüstriyel tasarım hakkından doğan haklarının davalı tarafça ihlal edildiği gerekçesiyle açılan tecavüzün önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat davasıdır.Mahkememizce dosya kapsamına alınan 19/06/2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda; mahkememizce bilirkişilere verilen yetki ile, bilirkişilerin 29/04/2014 tarihinde davalı … Ltd. Şti ‘nin “… Mah. … OSB … Bulvarı No…. Tuzla/İstanbul ” adresinde ve davacı şirketin adresinde inceleme yapıldığı, dava konusu aydınlatma direğinin tipinin imalatının ve direklerin oluşumunu sağlayan parçalar üzerinde inceleme yapıldığı, ürün fotoğraflarının çekilerek rapor içeriğinde davacının tasarım tescil belgesi ile karşılaştırıldığı, raporda davacıya ait … sayılı çoklu tescilin 2 ve 10 numaralı tasarımları ile davalıya ait fiilen kullanılan tasarımın bilgili kullanıcı gözünde küçük ayrıntı farklarını aşmayacak derecede benzer olduğunun beyan edildiği anlaşılmakla, davalı şirket internet sitesi kayıtları, katalog ve şirket kayıtlarından davalılar … ve … şirketinin iç içe geçtiği, tasarıma tecavüz fiilinden davalı şirketler ile, yetkilisi …’ın birlikte sorumlu olduğu kanaatine varılmış, davalı ürününün dava tarihinde yürürlükte olan 554 Sayılı KHK 48. Madde gereğince tasarımların iltibas yaratacak kadar benzer olarak algılandıkları beyan edilmekle, davalının davacının tasarım tesciline tecavüz ettiği kanaatine varılarak tecavüzün önlenmesine, davacı tasarımlarına tecavüz teşkil eden ürünlerin ve münhasıran bu ürünlerin üretiminde kullanılan araçların davacının talep ettiği üzere şekillerinin değiştirilmesine ve kalıpların imhasına karar vermek gerekmiştir. Mahkememizce maddi tazminat hesabı yönünden dosya kapsamında alınan 11/04/2018 tarihli bilirkişi raporu ile davalı tarafça sunulan katalog sayfalarındaki kod isimlerinin kesinlik arz etmediği, bu nedenle faturalardaki kod numaraları ile kataloglardaki kod numaralarının farklı olduğu, Mahkememizce dava dışı şirketlere yazılan müzekkerelere verilen cevaplarda da sözleşmelerin ve sözleşmelere konu görsellerin gönderilmediği, bu nedenle davaya konu tasarımlara ait olup olmadığının kesin olarak tespit edilemediği, davacı tarafın 554 sayılı KHK 52/b maddesi gereğince davalı tarafın elde ettiği kazanç üzerinden tazminat talebinde bulunduğu, davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesinde 2009, 2010, 2011, 2013 yılları ticari defterlerinin kanuna uygun tutulmadığı, kapanış tasdiklerinin yapılmadığı, 2012 yılı yevmiye defterinin süresinde kapanış tasdikinin yapıldığı, yasaya uygun olduğu, 16/04/2009 tarihinden sonra davacının tescilli ürünlerinden muhtelif firmalara satışlar yapıldığı, … Ltd. Şti.’nin satış tutarının %25 kar marjı ile 92.612,31 TL, … Ltd. Şti’nin 21.937,50 TL, toplam karın 114.549,81 TL hesaplandığı beyan edilmiştir. İnternet sitesindeki kayıt tarihlerinden web sitesindeki Aşkabat ile ilgili satışa lişkin haberin dava tarihinden sonra olduğu göz önüne alınarak, bu satış miktarlarının tazminat hesabında dikkate alınamayacağı kanaatine varılmıştır. 11/04/2018 tarihli raporda da beyan edildiği üzere davalı şirketlerin ticari defterleri ile dava dışı şirketlere yazılan müzekkere cevapları ekinde gönderilen fatura ve belgelerde ürün görselleri bulunmadığından hangi faturaların davaya konu ürünlere ait olduğu tespit edilememekle birlikte, davalı şirketlerin muhasip raporunda tespiti yapılan kazanç miktarları gözönüne alınarak, 2009 – 2013 dava tarihi arasında elde edebileceği kazancın BK’nun 50.maddesi gereğince ıslah ile arttırılan miktar olan 100.000,00 TL olarak takdirinin hakkaniyete uygun olduğu kanaatine varılarak, 