Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1015 E. 2022/638 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1015
KARAR NO: 2022/638
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2018
NUMARASI: 2017/682 E. – 2018/533 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin bir ticari alacağından dolayı almış olduğu iki adet çeki ciro ederek diğer müvekkiline teslim ettiğini, müvekkili …’nun çekleri cebinde taşırken 31/05/2017 tarihinde bankadan tahsil etmek istediğini ancak çeklerin cüzdanında olmadığını fark ettiğini, bankaya sorduğunda çeklerden birisinin … tarafından tahsil edildiğini öğrendiğini, müvekkilinin bu şahısla bir ilişkisinin bulunmadığını, …bank Güneşli Ticari Şubesine ait …seri nolu çek ile ilgili olarak da Bakırköy 1 ATM’nin 2017/267 değişik iş dosyasıyla tedbir talebinde bulunduğunu, ödemede men kararı verildiğini, adı geçen çekin davalı … Yayla tarafından takas yoluyla bankaya ibraz edildiğini öğrendiklerini, her iki çekin de çalınmış olduğunu, bununla ilgili Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuş olduklarını belirterek davaya konu çekle ilgili müvekkilinin davalıya herhangi bir borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu çekin şekil şartlarına haiz olduğunu, ciro silsilesinin düzgün olduğunu, davacının iddiasının gerçeği yansıtmadığını, çeki tahsil etmek için cebinde bulunduran kişinin arkasını ciro etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu davacıların basiretli bir tacir olarak hareket etmediklerini, TTK hükümleri gereğince ciro yapma çeşitleri bulunduğunu, bunlardan birisinin de beyaz ciro olduğunu, beyaz ciroyla devredilen çekin arkasını sonraki kişiler tarafından cirolanması mecburiyeti bulunmadığını, müvekkilinle davacıların bir ticari ilişkisi bulunmasının gerekmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir İlk derece mahkemesince; “Tüm dosya kapsamından; davacı, dava konusu çekin zayi edildiğini, kötü niyetli olarak davalının elinde bulundurduğunu belirterek menfi tespit isteminde bulunmuştur. TTK’nın 790. Maddesi gereğince cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır. Yine TTK’nın 792. Maddesi gereğince, çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. Maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür. Dava konusu olayda, davacı tarafından zayi edildiği belirtilen çeki, davalı İlka … Tic A.Ş ye yapmış olduğu nakliye karşılığında 01/06/2017 tarihinde aldığını beyan etmiştir. Yine davalı vekili 21/03/2018 tarihli beyanında dava konusu çekin ticari işlerinde banka teminatı oalrak kullanmak için ve İlka Nakliyatın ticari sıkıntıları olduğundan dolayı çeki ciro ettirmediğini beyan etmiştir. Yine aynı beyanda İlkar Nakliyatın çek arkasında cirosu bulunmadığından dolayı yasal süreçte belirlenen yasal süreçte bir önem arz etmeyeceği için kesilen faturanın iptal edildiğini beyan etmiştir. Dava konusu çeke baktığımızda çekin .. Ltd. Şti. Tarafından davacı … Yemekçilik lehine keşide edildiği, çekin arkasında … Yemekçilik kaşesi ve üzerinde imzanın bulunduğu görülmüştür. Yukarıda anlatılan yasal gerekçe ile dava konusu çeki değerlendirdiğimizde, …’in ciro silsilesinin düzgün olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf çeki … ‘dan aldığını iddia etmesine karşılık, çekte bu şahsın ismi geçmemektedir. … arkasında bankaya ibraz tarihi olarak 15/08/2017 tarihi görülmektedir. Davalı tarafından düzenlendiğini ve sonra iptal edildiği faturanın tarihi ise 29/08/2017’dir. Yine davalı taraf çeki 01/06/2017 tarihinde Faktoring şirketine teslim ettiğini beyan etmesine karşılık, fatura tarihi 29/08/2017 olduğu dikkate alındığında çok açık bir çelişki söz konusudur. Bu hususlar dikkate alındığında davalı tarafın ispat külfeti kendisine ait olmamakla birlikte ciroya ilişkin beyanı gerçeği yansıtmadığı dolayısıyla çekte ciro silsilesinin kopuk olduğu, bu haliyle TTK’nın 790. Maddesine uygun olarak elde edilmediği ve hamil sayılamayacağı anlaşılmaktadır. Yine dosya kapsamına göre dava konusu çekin, ciro silsilesindeki kopukluk ve davalı beyanları dikkate alındığında iyi niyetli olarak elde bulundurulmadığı, bir başka yönden ise davalının ağır kusurlu olduğu anlaşıldığından davacı şirket yönünden davanın kabulü ile, davacı şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar davacı … da menfi tespit isteminde bulunmuş ise de, dava konusu çekte …’nun keşideci, lehtar, ciranta olarak yer almadığı, bu haliyle dava konusu çek üzerinde hak sahibi olduğunu ispat edemediği anlaşıldığından … yönünden açılan davanın reddine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Dava konusu çek örneği incelendiğinde TTK uyarınca çekin şekil şartlarına haiz olduğunu ve ciro silsilesinin düzgün olduğunu, çek keşidecisi … Tekstil firmasının lehtar … yemekçilik firmasına çeki keşide ettiğini ve lehtar … yemekçilik firmasının da çekin arka yüzünü cirolayarak çeki devir ettiğini, çeki tahsil etmek için elinde bulunduran kişinin çekin arkasını cirolayarak saklamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacıların basiretli bir tacir gibi davranmadığını, çekin ellerinden rızaları dışında çıkması durumunda çekin arka yüzünde ciroları olduğu için çeki ödeme tehdidi altında kalabileceklerini öngörmeleri gerektiğini, müvekkilinin … Faktoring e çeki sunmadan Bankasından sordurduğunu ve başkası tarafından çalıntı, kayıp veya zayi olduğuna yönelik bir durumla da karşılaşmadığını, müvekkili tarafından çekin çalıntı, kayıp ya da zayi olduğunun bilenebilmesi veya öngörülebilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, -Beyaz ciroda kişinin çekin arka yüzüne adını yazarak veya ünvanını belirten kaşeyi vurduktan sonra imzalayarak çeki devredebileceğini, bu devir işleminden sonra çekin elden ele dolaşabileceğini ve bu sırada yer alan kişilerin çekin arkasını cirolamak gibi bir mecburiyetleri bulunmadığını, bu hususa beyaz ciroda teslimle devir denildiğini, önemli hususun ise ciro silsilesinin düzgün olması olduğunu, -İspat külfetinin kendilerinde olmadığını ancak ciroya ilişkin beyanlarının gerçeği yansıtmadığından bahisle gerekçe oluşturulduğunu, çekin bankaya ibraz tarihi olarak 15/08/2017 tarihi olması, yine factoring firmasına 01/06/2017 tarihinde teslim edilmesi, müvekkili tarafından söz konusu çeke ilişkin 28/07/2017 tarihinde fatura kesilmiş olması, bu tarihlerde çelişki olduğu mahkeme kararında belirtilmiş olmasına karşın ticari hayatta ödenmeyen malın bedeline ilişkin fatura kesilmediği, çekle yapılan ödemelerde ödeme tarihinde fatura kesildiği, ödeme yapılmamış olmasına karşın müvekkilinin yinede fatura kestiği akabinde ödeme olmadığından dolayı faturayı iptal ettiği, yine mahkeme kararında belirtildiği üzere ciro silsilesinde kopukluk olmasının çekin arka yüzünde cirantaların haricinde arada beyaz ciroların olduğu, bu hususların kendi cevap dilekçesinde de belirtildiği, mahkemenin bu beyanlarını da hükmüne gerekçe olarak gösterdiğini, beyanlarının gerçek olduğunu, çekin bir ödeme aracı olup ciro olmadan elden ele dolaşmasında kanuni bir engel olmadığını, buna uygulamada beyaz ciro denildiğini,-Müvekkilinin, … nak. Tic. A.ş. ile yapmış olduğu ticari iş nedeni almış olduğu çeki lider faktoring aracılığı ile tahsile verdiğini, müvekkilinin yapmış olduğu nakliye işine karşılık düzenlemiş olduğu faturanın çekte meydana gelen sıkıntıdan kaynaklı, kendi alacağının tehlikeye girmeden ilka yönünden fatura düzenlenmesinin hukuki korumadan kaynaklı olduğunu, çekin müvekkili tarafından cirolanmaması veya dava dışı ilka tarafından ciro edilmemesinin ticari bir zorunluluk olmadığını, çekin kullanım amacı dikkate alındığında 790.maddeye uygun olarak olarak müvekkilinin kötü niyetle iktisabını doğuran bir durum bulunmadığını davanın reddine karar verilmesini kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalı taraf bahse konu çeki … Tic. Ltd. Şti.’ne verdikleri nakliye hizmeti karşılığı bu şirketten aldıklarını beyan etmiş olup, karşılık olarak sunulan faturanın iptal edilmiş bir fatura olduğunu, faturaların gerçek bir ticari ilişkiye dayansaydı iptal edilmeyeceğini, bu durumun davacı tarafın konusu suç teşkil eden eylemini gizleyebilmek adına, üçüncü bir şahsa mesnetsiz bir fatura düzenlediğini; üçüncü şahsın ise, olayın suç teşkil etmesini öğrenmesiyle bu faturayı kabul etmediğini, üçüncü şahsın faturayı kabul etmemesi üzerine de davalı tarafın faturayı iptal ettiğini ortaya koyduğunu, … şirketinin çek üzerinde cirosunun olmadığını, bu şirketin çek ile hiçbir alakasının olmadığının açıkça ortaya koyduğunu, faturada teslim alan tarafın imzanın bulunmamasının da bu faturanın asla … Şirketine