Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1057 E. 2022/577 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1057
KARAR NO: 2022/577
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2018
NUMARASI: 2018/192 E. – 2018/719 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kay. (2918 S.K.Hariç))
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafça aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğünün …0 esas sayılı dosyasının ödeme emri tebligatının 10/04/2017 tarihinde kendisine tebliğ edildiğini, takibe konu yapılan çekin keşidecisi …/…’ın kendisine borçlu olduğunu çeki de borcunun karşılığı olarak verdiğini, takibe konu çekin alıcısı olduğunu, çeki karşılığında parasını almak için keşideci … Yetkilisine verdiğini, …’ın çeki … isimli şahsa verdiğini, çekin bu kişi tarafından kaybedildiğini, daha sonra keşideci …’ın mahkemeye dava açarak çek ile ilgili ödeme yasağı aldırdığını, çek ile ilgili bir borcunun bulunmadığını, davalı ile arasında hiçbir ticari ve hukuki bir ilişkinin bulunmadığını beyan ederek, takibin durdurulmasını, akabinde iptaline karar verilmesini, davalının %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacının iddialarını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine,” karar verilmiştir. Davacı istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu çeki düzenleyerek lehdar …/…’a verdiğini, onun da çeki kırdırmak amacıyla …’a cirolayıp verdiğini, daha sonra çekin bu şahsın elindeyken bir şekilde kaybolduğunu, lehdar …/… tarafından çek iptal davası açıldığını, Mahkemece bu dava sonucunun beklenmesi gerektiğini, bu davanın sonucu beklenmeden verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, kötüniyetli olmadığını davalı tarafın ispatlaması gerektiğini beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, çeke dayalı menfi tespit davasıdır. İlk derece Mahkemesince davacının, üzerine düşen ispat yükünü yerine getiremediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş, karar yukarıda belirtilen nedenlerle davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Dava konusu senet incelendiğinde davacının keşideci, davalının ise son hamil olduğu, çekin bankaya ibrazında, ödeme yasağı kararı bulunduğu gerekçesiyle işlem yapılamadığı görülmüştür. Davacı her ne kadar çeki lehdar …/…’a verdiğini, onun da çeki ciranta …’a cirolayıp verdiğini, daha sonra çekin bu şahsın elindeyken bir şekilde kaybolduğunu, lehdar …/… tarafından çek iptal davası açıldığını, Mahkemece bu dava sonucunun beklenmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; somut davada ispat yükü üzerinde olan davacının iddialarını ispata yarar dosyaya yansıyan bir delilin bulunmadığı, davacının yemin deliline de dayanmadığı görülmektedir. Diğer yandan çek iptal davasının sonucunun beklenmesi gerektiğine yönelik iddiaya gelince; Yargıtay uygulaması ve doktrinde ifade edildiği üzere, kıymetli evrakın iptali kararları maddi hukuk açısından kesin hüküm teşkil etmez. Bu kararlar bir ilam değil, tespit niteliğine haiz kararlardır. Bunun haricinde maddi hukuk açısından hukuki neticesi yoktur. Hasımsız olarak açılan zayi nedeniyle iptal davasında çekin iptaline karar verilmesi, senedi elinde bulunduran meşru hamilin takip hakkına etki etmez. Nitekim kıymetli evrakın zilyedi, senedin meşru hamili olduğunu iddia ederek iptal kararının iptali istemiyle dava açıp zayi sebebiyle verilen iptal kararını her zaman ortadan kaldırabilir, kıymetli evraka dayalı haklarını her zaman ileri sürebilir. Bu husus ticari senetlerin güvenli tedavül etmesinin de tabii sonucudur. Dolayısıyla somut olay açısından, lehdar tarafından açılan çek iptal davasının sonucunun beklenmesinde bir hukuki fayda bulunmadığı, nihayetinde Mahkemece verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/07/2018 tarih ve 2018/192 E., 2018/719 K. sayılı kararına karşı davacı tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/04/2022