Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1042 E. 2022/837 K. 23.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1042
KARAR NO: 2022/837
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2018
NUMARASI: 2017/692 E. 2018/229 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalının 29/02/2016 tarihli yazılı sözleşme gereğince, … adlı işyerinin 45.000 TL bedel ile devri konusunda anlaştıklarını, davalının 17.200 TL’sını ödediğini, kalan 27.800 TL’sını taksitler halinde ödemeyi taahhüt etmiş ise de, ödemediğinden hakkında Körfez İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 14/02/2017 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlu-davalının takibin konusunu bilmesine rağmen, haksız olarak takibe itiraz ettiğinden, itirazın iptali ile takibin devamını, davalıdan %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile aralarında herhangi bir ticari faaliyet olmadığını, Körfez İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe dayanak gösterilen belgeler tarafına tebliğ edilmediği için takibin usulüne uygun yapılmadığını, sözleşme resmi şekilde yapılmadığından hukuki geçerliliği bulunmadığını, sözleşmeden doğan talep hakkının da zamanaşımına uğradığını, davacı tarafından açılan davanın kötü niyetli olduğunu, devrettiği market içindeki ürünlerin birçoğunun devir tarihinde son kullanma tarihinin geçmiş olduğunu, davacıdan defalarca bu ürünleri değiştirmesini istediğini, her seferinde kendisini oyaladığını, dükkanda olmayan malın da faturasını kestiğini, davacının edimini yerine getirmediğini belirterek, davacıya hiçbir borcu bulunmadığını, davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davalı zamanaşımı definde bulunmuş ise de; TBK 146 maddesi kapsamında sözleşme tarihi göz önüne alındığında, dolmadığından zamanaşımı definin reddine karar verildiği, Taraflar arasında işyerinin devrine ilişkin sözleşme imzalandığı konusunda ihtilaf bulunmadığı, sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasının geçerlilik şartı olmadığı, devredilen marketteki ürünlerin birçoğunun son kullanma tarihi geçmiş ürünler olduğu iddia edilmişse de; 6102 sayılı TTK nın 23/c fıkrasında ”Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya bildirmekle yükümlüdür” şeklinde düzenlenme olduğu, davalının ayıp ihbarının bulunmadığı anlaşılmakla, davalı icra takibinden önce temerrüde düşürülmediğinden davanın kısmen kabulüne, davalının Körfez İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 27.800,00 TL üzerinden takip tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte devamına, alacak likit olduğundan icra inkar tazminatının tahsiline” karar verilmiştir. Davalı istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davacı ve davalı tacir olmadığından, aradaki ilişki Ticaret Kanunu’ndan doğmadığından, ticari dava bulunmadığını ve görevli mahkemenin genel görevli Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli- asliye hukuk mahkemelerine gönderilmesi gerekirken, yargılamanın esası hakkında karar verilmesinin doğru olmadığını, 2-TTK md, 23 hükmünün tacirler için geliştirildiğini, mevcut davada uygulanamayacağını, davacının sözleşme edimlerini gereği gibi yerine getirmediği gibi iyiniyetli de davranmadığını, buna rağmen davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, davacının talep hakkı olduğu kabul edilse dahi, zamanaşımının gerçekleştiğini, mahkemece zamanaşımı itirazının dikkate alınmadığını, davalının devrettiği ürünlerin bir çoğunun son kullanma tarihlerinin geçmiş olduğunun mahkemece araştırılmadığını, delillerin değerlendirilmesinde ve taktirinde hata yapıldığını, eksik değerlendirme ile karar verildiğini, 3-Davacı ile arasındaki sözleşme kanunda aranan şekil şartlarını taşımadığından geçerli olmadığını ve resen gözetilmesi gerektiği halde, gözetilmediğinden yasaya aykırı karar verildiğini, 4-Somut olay yargılamayı gerektirdiğinden, alacağın likit olmadığını, icra inkar tazminatına karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, açıklanan ve resen dikkate alınacak sebeplerle kararın ortadan kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Karar aleyhine davalı istinaf yasa yoluna başvurmuştur. 