Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1053 E. 2022/907 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1053
KARAR NO: 2022/907
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 12/06/2018
NUMARASI: 2016/193 E. – 2018/220 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı sebebiyle Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ayak giysileri imalatı ve satışı alanında kullanılan … esas unsurlu markanın sahibi ve kullanıcı olduğunu, davalı firmanın müvekkilinin markasını taşıyan ayakkabıları imal edip sattığını, ihbarının alınması üzerine Bakırköy … değişik iş sayılı dosya ile 16.05.2012 tarihinde delil tespiti yapıldığını, tespit sonucunda bilirkişi raporu düzenlendiğini, rapora göre tespit mahallinde 45 adet … ibareli kolinin bulunduğu , her bir kolide 12 çift ayakkabının yer aldığı, müvekkiline ait markanın taklit edildiğinin ve izinsiz olarak kullanıldığı tespit edildiğini, bu sebeple markaya yönelik tecavüzün tespiti, menini, davalının kullanımlarının marka hakkına yönelik tecavüz ve haksız rekabet olduğunun tespitini, 2011,2012,2013 yılından itibaren davalı taraf defter ve kayıtları incelenmek suretiyle ayrıca ceza dosyası ve el konulan ürünlerin miktarları ve gümrük çıkış kayıtları da dikkate alınmak suretiyle 150.000,00 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili davalıların, Suudi Arabistan vatandaşı olan … tarafından … markalı ayakkabıların üretimi hususunda yetkilendirildiğini, söz konusu üretimin yetkilendirilmesinin sadece ihraç amaçlı olup, adı geçen şahsın … isimli markanın 16 Mayıs 2009 tarihinden itibaren Suudi Arabistan Devleti’nde tescilli sahibi olduğunun gösterir belgeye dayandığını, davalılardan … Tic. Ltd. şirketini bu markayı taşıyan ve sadece ihraç amaçlı olarak üretilecek ayakkabıların imali konusunda yetkilendirildiğini , müvekkil davalıların bu tescil ve yetki belgelerine dayanarak üretime başladığını, söz konusu ürünlerin iç piyasaya sürülmediğini, sunulan belgeler dikkate alınarak o kişi adına bu ürünler üretildiğini, öncelikle bu kişinin davaya dahil edilmesini yerinde olmayan davanın reddini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince;” Somut olayda davalı tarafın yurt dışına sattığı ürünlerde davacı tarafa ait tescilli … markasını birebir kullandığı kullanımın sipariş üzerine olduğu beyan edilmiş ise de marka hukukunda ülkesellik prensibi geçerli olup ayakkabı ürünleri üzerinde davalı tarafın kullanımda bulunabilmesi için davacıdan izin alınması gerekli olup birebir tescilli markanını kullanılması markaya yönelik tecavüz ve haksız rekabet olduğundan tecavüzün tespiti menine, KHK nin 66 . maddesinde marka hakkı sahibinin seçimlik hakları belirtilmiş olup davacı taraf markayı kullanım sebebiyle elde edilen kazanca yönelik tazminat talebinde bulunulmuş olmakla, ticari kayıt ve belgelere göre tam olarak zararın tespiti mümkün olmadığından Borçlar Kanunu 50 ve 51. Maddesi ve hakkaniyet gereği davalı tarafın cirosu, markanın değeri ele geçen ürün miktarı dikkate alındığında 100.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine davacı tarafın markasının değeri, davalının izinsiz kullanımı, kullanım şekli, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları hakkaniyet gereği manevi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile 15.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsili davacı tarafa ödenmesine, hükmün kesinleştikten sonra ilanına,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Mahkemenin kararı ile hüküm altına alınan maddi-manevi tazminat miktarlarının çok düşük kaldığını, özellikle, hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının sembolik kaldığını, 2-Bilirkişi ana raporuna göre, davalı tarafın, dava dışı … firmasından, 2011,2012,2013 yıllarında toplam 5.925.041,69 TL tutarında ayakkabı sipariş aldığı, siparişleri ürettiği, davalı tarafın, bilirkişiye inceleme esnasında , tüm siparişlerin dökümünü gösteren tek sayfadan oluşan bilgisayar A4 çıktısını sunduğu, listede adetlerin belirtilmediğini, tutarların ise belirtildiğini, listedeki tutarlar ile ilgili itirazlarının olmadığını, ancak listenin “marka isimleri” ile ilgili kısmı konusunda ciddi itirazları olduğunu 3-17.05.2011 tarihinden başlayan başlayan listeye göre , sadece 17.05.2011 ve 24.05.2011 tarihlerinde … markalı ayakkabı siparişi alındığı, 2011, 2012, 2013 yıllarında … markalı ayakkabı ile ilgili başkaca sipariş alınmadığı, buna itirazları olduğunu,çünkü 16.05.2012 tarihinde tespit mahallinde, satışa hazır 540 çift ürün tespit edildiğini, 14.06.2012 tarihinde tespit mahallinde satışa hazır 771 çift, ürüne el konulduğunu, 25.06.2012 tarihinde Mersin Gümrüğünde, ihraç edilen 1.824 çift … markalı ayakkabı ürüne el konulduğunu, 4- Sipariş listesinde, 2011 Mayıs ve 2011 Haziran aylarına ait kısımlar incelendiğinde , toplam 290.648,050 USD tutarında ayakkabı sipariş alındığını, ancak sipariş olarak alınan ayakkabıların markasının … olarak belirtilmediğini, … olarak belirtildiğinin görüldüğünü, … olarak listede yer alan ayakkabıların, Mersin Gümrüğünde … marka ayakkabılara dönüşmüş olamayacağını, listedeki marka isimlerinin, davalı firma tarafından değiştirildiğini, listenin bu şekli ile bilirkişiye verildiğini, … ibareli marka yerine, başka markalar yazıldığını, listedeki “marka isimleri” ile ilgili kısımların gerçeği yansıtmadığını, davalılar tarafından, özellikle 2011, 2012 ve 2013 yıllarında … ibareli markalı ayakkabılar üretildiğini ve satıldığını, 5- … firması tarafından, sipariş listesinde önemli bir yere sahip …, … ibareli sözde markalar ile ilgili tescil başvurusu yapılmadığını, listede önemli bir yere sahip sözde markaların, tescil ettirilmemiş olmasının, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 6- Listede yer alan … esas unsurlu, ” 7 ibareli marka ile ilgili 06.06.2012 tarihinde … kod nolu başvuru yapıldığını,, başvurunun 17.06.20413 tarihinde tescile bağlandığını, … firmasının Türkiye’de sahip olduğu tescilli tek markanın bu marka olduğunu, … firması, … ibareli marka ile İlgili müvekkile karşı B.Köy 2. FSHM 2013/150 E. Sayılı dosya ile dava açmıştır. Dava gerekçesi ,markanın kullanılmadığı hususudur. Davada , ayak giysilerinin üretim ve satış alanında , markanın etkin olarak kullanıldığı müvekkilim tarafından ispat edilmiştir.. … Firması, dava İle amacına ulaşamadığını, markayı iptal ettiremediğini, ancak, davalılar ile ilgili ceza davalarını bir hayli uzatmayı başarmıştır. 7- Dava dışı … firmasının, … ibareli markayı müvekkilinin mal sattığı firmalardan toptan ayakkabı alarak öğrendiğini, daha sonra, 2009 yılında kendi ülkesinde tescil ettirdiğini, mağazalarına … tabelasını astığını, ancak markanın gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, 8- Bilirkişi ana raporunda, hesap edilen, 23.799,52 TL muhtemel maddi kazanç kaybının çok çok düşük olduğunu, piyasada, büyük firmalar dışında, çoğu firmanın, faturada marka açıklamasına yer vermediğini, ancak somut olayda, … firmasına satılan ayakkabıların tamamının … markalı ayakkabılar olduğunu, sipariş tutarı ile gümrük tutarı arasındaki farkın, alıcı firmanın daha az gümrük vergisi ödemesini sağlamak için olabileceğini, malın gerçek değerinin beyan edilmediğini, kayıt dışı bir durum olduğunu, bu sebeple, tazminat hesabında, deri ayakkabı birim fiyatı olarak 10 USD kabul edildiğini, gerçekte, 30 USD den aşağı deri ayakkabı olmadığını, 9- İtirazları üzerine alınan bilirkişi ek raporunda, 2012 Mayıs 2012 Haziran dönemleri içerisinde davalı tarafın aldığı siparişlerin de kazanç hesabına dahil edilmesi halinde davalı tarafın muhtemel kazancının toplamda 126.337,63 TL olarak hesap edildiğini, yukarıda ayrıntılı olarak açıkladıkları üzere, davalı tarafın kazancının bu rakamın çok çok üzerinde olduğunu, davalı tarafın, kazancını gizlediğini, bilirkişiyi