Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1035 E. 2022/335 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1035 Esas
KARAR NO: 2022/335
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/03/2018
NUMARASI: 2017/588 E. – 2018/247 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkili ile davalı … Tic. A.Ş. arasında 18/12/2015 başlangıç tarihli 20.000.000,00 TL azami hacimli faktoring sözleşmesi imzalandığını ve davalı … A.Ş.’nin de işbu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, sözleşme gereği müvekkili şirketçe vadesi geçmiş ve tahsil edilememiş güncel faiz alacak tutarının 944.908,64 TL olduğunu, ilgili sözleşme kapsamında müvekkili şirket nezdinde bulunan hesapların kat edildiğini, müvekkili tarafından faiz alacağının ödenmesi gerektiğinin karşı tarafa Beyoğlu … Noterliği’nin 10/05/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile ihtar edildiğini ancak ihtarnameye rağmen borcun ödenmediğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile davalı şirketler aleyhine 944.968,64 TL bedelin tahsili için icra takibinde bulunulduğunu, davalıların borca, borcun faizine ve takibe itirazı neticesinde icra takibinin durduğundan bahisle borçluların itirazının iptaline, haklarında başlatılan icra takibinin devamına, davalıların inkar olunan alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep dava etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkili şirkete Gaziantep 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 05/08/2016 tarihli 2016/5027 değişik iş sayılı kararı ile yeni kayyım heyeti atandığını, daha önce atanan kayyımların görev ve yetkilerinin TMSF’ye devredildiğini, TMSF tarafından şaibeli olabileceği ve terör örgütüne finans sağlayabileceği sebebi ile geçmişe yönelik yapılan bütün sözleşmeler ve ticari ilişkilerin incelemeye alındığını, bu incelemeler sonuçlanıncaya kadar davanın bekletilmesi gerektiğini, davacı tarafından başlatılan icra takibinin hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasında faiz sözleşmesi bulunmadığını ancak davacı tarafından faiz talebinde bulunulduğundan bahisle davanın reddine, icra takibi usulsüz ve yasaya aykırı olduğundan takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı .. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkili şirkete Gaziantep 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 05/08/2016 tarihli 2016/5027 değişik iş sayılı kararı ile yeni kayyım heyeti atandığını, daha önce atanan kayyımların görev ve yetkilerinin TMSF’ye devredildiğini, takibe konu borcun gerçek bir borç olup olmadığının şüphe oluşturduğunu, TMSF tarafından şaibeli olabileceği ve terör örgütüne finans sağlayabileceği sebebi ile geçmişe yönelik yapılan bütün sözleşmeler ve ticari ilişkilerin incelemeye alındığını, ilgili ceza soruşturmalarının henüz sonuçlanmadığını, davacı tarafından başlatılan icra takibinin hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasında faiz sözleşmesi bulunmadığını ancak davacı tarafından faiz talebinde bulunulduğundan bahisle davanın reddine, icra takibi usulsüz ve yasaya aykırı olduğundan takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “İcra takibine konu alacağın dayanağı olarak gösterilen 18/12/2015 tarihli faktoring sözleşmesinin incelenmesinde; davacı … A.Ş. ile davalı … A.Ş. arasında akdedildiği, davalı … A.Ş.’nin sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı anlaşılmıştır. Davalı tarafça dosyaya sunulan delillerin incelenmesinde Gaziantep 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 05/08/2016 tarih ve 2016/5027 değişik iş sayılı kararı ile davalı … A.Ş. ve davalı … Holding A.Ş. yönetimine kayyım atandığı, Gaziantep 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2016/5555 değişik iş sayılı 02/09/2016 tarihli kararı ile 674 sayılı KHK’nun 19. maddesi gereğince davalı … A.Ş.’ye ve davalı … A.Ş.’ye atanan kayyımların görev ve yetkilerinin TMSF’ye devrine karar verildiği ve yeni kayyım heyeti atandığı anlaşılmıştır. 678 Sayılı KHK’nun 37. maddesi “(1)Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kayyım olarak atandığı şirketlerde şirketin doğrudan veya dolaylı borçlarının ödenmesi için öncelikle şirket lehine kefil olan ortak, yönetici veya bunlarla bağlantılı üçüncü gerçek veya tüzel kişilerin mal varlığına müracaat edilir. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu bu kapsamda şirket borçlarının ödenmesi ya da şirket sermaye ihtiyacının karşılanmasını temînen kefillerin varlıklarının doğrudan veya ticari ve iktisadi bütünlük yolu ile satılması konusunda yetkilidir. (2) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun kayyım olarak atandığı şirketlerin müşterek müteselsil borçluluğu kapsayan kefaletler dahil, kefil olduğu borçlarda ise kayyımlık devamı süresince borcun öncelikle asıl alacaklıdan ya da diğer kefillerden tahsili yoluna gidilir.” hükmü yer almaktadır. 678 sayılı KHK’nun 37. maddesinde TMSF’nin kayyım olarak atandığı şirketler aleyhine borçların tahsilinde izlenecek yol belirlenmiştir. Somut olayda faktoring sözleşmesine dayalı borcun tahsili amacı ile başlatılan icra takibi söz konusudur. Takibe konu faktoring sözleşmesinin asıl borçlusu .. A.Ş. aleyhine 678 sayılı KHK’nun 37/1 maddesi uyarınca, kefil … A.Ş. aleyhine 678 sayılı KHK’nun 37/2 maddesi uyarınca borç tahsili için icra takibine gidilemeyeceği anlaşılmakla, bu nedenlerle davanın usulden reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davalı şirketlerin TMSF’ye devredilmesi dolayısıyla borcun tahsil edilemeyeceği kararının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, devredilmiş olmasından maksadın anılan şirketin “yönetim ve denetimi”nin devredilmesi olduğunu, 678 Sayılı KHK’nın 37. maddesi gereği TMSF’nin kayyım olarak atandığı borçlulara borçları için kefillere başvurulmasını, kefile kayyım atanması halinde de asıl borçlu veya diğer kefillere başvurulması gerektiğinin belirtildiğini, yargılamaya konu olayda hem asıl borçlu hem de kefil şirkete TMSF’nin kayyım olarak atandığını,-Taraflar arasında akdedilen faktoring sözleşmesinden doğan borca yönelik olarak birçok itirazın iptali davasının derdest olduğunu, hiçbirinin ilgili KHK’ya dayanılarak reddedilmediğini, bu sebeple davanın reddine ilişkin hükmün yapılacak istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak, haklı davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Mahkemece davalılara mahkeme kararıyla kayyım atandığı ve kayyımların görev ve yetkilerinin TMSF’ye devredildiğinden 678 Sayılı KHK’nun 37.maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir. İstinaf aşamasında davalı şirketlerin durumuyla ilgili olarak TMSF’ye yazı yazılmış, gelen cevabi yazıda; davalı şirketlere mahkeme kararıyla atanan kayyımların yetkilerinin TMSF’ye devredildiği, davalıların tüzel kişiliklerinin ve taraf ehliyetlerinin bulunduğu, kayyım atanmasıyla ve yetkilerin TMSF’ye devredilmesiyle borç ve yükümlülüklerin TMSF’ye geçmediği, davanın TMSF’ye yöneltilemeyeceğinin bildirildiği görülmüştür. 678 Sayılı KHK’nın, TMSF’nin kayyım olarak atandığı şirketlerin kefaleti başlıklı 37.maddesinin 1.fıkrasında TMSF’nin kayyım olarak atandığı şirketlerde, şirketin doğrudan veya dolaylı borçlarının ödenmesi için öncelikle şirket lehine kefil olan ortak, yönetici veya bunlarla bağlantılı üçüncü gerçek veya tüzel kişilerin mal varlığına müracaat edilmesi gerektiği, ikinci fıkrasında ise TMSF’nin kayyım olarak atandığı şirketlerin müşterek müteselsil borçluluğu kapsayan kefaletler dahil kefil olduğu borçlarda ise kayyımlık devamı süresince borcun öncelikle asıl alacaklıdan ya da diğer kefillerden tahsili yoluna gidileceğinin hükme bağlandığı görülmüştür. Somut olayda davacı ile davalı … A.Ş arasında faktoring sözleşmesi imzalandığı, diğer davalı … A.Ş’nin ise sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, ancak daha sonradan her iki davalıya da mahkeme kararıyla kayyım atandığı ve yine mahkeme kararıyla davalı şirketlere atanan kayyımların görev ve yetkilerinin TMSF’ye devrine karar verildiği ve TMSF tarafından da yönetim kurulları oluşturularak üyeliklerine atamalar yapıldığı anlaşılmaktadır. 678 Sayılı Kanunun 37.maddesi, TMSF’nin kayyım olarak atandığı şirketler aleyhinde borçların tahsilinde izlenecek yolu belirlemekte olup anılan madde bu şirketler aleyhine takip yasağı veya dava yasağı getirmemektedir (Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 2017/7110 Esas – 2018/12260 Karar sayılı ilamı). Dolayısıyla mahkemece yargılamaya devam edilip bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan sebepler gereğince davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar verilerek, ilk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan hususlar gereğince davanın esasıyla ilgili yargılama yapılmak üzere 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2- İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/03/2018 tarih, 2017/588 E. 2018/247 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 03/03/2022