1-Görev HMK 114/1-c maddesi uyarınca dava şartı olup, HMK 115. maddesi gereği mahkemece re’sen incelemesi gerekir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-c maddesi uyarınca, 11/01/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmenin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203. maddelerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının, ticari dava sayılacağı düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki 29/02/2016 tarihli … adlı işyerinin devrine ilişkin sözleşmenin işletme devri niteliğinde olup olmadığının tespiti için, tarafların esnaf faaliyeti sınırlarını aşan gelir elde ettiğinin veya ticaret sicilinde gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunması gerekip, dosya içerisinde her iki tarafında esnaf odası kaydı, esnaf faaliyeti sınırlarını aşan gelir elde ettiğine ilişkin vergi dairesinden getirtilmiş kayıt, ticaret sicilinde gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı tespit edilmiştir. Mahkemece bu eksiklikler giderilerek HMK 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartı yönünden inceleme yapılarak, görevli olunduğuna kanaat getirildikten sonra esasa girilmesi gerekirken, yerine getirilmediğinden, davalının istinaf sebebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. (Yargıtay 11. H.D.’nin 2015/4319-11426 Esas ve karar, İstanbul B.A.M.’si 43. H.D.’nin 11/11/2021 tarih ve 2021/1291-1335 esas ve karar, 12. H.D.’nin24/12/2020 tarih ve 2020/1481-1369 Esas ve karar sayılı kararı) 2-Dava, işletme devri sebebiyle ödenmeyen bakiye bedelin tahsiline ilişkin olup, tarafların tacir olduklarına ilişkin dosyanın içinde herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Mahkemece TTK’nın 23/c maddesi gereği devre konu market mallarındaki ayıbın bildirilmediği gerekçesiyle dava reddedilmişse de, taraflar arasındaki sözleşme işletmenin devri sözleşmesidir. Davacı davalının devrettiği ürünlerin bir çoğunun son kullanma tarihleri geçmiş ürünler olduğunu bu suretle hataya düşürüldüğünü iddia etmek suretiyle, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 30 ve devamı maddelerinde belirtilen irade fesadı hallerine dayanmıştır. Bu durumda taraflar arasındaki işletmenin devri sözleşmesinin davacının iddiaları doğrultusunda incelenerek, gösterilen deliller toplanarak oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, gerekçede belirtilen şekilde yanlış değerlendirme ile karar verilmesi doğru olmadığından, davalının istinaf sebebinin kabulüne karar verilmiştir. (Yargıtay 11. H.D.’nin 2015/4319-11426 Esas ve karar sayılı kararı) 3-6098 Sayılı TBK’nun 202. maddesinde işletme devri için özel şekil şartı öngörülmediğinden, davalının sözleşmenin aranan şekil şartlarını taşımadığına ilişkin istinaf sebebi yerinde olmadığı gibi, dosya kapsamındaki 29/02/2016 tarihli …’in 45.000,00 TL bedelle devrine ilişkin sözleşmenin taraflarca imzalandığı, davalının 17.200,00 TL ödeme yaptığı, devre ilişkin faturaların kesilerek marketin fiilen davalıya teslim edildiği sabittir. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca; sözleşme hükümleri taraflarca yerine getirildikten sonra şekil şartı eksikliğini ileri sürmek TMK 2. maddesindeki tarafların hak ve borçlarını ileri sürerken iyiniyet kurallarına uymaları gerektiği, iyiniyet kurallarına aykırı davranışlarının hukuk düzenlerince korunmayacağına ilişkin kurala aykırı olduğundan, davalı tarafın bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar vermek gerekmiştir. 4-Görülmekte olan dava itirazın iptalidir. İtirazın iptalini düzenleyen İİK 67/ 2. maddesi uyarınca; davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verildiği taktirde borçlu, kabul olunan miktarın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkum edilir. Yerleşmiş Yargıtay kararları uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın, muayyen veya borçlu tarafça hesaplanabilir (likit) olması gerekir. İcra takibinin dayanağı, taraflar arasındaki 29/02/2016 tarihli …’in 45.000,00 TL bedelle devir sözleşmesi olduğu, sözleşmede peşin ödenen miktar mahsup edildikten sonra davalı tarafça ödenmesi üstlenilen bakiye miktarın 27.800,00 TL olduğu belirtildiğinden, miktar belirli ve takip tarihi itibariyle borç miktarı borçlu tarafından bilinir nitelikte olduğundan, alacak likittir. Mahkemece itirazın iptaline karar verilmesi karşısında icra İİK 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatı hükmedilmesi yerinde olup, davalının alacağın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle icra inkar tazminatı hükmedilemeyeceğine ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. Davalının 3 ve 4 numaralı istinaf sebebinin reddine, 1 ve 2 numaralı istinaf sebebinin kabulü ile HMK 353/1-a/6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına ve belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/03/2018 tarih ve 2017/692 E. 2018/229 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6 hükmü gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 474,75 TL istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6 ve 362/(1)/g. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 23/05/202