Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1027 E. 2022/555 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1027 Esas
KARAR NO: 2022/555
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 31/05/2018
NUMARASI: 2017/302 E. – 2018/193 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıya ait … logolu kanalda yayınlanan “…, …, …, …, …, …, …, …, …, …” isimli filmlerin mali haklarının sahibi olduğunu, söz konusu filmlerin müvekkilinden izin almaksızın FSEK 52.maddeye aykırı olarak davalıya ait … logolu televizyon kanalında 11 kez yayınlandığını, bu nedenle de müvekkilinin mali haklarına tecavüz edildiğini, söz konusu yayınlarla ilgili görüntü kayıtlarının taraflarında tespit edildiğini ve bu kayıtların l adet bilirkişi incelemesi yapılması için USB bellek ile dosyaya ibraz ettiklerini, söz konusu filmlerin her bir gösteriminin en az 5.000,00 TL olması gerektiğini beyanla şimdilik 5.000,00 TL’nin yayınlanma tarihinden itibaren işleyecek bankaların uyguladığı en yüksek ticari faiziyle birlikte taraflarına ödenmesine, tecavüzün men’ine harç, masraf ücreti vekaletin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, zira genel yetki kuralı gereğince, davanın, davalı şirket merkezinin bulunduğu yerde açılması gerektiğini, müvekkilinin faaliyet merkezinin Bahçelievler’de olduğu gerekçesiyle Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca zamanaşımı def’inde bulunduklarını, davacı ile her ne kadar müvekkilinin televizyon kanalında sahibi olduğunu iddia ettiği filmlerin izinsiz olarak yayınlanmış olduğu ileri sürülmüşse de, bu iddianın ispatlanamadığını, müvekkilinin davalıya ait filmleri yayınlamadığını, davacının mali haklarını ellerinde tuttuğu sinema filmlerinin rayiç bedelinin 5.000,00 TL olduğu şeklindeki iddiasının yerinde olmadığını, davacının biçtiği rayiç bedeli piyasa koşullarıyla örtüşmediğini, ayrıca davacının 3 katı bedel talebinin hakkaniyetle bağdaşmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; ”…Davacının …, …, …, …, … ile … filmlerinin hak sahibi olmadığı anlaşılmakla, bu filmler yönünden davanın husumet yönünden reddine, Davaya konu … isimli filmin yapımcısının … – … olduğu, yapım yılının 1984 tarihi olduğu, alenileşme tarihini takip eden 1985 yılı Ocak ayından itibaren 20 yıllık koruma süresinin 2005 yılında dolduğu, davacı şirkete … tarafından mali hakların 17/03/2008 tarihinde devredildiği, sözleşmenin yapıldığı tarih gözönüne alındığında ,FSEK 51.madde gereğince davacının uzayan koruma süresinden faydalanabileceği, 2004 yılı yapımı …, 1974 yılı yapımı …, 1977 yılı yapımı … ve 1985 yılı yapımı … isimli filmlerin yapımcısının davacı şirket olduğu, davacının bu filmler yönünden mali hak sahibi sıfatıyla husumet ehliyetinin bulunduğu kanaatine varılmıştır. Davaya konu filmlerin, dosya kapsamında alınan 22/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda, davacı tarafça ibraz edilen USB kaydından … logosu ile birer kez izinsiz olarak yayınlandığının tespit edildiği anlaşılmıştır. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun 29/11/2017 tarihli yazı cevabından; “…” isimli kanalın yayın lisansının 12.12.2012 tarihinden itibaren 10 yıl geçerli olacak şekilde “…” konulu … türünde davalı şirkete ait olduğu,01/03/2017 tarihinde dava dışı … AŞ ye devrettiği bildirilmiştir. RTÜK kaydından ,davalı şirkete ait … isimli televizyon kanalının dava tarihinde uydu yayın lisansı ile tematik türde “…” yayın yapan bir kanal olduğu, filmlerin 22/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda, “… logosu ile yayınlandığının tespit edildiği, sektör bilirkişilerin davaya konu filmleri, gündüz filmleri kategorisinde sınıflandırıldığı, sınıflandırmanın filmlerin icracı sanatçılarının, vizyona girdiği zaman geniş kitlelere ulaşıp ulaşmadığının dikkate alınarak yapıldığı, davalıya ait uydu yayını yapan kanalda davaya konu olan ve davacının mali hak sahibi olduğu 5 adet filmin izinsiz olarak gösterildiği, gündüz filmleri kategorisindeki davaya konu filmlerin izinsiz olarak gösterilmesi halinde film başına rayiç bedelin 1.500,00 TL olduğunun sektör bilirkişi raporu ile ilk heyetten alınan 2. Ek raporda tespit edildiği, filmlerin izinsiz olarak, 5 kez gösterildiği, 3 katının FSEK 68/1.maddesi gereğince davacı tarafça talep edilebileceği göz önüne alınarak toplam 27.000,00 TL telif tazminatının 06.