Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1018 E. 2022/570 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1018 Esas
KARAR NO: 2022/570
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/06/2018
NUMARASI: 2017/255 E. – 2018/529 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı … tarafından müvekkili aleyhine bir adet senede ve İstanbul 12. Asliye Tİcaret Mahkemesi 2017/135 D.İş sayılı 30/01/2017 tarihli ihtiyati haciz kararına dayalı olarak ihtiyati haciz uygulandığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile esas takibe geçildiğini, davalı alacaklı İstanbul … İcra müdürlüğünce başlatılan takip kapsamında alacaklı faktoring şirketi tarafından müvekkilinin adresinde yapılan 31.01.2017 tarihli haciz sırasında borç 36.300,00-TL olduğu halde icra baskısı altında müvekkilinden 45.531,97-TL borçlu olduğunu ikrar ettiren bir protokol imzalattırıldığını, 5.000,00-TL nakit olarak ödeme alındığını ve müvekkilinden ayrıca 40.531,97-TL tutarında bir senet daha aldığını, bu senedin ise, İstanbul … İcra Md. … E. sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile icra takibine konu edildiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğünün takibine dayanak edilen senedin faktoring sözleşmesi kapsamında davalıya teminat olarak verildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte o tarihte davalının yaptığı icra takibi haklı kabul edilse dahi fazladan bir borca imza attırıldığını, davalı tarafından müvekkilinden haciz baskısı altında iradesi sakatlanarak alınmış olan bu ikinci senedin de ayrıca hiç vakit kaybetmeksizin İstanbul … İcra Md. … E. sayılı dosyası ile icra takibine konulduğunu, davalı tarafından müvekkilinin alacağından kesintiler yapıldığı gibi üstüne asıl borçtan fazla bir miktarda borçlandırılarak ödemelerini vadesinden 4 ay önce yapmaya zorladığını, bu sebeplerle, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası, ve İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ve takiplere konu senetlerden dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, haciz baskısı altında müvekkili tarafından 31.01.2017 tarihinde davalıya yapılan 5.000-TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkiline geri ödenmesine, teminat senetlerinin tahsil şartları oluşmadığı halde icra takibine konu ederek müvekkilinin ticari hayatına ciddi anlamda zarar veren kötüniyetli davalının alacağın %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu icra takibine konu 40.531,97-TL lik 10.02.2017 vadeli 31.01.2017 tanzim tarihli senedin tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile takibi başlatıldığını, bu takibin öncesinde ise … – … ile davalı şirket arasında faktoring sözleşmesi imzalandığını, …’ de de müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı iş bu sözleşme ile her ikisinin de borç altına girdiğini, faktoring sözleşmesine konu senet ödemeyince icra işlemlerine başlandığını, 31.01.2017 tarihinde hacze çıkıldığını ve çıkılan haciz de borçluların bir takım malları haczedilerek muhafaza altına alındığını, hacizden sonra tarafların bir araya gelerek aynı tarihte protokol imzaladıklarını, protokole bağlanan maddelerde davacının öncelikle bir kısım meblağı anlaşmaya bağlı olarak 40.531,97-TL olup söz konusu senedin vade tarihinin de 10.02.2017 olduğunu, protokol ile alınan senedin vade tarihinde ödenmemesi üzere İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile başlandığını, davacı tarafça dava konusu olmayan ve diğer bir icra dosyası olan … İcra Md. … E. Sayılı dosyasındaki senedin teminat amacı ile alındığı iddia edilmişse de senet teminat amacı ile verilmediğini, buna ilişkin bir ibarenin de senet üzerinde mevcut olmadığını, yine davacı vekilince dava konusu olmayan ve diğer bir icra dosyası olan … İcra müdürlüğü … E. Sayılı dosyasının dayanağı olan faktoring sözleşmesindeki senetlerin tahsili için alacağın vadesinde ödenmediği zaman işleme konulabileceği söylenmişse de faktoring sözleşmesinin 5. maddesinde, aynı zamanda müşteri müşterinin veya borçlulardan