Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1047
KARAR NO: 2022/564
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 11/05/2017
NUMARASI: 2015/181 E. – 2017/109 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının büyük emek ve masrafla geliştirdiği “…” ambalajının reklam amaçlı, üç boyutlu büfe stant büfe tasarımının TP nezdinde 13/08/2009 tarih … no ile tescile koruma altında olduğunu, … A Ş. yetkilisi …, …, …, …, …, … ile internet üzerinden ve yüzyüze tasarımın tanıtılması ve pazarlanması teklif makbuzu, maliyet tablosu vererek karşılıklı görüşmelerin 29/07/2009 tarihinden 03/09/2009 tarihine kadar yaptığını, … A.Ş. ile yaptıkları görüşme, tanıtım ve pazarlaması yapılan tasarım ve projelerin yıllar sonra izni ve bilgisi dışında kendisine ait olduğu bilindiği halde kopyalandığını, fikir ve emeklerinin gasp edildiğini, … A.Ş.’nin isteği doğrultusunda “…” kampanyası kapsamında … Reklam Ajansı tarafından izinsiz bilgisi dışında üretildiğini, İstanbul Caz Festivali, AVM, tanıtım internet filmlerinde üretildiğini, kamuya açık alanlarda kullanıldığını, tüm ülke genelinde ticaret alanına çıkarılarak haksız kazanç elde ettiklerini, tescilli tasarım ve ürünlerinin üretimini ve tescilden doğan haklarına tecavüz ettiklerini, İstanbul 2. FSHHM’nin 2015/28 D.iş sayılı dosyası ile açılan tespit davasında alınan bilirkişi raporunda … ambalajı (…) şeklinde reklam/tanıtım amaçlı üç boyutlu Büfe/Stant tasarımın üretilerek tanıtım filmlerinde kullanıldığını, kamuya açık alanlarda reklam, tanıtım v.s. amaçlarla kullanıldığı, internet ve diğer yollarla tanıtıldığının tespit edildiğini, davalının davacının tescilli tasarımlarından ticari kazanç elde ederek tecavüz ve haksız eylemlerde bulunduklarını, 556 sayılı KHK m.61’in m.9’a yapmış olduğu gönderim neticesinde marka hakkına tecavüz olduğunu, 551 sayılı KHK m. 164/1 patent sahibine tanınan koruma faydalı model sahibine de tanınır hükmüne amir, olmakla davanın tescilden doğan hakkına tecavüz, nedeniyle tazminat talebinde bulunduğunu, KHK m.136, 554 sayılı KHK m. 17. M. 48 gereği davalıların fiillerinin aynı zamanda tasarımdan doğan haklara tecavüz tenkil ettiğini, EndKHK m. 50, 51, 52 uyarınca tasarım hakkı sahibinin uğradığı zararın sadece fiili kaybın değerini değil, ayrıca yoksun kalınan kazancı da kapsadığını, m.53’de yoksun kalınan kazancın artırımının yeraldığını, TBK m. 49, m. 61 m. 77 uyarınca davacı tasarımlarının, gazlı içecek alkollü içecek, meşrubat üretimi yapan kutu kola ambalajını kullanan büyük kurumlara … Kalkınma Ajansı, … Müdürlüğü’ne, … A.Ş.’ye yapılmış olup Mahkemece göz önünde bulundurulmasını talep ettiklerini, davalının davacının ticari itibarını zedelediğini, 100.000 TL manevi tazminat talep ettiklerini belirterek ihtiyati tedbir talebi ile birlikle davalının faydalı modelden doğan haklara tecavüzün durdurulmasını, davalıların fiilinin endüstriyel tasarıma tecavüz olup olmadığının tespiti ile tasarımdan doğan haklara tecavüz fiillerinin durdurulmasını, giderilmesini, fazlaya dair hakları saklı kalarak yoksun kalınan kazancın da hesaplanarak şimdilik 1.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Reklam Ajansı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıya ait tasarımın bütün dünyada bilinen dünya kamuoyuna ait anonim bir metaryal olan kutu kola ambalajının satış büfesi, satış kabini olarak kullanılması görünümünde olduğunu, uygulanan meteryalin ise … ambalajının (…) yana yatırılmış halinden ibaret olduğunu, uygulamada davacının tasarımı olan satış büfesi ve satış kabininin hiç kullanılmadığını uygulanan görsel meteryalde hiçbir şekilde satış yapılmadığını, anonim bir metaryel olan kutu içecek ambalajının sadece ülkemizde değil dünyanın bir çok yerinde kullanıldığını, uygulanan görselde … firmasının Türkiye’de geçmişte uygulandığı … ambalajı üzerinde tüketicinin ismini yazdırma şeridi konulduğunu, davacının tasarımı ile uygulanan görsel arasında kanunun aradığı “aynısının olması” veya belirgin şekilde benzeri olması şartının mevcut olmadığını, davacının iddia ettiği gibi tasarımının kopyalandığı ve fikir ve emeğinin gasp edildiği beyanlarının doğru olmadığını bu uygulama için sadece bir adet kutu ambalaj şeklinde stant kullanıldığını, bu standın da sınırlı sayıda yerde ve sınırlı ölçüde kullanıldığını hiçbir şekilde böyle bir uygulama yapılmadığını ve kullanılmadığını davacının delil listesinde sunduğu, yazışmaların tümünün bizzat kendisinin göndermiş olduğu e-mailler olduğunu, davacının somut bir kazanç kaybına uğramadığından yoksun kaldığı bir kazanç söz konusu olmadığını, davalının kusuru bulunmadığını, davacının manevi zarar neden olabilecek bir durum da olmadığını, somut