ve mahkemeyi aldattığını, 10- Huzurdaki davada, 50.000,00 TL manevi tazminat talep edildiğini, mahkemenin 15.000 TL manevi tazminata karar verdiğini, davalıların ısrarla müvekkili firmanın markasını taklit etmeleri, markaya zarar vermeleri, ayrı ayrı ceza davalarından mahkumiyetleri göz önüne alındığından hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının sembolik kaldığını, müvekkilinin 50.000 TL manevi tazminat talebinin tam olarak kabul görmesi gerektiğini belirterek, yukarıda izah edilen ve resen nazara alınacak sebeplerle, B.Köy 1 FSHM Hakimliğinin 12.06.2018 tarih 2016/193 E. 2018/220K. sayılı ilamının kaldırılarak, Bakırköy FSHM 2012/81 D.iş sayılı dosya ile tespit edilen ürünler, Bakırköy 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 14.08.2012 tarih ve 2012/1300 d.iş kararı ve Mersin 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 25.06.2012 tarih ve 2012/1203 d.iş sayılı kararı ile el konulan ürünler üzerinde kullanılan markanın, müvekkilinin … esas unsurlu markasına tecavüz eder şekilde kullanıldığının ve bu kullanımın marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet olduğunun tespiti ile müdahalesinin men’ine, El konulan ürünlere ve bunların imalatında kullanılan varsa kalıplara el konulmasına, markaların silinmesine veya marka hakkına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhasına, buna ilişkin tüm masrafların karar kesinleştikten sonra davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, Fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere, 25.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte 150.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, özellikle, maddi tazminat taleplerine ek olarak, mahkeme tarafından makul bir payın da eklenmesine, Karar kesinleştikten sonra , karar özetinin yurt çapında yayın yapan tirajı en yüksek 3 büyük gazeteden birinde İlanına , masrafının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, Yargılama giderleri, Bakırköy FSHM 2012/81 D.iş sayılı dosyasındaki delil tespit giderleri ve vekalet ücretinin müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosyada mevcut 01.08.2017 tarihli kök bilirkişi raporunda ve buna ek olarak alınan 29.03.2018 tarihli ek raporda söz konusu davaya konu üretim işinden davalıların 23.799,52 TL gelir elde ettiklerinin defter kayıtlarından anlaşıldığı ve bu rakamı değiştirecek her hangi yeni bir belgenin davacı tarafından dosyaya sunulmadığının belirtildiğini, bu raporlar çerçevesinde 100.000 TL maddi, 15.000 TL manevi tazminata hükmedilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olup bozulması gerektiğini, ayrıca el koymaya ve imhaya ilişkin hüküm maddelerinin de aynı şekilde haksız olduğunu , arz ve izah olunan sebeplerin ışığında yerel mahkeme kararının davalı müvekkilleri lehine bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, markaya yönelik tecavüzün tespiti, meni, haksız rekabetin tespiti ve menine yönelik maddi manevi tazminat talebine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin ayak giysileri imalatı ve satışı alanında kullanılan … esas unsurlu markanın sahibi ve kullanıcısı olduğunu, davalı firmanın müvekkilinin markasını taşıyan ayakkabıları imal edip sattığını, Bakırköy 2012/81 değişik iş sayılı dosya ile 16.05.2012 tarihinde delil tespiti yapıldığını, tespit sonucunda bilirkişi raporu düzenlendiğini, müvekkiline ait markanın taklit edildiğinin ve izinsiz olarak kullanıldığı tespit edildiğini , bu sebeple markaya yönelik tecavüzün tespiti, menini, davalının kullanımlarının marka hakkına yönelik tecavüz ve haksız rekabet olduğunun tespitini, 2011,2012,2013 yılından itibaren davalı taraf defter ve kayıtları incelenmek suretiyle ayrıca ceza dosyası ve el konulan ürünlerin miktarları ve gümrük çıkış kayıtlarında dikkate alınmak suretiyle 150.000,00 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiş, davalı