Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1016 E. 2022/628 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1016 Esas
KARAR NO: 2022/628
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/02/2018
NUMARASI: 2016/546 E. – 2018/121 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firma yetkilisi …’nin 19/03/2015 tarihinde kızı … ile beraber İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadına maç izlemek için gittiğini ve maç çıkışında kullandığı … plakalı aracının sağ arka kelebek camının kırıldığını ve aracın bagajının açılarak siyah laptop çantasının ve içerisinde bulunan kambiyo senetlerinin, boş çek defterinin ve bir miktar parasının çalındığını gördüğünü ve hemen ilgili güvenlik birimi olan İstanbul Başakşehir Polis Merkezi Amirliğine giderek konu hakkında ifadesini verdiğini, müvekkili firmanın ticari ilişki nedeni ile müşterilerinden aldığı ve yetikli hamil olduğu çalınan kambiyo senetleri ile ilgili olarak Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/572 esas sayılı dosyasında zayi sebebiyle çek iptal davası açıldığını ve davanın devam ettiğini, kaybolan çeklerden 30.06/2015 tarihli 20.000,00 TL bedelli, keşidecisi … Tic. A.Ş. olan … bank Aşşağı Ayrancı Ankara şubesine ait … nolu, çekin davalı tarafından bankaya ibraz olunduğunu ve bu hususta ilgili banka tarafından dosyaya bilgi verildiğini, davalı tarafından yukarıda bilgileri verilen çekin bankaya ibraz edilmiş olması nedeni ile mahkememizin 26/02/2016 tarihli celsede vermiş olduğu 2 nolu ara kararı ile taraflarına iş bu davayı açmak amacıyla süre verildiğini, müvekkili firma dava konusu çeki … Tic.A.Ş. den faturalı olarak satmış olduğu ürünler karşılığında aldığını, fakat çalınan çekin dava sonra birkaç tane farklı ciro yoluyla el değiştirdiğini, çalınan çekte son ciranta arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını ciro silsilesinin kopuk olduğunu, bu sebeple davalı tarafın meşru hamil olmadığından 30.06/2015 tarihli 20.000,00 TL bedelli, keşidecisi ….San. Tic. A.Ş. olan …bank Aşşağı Ayrancı Ankara şubesine ait … nolu, çekin gerçek ve meşru hamil olan müvekkile iadesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Davacının iddiası çekin cirantası olan … A.Ş.’den satım sözleşmesi karşılığı alındığıdır. Çekin bir fotokopisi dosyada bulunmaktadır ve çek incelendiğinde …A.Ş.’nin cirosundan sonra … Ltd.Şti.’nin cirosunun bulunduğu bu cirodan sonrada 4 adet daha cironun mevcut olduğu son cironun ise davalıya ait olduğu görülmüştür. TTK’nın 790. maddesi gereğince bir beyaz ciroyu diğer ciro izlerse bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılacaktır. Çekteki cirolar incelendiğinde çekin kime devredildiğine ilişkin bir kayıt bulunmadığı, bu nedenle ciroların beyaz ciro olduğu sabittir. Davacı her nekadar çeki … A.Ş.’den ciro yoluyla aldığını beyan etmiş ise de, TTK’nın 790.maddesi gereğince … den sonra … Ltd.Şti’nin cirosu bulunduğundan …’i … şirketine ciro ettiği sonucu çıkacaktır. Ancak davacı tarafın iddialarının değerlendirilmesi için deliller toplanmış ve davacının ticari defterleri incelenmiştir. İnceleme sonucu alınan bilirkişi raporunda çekin …’den alındığı tespit edilmiştir. Davacının diğer iddiası ise çekin ciro edilmeden çalındığıdır. Bunun için ilgili yerlere müzekkere yazılmış ve müzekkere cevapları gelmiştir. Davacı vekili 12/02/2018 tarihli duruşmada İstanbul C.Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmanın beklenmesine gerek olmadığını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Tüm bu nedenlerle davalı çeki … A.Ş.’den aldığını ispat edebilmiş ise de; TTK’nın 792.maddesi uyarınca davalı yeni hamilin kötü niyetini veya çeki ciro yolu ile devralmasında ağır bir kusurunun olduğunu kesin deliller ile ispat edemediğinden davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/572 Esas sayılı dosyasındaki bilgi ve belgelerden ve olayın oluş şekli itibariyle davalı tarafın bankaya tahsil için ibraz etmiş olduğu çekin gerçek ve meşru hamili olmadığını, Davalı tarafın davaya konu çeki kötüniyetli olarak elinde bulundurduğunu, Müvekkili firmanın dava konusu çeki .. AŞ.’den faturalı olarak satmış olduğu ürünler karşılığında aldığını ancak çalınan çekin daha sonra birkaç tane farklı ciro yoluyla el değiştirdiğini, çalınan çekte son ciranta olan … Tic. AŞ. ile ondan sonraki ciranta arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, ciro silsilesinin kopuk olduğunu, bu sebeple davalı tarafın da meşru hamil olmadığını, bilirkişi incelemesi sonucunda müvekkili firmanın kendinden önceki firma olan Salt Metal den alacaklı olduğunun tespit edildiğini verilen kararın hatalı olduğunu çekin istirdatına karar verilmek üzere kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Çeklerin