100.000,00 TL maddi tazminat ile 25.000,00 TL manevi tazminatın 04/06/2013 dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı şirketlerden ve davalı şirket yetkilisi …’tan 1/3 oranına tahsil edilerek davacıya ödenmesine,” karar vermek gerekmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-İlk derece mahkemesi tarafından yukarıda bilgileri verilen kararda her ne kadar fatura ve belgelerde ürün görselleri bulunmadığı, hangi faturaların davaya konu ürünlere ait olduğunun tespit edilemediği belirtilmişse de, gerekçeli kararın devamında görüldüğü üzere mahkeme tarafından sanki faturalardaki ürünlerin tamamı dava konusu ürünmüş gibi işbu 11.04.2018 tarihli bilirkişi raporunda yapılan hesaba göre karar verildiğini, gerekçeli kararda yer verilen “muhasip raporunda tespiti yapılan kazanç miktarı göz önünde bulundurulduğunda” ifadesi ile aşağıda gerekçeleri detaylı olarak açıklanacağı üzere hatalı olarak, müvekkillerinin sözde 114.549,81-TL’lik kar ettiğine ilişkin yapılan hesabın dikkate alındığını ve hukukun temel ilkelerine aykırı olarak davalının 100.000,00-TL’lik maddi tazminat talebinin hakkaniyete uygun olduğu iddiası ile davanın kabulüne karar verildiğini, bu süreç içerisinde gerekçeli karar incelendiğinde de görüleceği üzere zamanaşımı, husumet gibi itirazlarının hiçbir şekilde değerlendirilmediğini, bunun yanında kendilerince sunulan delillerin de ya hiç değerlendirilmediğini ya da hukuka aykırı gerekçelerle değerlendirilemez olarak nitelendirildiğini, 2-İlk derece mahkemesi tarafından faturalardaki ürünlerin dava konusu ürün olup olmadığının tespit edilemediğinin açıkça karar altına alındığını, bu durumda faturalarda yapılan inceleme sonucunda bir tane dahi dava konusu ürünün satışı yapıldığı tespit edilememişken hakkaniyete uygun tazminata hükmedilmesinin açıkça hatalı olduğunu, 3- TBK m. 50 uyarınca ispat yükü üzerinde olan davacının faturalardaki ürünlerin dava konusu ürün olduğu ve bu ürünlerin satışının yapıldığına ilişkin ispat yükümlülüğünü yerine getirmediğini, Hukukun temel ilkeleri gereği dava konusu ürün olduğu hiçbir şekilde ortaya konamayan faturalardaki ürünlerin, dava konusu ürün olmadığını kendilerinin ispat etmesinin beklenemeyeceğini, buna rağmen tarafımızca dosyaya faturalardaki ürünlerin yer aldığı katalog, faturalara ilişkin teklif formları ve sözleşmeler gibi birçok unsur sunularak faturalardaki ürünlerin dava konusu ürün olmadığı açıkça ortaya konduğunu, buna rağmen işbu hususların hiçbirinin değerlendirilmediğini, gerekli araştırma yapılmaksızın, üstelik ilgili ürünlerin dava konusu olduğunun tespit edilemediği de belirtilerek, bu ürünlerin kâr hesabına hatalı olarak dâhil edildiğini, 4-TBK. m. 50/2 uyarınca hakkaniyete uygun tazminat kurumuna başvurulabilmesi için öncelikle dava konusu ürünün satışının tespit edilmesi gerektiğini, zira ürün satışı olmaksızın davacının herhangi bir zararından bahsedilemeyeceğini, nitekim bilirkişi raporlarıyla da ortaya konduğu üzere, kendilerince ilgili ürünün satışı hiçbir şekilde yapılmamış olup … A.Ş.’nin tescilli tasarımlı ürününden lisans sözleşmesi kapsamında sadece ve sadece teşhir amaçlı olarak bir tane üretildiğini ve müvekkili şirket fabrikası önünde sergilendiğini, 5-İlk derece mahkemesince yeterli ve gerekli araştırma yapılmaksızın TBK. m. 50/2 uyarınca hakkaniyete uygun tazminat kurumuna başvurulmuş olup bu yola ancak ve ancak uğranılan zararın miktarının tespit edilememesi halinde başvurulabileceğini, kendilerince dosyaya sunulan deliller değerlendirilerek ve faturalardaki ürünlerin görsellerini göndermeyen şirketlere, talep edilen evrakların gönderilmemesi halinde hukuki yaptırımda