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı tarafça zamanaşımı itirazında bulunulduğu; filmlerin gösterim tarihinin 2014 ve 2015 yılı olduğu, davanın 13/11/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. FSEK 68. Madde de düzenlenen varsayımsal bedel talebinin “haksız fiil niteliğini taşıyan ihlal eyleminin, sözleşme temeline kavuşturulması ile giderilmesi ” mahiyetinde bulunduğu ve doktrinde benimsenen görüşe göre “varsayımsal bedel veya telif tazminatı talebinin, farazi sözleşme ilişkisine dayandığından zamanaşımı yönünden de sözleşmeleri düzenleyen hükümlere , bir başka ifadeyle TBK 146 vd (BK 125 vd) maddelerinde düzenlenen zamanaşımına tabi olduğu, Bu zamanaşımı süresinin de 10 yıl olduğuna dair (Levent Yavuz-Türkay Alıca-Fethi Merdivan , Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu,2.Cilt Sf 2109) görüş mahkememizce de benimsenerek ve Yargıtay’ın 17/05/2011 tarihli 2009/11960 E,2011/6049 K sayılı kararı gözönüne alınarak, davanın TBK 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımı süresi dolmadan dava açıldığı kanaatine varılmıştır.” şeklinde gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Gerekçeli kararda …, …, …, …, … ile … isimli filmlerin hak sahipliğinin müvekkili şirkete ait olmadığı tespitine dayanak olarak filmlerin yapım tarihlerinin sırasıyla 1985, 1971, 1972, 1969, 1972 ve 1972 olması ve 1995 öncesi mevzuat uyarınca koruma süresi 20 yıl olması sebebiyle izinsiz yayın tarihlerinde hak sahipliği süresinin dolduğu gösterilmiş ise de, bu tespitin hak sahipliği süresinin hesaplanmasında devir tarihinden ziyade yapım tarihinin baz alınması sebebiyle hatalı olduğunu, İlk derece mahkemesinin tespitinin ancak devirler 1995 yılı öncesi yapılmış olsa idi, geçerli olacağını, ancak filmlerin altısının da devir işlemi koruma süresi 70 yıla çıkarıldıktan sonra yapılmış olup, bu sebeple de hak sahipliğinin yapımcılara dönmesi gibi bir durum söz konusu olmayacağını, kaldı ki dosyadan alınan 08.03.2016 tarihli bilirkişi raporunda anılan filmler yönünden müvekkili şirketin hak sahibi olduğu da tespit edilmekle birlikte, hatalı da olsa hükme esas alınan 2. ek bilirkişi raporunda da tazminat hesaplamasının bu filmler de dahil edilerek yapıldığını, Bu sebeplerden ötürü de …, …, …, …, … ile … isimli filmler yönünden davanın kabulü yerine husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesinin hükme esas aldığı 2. ek rapordan önce rayiç bedel tespiti ile ilgili olarak davaya konu filmlerin rayiç bedel bilgilerinin …’dan celp edildiğini, bunun akabinde tazminat hesabı için içerisinde bir profesör akademisyen, bir sektör uzmanı hukukçu, bir yönetmen-senaristin bulunduğu bilirkişi heyetinden rapor alındığını ve böylelikle davaya konu filmlerin rayiç bedeli 3.000,00 TL olarak tespit edildiğini, davalı tarafın, bu rapora karşı sunmuş olduğu dilekçesinde de rayiç bedele hiçbir itirazda bulunmadığını, yani rayiç bedeli kabul ettiğini, tüm bu hususlara rağmen dosyadan tekrardan hangi gerekçe ile rayiç bedel tespiti amacıyla bilirkişi raporu alındığının anlaşılamadığını, Rayiç bedeller konusunda dosyada herhangi bir uyuşmazlık kalmamışken alınan 2. ek bilirkişi raporunda bilirkişi tarafından rayiç bedelleri ne şekilde belirlediği izah edilmişse de bu izahatların hiçbiri hiçbir somut veriye dayandırılmadığını, filmlerin afaki şekilde kategorize edildiğini ve bu kategorilere göre rayiç bedel tespitinde bulunulduğunu, bu sebeple de rapora karşı itirazda bulunulduğunu, İlk derece mahkemesi tarafından itirazlarının hiçbiri dikkate alınmadan hiçbir somut veriye dayanmayan bu raporun hükme esas alınarak dosyanın karara çıkarıldığını, Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarını düzenleyen bilirkişilerin uzmanlık alanlarının da belli olmadığını, bu bilirkişilerin hangi alanda uzman olduğunun belli olmadığını, Bununla beraber gerekçeli kararda davalı lehine iki defa vekalet ücretine hükmedildiğini, davanın tek ve bölünmez olduğunu, bu nedenle tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir iken davalı lehine iki vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini” talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davalıya ait … logolu kanalda yayınlanan “…, …, …, …, …, …, …, …, …, …” isimli filmlerin izinsiz olarak yayınlandığı iddiasıyla FSEK’in 68. Maddesi kapsamında tazminat talebine ilişkindir. 