Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1041 E. 2022/836 K. 23.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1041
KARAR NO: 2022/836
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 17/07/2018
NUMARASI: 2016/162 E. 2018/270 K.
DAVANIN KONUSU : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının ürünlerini piyasaya “…” markası altında sunduğunu ve “…” esas unsurlu çok sayıda marka tescili bulunduğunu, davalının … sayılı “… & ” markası ile müvekkilinin “…” ibareli markaları arasında iltibasa neden olacak şekilde benzerlik bulunduğunu, davacının markasının 19. sınıfta tescil edildiği emtianın, davalı tarafından 35. sınıfta “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların bir araya getirilmesi hizmetleri” kapsamında sıralanarak tescil ettirildiğini, davacı markasının da 35. sınıfta tescilli olduğunu ve marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu, davacının “…” ibareli seri markalarından biri olduğu izlenimi yarattığını, davacının “…” markasını en eski web arşiv kaydına göre 21/11/2002 tarihinden itibaren kullandığından, önceye dayalı kullanımdan kaynaklanan üstün hakkı bulunduğunu, davalıya ait … numaralı “… ” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkilinin başvurusunu 2014 yılından bu yana bildiği halde 1 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra dava açtığını, müvekkilinin “…” markası üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, markayı 2003 yılından itibaren kullandığını ve yatırım yaptığını kanıtlayan ticaret sicil kayıtları ve faturalar bulunduğunu, davacı ve davalı logolarının farklı olduğunu, davacının taş, tuğla, seramik gibi alanlarda faaliyet gösterirken, davalının ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencere doğraması alanında faaliyet gösterdiğini, markaların halk tarafından karıştırılmasının ve iltibasa neden olmasının söz konusu olmadığını, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davalı adına tescilli 18.06.2014 başvuru tarihli “… & ” markasının, davacı markaları ile iltibas yarattığından bahisle hükümsüzlüğünün ve sicilden terkininin talep edildiği, davacının en eskisi 14.07.2008 başvuru tarihli 11/19. sınıfta, 17.04.2014 başvuru tarihli 35. sınıfta tescilli … ibareli markasının ve … ibareli seri markalarının bulunduğu, davacı ve davalı markalarının 19 ve 35. sınıflarda benzer mal ve hizmetlerde tescilli olduğu, Davalı markasının önceye dayalı hak sahibi olduğunu ve tescilsiz kullanıldığını iddia ettiği, ispat yönünden 02.08.1999 tarihli Gebze Ticaret Sicil Gazetesi’nde “… … ” gerçek kişi tacir işletmesi yazılı belgeyi ibraz ettiği, ancak işletme ünvanının çekirdek unsurunun … olmadığı, … ismi olduğu, markasal kullanımı göstermediği, Ticaret Sicil kaydında, plastik kapı, pencere ve bunların kasaları ile kapı eşikleri, panjurlar, jaluziler, storlar v.b. eşyaların toptan ticaretini yapmak üzere tescil edildiği, Davalı tarafın sunduğu kataloğun 1999 yılına ait olduğu iddia edilmişse de, basıldığı tarihi ispatlar kayıt yada belge sunulmadığı, 2003-2008 dönemine ilişkin faturalarda da işletme adının kullanıldığı, markasal kullanımı bulunmadığı, davalının markasının tescilden önce de kullanıldığının ve gerçek hak sahibi olduğunun ispatlanamadığı, Mahkemece alınan raporda; davacı şirketin www…com.tr ve www…com alan adlı internet sitesinin 27.11.2002 tarihli arşiv kaydında kırmızı renkli … – … markasının kullanıldığı, davacı şirketin tescilden önce de marka kullanmak suretiyle … ibaresi üzerinde hak sahibi olduğu, Davacı ve davalı markalarının aynı/benzer sınıflarda tescilli ve her iki taraf markasının da … ibareli olduğu, kavramsal, işitsel ve görsel yönden benzer olduğu, davalı markasındaki … & … ibaresinin tali ve jenerik unsur olduğundan markaya ayırt edicilik