bulunulacağına ilişkin müzekkere yazılarak ilgili ürünlerin dava konusu olup olmadığının tespit edilebileceğini, 6- Müvekkilinin teşhir amaçlı ürettiği ürünün, dava dışı …’in tasarımı ile aynı olduğuna dair rapor mevcutken, davacının ürünü ile ise sadece yapısal olarak benzer özellikler taşımakta olup hatta öyle ki, davacı tarafından yaptırılan delil tespiti ile ilgili ürünlerin tasarımdan doğan hakları ihlal etmediğinin ortaya konduğunu, bu durumda ilgili ürünün tescilli bir tasarımın lisans sözleşmesi kapsamında olup iki tescilli tasarım arasında birisinin hükümsüzlüğü sağlanmaksızın tasarım hakkına tecavüz davasının görülemeyeceğini, 7-Davada, davalı … yönünden husumet bulunmamasına karşın ilk derece mahkemesi tarafından buna ilişkin itirazlarının hiçbir şekilde değerlendirilmediğini, gerekçeli kararda da itirazları hakkında herhangi bir açıklama yapma gereği duyulmadığını, müvekkili … yönünden husumet bulunmaması nedeniyle ilgili davanın reddine karar verilmesi gerekmekteyken davanın kabulüne ilişkin verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, 8-Davacının ıslah dilekçesine karşı beyanlarında, kesinlikle bir tecavüzün varlığının ve davacı tarafından iddia edilen faturalardaki ürünlerin dava konusu ürünün satışına ait oldukları iddiasının kabulü anlamına gelmemekle birlikte, zamanaşımı itirazında bulunulmuş olmasına karşın işbu itirazlarının ilk derece mahkemesince değerlendirilmediğini belirterek, açıklanan tüm bu hususlar doğrulusunda; İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemesinin 2013/142 E. 2018/266 Karar sayılı, 15.05.2018 tarihli kararının, gerekli araştırmalar yapılmaksızın ve dosyada mevcut deliller ile itirazları değerlendirilmeksizin verilmiş olduğu açık olup, istinaf başvurularının kabulü ile İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemesinin 2013/142 E. 2018/266 Karar sayılı, 15.05.2018 tarihli davanın kabulüne ilişkin kararının kaldırılmasına, yeniden yapılacak yargılama neticesinde davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davacının endüstriyel tasarım hakkından doğan haklarının davalı tarafça ihlal edildiği gerekçesiyle açılan tecavüzün önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat davasıdır. Davacı taraf, davalı şirketlerin müvekkili şirketin … nolu tasarım tescil belgesindeki 2.1 ve 10.1 tasarımlarda değişiklik yaparak Türkmenistan’daki projelerde anlaştıkları firmalara ürün teslim ettiklerini, bu ürünlerin kullanım hakkının müvekkili şirkete ait olduğunu ve herhangi bir kişiye veya kuruma lisans ve/veya kullanım hakkı tanınmamış olduğunu, davalı şirketlerin ve anlaşma yaptıkları üretimi yapan diğer şirketin müvekkilinin tasarım hakkını gasp ettiklerini, davalı şirketlerin aynı aileye ait olduğunu, aynı adreste faaliyet gösterdiklerini ve grift durumda şirketler olduklarını, bu nedenle müvekkili şirkete ait tasarımların üretimini hangi firma üzerinden yaptıklarını tespit edemediklerinden tüm firmaların davalı olarak bildirildiğini, bu sebeplerle müvekkilinin tasarım hakkına tecavüzün önlenmesine, şimdilik 25.000,00 TL maddi tazminat ve 25.