vekili, müvekkili davalıların, Suudi Arabistan vatandaşı olan … tarafından … markalı ayakkabıların üretimi hususunda yetkilendirildiğini, söz konusu üretimin yetkilendirilmesinin sadece ihraç amaçlı olup, adı geçen şahsın … isimli markanın 16 Mayıs 2009 tarihinden itibaren Suudi Arabistan Devleti’nde tescilli sahibi olduğunun gösterir belgeye dayandığını, davalılardan … Tic. Ltd. şirketini bu markayı taşıyan ve sadece ihraç amaçlı olarak üretilecek ayakkabıların imali konusunda yetkilendirildiğini , müvekkil davalıların bu tescil ve yetki belgelerine dayanarak üretime başladığını, söz konusu ürünlerin iç piyasaya sürülmediğini, sunulan belgeler dikkate alınarak o kişi adına bu ürünler üretildiğini, öncelikle bu kişinin davaya dahil edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, iş bu karar her iki taraf vekili tarafından yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir. TPE kayıtlarına göre, … markasının … sayı ile 18,25,35. sınıfta davacı taraf adına tescilli olduğu, markanın geçerliliğini koruduğu, yine …, … markasının 35. sınıfta davacı taraf adına tescilli olduğu, geçerliliğini koruduğu anlaşılmıştır. Mahkemece dosya bilirkişiye tevdi edilmiş mali bilirkişi tarafından mahkemeye sunulan 01.08.2017 tarihli raporda, davalı tarafın sipariş alınan dava konusu … markalı ayakkabıların toplam satış tutarının 64.696,47 TL, el konulan 3135 çift ayakkabıyı satışa koymuş olsaydı 57.173,00 TL satış geliri ve bunun üzerinden 23.799,52 TL muhtemel kazanç elde edebileceği tespiti yapılmış, itirazlar üzerine, mahkemece dosya tekrar ek rapor için bilirkişiye gönderilmiş, ek raporda, davalı tarafından verilen listede, 2012 ve 2013 yıllarında … marka siparişi olmadığı, … markalı ürün siparişlerine ilişkin bilgiler bulunduğu, bunlarında dahil edilerek kazanç tespitinin istenmesi durumunda toplam olarak 123.333,63 TL kazanç elde edilebileceği tespiti yapılmıştır. Somut olayda davalı tarafın yurt dışına sattığı ürünlerde, davacı tarafa ait tescilli … markasını birebir kullandığı, davalı tarafından kullanımın sipariş üzerine olduğu ve sadece yurt dışına ihraç amaçlı olduğu beyan edilmiş ise de, marka hukukunda ülkesellik prensibinin geçerli olduğu, ayakkabı ürünleri üzerinde davalı tarafın aynı markaya yönelik kullanımda bulunabilmesi için davacıdan izin alınması gerektiği, bire bir tescilli markanın izinsiz kullanılmasının markaya yönelik tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, bu sebeple tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine ve menine dair verilen mahkeme kararının yerinde olduğu görülmüştür. Marka hakkına tecavüzden dolayı, KHK nin 62/1-b maddesine göre marka hakkına tecavüze uğrayan marka sahibi, maddi zararın tazminini isteyebileceği, 64. maddede de, marka sahibinin izni olmaksızın marka taklit edilerek ürünü üreten, satan, başka bir şekilde ticaret alanına çıkaran ve bu amaçla ithal eden veya ticari amaçla elinde bulunduran kişinin, hukuka aykırılığı gidermek ve sebep olduğu zararı tazmin etmekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir. KHK nin 66 . maddesinde, marka hakkı sahibinin seçimlik hakları belirtilmiş olup, davacı taraf markayı kullanım sebebiyle elde edilen kazanca yönelik tazminat talebinde bulunmuştur. Yoksun kalınan kazancın hesaplama yöntemlerinden ikincisi 556 Sayılı KHK’nin 66/2-b maddesinde belirtilen, “marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre” tespit edilmesidir. Burada amaç somut olarak ortaya çıkan zararın tazmini değil, marka hakkı sahibinin maruz kaldığı zararın adil bir biçimde denkleştirilmesi olduğundan zarar miktarı dolaylı bir yoldan belirlenmektedir. Bu yöntemde marka sahibinin değil, mütecavizin mal varlığında markanın haksız kullanımı sonucunda artış hesaba katılmaktadır. Başka bir deyişle mütecavizin markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca ulaşabilmek için kazancın oluşumunda rol oynayan