kazandırmadığı, şekil unsurunun da markaya ayırt edicilik kazandırmadığı, davacı markası ile iltibas yarattığından, dava tarihinde yürürlükte olan 556 sayılı KHK 42/1-b maddesi gereğince davalı markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-)Müvekkiline ait logo ve marka adındaki “… & …” bir bütün olarak birbirinden ayrılmaksızın tescilli olduğundan, markayı davalıya ait markadan ayırdığını, Müvekkiline marka logosunun mavi renkte ve üzerinde … & …yazdığını, davacı markasının ise kırmızı renkte olup sadece “…” ibaresinin geçtiğini, yazı karakterleri çok farklı olduğundan, farklılık algısı yarattığını, Müvekkiline ait marka ve logoda hangi konuya ilişkin ticari faaliyet gösterdiğinin açıkça anlaşılmasına rağmen, davalıya ait marka ve logodan anlaşılamadığını, Müvekkilinin markasının “… & …” olup, davacı markanın sadece “…” olarak tescil edildiğini, ayırt edici unsurun “… & …” ibaresi olup, müvekkilinin markasının bir bütün olarak ele alındığında davacı markasından çok farklı olduğunu ve karıştırmaya elverişli olmadığını. 2-)Her iki markanın 19. ve 35. sınıflarda tescil ettirdiği eşya, mal ve hizmetlerin kalem kalem ayrıntılı olarak incelendiğinde birbirinden faklı olduğunu, TPE ve YİDK tarafından yapılan inceleme neticesinde iki marka arasında benzerlik olmadığı ve kullanım alanlarının farklı olduğu gerekçesi ile markanın tesciline karar verildiğini,YİDK’nun, “aynı/aynı tür mal ve hizmetlerin … sayılı marka kapsamında bulunmadığı” na ilişkin açık ve net tespiti bulunmasına rağmen, mahkemenin her iki markanın 19. ve 35. sınıfta tescil ettirdiği mal ve hizmetlerin birbiri ile ayırt edilemeyecek kadar aynı olduğunu beyan etmesinin kabul edilemeyeceğini, Davacı şirketin ağırlıklı olarak, taş, tuğla, seramik alanlarında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin ise, ağırlıklı olarak PVC kapı pencere doğraması faaliyetlerini gerçekleştirdiğini, Dosyaya sunulan delillerden ve harici araştırmalardan, davacı markasının tescil edilmiş olduğu 19. ve 35. sınıflarda kullanılmadığı ve faaliyet göstermediğinin anlaşıldığını, bu hususta herhangi bir araştırma yapılmaksızın hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 3-)Müvekkilinin dava konusu markanın geçmişten gelen tescilsiz kullanıcısı ve hak sahibi olduğunu, mahkemece gerekçeli kararda çekirdek unsur, tali unsur ayrımının neye dayanılarak yapıldığının anlaşılamadığını, geçmiş yıllarda “…” kelimesinin müvekkilinin işletme ünvanı içerisinde kullanıldığının, geçmiş yıllara ait faturalardan, geçmişten gelen tescilsiz kullanımın ve bu nedenle doğan hak sahipliğinin sabit olduğunu, Davacı tarafça herhangi bir talepte bulunulmadan, delil olarak ileri sürülmeden, bilirkişi tarafından, davacıya ait www…com ve www…com.tr alan adlı internet sitelerinde araştırma yapılarak, davacının tescilden öncede “…” ibaresini marka olarak kullandığı kanaatine varıldığını, bu tespite dayanılarak kurulan hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkilinin markayı uzun süreden beri kullanmasından dolayı kazanılmış haklarının ve itibarının öncelikli olarak korunması gerektiğini, müvekkilinin kullanımının, davacı kullanımından çok daha eski yıllara dayanmasından kaynaklı olarak müvekkili ile özdeşleştiğinden davacı markası ile ilişkilendirilemeyeceğini, Dosyaya sundukları ürün kataloglarının ilk tanıtım sayfasından, firmanın “…” ibaresi ile 1993 yılından beri faaliyette olduğu ve bu marka altındaki ürünlerini Afrika, Asya ve Avrupa kıtalarındaki pek çok ülkeye ihraç ettiklerinin anlaşılacağını, Davacılar tarafından ileri sürülen hususların, müvekkiline ait markanın tescili aşamasında TPE ve Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu nezdinde ayrıntılı olarak incelendiğini, Davacının YİDK’nın itirazlarını kabulü sonrasında 3 aylık ilan süresince müvekkiline ait markanın tesciline ilişkin itirazda bulunmadığını, Resmi Marka Bülteninde ilan edilen tescilden haberdar olunmadığı yönündeki savunmanın hukuken kabul edilmeyeceğini, bu durumun davacının kötü niyetini açıkça gösterdiğini, arz ettiği ve re’sen dikkate alınacak hususlar çerçevesinde kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Karar aleyhine davalı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. 