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davalı taraf ikame edilen davada hangi davalının hangi tasarımı hangi şekilde ihlal ettiğinin belirtilmediğini ve herhangi bir delil sunulmadığını, uyuşmazlık konusu olan ürünün aydınlatma armatürlerinin benzer boyut ve bileşenlerle oluşturulabildiğini ve anonim karakterler taşıdığını, bu tasarımlara detayda süsleme unsurları katarak ayırt edici niteliğin kazandırıldığını, tasarımdaki özgünlüklerin küçük farklılıklara bağlı olacağını, aydınlatma armatürlerinin tasarımcılara seçenek özgürlüğü sunmadığını, tasarımcının ürüne katabileceği yenilikler bakımından hoşgörülü olunması gerektiğini, bir alandaki tasarım etkinliğinin yoğunluğunun yenilik yönünden sınırlama getireceğini, aydınlatma armatürlerinin tasarım etkinliğinin yoğun olduğu bir alan olduğunu, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dosyada mevcut TPMK kayıtlarına göre, davacı adına 16/04/2009 başvuru tarihli … sayılı çoklu tasarım belgesinin 6 nolu SOKAK LAMBASI tasarımı ile 10 nolu SOKAK LAMBASI GÖVDESİ tasarımının davacı adına tescilli ve geçerli olduğu görülmüştür. Davalı tarafça dava dışı … Ltd. Şti. ile davalılardan … Ltd. Şti. Arasında düzenlenen 30.04.2012 tarihli lisans sözleşmesi dosyaya sunulmuştur. Davalı vekilinin 01/08/2013 tarihli cevap dilekçesinde ürünlerin başka bir firmanın lisansı ile üretildiğini savunmamış olduğu, dosyaya dava dışı … Ltd. Şti’nin sunduğu 21/05/2014 tarihli dilekçesinde, dava konusu ürünlerin kendileri adına tescilli olduğunu, davalılar tarafından izinleri dahilinde kullanıldığını beyan ettiği, davalılar vekilinin ise bundan sonra 28/09/2015 tarihli dilekçe ile … Ltd.Şti ile akdedilen lisans sözleşmesi uyarınca üretim faaliyetinde bulunduklarını, tescilli tasarım halinde tecavüzden bahsedilemeyeceğine dair beyanına karşı, davacı vekilinin, 15/07/2014 tarihli dilekçesi ile hem üçüncü şahıs … şirketinin dilekçesine karşı, hem de rapora karşı sunmuş olduğu beyanında, … şirketinin eski ortağı …’ın 24/11/2010 tarihinde ortaklıktan çıktığı, şirket hisselerini oğulları … ve …’a devrettiği, 2009 yılından beri aralarında davalar bulunmasına rağmen lisans sözleşmesini ileri sürülmediği, davalı tarafın savunmasının genişletilmesine muvafakatlerinin bulunmadığını belirtmesi karşısında, mahkemece, 6100 sayılı HMK 141/1.maddesinde “Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.”, HMK 141/2.maddesinde de, “İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.” hükümleri uyarınca, dava dışı üçüncü şahsın dosyaya dilekçe ibrazı ile ürünlerin kendilerine ait tasarım tescil belgesinin bulunduğu ve davalı tarafça lisans sözleşmesi ile üretildiğine yönelik beyanda bulunmasının hukuki sonuç doğurmayacağı, dava dışı üçüncü şahsın dilekçesinden sonra, davalı tarafın, cevap dilekçelerinde ve ön inceleme aşamasına kadar ileri sürmediği,tahkikat aşamasında ileri sürdüğü “davaya konu ürünleri lisans sözleşmesi kapsamında ürettiklerine” dair savunmasının da, davacı vekilinin açıkça muvafakatının bulunmadığına dair beyanı gözönüne alındığında, HMK 141/1 ve 2. Maddeleri karşısında dikkate alınamayacağına karar verilmiştir. Mahkemece 2012/85 D.İş sayılı dosyasında yapılan tespitte, “… Mah. … Organize San. Bölgesi … Bulvarı No:… Tuzla / İstanbul” adresinde üretim yerinde, ürün kataloğunun dosyaya konulmak üzere alındığı, tasarım uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 15/10/2012 tarihli raporda, adreste tespiti yapılan ürünler ile tespit isteyen taraf adına … tescil numaralı 2.1 ve 10.1 isimli ürünlerin benzer olmadığının beyan edildiği, davalı vekili tarafından sunulan ve aynı mahkemenin 2015/61 D.İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda, davalı şirket tarafından karşı taraf … A.Ş aleyhine, karşı tarafa ait tescilli tasarımlı ürünler ile davacı tarafından kullanılan ürünlerin aynı ürünler olup olmadığı konusunda tespit talep edildiği, 01/07/2015 tarihli değişik iş kararı ile adreste inceleme yapıldığı, … Ltd. Şti’ne ait “OSB …Cadde No:… … Mevki Tuzla İstanbul” adresinde üretim, boya ve montaj alanlarının incelendiğini, tespite konu … A.