Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1079 E. 2022/664 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1079
KARAR NO: 2022/664
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 12/06/2018
NUMARASI: 2017/29 E. – 2018/168 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin “…”, “…” ve “…” isimli sinema eserinin yapımcısı ve eser sahibi olduğunu, televizyon yayınlanma hakkı yasa gereği müvekkili davacıya ait olan sinema eserlerinin çok sayıda sahnesinin, 31.12.2016 tarihinde, davalının yayın grubuna ait .. televizyon kanalında yayınlanan … programı içerisinde, müvekkili davacı eser sahibi ile sözleşme yapılmaksızın ve/veya onun izni alınmaksızın gösterilmek suretiyle kullanılmış olduğunu beyan ederek, davalının eyleminin tecavüz olduğunun tespitine, davalının tecavüzünün refine, sözleşme yapılsa idi ödenecek emsal ve rayiç sözleşme bedelinin üç katı kadar fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000 TL maddi tazminatın, dava konusu sinema eserini sözleşmesiz şekilde ve izinsiz olarak televizyonunda yayınlatan davalıdan, hukuka aykırı fiilin vuku bulduğu tarihten itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığını, davaya konu olan … adlı programın bir belgesel yapım olduğunu, … tarafından hazırlanan seride; yakın müzik tarihimizde iz bırakan isimlerin hayat hikayeleri, onlarla özdeşleşmiş hafızalara kazınan şarkıların öykülerin, sosyolojik olgular eşliğinde ekrana getirilmekte olduğunu, programın bir müzik eğlence programı olmadığı gibi bir sinema programı da olmadığını, FSEK’nun mali haklar bakımından eser sahibine tanıdığı tasarruf yetkisinin sınırsız olmadığını, 35, 36 ve 37. maddelerin üçüncü kişilere iktibas serbestisi getirmekte olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, “Bilirkişi raporuna itibar edilerek; dava konusu ”…” ve ”…” isimli filmlerin görüntülerinin izinsiz olarak davalı tarafından kullanıldığı gerekçesiyle tecavüzün tespitine ve FSEK 68. maddesi uyarınca belirlenen rayiç bedelin kullanımın süresi tecavüzün niteliği kusur durumu kullanımın filme katkısı göz önüne alınarak takdiren üç katı bedelin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ”…” isimli filme ilişkin davacı taleplerinin hak sahibi olmaması nedeniyle reddine, taraflar arasında sözleşmesel ilişkinin doğması nedeniyle davacı yanın tecavüzün refine ilişkin taleplerinin reddine,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının söz konusu filmlerde hak sahibi olmadığını, filmlerin devrine ilişkin bir sözleşme de olmadığını, davacının taraf ehliyetinin bulunmadığını, davanın bu sebeple reddine karar verilmesi gerektiğini, Davaya konu olan yapımın bir belgesel yapımı olduğunu, yayınlandığı kanalın bir tematik haber kanalı olduğunu, söz konusu yapımda …’in müzik ve sinema kariyerinin mercek altına alındığını, belgeselde davacının hak sahipliği iddia ettiği “…” ve “…” isimli filmlerin belgesel dokusu içerisinde kullanıldığını, bu kullanımın FSEK’in 35. 36. ve 37.maddelerinde öngörülen iktibas serbestisi içerisinde yer aldığını, film sahnelerinin belgesele kaynaşmadığını, haksız bir faydalanmanın söz konusu olmadığını, Rayiç bedelin fahiş olduğunu, hangi belgelere dayanılarak belirlendiğinin gerekçeli kararda belirtilmediğini beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, eser sahipliğinden kaynaklanan haklara tecavüzün tespiti, refi ile maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacının hak sahibi olduğunu iddia ettiği “…”, “…” ve “…” isimli filmlerden alınan bazı görüntülerin davalı tarafından … kanalında yayınlanan … programı içerisinde izinsiz olarak kullanıldığı iddia edilmiştir. Dosyadaki eser işletme belgelerine göre, dava konusu edilen “…”, “…” ve “…” isimli filmlerin yapım tarihinin 1989 yılı olduğu, bu dönemde yürürlükte olan FSEK’in 8/4 maddesi hükmüne göre, sinema eserinin sahibinin onu imal