1- Mahkemece marka uzmanı ve sektör bilirkişiden alınan rapor ile; hükümsüzlüğü istenen 18.06.2014 başvuru tarihli ve … sayılı “… (şekil)” markasının asli ve ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olup “…” ifadelerinin herkes tarafından kullanılabilecek tali unsur mahiyetinde olduğu, markadaki şekil unsurunun (mavi fon üzerine sol üstten sağ aşağıya doğru diyagonal biçimde inen gri renkli ve iki tarafı bombeli şerit ile “…” ibaresinin “d” harfınin içinde yer alan dünyaya benzer küre) markanın algılanışında ön plana çıkmadığı, ilk algılanan unsurun “…” ibaresi olduğu, davacının 29.04.2014 haşvuru tarihli ve …sayılı markasında da asli ve ayırt edici unsurun “…” ibaresi olduğu, davacı markasındaki şekil unsuru (kırmızı fon üzerine sol üst köşede beyaz renkli yatay-dikey çizgiler)in markanın algılanışında ön plana çıkmadığı, ilk algılanan unsurun “…” ibaresi olduğu tespit edildiğinden, davalı tarafın birçok seçenek özgürlüğü varken davacı tarafa ait markanın yazıldığı aynı harf stili ve ebattaki harflerden markasını oluşturduğundan, markaların aynı olduğu kanısını yarattığı, markadaki logo ve diğer unsurların farklı oldukları algılanmasına yeterli olmadığı anlaşılmış olup, davalı vekilinin taraf markalarındaki logonun farklı olduğu, müvekkilinin markasında iştigal ettiği ticaret alanı gösterildiğinden ayırt ediciliği bulunduğuna ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığından reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Hükümsüzlüğü istenen … sayılı marka; (19) sınıfta; Beton, alçı, toprak, kil, doğal ve yapay taş, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler, metalden olmayan binalar /yapılar, yapı elemanları, taşınabilir bu malzemelerden yapılar, direkler, bariyerler (ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler dahil). (35) sınıfta; Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Beton, alçı, toprak, kil, doğal ve yapay taş, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler, metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, taşınabilir bu malzemelerden yapılar, direkler, bariyerler (ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler dahil). mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) Davacıya ait … sayılı marka; (19) sınıfta; İnşaat, yol yapımı, tamirat, kaplama amaçlarıyla kullanılan kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, alçı gibi malzemeler. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. Tabaka veya şerit halinde tabii veya sentetik yüzey kaplamaları, 1sı ile yapıştırılabilen sentetik kaplamalar; çatılar için ziftli kartonlar; ziftli kaplamalar. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları. (35) sınıfta; Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Aydınlatma cihazları (taşıtlar, iç ve dış mekanlar için aydınlatma armatürleri). Isıtma ve buhar üretme tesisatı için cihazlar (katı, sıvı, gaz yakıtlı ve elektrikli sobalar, kuzineler dahil). İklimlendirme ve havalandırma cihazları. Soğutucular ve dondurucular. Pişirme, kurulama ve kaynatmada kullanılan elektrikle ve gazla çalışan aletler, makineler ve cihazlar (elektrikli çamaşır kurutucuları, saç kurutucuları ve el kurutma cihazları dahil). Sıhhi tesisat, vitrifiye ürünleri; musluklar, duş takımları, klozet iç takımları, banyo- duş