Ş adına tescilli … numaralı tasarımın tespit sırasında üretimde olmadığı, sadece binanın bahçesinde bir adet teşhir edildiğinin görüldüğünü ve yapılan incelemenin bu teşhir ürünü üzerinden yapıldığının beyan edildiği, ürün görsellerinin rapora içeriğinde bulunduğu görülmüştür. Mahkemece alınan 19.06.2014 tarihli heyet bilirkişi raporunun sonuç bölümünde özetle, davacıya ait … sayılı çoklu tescilin 2 ve 10 no’lu tasarımları ile davalıya ait fiilen kullanılan tasarımın, bilgili kullanıcı gözünde küçük ayrıntı farklılıklarının aşmayacak derecede benzer olduğu, bu kapsamda davacıya ait … (2) ve (10) tescil numaralı tasarımlara tecavüzün oluştuğu, dava dışı şirkete ait tasarımın davalı tasarımı ile oldukça benzerlikler taşıdığı, ancak davacı tasarımından sonra tescil ettirilmiş olduğu için yeni ve ayırt edici olmadığı, dava dışı üçüncü şahsın girişiminin davayı etkileyecek bir kıymete olmadığı, davacının maddi tazminat isteyebileceği, maddi tazminatın hesaplanabilmesi için öncelikle KHK m. 52’de belirtilen yöntemlerden birinin seçilmesi gerektiği, davacının “Tasarımdan doğan haklara tecavüz edenin, tasarımı kullanmakla elde etiği kazanca göre“ hesaplama yöntemini tercih ettiği, bununla ilgili defter ve kayıtların incelenmesi ile tazminatın hesaplanmasının muhasebeci mali müşavir bilirkişiye yaptırılması gerektiği, manevi tazminatın takdirinin mahkemeye ait olduğu, manevi tazminatın haklı görüldüğü durumlarda, olayın niteliğine göre bir miktarın takdir edilmesi gerektiği,davalı şirket internet sitesi kayıtları, katalog ve şirket kayıtlarından davalılar … ve … şirketinin iç içe geçtiği, tasarıma tecavüz fiilinden davalı şirketler ile, yetkilisi …’ın birlikte sorumlu olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Mahkemece alınan 05.09.2016 tarihli heyet bilirkişi raporunun sonuç bölümünde özetle, …’ne ait … tescil numaralı çoklu tasarım tescil belgesindeki (2) no’lu tasarımı ile, … AŞ’ye ait … tescil numaralı çoklu tasarım tescil belgesindeki (4) no’lu sokak lambası tasarımının bilgilenmiş kullanıcı gözünde benzer olarak algılandıkları, birbirleri üzerinde iltibas yaratacak kadar benzer olarak algılandıkları, …’ne ait … tescil numaralı çoklu tasarım tescil belgesindeki (2) no’lu tasarımı ile, davalıların üretmekte oldukları sokak lambası tasarımının bilgilenmiş kullanıcı gözünde benzer olarak algılandıkları, birbirleri üzerinde iltibas yaratacak kadar benzer olarak algılandıkları, dava dışı … Ltd. Şti. ile davalılardan … Ltd. Şti. arasındaki lisans sözleşmesinin gecerli olduğunun kabulü halinde, … Ltd. Şti.’nin üretimini veya satışını yaptığı dava konusu ürünlerin, davacının tasarım hakkına tecavüz teşkil etmeyeceği, dava dışı … Ltd. Şti. ile davalılardan … Ltd. Şti. arasındaki lisans sözleşmesinin geçerli olmadığının kabulü halinde, davalıların, davacı tarafa ait … no’lu tasarımla bilgilenmiş kullanıcı, üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılık bulunmayan dava konusu ürünleri üretmelerinin veya satmalarının, 554 sayılı KHK m. 48 uyarınca tasarım hakkına tecavüz teşkil ettiği sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Mahkemece bilişim uzmanı bilirkişiden alınan 07.09.2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle, afclighting.com alan adına ilişkin en eski kaydın 10.02.2004 tarihi olduğu ve “… Ltd. Şti.” adına olduğu, 01.02.2017 tarihine kadar herhangi bir değişikliğe rastlanmadığı, 16.06.2017 tarihli kayıtta kişi olarak “…”, kurum olarak “… AŞ.” değişikliklerinin olduğu, www…com/… sayfasında “… “…” …’in tescilli markasıdır” ibaresinin tespit edildiği, …com web sitesinin …org adlı site üzerinden sorgulanması ile 23.07.2013 tarihinde … model ürünün bir adet görsel ile sunulduğu, dosya adlarının “…” ibaresi