herhangi birinin ödemelerinin geciktirdiği ödeme güçlüğü içine düştüğü yada teminat açığının doğduğu borçların vadelerin tamamen ödenmeyeceğinin önceden anlaşıldığı hallerde veya faktoring emrine/namına keşide/ciro ettiği herhangi bir çek veya senetten herhangi birinin karşılıksız çıkması ödeme protestosuna konu olması durumunda gerekse sözleşme gerekse de faktoring ile imzaladığı diğer tüm sözleşmeler nedeni ile faktoring emrine ciro ettiği vadesi gelmemiş her türlü çek ve senedin ve bütün olarak faktoringe olan tüm borçlarının da herhangi bir ihtar ve ihbara gerek olmaksızın takibe konulabileceğinin belirtildiğini, davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine karar verilmesi gerektiğini beyan ederek aynı zamanda davalının %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilip yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, “Bilirkişi raporuna itibar edilerek; davalı … şirketinin bizzat kendi defterlerinde davaya konu edilen senetlerin tahsil edilerek muhasebeleştirildiği şeklinde kayıt bulunduğu, ve davacı tarafından dosyaya ibraz edilen ödemeye dair dekont suretlerine göre, davacı tarafından davalıya kısmi ödeme yapılmış olduğunun ispat edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasında yapılan 31.07.2017 tarihli protokolün 4.maddesi uyarınca, ” Taraflar söz konusu borçla ilgili olarak her türlü menfi tespit, istirdat, sebepsiz zenginleşme, borca itiraz, yetkiye itiraz… Ve her nam altında olursa olsun alacaklıya karşı açacağı ve açmış her türlü hukuk ve ceza davasından FERAGAT ETTİĞİNİ GAYRİ KABİLİ RÜCU KABUL EDERLER ” şeklinde anlaşıldığını, bu sebeple taraflar arasındaki protokol uyarınca davacının dava açma hakkı bulunmadığından davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … e. sayılı dosyasında 30.01.2017 tarihinde 36.300 TL için takip başlatılmış olmakla Takip Öncesi Faiz 38,79 TL, komisyon 108,90 TL( 0,30%), İht. Haciz Vekalet ücreti 440 TL olmakla takip toplamının 36.887,69 TL olduğunu, 17/05/2017 hesap tarihi ile Takip sonrası faiz 924,65 TL, Borçlu vekalet ücreti 4.357,65 TL, Yasal Masraflar toplamı 1.531,59 TL, Tahsil harcı 1.493,95 TL olmakla genel toplamın 45.195,53 TL olduğunu, bu hesap üzerinden borçlu ile anlaşılarak 5.000 TL haciz esnasında ödeme alındığını ve 40.500 TL kısmı için protokol yapılıp buna istinaden senet alındığını, akabinde davacının taraflara arasında yapılan protokole uymadığından iş bu 40.500,00 TL’lik senedin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takibe konulduğunu ve toplamda davacı şirketten 39.064,80 TL daha ödeme alındığını, hal böyleyken bilirkişilerce davacının 5.000,00 TL alacaklı olduğuna dair değerlendirmenin yerinde olmadığını,İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına konu senedin teminat amacıyla verilmediğini, aksi yönde delil bulunmadığını, senedin kullandırılan krediler nedeniyle oluşan kredi borçlarının ödenmesi amacıyla başka bir ifade ile ifası uğrunda verildiğini, senedin tüm unsurları tamam olan geçerli bir senet olduğunu beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, menfi tespit davasıdır. Davacı, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu senetlerden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, haciz baskısı altında ödediğini iddia ettiği 5.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte geri ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece davalının ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, sunulan raporda; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu 40.000,00 TL bedelli senedin, daha önce taraflar arasında faktoring sözleşmesi kapsamında temlike konu olan iki adet çekten dolayı teminat olarak verildiğinin karine olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmiş, davalı kayıtlarına göre çek bedellerinin ödendiği, bu sebeple davacının davalıya bir borcunun bulunmadığı, davacı tarafından haciz sırasında ödenen 5.000,00 TL’nin iadesinin gerektiği belirtilmiştir. Ancak Mahkemece bilirkişi raporuna yanlış anlam