Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1017 E. 2022/571 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1017
KARAR NO: 2022/571
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 29/05/2018
NUMARASI: 2017/368 E. – 2018/146 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımın Hüküms. Kaynak.)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin sıkıştırılmış gazlarla çalışan fırın ve ocaklarda kullanılan gaz çıkış musluğu (valf) imalatı yaptığını, davalı adına tescilli olan … tescil numaralı Endüstriyel Tasarım Tescil Belgesindeki 1 numaralı tasarımın gaz musluğu ve 3 numaralı tasarımın gaz musluğu parçası olup, tescilinin mümkün olmadığını, davalı tasarımının yenilik içermediğini, haksız olarak tescil edildiğini davalının iptali istenen tasarımlarının müvekkil şirkete ait buluştan sadece küçük farklılıklarla ayrılmakta olduğunu ve bu küçük farklılıkların yenilik olarak kabul edilemeyeceğini belirterek davalı adına tescilli tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Bilirkişi raporuna itibar edilerek, davalının tasarımının tescil tarihi olan 22/06/2015 tarihi itibariyle yenilik ve ayırt edicilik niteliklerine sahip olmadığı, genel biçim, form, algı, temel striktürel yapı bakımından benzer oldukları, bu nedenle hükümsüzlük şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece bilirkişi incelemesi yapılmış olup bilirkişi için yüksek bir ücret ödendiğini, daha önce davacı firma ile davalı firma arasında benzer ürünler için başka davalar olduğunu ve yine aynı ürünler (gaz valfi) için aynı gerekçeler ile hükümsüzlük kararı verildiğini ve bu kararların kesinleştiğini, müvekkili aleyhine yargılama giderine hükmedilmemesi gerekirken gereksiz yere yargılama gideri ödemekle yükümlü olduğunu, Davacının iddiaları ile mahkemenin hükümsüzlük gerekçelerinin aynı olmadığını, davanın reddi gerekirken kabul edilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, endüstriyel tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkindir. Mahkemenin gerekçeli kararında bahsi geçen davalarda, taraflar arasında farklı tescil belgesine konu olan ürünlere ilişkin tescil belgelerinin hükümsüzlüklerine karar verildiği, taraflar arasında konusu, sebebi ve tarafları aynı olan bir dava bulunmadığı gibi bu yönde verilmiş bir hüküm de bulunmadığı, aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekili her ne kadar davacının iddiaları ile Mahkemece verilen hükümsüzlük kararının gerekçesinin aynı olmadığını ileri sürmüş ise de; dava dilekçesinde, dava konusu çoklu tasarımın yenilik ve ayırtedicilik içermediğine vurgu yapıldığı, Mahkemece de dava konusu tasarımın yenilik ve ayırtedicilik içermediği gerekçesiyle hükümsüzlük kararı verildiği, dolayısıyla iddia ve taleple bağlılık prensibinin ihlal edilmediği, aksi yöndeki davalı istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Diğer yandan, davalı aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiği ileri sürülmüş ise de 6100 sayılı HMK’nın 326.maddesinde, ”Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.” hükmünün yer aldığı, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olmasına göre, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin de yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 29/05/2018 tarih ve 2017/368 E., 2018/146 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 07/04/2022