ile bittiği anlaşılan resimlerin bu tarihte oluşturulmuş olabileceği , ürün ile ilgili ilk yayınlanma tarihi ile ilgili kesin bir veriye ulaşmanın mümkün olmadığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Mahkemece maddi tazminat hesabı yönünden dosya kapsamında alınan 11/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda, davalı … Ltd. Şti. ve … Ltd. Şti. fatura içeriklerindeki satışı yapıları ürünlerin davaya konu tasarım olup olmadıklarının kesin olarak belirlenemeyeceği, davalının, sadece Türkmenistan projesi için kullandığı 750 adet … dekoratif aydınlatma direği için tasarımdan doğan haklara tecavüzde bulunduğu hususu benimsendiği takdirde, davacının, dava tarihi itibariyle davalıdan 210.151.87 TL tazminat talebinde bulunabileceği, davalının, satışa konu olan diğer ürünler için de tasarımdan doğan haklara tecavüzde bulunduğunun benimsenmesi halinde ise davacının, dava tarihi itibariyle davalıdan, (114.549.81 +210.151.87) 324.701.68 TL tazminat talebinde bulunabileceği sonucuna ulaşıldığı görülmüştür. Bu veriler ışığında, öncelikli olarak davalıların satışını yaptığı ürünlerin davacının … nolu tasarım tescil belgesindeki 2.1 ve 10.1 tasarımlarına tecavüzlü olup olmadığı, yapılan üretim ve satışların davalılar ile dava dışı … AŞ arasında sonradan sunulan 30.04.2012 tarihli lisans sözleşmesi kapsamında olduğu savunmasının, savunmayı genişletme yasağı kapsamında kalıp kalmadığı, bilirkişi raporlarında hesaplaması yapılan satışa konu ürünlerin davacıya ait tescilli ürüne tecavüzlü olan ürün satışlarına ait olup olmadığı, buna bağlı olarak davacı nezdinde zarar meydana gelip gelmediği, meydana gelmişse yapılan hesaplama yönteminin doğru olup olmadığı ve zarar miktarı hususlarında olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, önceki tüm bilirkişi raporlarındaki tespitlerin derlenip birlikte değerlendirildiği 11/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda, davalı … Ltd. Şti. ve … Ltd. Şti. fatura içeriklerindeki satışı yapıları ürünlerin davaya konu tasarım olup olmadıklarının kesin olarak belirlenemeyeceği tespiti karşısında davacının, yapılan satışlardan dolayı uğradığı bir zararının varlığının kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan davalının, sadece Türkmenistan projesi için kullandığı 750 adet … dekoratif aydınlatma direği için tasarımdan doğan haklara tecavüzde bulunduğu hususu benimsendiği takdirde, davacının, dava tarihi itibariyle davalıdan 210.151.87 TL tazminat talebinde bulunabileceği tespitinin, 07.09.2017 tarihli bilirkişi raporuna dayandırıldığı bu raporda özetle, afclighting.com alan adına ilişkin en eski kaydın 10.02.2004 tarihi olduğu ve “… Ltd. Şti.” adına olduğu, 01.02.2017 tarihine kadar olan herhangi bir değişikliğe rastlanmadığı, 16.06.2017 tarihli kayıtta kişi olarak “…”, kurum olarak “… AŞ.” değişikliklerinin olduğu, www…com/…aspx sayfasında “… “…” …’in tescilli markasıdır” ibaresinin tespit edildiği, …com web sitesinin …org adlı site üzerinden sorgulanması ile 23.07.2013 tarihinde … model ürünün bir adet görsel ile sunulduğu, dosya adlarının “…” ibaresi ile bittiği anlaşılan resimlerin bu tarihte oluşturulmuş olabileceği , her ne kadar davalılar vekilince site sahipliği konusunda itirazda bulunulmuşsa da raporda tespit edilen verilerin aksini kanıtlayamadığı, fakat tek başına sitede yapılan reklam üzerinden, başkaca herhangi bir fatura, sözleşme veya ticari defter incelemesiyle desteklenmeyen satış ve ve gelir olgusunun kanıtlanmış sayılamayacağı, kaldı ki, yukarıda da belirtildiği üzere, söz konusu ürünün dava dışı … firmasınında tescilli ürünü olduğu, ve bu ürün satışı ve