teslim edilmediğini açıkça ortaya koyduğunu, Davalı taraf, çek karşılığı hizmet verdiklerini yani alacaklarını peşin olarak çekle tahsil ettiklerini iddia etmiş olup, kapalı fatura değil açık fatura düzenlendiğini, davalı tarafın bahse konu çeki 15.08.2017 tarihinde bankaya ibraz ettiğini, faturanın bu tarihten sonra yani 29.08.2017 tarihinde düzenlendiğini, çeki çalan şahıslar aleyhine Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/28009 Soruşturma numaralı evrakıyla ilgililer aleyhine suç duyurusunda bulunduklarını, Davalı tarafın istinaf başvuru taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Çeklerin devrinin nasıl yapılacağı 6102 Sayılı TTK’nın 788. maddesinde poliçeden ayrı ve özel olarak düzenlenmiştir. Bu maddeye göre açıkça “… yazılı” kaydıyla veya bu kayıt olmadan belirli bir kişi lehine ödenmesi şart kılınan bir çek, ciro ve zilyetliğin geçirilmesiyle devredilebilir. Keza 6102 Sayılı TTK’nın 818. maddesinin göndermesi ile aynı Kanun’un 684. maddesine göre, ciro ve zilyetliğin geçirilmesi ile çekten doğan bütün haklar devrolunur. Çekin bir başka anlatımla çek üzerindeki hakkın bir başkasına devri için ciro ve kişiye çekin zilyetliğinin geçirilmesi gerekir. Ciro ise 6102 sayılı TTK’nın 683. maddesine göre, çek arka yüzüne veya çeke bağlı olan ve “alonj” denilen bir kâğıt üzerine yazılması ve ciranta tarafından imzalanması ile mümkündür. Bu sebeple cirantanın imzasını taşımayan ciro geçerli ciro sayılmaz. Böyle bir ciro ise çek üzerinde bulunan hakkın devrini sağlamaz. Çekte hak sahibi olabilmek için yetkili hamil olmak gerekir. 6102 Sayılı TTK’nın 790. maddesine göre, cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Bu maddeden de anlaşıldığı üzere bir çeki elinde bulunduran kişi yetkili hamil olduğunu yani çek üzerindeki hakkın kendisine ait olduğunu çek üzerinde bulunan birbirini takip eden geçerli ciro zinciri ile ispat edebilir. Çek üzerindeki cirolar birbirini takip etmiyor veya ciro zincirinde bulunan cirolardan biri geçersiz veya sahte olması dolayısı ile ciro zincirinde kopukluk olması durumunda çekteki hak, kopukluktan sonraki kişilere geçmeyeceği için ciro zincirinde kopukluk olan çeki elinde bulunduran hamil yetkili hamil sayılamaz. Yetkili hamil olmadığı için de ciro zincirinin koptuğu kişiden itibaren ciranta ve keşideciden talepte bulunamaz. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; çekteki ciro zincirinin kopuk olduğu, beyaz ciro sebebiyle davalının yetkili hamil olduğunu kanıtlaması gerektiği, ispat yükü her ne kadar menfi tespit davalarında davacıda ise de, lehtarın cirosunun beyaz ciro olması sebebiyle birbirini takip eden geçerli ciro zinciri olmadığı için davalının 6102 Sayılı TTK’nın 790. maddesine göre yetkili hamil olduğunu yani kendisine çek üzerinde bulunan hakkın geçtiğini ispat edemediğinden aynı Kanun’un 792. maddesine göre ispat yükünün davacıda olduğu düşünülemez. Çünkü 6102 Sayılı TTK’nın 792. maddesindeki düzenleme, çeki 6102 Sayılı TTK’nın 788. maddesine göre geçerli bir ciro ile hakkın devredildiği ve yine 6102 Sayılı TTK’nın 790. maddesine göre birbirini takip eden geçerli ciro zinciri ile ispat eden yetkili hamiller içindir. Bu durumda davalının, 6102 Sayılı TTK’nın 790. maddesine göre yetkili hamil olduğunu birbirini takip eden geçerli ciro zinciri ile ispat edemediği, bir başka anlatımla ciro zincirinde kopukluk olması sebebiyle yetkili hamil olduğunu kanıtlayamadığından ciro zincirindeki kopukluktan önceki lehtar ve keşideciye başvurma hakkı bulunmamaktadır. Bu durumda çeki elinde bulunduran davalının, çeklerdeki hakkın geçerli ve birbirine bağlı ciro zinciri ile hak sahibi olduğunu ispat edemediğinden ve keşideciye ve lehtara başvuru hakkı bulunmadığından, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Dosya içeriğine, tarafların iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, ilk derece mahkemesinin dosya içeriği ile çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/05/2018 tarih ve 2017/682 E., 2018/533 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.317,97 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 329,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 988,47 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine,3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/04/2022