20.02.2001 tarihinde 4630 sayılı yasanın 35.maddesi ile değişiklik yapılan FSEK’nun Ek-2/son maddesinde, eser sahipliğinin koruma süresinin 20 yıldan 70 yıla çıkartıldığı, ancak FSEK’nun 51/2. Maddesinin ”İleride çıkarılacak mevzuatla mali hakların şümulünün genişletilmesi veya koruma süresinin uzatılmasından doğacak salahiyetlerden vazgeçmeyi yahut bunların devrini ihtiva eden sözleşmeler hakkında aynı hüküm caridir.” hükmünü haiz olduğu, dolayısıyla koruma süresinin belirlenmesinde sözleşme tarihinin mevzuat değişikliğinden önce olup olmadığına bakılması gerektiği anlaşılmaktadır. Toplanan delillere, tarafların iddia ve savunmaları ile bilirkişi raporlarına göre; Davaya konu ”…” isimli filmin yapım yılının 1971 olduğu, … kurumu tarafından yapıldığı, filmin alenileşme tarihi olan yılı takip eden 1972 yılı Ocak ayından itibaren 20 yıllık koruma süresinin 1992 yılında dolduğu, filmin haklarının davacı tarafça 1987 yılında devralındığı, ancak 1992 yılında haklarının yapımcı …’e geri döndüğü FSEK 51. madde gereğince davacının uzayan 70 yıllık koruma süresinden faydalanamayacağı, Davaya konu ”…” isimli filmin yapım yılının 1972 olduğu, … kurumu tarafından yapıldığı, filmin alenileşme tarihi olan yılı takip eden 1973 yılı Ocak ayından itibaren 20 yıllık koruma süresinin 1993 yılında dolduğu, filmin haklarının davacı tarafça 1987 yılında devralındığı, ancak 1993 yılında haklarının yapımcı …’e geri döndüğü FSEK 51. madde gereğince davacının uzayan 70 yıllık koruma süresinden faydalanamayacağı, Davaya konu ”…” isimli filmin yapım yılının 1969 olduğu, … kurumu tarafından yapıldığı, filmin alenileşme tarihi olan yılı takip eden 1970 yılı Ocak ayından itibaren 20 yıllık koruma süresinin 1990 yılında dolduğu, filmin haklarının davacı tarafça 1987 yılında devralındığı, ancak 1990 yılında haklarının yapımcı …’e geri döndüğü FSEK 51. madde gereğince davacının uzayan 70 yıllık koruma süresinden faydalanamayacağı, Davaya konu ”…” isimli filmin yapım yılının 1972 olduğu, … kurumu tarafından yapıldığı, filmin alenileşme tarihi olan yılı takip eden 1973 yılı Ocak ayından itibaren 20 yıllık koruma süresinin 1993 yılında dolduğu, filmin haklarının davacı tarafça 1987 yılında devralındığı, ancak 1993 yılında haklarının yapımcı …’e geri döndüğü, FSEK 51. madde gereğince davacının uzayan 70 yıllık koruma süresinden faydalanamayacağı, Davaya konu ”…” isimli filmin yapım yılının 1972 olduğu, … kurumu tarafından yapıldığı, filmin alenileşme tarihi olan yılı takip eden 1973 yılı Ocak ayından itibaren 20 yıllık koruma süresinin 1993 yılında dolduğu, filmin haklarının davacı tarafça 1987 yılında devralındığı, ancak 1993 yılında haklarının yapımcı …’e geri döndüğü FSEK 51. madde gereğince davacının uzayan 70 yıllık koruma süresinden faydalanamayacağı, bu filmler yönünden sözleşmelerin yapıldığı tarihlere göre davacının hak sahibi olmadığı ve bu filmler yönünden davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği, Mahkemece bu filmler yönünden verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, aksi yöndeki davacı istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece, her ne kadar ”…” isimli film yönünden davacının 70 yıllık koruma süresinden faydalanamayacağı değerlendirilmiş ise de; Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nden celp edilen belgelere göre, davaya konu ”…” isimli filmin 18.09.1985 tarihinde … tarafından çekildiği, filmin yapımcısının … firmasının sahibi … olduğu, filmin alenileşme tarihi olan yılı takip eden 1986 yılı Ocak ayından itibaren 20 yıllık koruma süresinin 2006 yılında dolduğu, filmin haklarının davacı tarafça 2004 yılında devralındığı, sözleşme tarihine göre FSEK’in 51. maddesi uyarınca davacının uzayan 70 yıllık koruma süresinden faydalanabileceği kanaatine varılmış olup bu film yönünden verilen kararda isabet görülmemiştir. Diğer yandan, davaya konu ”…” isimli filmin yapımcısının … – … olduğu, yapım yılının 1984 tarihi olduğu, alenileşme tarihini takip eden 1985 yılı Ocak ayından itibaren 20 yıllık koruma süresinin 2005 yılında dolduğu, davacı şirkete … tarafından mali hakların 17.03.2008 tarihinde devredildiği, sözleşmenin yapıldığı tarih gözönüne alındığında, FSEK 51.madde gereğince davacının uzayan koruma süresinden faydalanabileceği, 2004 yılı yapımı olan ”…”, 1974 yılı yapımı olan ”…”, 1977 yılı yapımı olan ”…” ve 1985 yılı yapımı olan ”…” isimli filmlerin yapımcısının davacı şirket olduğu, davacının bu filmler yönünden mali hak sahibi sıfatıyla husumet ehliyetinin bulunduğu kanaatine varılmıştır. 