kabinleri, küvetler, evyeler, lavabolar. Su yumuşatma cihazları, su arıtma cihazları, su arıtma tesisatı, atık arıtma tesisatı. Tıbbi amaçlı olmayan elektrikli alt yaygıları ve elektrikli battaniyeler, ısıtıcı yastıklar, elektrikli veya elektriksiz ayak ısıtıcıları, sıcak su torbaları (termoforlar). Akvaryumlar için filtreler ve filtre-motor kombinasyonları. Sanayi tipi pişirme, kurutma ve soğutma tesisatı. Pastörize ve sterilize edici makineler. İnşaat, yol yapımı, tamirat, kaplama amaçlarıyla kullanılan kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, alçı gibi malzemeler. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. Tabaka veya şerit halinde tabii veya sentetik yüzey kaplamaları, ısı ile yapıştırılabilen sentetik kaplamalar; çatılar için ziftli kartonlar; ziftli kaplamalar. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) Davacıya ait … sayılı marka ile davalıya ait hükümsüzlüğü talep edilen markanın 19. sınıfta tescil ettirildiği eşyaların mahiyetleri itibariyle (davalının- Beton, alçı, toprak, kil, doğal ve yapay taş, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler, davacının – İnşaat, yol yapımı, tamirat, kaplama amaçlarıyla kullanılan kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, alçı gibi malzemeler.) birbirlerine ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, 35. sınıfta ise iki marka da “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların bir araya getirilmesi hizmetleri (perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeTi diğer yöntemler)” için tescil ettirildiği, bu hizmet kapsamında listelenen eşyaların -davacının 35. sınıftaki eşya listesi daha geniş kapsamlı olsa da-19. sınıftakileri içerdiğinden benzerlik gösterdiği (davacının- İnşaat, yol yapımı, tamirat, kaplama amaçlarıyla kullanılan kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, alçı gibi malzemeler. davalının- Beton, alçı, toprak, kil, doğal ve yapay taş, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler) tespit edilmiş olup, her iki markanın 19 ve 35. sınıflarda ayırt edilemeyecek derecede benzer/benzer nitelikte mal ve bizmetler için tescil ettirilmiş olduğu tespit edildiğinden, ürünlerin benzer olmadığına ilişkin istinaf sebebi yerinde olmadığı tespit edilmiştir. TPE ve YİDK kararları idari nitelikte olup, yasa koyucu idari merciler tarafından yapılan inceleme sonunda tesis edecekleri idari işlemlere karşı yargı yolunu açmıştır. Hükümsüzlük davası açıldığında mahkeme; TPE ve YİDK’nun inceleme ve tespitlerini getirterek, gerektiğinde teknik yönden bilirkişi raporu da alarak TPE ve YİDK kararları ile bağlı olmaksızın yasal düzenlemeler kapsamında hükümsüzlük talebini inceleyerek karar vereceğinden, TPE ve YİDK kararlarında tescile engel olmadığının tespit edilmesi mahkemece hükümsüzlük nedeni olarak kabul edilmesinde yasal düzenlemelere aykırılık bulunmadığından, istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Marka hükümsüzlüğünde mahkemece, taraf markalarının TPE’de tescilli oldukları kayıtlar nazara alınması gerekip, mahkemece de taraf markaları getirtilerek, tescilli oldukları sınıflar ve ürünler üzerinden inceleme yaptırıldığından, davacı tarafın makalarının halen tescilli oldukları sınıflarda geçerliliğini koruduğu tespit edildiğinden, fiilen üretimin yapılmaması davacı markasının hükümsüzlüğüne ilişkin talep halinde kötüniyetli tescil iddiasında nazara alınacağından, mevcut davada davacı markasının hükümsüzlüğüne ilişkin karşı dava bulunmadığından, istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 3-Markanın önceye dayalı tescilsiz kullanıldığını kanıtlamak, iddia eden davalı tarafa aittir. Davalı bu kapsamda 16/12/2015 tarihli ticaret sicil gazetesi, 1999 yılına ait olduğunu iddia ettiği katalog ve 2003 – 2008 tarihlerini kapsar