verilerek gerekçesiz bir şekilde davaya konu senetlerin davalı kayıtlarına göre tahsil edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, taraflar arasında düzenlenen protokol, protokol kapsamında verilen senetten kaynaklanan borç ilişkisinin hangi sebeplerle geçerli olduğu veya olmadığı, protokolün imzalanmasının ve yapılan ödemenin haciz baskısı altında gerçekleşip gerçekleşmediği, hususlarında bir değerlendirme yapılmamış, tarafların iddia ve savunmaları karar yerinde tartışılmamıştır. Dava tarihinden önce taraflar arasında faktoring ilişkisi bulunduğu, davalının ticari kayıtlarına göre, bu ilişki çerçevesinde davalı tarafından temlik alınan 13.300,00 TL ve 23.000,00 TL bedelli çeklerin bedelinin davacı tarafından ödendiği sabit olsa da; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konu edilen 30.11.2016 düzenleme, 26.01.2017 vade tarihli 40.000,00 TL bedelli senedin bu çekler sebebiyle teminat olarak verildiği iddiasının davacı tarafından yazılı delil ile ispatlanması gerektiği, zira davalı yanca, senedin ”kullandırılan krediler sebebiyle oluşan kredi borçlarının ödenmesi amacıyla borcun ifası uğruna verildiği” iddia edilmiş olmasına ve senet üzerinde ”nakden” kaydının bulunmasına göre, ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, ancak bu hususta taraflar arasında yazılı bir anlaşma bulunmadığı, senet üzerinde herhangi bir kayıt yer almadığı gibi, dosyaya yansıyan başka bir delilin de olmadığı, dolayısıyla davacının teminat iddiasını ispatlayamadığı, diğer yandan mezkur 40.000,00 TL bedelli senet sebebiyle alınan ihtiyati haciz kararı üzerine davacı adresine gidildiğinde, taraflar arasında 31.01.2017 tarihli protokolün imzalandığı, protokolde; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki borcun 45.531,97 TL olarak belirlendiği, borcun 5.000,00 TL’sinin elden nakit olarak verileceği, bakiye bedel için 31.01.2017 düzenleme 10.02.2017 vade tarihli, 40.531,97 TL bedelli bononun düzenleneceğinin kararlaştırıldığı, protokol kapsamında düzenlenen senedin daha sonra İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konu edildiği, davacı her ne kadar söz konusu protokolün haciz baskısı altında imzalandığını ileri sürmüş ise de, protokolün herhangi bir ihtirazi kayıt içermeksizin bizzat davacı tarafından imzalandığı, davacı iddiasını ispata yarar dosyaya yansıyan bir başkaca delilin bulunmadığı, dolayısıyla tarafların gerçek iradelerini yansıtan mezkur protokol içeriği incelendiğinde; taraflar arasındaki borcun TBK’nun 133.maddesi anlamında borcun yenilenmesi niteliğinde olduğu, dolayısıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki borcun yenileme ile sona erdiği anlaşılmış olmakla, davalı yanca istinaf dilekçesinde, icra takibi sebebiyle davacı şirketten 39.064,80 TL daha ödeme alındığının belirtilmiş olması, davacı yanca ödendiği tespit edilen 5.000,00 TL’nin zaten protokol kapsamında belirlenen borç kapsamında nakit olarak ödenmiş olması hususları birlikte değerlendirilerek, yargılama sırasında yapılan başka bir ödeme olup olmadığı araştırılıp, var ise buna ilişkin tüm ödeme belgeleri dosyaya celbedildikten sonra gerektiğinde dosyanın hesap uzmanı bir bilirkişiye tevdi edilmek suretiyle toplanacak delillere göre varılacak sonuç itibariyle, tarafların iddia ve savunmalarını karşılayacak, hangi delilin hangi sebeple hangisine üstün tutulduğunu belirtecek ve tarafları tatmin edecek bir gerekçeli karar oluşturulup bu kararın istinaf edilmesi halinde dosyanın Dairemize gönderilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Yukarıda açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olması ve ilk derece mahkemesi kararının tüm istinaf sebepleriyle birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün bulunmamakla 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2- İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/06/2018 tarih, 2017/255 E. 2018/529 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 813,48 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 07/04/2022