üretiminin kendi bilgisi ve izni dahilinde gerçekleştirildiği açıklamalarının dosyaya sunulduğu, bu durumda sitede belirtilen satışın gerçekleştirildiği varsayılsa bile, satışın tescilli bir ürün olması sebebiyle davacıya ait tasarıma bir tecavüz söz konusu olmadığından davacı nezdinde bir zararında oluştuğundan söz edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dışı … İnş. San, Tic. Ltd. Şti. ile davalılardan … Ltd. Şti. arasındaki lisans sözleşmesi bulunduğu, …’ne ait … tescil numaralı çoklu tasarım tescil belgesindeki (2) no’lu tasarımı ile, … AŞ’ye ait …1 tescil numaralı çoklu tasarım tescil belgesindeki (4) no’lu sokak lambası tasarımının bilgilenmiş kullanıcı gözünde benzer olarak algılanacakları, fakat dava konusu ürünlerin … AŞ’ye ait … tescil numaralı çoklu tasarım tescil belgesindeki (4) no’lu sokak lambası tasarımı olduğu, bu sebeple tescili bir tasarım ürünü olması nedeniyle herhangi bir tecavüzden bahsedilemeyeceği, kaldı ki davalı tarafından yapılan satışların davacının tasarımından üretilen ürünler olup olmadığının, yapılan defter ve fatura incelemelerinden anlaşılamadığı, bu sebeple de davacının uğramış olduğu bir zararın kanıtlanamadığı, her ne kadar mahkemece, davalının dava konusu ürünün dava dışı … firmasının tescilli ürünü olduğu ve aralarında lisans sözleşmesi bulunduğu savunması, savunmayı genişletme yasağı kapsamında değerlendirilmişsede, söz konusu lisan sözleşmesi bir delil ve ürünün … adına tescilli olması bir vakıa olup, davalının bu delili sunduğu tarih itibarıyla 6100 Sayılı HMK’nın 145/2. maddesi gereğince sunulan bu delilin davayı geciktirme amacı taşımadığının kabulü gerektiği, bu sebeple dava dışı … firmasının tescilli ürünü hakkında hükümsüzlük kararı alınmadıkça, davalılar tarafından dava konusu ürünlerin üretiminin davacının tasarımına tecavüz sayılamayacağı, bu sebeplerle mahkemece yanlış değerlendirme sonucu davanın reddi yerine davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması hatalı olduğundan, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeplerle kabulüyle, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına, fakat yapılan hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinden re’sen kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalılar vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 12/07/2018 tarih, 2013/142 E., 2018/266 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Bu kapsamda; 3- Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan DAVANIN REDDİNE, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcının peşin alınan 853,90 TL’den mahsubuyla fazla alınan 773,20 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine, 4/b- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4/c- Davalı tarafça yapılan 4.250,00 TL bilirkişi ücreti, 137,20 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 4.387,20 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/4 maddesine göre maddi tazminat talebi yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine, 4/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/3 maddesine göre manevi tazminat talebi yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine, 4/f- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre Endüstriyel Tasarım (Tecavüzün Giderilmesi İstemli) davası yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalılar tarafından yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için davalılar tarafından yapılan 294,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 46,90 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 341,20 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 10/02/2022