faturalar sunmuştur.16/12/2015 tarih ve 8969 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 421. sayfasındaki ilân “… …” gerçek kişi tacir işletmesinin 04/12/2015 tarihinde Gebze Ticaret Sicili’ne tescil edildiğine ilişkindir. İlânın “Taahhütname” kısmında işletmenin açılış tarihi 02/08/1999 olarak belirtilmiş ise de; unvanda “…” ibaresinin öne çıkarılarak kullanılmadığı ve işletmenin 1999 tarihinde faaliyete geçtiğini gösterir başka delil sunulmadığından, 1999 yılına ait olduğu iddia edilen ürün kataloğu içinde “… ” markalı “panjur otomatik makara” ürünü kalemle daire içine alınarak, ”ilk üretilen makara” notu düşülmüş ise de; kataloğun üzerinde basım tarihi yer almadığından, 1999 yılına ait olduğu tespit edilememiştir. Mahkemece 14/02/2017 tarihli ön inceleme oturumunda davalı tarafa cevap dilekçesinde beyan ettiği defter ve faturalarını ibraz etmesi için verilen 2 haftalık kesin süre içinde sunulan 28/02/2017 tarihli delil dilekçesi ekinde sunulan faturalardan en eski tarihli olan 04/04/2003 tarihli faturada davalı unvanı; “… – …” şeklinde olup, bilirkişi tarafından, 2003 tarihli faturalar değerlendirilmediği gibi, değerlendirilen faturalardaki “…” ibaresinin ticaret unvanının bir parçası olarak kullanıldığı, markasal kullanım olmadığı belirtilmiştir. “…” ibaresinin, ticaret unvanını belirten ibarelerden daha büyük puntolarla ve farklı harf sitili ile yazılmak suretiyle öne çıkarılması sebebiyle, bilirkişinin markasal kullanım olmadığına ilişkin bilirkişi görüşü yerinde değil ise de; davacı tarafın internet sitesinin arşiv kayıtları araştırıldığında; www…..com alan adına ilişkin en eski arşiv kaydının 05.01.2001 tarihli olduğu, 05.01.2001 tarihli arşiv kaydında yalnızca sitenin … A.Ş.’ye ait olduğunun ve yapım aşamasında bulunduğunun belirtildiği, 27.11.2002 tarihli arşiv kaydında ise kırmızı fon üzerine beyaz renkle “…” markasının kullanımının yer aldığı tespit edildiğinden, davalının sunmuş olduğu en eski tarihli kullanımı olan 2003 tarihinden daha önceki tarihli olması sebebiyle davalı tarafın tescilsiz öncelikli kullanım hakkı olduğunu kanıtlayamadığı tespit edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinin eskiye dayalı kullanıma ilişkin açıklama bölümünde; “Müvekkilim çok uzun senelerden bu yana esas unsuru … olan markaları kullanmaktadır. Örneğin aşağıda web archive den alınan 27/11/2002 tarihli kayıt bulunmaktadır. Bu kayıttan müvekkilimin bu markayı çok eskiden beri kullandığı anlaşılmaktadır” açıklamasından sonra www..com ve www…com.tr alan adlı internet sitelerinin görüntüsünü sunmuş olduğundan, davacı tarafça delil olarak dayanılmadan bilirkişi tarafından araştırıldığına ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığından reddi gerekmiştir. Davacı taraf dosya kapsamı ile tescilsiz öncelikli kullanımı olduğunu kanıtlayamamış olup, marka başvurusuna karşı Türk Patent Enstütüsü’ne itiraz edilebileceği, 556 Sayılı KHK’nin 34. maddesinde, itiraz sonucu verilen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararları aleyhine dava açılabileceği 556 Sayılı KHK’nin 53. maddesinde, verilen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararları aleyhine herhangi bir sebeple dava açma süresinin geçirilmesi halinde ise, marka hükümsüzlüğü ve sicilden terkini için 556 Sayılı KHK’nin 42. maddesinde dava açılabileceği düzenlenmiş olup, davacı taraf yasanın kendisine tanıdığı hakkı kullanarak, davalı başvurusuna itiraz etmiş, daha sonra da hükümsüzlük davası açmış olup, yasadan doğan bir hakkın kullanılması, kötü niyet ve hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemeyeceğinden istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 17/07/2018 tarih ve 2016/162 E., 2018/270 K. Sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 23/05/2022