Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1033 E. 2022/983 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1033 Esas
KARAR NO: 2022/983
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2018
NUMARASI: 2015/569 E. – 2018/651 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)|İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Müvekkilinin yaptığı ticaret kapsamında ilgili firma tarafından … Bankası E-5 Pendik şubesine ait keşidecisi … Tic Ltd Şti olan … hesap no: … çek nolu, 30/04/2015 keşide tarihli 48.000,00 TL tutarlı … E-5 Pendik şubesine ait keşidecisi … Tic Ltd Şti olan … hesap no: … çek nolu, 30/05/2015 keşide tarihli 50.000,00 TL tutarlı 2 adet çekin müvekkiline teslim edilmesi için …’e verildiğini, ancak müvekkiline teslim edilmediğini, keşideciye de iade edilmediğini, çekler üzerinde tahrifat yapılıp, sahte imza ve kaşe ile işleme koyulduğunu, çeki teslim etmeyen kişi hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına 2015/59506 soruşturma dosyası ile başvuruda bulunduklarını, kötü niyetli 3. Kişilerin eline geçmiş olması ihtimaline binaen İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/167 D.İş sayılı dosyasından tedbir başvurusunda bulunduklarını, 2 çek yönünden tedbir kararı verildiğini, 48.000,00 TL meblağlı çekten dolayı, davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün .. esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, bu çekin istirdadını talep ettiklerini belirterek, icra dosyasınında dava sonuçlanıncaya kadar tedbir kararı verilerek durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile dava dışı … arasında düzenlenen Faktoring Sözleşmesi gereğince müvekkiline temlik edilen … Bankası E-5 Pendik şubesine ait keşidecisi … Tic Ltd Şti olan … hesap no: … çek nolu, 30/04/2015 keşide tarihli 48.000,00 TL tutarlı çekin ödenmemesi üzerine icra takibine geçtiklerini, davacının, çekin rızası dışında elinden çıktığı iddiası ile bu davayı açtığını, müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu, davacının müvekkilinin kötü niyetli olduğuna yönelik iddiasına binaen dosyaya hiçbir delil sunmadığını, dolayasıyla istirdatı istenen çekten müvekkilinin zarara uğrayacağını keşidecinin düzenlediği çekten sorumlu olmamasının mümkün olmayacağını bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Netice olarak açıklanan davacının dava konusu çek dolayısıyla imzanın kendisine ait olmadığını belirterek menfi tespit davası açtığı, mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesinde de imzanın davacıya ait olmadığının anlaşıldığı, üzerinde imzası bulunmayan bir çekten dolayı davacının sorumlu tutulamayacağı, taraflar arasında ticari bir ilişki olduğuna dair bir iddia da bulunmadığı bu sebeple davanın kabulü ile davacının dava konusu çekten dolayı borçlu olmadığının tesisine,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Cevap dilekçemiz ekinde müvekkili şirket ile müvekkili şirket müşterisi dava dışı … arasında imzalanan faktoring sözleşmesi ve müvekkili şirketin alacağını tevsik ettiği müşteri … ile davacı arasında düzenlenmiş … seri numaralı faturanın sunulduğunu, sunulan belgelerden müvekkili şirketin çeki yetkili hamil sıfatı ile iktisap ettiği ve üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğinin anlaşıldığını, nitekim çek görüntüsü incelendiğinde ciro silsilelerinde herhangi bir kopukluk bulunmadığını, 2- Cevap dilekçesinde de belirtildiği üzere, çekin icra takibine konu edildiği İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra dosyasının borcunun, çekte keşideci bulunan … Tic. Ltd. Şti tarafından icra müdürlüğü hesabına yapılan 08.06.2015 tarihli ödemenin 16.06.2015 tarihli reddiyat makbuzu ile alacaklı vekili hesabına gönderilmesi sebebiyle İNFAZEN kapatıldığını, 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-h. maddesinde ‘davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması’ hususu dava şartlarından biri olarak sayıldığını, bu sebeple her davada olduğu gibi menfi tespit davasında da davacının bu davayı açmada ve davanın görülmeye devam edilmesinde hukuki yararı bulunmadığını, 3- Ciro silsilesinde imzası bulunan diğer cirantaların imzalarının sahte olup olmadığını, davalı müvekkili şirketin araştırma yükümlülüğü bulunmadığını, 6102 Sayılı TTK’nın 677. maddesinde; “Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez.” hükmü yer aldığını, dolayısıyla kabul etmemekle birlikte çekte yer alan imza davacıya ait olmasa dahi işbu husus çekteki ciro zincirinin sağlamlığını etkilemeyecek olup müvekkili şirketin çeki iyiniyetli hamil sıfatı ile iktisap ettiği gerçeğini de değiştirmeyeceğini, 4- Yüksek mahkeme kararları ile de sabit olduğu üzere, davacının çek bedelinin istirdadını talep etme hak ve yetkisi bulunmadığından, davanın işbu sebeple reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı şekilde davacının istirdat istemi hakkında ‘karar verilmesine yer olmadığına’ karar verilmesinin de hatalı olduğunu, 5- Çekin ödemeden men edilmesinin doğal bir sonucu olarak müvekkilinin, çek borçluları aleyhine icra takibi başlattığını, çekte yer alan imzanın davacıya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olmayan işbu hususu araştırma yükümlülüğü de bulunmayan tüm dosya kapsamı ile iyiniyetli hamil sıfatını haiz olduğu kanıtlanmış müvekkili şirketin, icra dosya borcunun keşideci tarafından ödenmesi sebebiyle görülmeye devam edilmesinde davacının hukuki yararının dahi bulunmadığı, huzurdaki dava sebebiyle yargılama giderleri ve vekalet ücreti ödemeye mahkum edilmesinin hakkaniyetle de örtüşür bir yanı bulunmadığını belirterek yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle ve re’sen gözetilecek sair sebeplerle yerel mahkemenin usul ve yasaya aykırı kararının istinaf incelemesi sonucunda ortadan kaldırılarak müvekkili şirket lehine yeniden hüküm tesis edilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, 