tecavüz konusu marka dışındaki bütün faktörlerin ayıklanması gerekmektedir. Bu hesaplama yönteminde de öncelikle mütecavizin ticari faaliyetinin boyutu belirlenmeli, markayı taşıyan ürünlerden ne kadar sipariş alındığı, ne kadar üretim yapıldığı, ne kadar stok bulunduğu, ne kadar satış yapıldığı, satış fiyatının ve kâr marjının ne olduğu gibi hususlar dikkate alınarak mütecavizin markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanç belirlenmelidir. Davalı tarafından dosyaya sunulan dokümanlarda, Suudi Arabistan uyruklu … Ünvanlı firmadan 2011-2012-2013 yıllarında alınan siparişlere ilişkin listede … marka ayakkabılara ilişkin sadece 2011 yılına ait siparişin listelendiği, 2012 ve 2013 yıllarına ait siparişin görünmediği, ama dosya kapsamına göre,ü 16.05.2012 tarihinde tespit mahallinde, satışa hazır 540 çift ürün tespit edildiği, 14.06.2012 tarihinde tespit mahallinde satışa hazır 771 çift, ürüne el konulduğu, 25.06.2012 tarihinde Mersin Gümrüğünde, ihraç edilen 1.824 çift … markalı ayakkabı ürüne el konulduğu, buna göre davalının verdiği sipariş listesinden farklı olarak 2012 yılında da dava konusu markalı ayakkabı üretilerek satışa sunulduğu, sadece listede belirtilen siparişle sınırlı olarak değerlendirme yapılamayacağı, listede belirtilen rakamlardan daha fazla bir üretim ve satışın söz konusu olduğu, bu durumda, dosya kapsamından davalı tarafın ne kadar ürün sattığı tam olarak belirlenemediğinden, mahkemece, somut olayın özellikleri de nazara alınarak 6098 Sayılı TBK’nın 50. maddesi uyarınca hüküm kurulmasında bir isabetsizlik olmadığı, Yasa düzenlemesine göre Hakime bu konuda takdir hakkı tanındığı, mahkemece, ürünlerin bir kısmına el konulması sebebiyle elde kalması, Türk Borçlar Kanunu 50 ve 51. maddesi gereği davalı tarafın cirosu, markanın değeri ve ele geçen ürün miktarı dikkate alındığında 100.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle, davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine dair kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Her ne kadar davacı vekili, davalı tarafça markasına tecavüzlü olarak mahkemece tespit edilen çok daha fazla üretim ve satış yapıldığı istinaf sebebi olarak ileri sürülmüşse de, buna yönelik davacı tarafça somut delil sunulamadığı, ilgili kurumlardan celbedilen belgelerden de, bilirkişi ve mahkeme tespitinden daha fazla üretim ve satış yapıldığının kanıtlanmadığı, 2012 ve 2013 yıllarında başka marka isimleri altında satışı yapılan ayakkabılarında aslında … marka ayakkabılar olduğu iddiasının, somut belge ve kanıtlarla desteklenmediği, soyut bir iddia olarak kaldığı, bu sebeple istinaf sebeplerinin yerinde olmadığına kanaat getirilmiş ve reddi gerekmiştir. Manevi tazminatın her olayın özel koşullarına göre hakim tarafından takdir edileceği, bu takdir hakkı kullanırken tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının, paranın satın alma gücünün, tarafların kusur durumlarının ve manevi tazminata yol açan eylemin niteliğinin göz önünde tutulacağı, buna göre somut olayda, mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarında bir isabetsizlik bulunmadığı, 554 Sayılı KHK’nın 59. maddesi uyarınca davada haklı çıkan tarafın ilan talep hakkına sahip olduğu anlaşılmakla her iki taraf vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Sonuç olarak dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, her iki taraf vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/06/2018 tarih ve 2016/193 E., 2018/220 K. sayılı kararına karşı taraf vekillerince yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.964,00 TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 1.883,33 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 7.855,65 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.964,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.891,65 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 26/05/2022