olayda 2014 yılında gerçekleştiği ve sona erdiğinin tartışma dışı olduğunu, bu fiilin etkisinin de devam ettiği yönünde hiçbir iddia, delil veya davacı beyanı olmadığına göre davacının tespit talebinde bulunmasının yasal ve maddi dayanağı olmadığını belirterek ihtiyati tedbir talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Zamanaşımı, husumet itirazı ile birlikte tanzim edilen bilirkişi raporunun bilimsel inceleme ve teknik nitelendirmeden uzak olup tek taraflı incelemenin ürünü olduğunu, davada manevi tazminat talebi şartları oluşmadığını, TBK m. 56’ya göre manevi tazminat talep edebilmesi için kişinin bedensel zarara uğramış olması gerektiğini, müvekkili şirketlerin hiçbir tazminat sorumluluğu bulunmamakla birlikte davacının talep ettiği tazminatın fahiş olduğunu, zararın ispatlanması gerektiğini faiz talep edilemeyeceğini belirterek ihtiyati tedbir talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Usule ilişkin itirazları ile birlikte davaya konu edilen endüstriyel tasarım ya da görselin davalıca kullanılmakla birlikte davalı tarafından tasarlanmadığını, davaya konu tasarımın davalıya ajans hizmeti veren … tarafından davalıya hizmet olarak sunulduğunu davalının davanın muhatabı olmadığını, bilirkişi raporuna itibar edilmesinin mümkün olmadığını, bilirkişilerin can tabir edilen ambalajın davacının tescil tarihinden çok önce yurt içinde ve dışında kullanılmış benzer örneklerin neredeyse anonim haline gelmiş bir şekil olarak tam benzerinin şirketler tarafından kullanıldığının tespit edebileceğini, bu durumun gözardı edildiğini, bilirkişilerden tamamen yazılı belgeler üzerinden kanaat bildirmiş olup, keşif dahi yapılmaksızın bu görüşe nasıl varıldığının dahi anlaşılmadığını, mübrez raporun itibar edilemez nitelikte olduğunu belirterek ihtiyati tedbir talebinin reddine ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davalı taraf kullanımının davacı adına tescilli tasarıma tecavüz oluşturmadığı, benzerlik teşkil edecek bir biçimsel görünümün söz konusu olmadığı, görsel tasarım öğeleri ve kullanım içeriği açısından yapılan incelemede herhangi bir tasarım tecavüzünün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı yanla sözleşme öncesi müzakereler yapıldığını, davalı sorumluluğunun sözleşme öncesi sorumluluğa dayandığını, bilirkişi heyetinde uzman hukukçu bilirkişi olmaması nedeniyle sözleşme görüşmelerinde kusurdan doğan sorumluklar incelenmeden karar verildiğini, benzerlik bulunmadığı veya yurtdışında farklı şekilde kullanıldığı iddialarının iyiniyetli olmadığını ve hayatın olağan akışına uygun da olmadığını, ürün tasarımının kütle yapısı, detay bakımından benzerlik oluşturduğunu, görsel bakımdan da ürünlerin benzer olduğunu, ayrıca müvekkilinin tasarımının da reklam amaçlı olduğunu, Mahkemece bu durumun gözardı edilerek bu yönden farklılık olduğunu değerlendirdiğini beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, Endüstriyel tasarıma vaki tecavüzün ve tespiti durdurulması ve önlenmesi ile tazminat talepli davadır. Davacı, … numarası ile adına tescil ettirilen tasarıma, davalının kullanımındaki ürünle tecavüz edildiğini iddia etmiş, Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince yukarıda belirtilen gerekçelerle reddedilmiştir. Dosyaya delil olarak sunulan araştırma tutanağına, CD içeriklerine, denetime elverişli birinci ve üçüncü bilirkişi heyet raporlarına, tarafların iddia ve savunmalarına göre; davacı tarafça söz konusu tasarımda ”kutu içecek” formunun baz alındığı ve bu formun yatay düzlemde kullanıldığı, davacının tescilli tasarımının ayırt edici özelliğinin, tüketici algısında kabul görmüş kutu içecek formunun büyük versiyonu üzerine temellenmiş bir stand konstrüksiyonu olduğu, tanımlanan ayırt edici özelliğin üzerinde açılan kapaklı kısım/bölme olduğu, davalının kullandığı tasarımın ise, genel izlenim itibariyle anonim kutu içecek formunda olduğu, davacı tasarımının halka mal olmuş bir kutu içecek formu üzerine temellendiği, davacı tasarımının ayırt edici özelliğinin kutu formu üzerinde yer alan açılan/kapanan bölme olduğu, davalının ürünündeki ayırt edici özelliğin ise isimlerin yer aldığı panel olduğu, iki tasarımdaki ayırt edici özelliklerin birbirinden farklı olduğu görsel tasarım öğeleri ve kullanım içeriği açısından yapılan bir tasarım tecavüzünün bulunmadığı, kutu içecek formunun yeni bir durum da olmadığı, 2009 yılından önce dünyada örneklerine rastlandığı, açıklanan sebeplerle 554 sayılı KHK kapsamında tasarıma tecavüzden bahsedilemeyeceği, Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesİ’nin 11/05/2017 tarih ve 2015/181 E., 2017/109 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 07/04/2022