devrinin nasıl yapılacağı 6102 Sayılı TTK’nın 788. maddesinde poliçeden ayrı ve özel olarak düzenlenmiştir. Bu maddeye göre açıkça “…” kaydıyla veya bu kayıt olmadan belirli bir kişi lehine ödenmesi şart kılınan bir çek, ciro ve zilyetliğin geçirilmesiyle devredilebilir. Keza 6102 Sayılı TTK’nın 818. maddesinin göndermesi ile aynı Kanun’un 684. maddesine göre, ciro ve zilyetliğin geçirilmesi ile çekten doğan bütün haklar devrolunur. Çekin bir başka anlatımla çek üzerindeki hakkın bir başkasına devri için ciro ve kişiye çekin zilyetliğinin geçirilmesi gerekir. Ciro ise 6102 Sayılı TTK’nın 683. maddesine göre, çek arka yüzüne veya çeke bağlı olan ve “alonj” denilen bir kâğıt üzerine yazılması ve ciranta tarafından imzalanması ile mümkündür. Bu sebeple cirantanın imzasını taşımayan ciro geçerli ciro sayılmaz. Böyle bir ciro ise çek üzerinde bulunan hakkın devrini sağlamaz.Çekte hak sahibi olabilmek için yetkili hamil olmak gerekir. 6102 Sayılı TTK’nın 790. maddesine göre, cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Bu maddeden de anlaşıldığı üzere bir çeki elinde bulunduran kişi yetkili hamil olduğunu yani çek üzerindeki hakkın kendisine ait olduğunu çek üzerinde bulunan birbirini takip eden geçerli ciro zinciri ile ispat edebilir. Çek üzerindeki cirolar birbirini takip etmiyor veya ciro zincirinde bulunan cirolardan biri geçersiz veya sahte olması dolayısı ile ciro zincirinde kopukluk olması durumunda çekteki hak, kopukluktan sonraki kişilere geçmeyeceği için ciro zincirinde kopukluk olan çeki elinde bulunduran hamil yetkili hamil sayılamaz. Yetkili hamil olmadığı için de ciro zincirinin koptuğu kişiden itibaren ciranta ve keşideciden talepte bulunamaz. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; çekteki ciro zincirinin kopuk olduğu, beyaz ciro sebebiyle davalının yetkili hamil olduğunu kanıtlaması gerektiği, lehtarın cirosunun beyaz ciro olması sebebiyle birbirini takip eden geçerli ciro zinciri olmadığı için davalının 6102 Sayılı TTK’nın 790. maddesine göre yetkili hamil olduğunu yani kendisine çek üzerinde bulunan hakkın geçtiğini ispat etmesi gerekli olup, aynı Kanun’un 792. maddesine göre ispat yükünün davacıda olduğu düşünülemez. 6361 Sayılı yasanın 9/3. maddesi ve BDDK tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde, kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile yine BDDK tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamayacaklarını ve tahsilini üstlenemeyeceklerini öngörmektedir. Faktoring şirketleri ancak gerçek ve fatura ile tevsik olunan mal veya hizmet satışına dayalı olup alacakları devralabilirler. Dolayısıyla faktoring işlemi bakımından mal veya hizmet satışının sadece fatura ile tevsik edilmesi yeterli olmayıp, faktoring şirketince faturaya konu mal veya hizmet satışının fiktif nitelikte olup olmadığı, işlem taraflarının ve faturanın güvenilirliği, ilgililerin mali durumları konularında araştırma ve istihbarat çalışması yapılması gerektiği, ayrıca temlik alınan alacağı temsil eden kambiyo senedinin fatura tutarı ile uyumlu olup olmadığına bakılarak açık uyumsuzluk halinde işlem yapılmaktan kaçınılması, senedi düzenleyen ve sair ilgililer açısından da borcun varlığı bakımından teyit işlemleri yapıldıktan sonra ve ancak tüm bu araştırma ve soruşturma sonucunda olumlu bir sonuca varılması halinde faktoring işlemi yapılmasının öngörüldüğü açıktır. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri çerçevesinde somut olayın ele alınması, bu doğrultuda, davalı … şirketinin dava konusu çeki alırken gerekli istihbarat çalışmasını yapıp yapmadığı, şirketin mali durumlarına ilişkin değerlendirme yapıp yapmadığı ve diğer yükümlülükleri yerine getirip getirmediği hususlarında araştırma yapılarak, çeke ilişkin faktoring sözleşmesinin getirtilerek çek tevdii bordrosu, fatura bilgileri getirtilerek faktoring şirketinin çeki iktisabında ağır kusurlu veya kötüniyetli olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan mevzuat hükümlerine dayalı olarak hiçbir araştırma yapılmaksızın salt TTK’nın kambiyo senetlerine ilişkin genel hükümlerine dayalı olarak karar verilmesi eksik inceleme ile oluşturulmuş bir karar hükmündedir. Bu sebeple faktoring mevzuatına hakim bir bilirkişi marifetiyle ayrıntılı inceleme yapılarak karar verilmesi gerektiğinden, kararın eksik inceleme ve hatalı yorum ile verildiği anlaşılmakla davacı yanın istinaf başvurusun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kabulüne ve kararın kaldırılarak İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2- Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/02/2018 tarih, 2016/546 E. 2018/121 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 14/04/2022