22.09.2017 tarihli bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmelere ve davacı tarafça ibraz edilen USB kaydına göre, davaya konu filmlerin … logosu ile birer kez izinsiz olarak yayınlandığının tespit edildiği anlaşılmıştır. Sektör bilirkişilerince yapılan değerlendirmelere göre, davaya konu filmlerin, gündüz filmleri kategorisinde sınıflandırıldığı, sınıflandırmanın filmlerin icracı sanatçılarının, vizyona girdiği zaman geniş kitlelere ulaşıp ulaşmadığının dikkate alınarak yapıldığı, davalıya ait uydu yayını yapan kanalda davaya konu olan ve davacının mali hak sahibi olduğu 6 adet filmin izinsiz olarak gösterildiği, gündüz filmleri kategorisindeki davaya konu filmlerin izinsiz olarak gösterilmesi halinde film başına rayiç bedelin 1.500,00 TL olduğunun sektör bilirkişi raporu ile ilk heyetten alınan 2. ek raporda tespit edildiği, raporların bu yönüyle denetime elverişli olduğu, filmlerin izinsiz olarak, altı kez gösterildiği, hesaplanan 9.000,00 TL tazminatın FSEK 68/1.maddesi gereğince üç katı olan 27.000,00 TL’nin 06.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış, her ne kadar ”…” isimli film yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekir ise de, Mahkemece bu film dahil edilerek beş film yönünden belirlenen tazminatın hatalı olarak fazladan hesaplanması ve fakat Dairemizce bu film dahil edilerek yapılan hesaplamada yine aynı sonuca ulaşılmış olması sebebiyle, kabul edilen kısma sadece mezkur film eklenmek suretiyle kararın düzeltilerek esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir. Ayrıca yukarıda açıklanan hususlar gereğince bir kısım filmler yönünden davacının hak sahibi olmamasından dolayı davanın bu filmler yönünden aktif husumet sebebiyle dava şartı yokluğunda dolayı usulden reddine karar verilmiş olması, diğer filmler yönünden kabulüne karar verilmiş olması sebebiyle iki ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan sebeplerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b/2. maddesi gereğince kararın düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile, 2- İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 31/05/2018 tarih, 2017/302 E., 2018/193 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Bu kapsamda; 3- Davacının, ”…, …, …, … ile …” isimli filmlerin hak sahibi olmadığı anlaşılmakla, bu filmler yönünden davanın DAVA ŞARTI YOKLUĞU SEBEBİYLE USULDEN REDDİNE, 4- Davaya konu diğer filmler yönünden ıslah ile artırılan davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, 5- FSEK’in 68.maddesi gereğince hesaplanan 27.000,00 TL tazminatın 06.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6- Davaya konu …, …, …, …, … filmlerinin, davalı tarafça izinsiz olarak gösterilmesinin men’ ine, 7- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 7/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.844,37 TL nispi karar harcından peşin alınan 1.690,69 TL’nin mahsubu ile bakiye 153,68 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 7/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 27,70 TL başvurma harcı, 1.690,69 peşin harç, 4,10 TL vekalet harcı, 5.750,00 TL bilirkişi ücreti, 341,20 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 7.813,69 TL’nin, davanın kabul ret oranına göre 2.130,79 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 7/c-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan, 43,10 posta giderinin, davanın kabul ret oranına göre 31,35 TL’sinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına, 7/d-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(1). maddesine göre kabul edilen telif tazminatı yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 7/e-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı tarafça izinsiz olarak gösterilmesinin meni yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 7/f-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(1).-(3). maddesine göre ret edilen telif tazminatı yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 7/g-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/(2). maddesine göre husumet sebebiyle ret edilen talep yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 8- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 8/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 8/b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 74,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 172,10 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 8/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 9- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/04/2022