2004 Sayılı İİK’nın 72. maddesi gereğince açılan menfi tespit davasıdır. Davacı vekili, … Bankası E-5 Pendik şubesine ait keşidecisi … Tic Ltd Şti olan … hesap no: … çek nolu, 30/04/2015 keşide tarihli 48.000,00 TL tutarlı çekten dolayı, davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını,çekteki ciranta imzasının kendisine ait olmadığını, çekin rızası hilafına çıktığını, bu çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti ve çekin istirdadını talep etmiş, davalı vekili, çekin meşru hamili olduğunu, çeki usulüne uygun faktoring sözleşmesiyle devraldıklarını, ayrıca icra dosyası borcunun keşideci tarafından ödendiğini ve davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, çek istirdadı talebinin de haksız olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiş, mahkemece davanın menfi tespit yönünden kabulüne, istirdat yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, iş bu karar davalı vekili tarafından yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir. 48.000,00 TL meblağlı çekten dolayı, davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığı, dosya borcunun, diğer davalı borçlu keşideci tarafından 08.06.2020 tarihinde tamamen ödendiği, iş bu davanın ise dosya borcu kapatılmadan önce 29.05.2020 tarihinde, yani dosya borcu ödenmeden açıldığı, bu durumda dava tarihi itibarıyla davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, zira, hamil ve diğer cirantaların davacıya rücu ihtimalinin bulunduğu, bu dava sonucunda verilen kararın 3. Kişilere karşı sonuç doğuracağı, bu sebeplerle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin haklı olmadığı anlaşılmıştır. Davacı tarafça, çekteki imzanın kendisine ait olmadığı itirazında bulunmuş, mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan 17.01.2018 tarihli bilirkişi raporunda, takip konusu çek üzerindeki imzanın davacı eli ürünü olmadığı tespiti yapılmış, rapor teknik yönden yeterli ve dosya kapsamına uygun bulunmuştur. Senede karşı mutlak defiler, senet hamili olan herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup, her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. Borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde imzaya ilişkin iddiası mutlak def’idir. “….Senetteki imzanın inkarı halinde, imzanın borçluya ait olduğunu ispat yükü belgeyi elinde bulunduran senet alacaklısına aittir. Yargılama sırasında takibe konu senedin kaybolmuş olduğu tespit edildiğinden davalılar imzanın davacı borçlu şirket yetkilisine ait olduğunu ispatlayamamıştır. İmzada sahtecilik iddiası kambiyo senetlerinde mutlak defi olup, lehdar ve ciro yolu ile hamil olan cirantalara ve son hamile karşı ileri sürülebilir…” (Yargıtay 11. HD 2020/5093 E. 2021/5318 K.) Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere, çekte sahtecilik iddiasının mutlak defi olarak herkese karşı sürülebileceği, burada ispat yükünün çekteki imzanın davacıya ait olduğunu iddia eden tarafa ait olup, imzanın davacıya ait olduğu davalı tarafça kanıtlanamadığından davacının dava konusu çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine dair verilen mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığından davacının bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Mahkemece çekten borçlu olunmadığının tespitinin yanında, çek bedeli ödenmiş olduğundan konusu kalmayan talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. 6102 Sayılı TTK’nın 790. maddesinde “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı taktirde yetkili hamil sayılır.” denilmiştir. Bu madde hükmüne göre dava konusu çekteki görünürdeki şekli ciro silsilesine göre davalı, yetkili hamil konumundadır. Bu maddeye göre, davacının, kendisinin yetkili hamil olduğunu kanıtlaması yanında, yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu da kanıtlaması gerekir. Bu sebeple somut olayda, çeki elinde bulunduran alacaklı davalı hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğu kanıtlanamadığından çekin istirdadı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, konusu kalmayan talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin yerinde olmadığı, davalı vekilinin istinaf başvurusunun sadece bu yönden haklı olduğu ve kısmen kabulü gerektiği anlaşılmakla, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, fakat yapılan hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinden resen hükmün diğer kısımları aynı kalmak üzere, davacı vekilinin çekin istirdadı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, 2- İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/06/2018 tarih, 2015/569 E., 2018/651 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 3- Davacının davalı lehine açtığı menfi tespit talebi yönünden KABULÜ ile; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip dosyasına konu olan 48.000,00 TL bedelli … Bankası’na ait çek dolayısıyla davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, 4- Davacı vekilinin çekin istirdadı talebinin reddine, 5- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.278,88 TL nispi karar harcından peşin alınan 819,72 mahsubu ile bakiye 2.459,16 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 27,70 başvurma harcı, 819,72 peşin harç, 4,10 TL vekalet harcı, 450,00 TL bilirkişi ücreti, 42,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 1.343,52 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/c- Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine 13/(1). maddesine göre menfi tespit talebi yönünden 7.040,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 6/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 6/b- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 96,35 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 194,45 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 6/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 09/06/2022