ettiren olduğu, somut uyuşmazlıkta da filmleri imal ettiren yapımcının eser sahibi sayılacağı, dosyaya sunulu sinema eseri işletme belgelerine ve FSEK’in 8/4. maddesi hükmüne göre, bu filmlerin eser sahibinin … olduğu, her ne kadar bilirkişi heyetince söz konusu kimseye yapılan bir hak devrine dair dosyada delil bulunmadığı ve bu sebeple davacının hak sahibi olmadığına ilişkin görüş bildirilmişse de, alınan rapor sonrası davacı vekilince dosyaya sunulan 03.11.2006 tarihli film devir sözleşmesi ile aralarında dava konusu filmlerin de yer aldığı 41 adet sinema filminin tüm mülkiyet haklarının davacı şirkete devredildiği, dolayısıyla davacının hak sahibi olmadığına ve husumet ehliyetinin bulunmadığına yönelik davacı iddialarının yerinde olmadığı anlaşılmış, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvuru sebepleri yerinde görülmemiştir. Bilimsel ve teknik açıdan yeterli ve denetime elverişli bilirkişi raporunda; davalının cevap dilekçesindeki kabulünden yola çıkılarak delil olarak sunulan videonun 24. dakika 23. saniyesi ile 44. saniyesi arasında “…” filminin 21 saniyelik kısmı ile yine delil videonun 25. dakika 39. saniye ile 54, saniyesi arasında “…” filminin 15 saniyelik kısmının yayınlandığının tespit edildiği, eldeki verilerle “…” filmine ait görüntülerin hangilerinin olduğu ve ne kadar süreyle yayınlandığı tespit edilemediği, davalının davaya konu filmlerin belgesel programında kullanılmasına İlişkin aldığı bir izne rastlanmadığından bu kullanımın iletim hakkının ihlali sayılacağında tereddüt bulunmadığı, davalı yan FSEK’in 35. 36. ve 37. maddeleri kapsamında hukuka uygunluk savunmasında bulunmuş ise de; FSEK’in 35. maddesi iktibas serbestisine ilişkin bir hüküm olmakta birlikte sinema eserinden başka bir sinema eserine (davadaki şekliyle belgesel film şeklinde bir sinema eserine) iktibas hususunun düzenlenmediği, FSEK’in 36.maddesinde ise, basın veya radyo tarafından umuma yayılmış bulunan günlük havadisler ve haberlerin serbestçe iktibası hususu düzenlendiğinden bu hükmün de davaya konu olayla ilgili olarak uygulama alanı bulmayacağı, ayrıca FSEK’in 37.maddesi kapsamında fikir ve sanat eserlerinden basının yararlanabilmesi için, eserin haber ve topluma bilgi vermek maksadıyla kullanılması gerektiği, bu amaç haricinde basının fikir ve sanat eserlerinden yararlanma imkânı bulunmadığı, iktibas olunan eser parçalarının tanıtma amacının dışında kullanılmasının yararlanma kapsamına girmediği, haber ve bilgilendirme maksadıyla iktibas serbestisinin, ancak eserle veya eser sahibiyle ilgili bir olayın güncelliğini koruduğu sürece mümkün olduğu, ayrıca fikir ve sanat eserlerinin, haber ve bilgi verme kapsamında kullanılırken, mutad olduğu şekilde eser ve eser sahibinin adının belirtilmesi gerektiği, davaya konu kullanım haber amaçlı bir kullanım olmadığı gibi, kullanımın hukuka uygun olabilmesi için ticari amaçlı olmaması ve hak sahibinin meşru menfaatlerine zarar vermemesi gerektiği, dava konusu program belgesel niteliğinde olmakla birlikte bu belgeselden ticari kazanç ekle edileceği açık olduğundan vaki kullanımın hukuka uygunluk sebepleri içerisinde yer almadığı ve izinsiz kullanım sebepiyle eser sahibinin hakkının ihlal edildiği, bu sebeplerle dava konusu kullanımın iktibas serbestisi sınırları içerisinde yer aldığına yönelik istinaf başvuru sebepinin de yerinde olmadığı görülmüştür. Diğer yandan, tarafların iddia ve savunmalarına, toplanan delillere ve sektörel teamüllere göre belirlenen rayiç bedelin dosya kapsamına uygun düştüğü, aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/06/2018 tarih ve 2017/29 E., 2018/168 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 307,40 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 76,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 230,55 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 21/04/2022