Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1010 E. 2022/832 K. 23.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1010
KARAR NO: 2022/832
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/03/2018
NUMARASI: 2014/1595 E. 2018/171 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …Ş. tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine konu edilen … Bankası A.Ş. İzmit/Kocaeli Girişimci Şubesi’ne ait 28/11/2014 keşide tarihli 80.000,00 TL bedelli çek sebebi ile müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespitini, dava konusu çekin iptalini ve icra takibinin tedbiren durdurulmasını, konulan hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu çekin, davacı şirketten teyit alındıktan sonra ticari ilişkiyi gösterir fatura ile birlikte ciro yoluyla devir alındığını, davacı şirketin iddialarının hayatın olağan akışına aykırı ve kötü niyetli olduğunu, davacının basiretli davranmadığını, yetkisiz olduğu iddia edilen …’ün daha önce düzenlediği başkaca çekleri benimseyip ödeyen davacı şirketin, dava konusu çekten de sorumlu olduğunu, dava konusu çek hakkında suç duyurusunda bulunulması ve ibraz aşamasında muhatap bankaca imzaların tutmadığının belirtilmesinin çekin kambiyo vasfını ortadan kaldırmayacağını, müvekkilinin takip hakkını etkilemeyeceğini yada kötü niyetli olduğunu göstermeyeceğini, müvekkilinin iyi niyetli yetkili hamil olduğunu ve takip hakkı bulunduğunu belirterek, haksız, hukuka aykırı ve kötü niyetli açılan davanın reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın, kambiyo senedi keşide etme yetkisi bulunmayan çalışan tarafından imzalanan kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, Davacı şirket tarafından çalışanı …’e Kocaeli … Noterliği’nin 16/08/2012 tarihli vekaletnamesi ile ”şirket hesaplarından para çekme, hesaplara para yatırma, yeni hesaplar açma, açılmış hesapları kapatma, ahzu kabz, evrak ve makbuz ibra etme, banka havalelerini alma, bilumum çek ve senetleri bankaya tahsil ve teminata verme, protestoları talep etme, bankalarda talimatla işlem yaptırmaya parasal işlemlerde 50.000 TL’na kadar yetki verildiği, kambiyo senedi keşide etme yetkisi verilmediği, Kocaeli C. Başsavcılığı’nın başlattığı 2014/ 24787 soruşturma numaralı dosyası ile …, … ve … hakkında hizmet sebebiyle güveni kötüye kullanma ve resmi belgede sahtecilik suçlarından Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/ 482 Esas sayılı kamu davasının açıldığı, şirket ortağı ve yetkilisi Kubilay Kırman hakkında da ek iddianame düzenlendiği, ortak hakkındaki davanın devam ettiği, 6098 sayılı TBK’nun 74. maddesine göre;… ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı olmadığı, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararının da, hukuk hâkimini bağlamadığı, Bilirkişi raporu, ceza dosyası, sanık ifadeleri ve tüm dosya kapsamına göre, senetlerin lehtarı olan …’ün davacı şirketten alacaklı olmadığı, dava konusu senetlerin davacının ticari defterlerine kayıtlı olmadığı, 2014 yılında davacı şirket ile davalı … arasında faturaya dayalı bir alışveriş bulunmadığı, mahkemenin seri haldeki 2015/261 esas ve 2016/846 karar sayılı dosyasındaki bilirkişi raporunda davacı şirketin defter kayıtlarında 31/12/2014 tarihli … yevmiye kaydı ile yıl sonu kapanışı yapılırken … Firması’na 7.563.267,00 TL nakit ödeme çek senet verildiği, tahsilat olarak 5.238.385,53 TL nakit ödeme aldığının, kalan miktarın şüpheli alacak olarak kayıt edildiğinin ve muhasebe kayıt açıklamasında bu tutardaki çeklerin ticari defterlere zamanında işlenmediğinin ve yıl sonunda topluca kaydolduğunun tespit edildiği, 6098 Sayılı TBK’nun 504/3. maddesine göre vekilin vekaletnamesinde kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi varsa asil adına çek düzenleyebileceği, TBK 551. maddesinde “…. ticari vekil açıkça yetkili kılınmadıkça, ödünç olarak para veya benzerlerini alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, dava açamaz ve açılmış davayı takip edemez” şeklinde düzenlendiği, Borçlu şirketin çalışanı …’e verdiği vekaletnamede, kambiyo taahhüdünde bulunma, hususunda adı geçen vekillerin yetkilendirilmediği, takip konusu senedin de söz konusu vekaletnameye istinaden … tarafından imzalandığı, Davacı şirketin … tarafından keşide edilen münferit sayıda çek yada senedi ödemiş olmasının da bu durumun teamül haline geldiğinin ispatı için yeterli görülmediği, ceza davasındaki delillerinde bu durumu doğruladığı, …’ün keşide ettiği çekleri sene sonunda geriye doğru toplu olarak işlediği, şirketin bunu fark etmediği, Çekin bankaya ibraz edildiği, üzerindeki keşideci imzası uyuşmadığından ödeme yapılmadığı, Yargıtay 19. HD’nin 2012/9762 Esas 2012/11428 Kararında da belirtildiği üzere; vekaletnamesinde kambiyo senedi düzenleme yetkisi bulunmayan yetkisiz vekil … tarafından düzenlenen davaya konu çekin davacı şirketi borç altına sokmasının mümkün olmadığı, mal karşılığı düzenlenmeyen, şirket yetkilisi olmayan kişinin düzenlediği çekten dolayı …’ün alacaklı olmadığı, …’ün çeki Factoring firmasına ciro etmesi ve factoring firmasının nakit ödeme yapmış olmasının, davalıyı davacı şirkete karşı alacaklı hale getirmeyeceğinden, davanın kabulüne” karar verilmiştir. Davalı …Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Müvekkilinin, takibe konu çeki faktoring sözleşmesine istinaden, gerekli araştırmayı yaptıktan, ticari ilişkiyi tevsik eden belgelerle teyit aldıktan sonra iktisap ettiğini, bedelini müşterisine ödediğini, çekteki ciro zinciri düzgün olduğundan, iyi niyetli 3. Kişi ve yetkili hamil olduğunu, Müvekkilinin, çekleri yasal süresinde bankaya ibraz ettiğinden ve çekleri elinde bulundurduğundan TTK m. 790 gereği yetkili hamil olduğunu, TTK m. 792’ye göre çekleri kötü niyetle iktisap etmediği ve çekin iktisabında ağır kusurlu olmadığı müddetçe çeki geri verme mükellefiyeti olmadığını, (Yargıtay 11. HD’nin 2009/3748 E. 2011/2405 K. sayılı kararı) Somut olayda müvekkilinin kötü niyeti veya ağır kusuru olmadığından, davanın reddi gerektiğini, müvekkili şirket hakkında verilen kararın hatalı olduğunu, Davacı şirketin, uzunca bir süre boyunca finans yöneticisi tarafından milyonlarca TL’lik zarar doğacak şekilde dolandırılması, çeklerin muhasebeleştirilmiş olması ve tüm bunlardan davacı şirket yetkililerinin haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olmakla birlikte, iddia ettiği şekilde gerçekten dolandırılmışsa kendi ihmali ve basiretsizliği sonucu olduğunu, müvekkilinin çeki alırken davacı şirketten teyit aldığının dava dilekçesinde ikrar edildiğini, finans ve satın alma yöneticisi olarak çalışan …’ün, davacı şirket adına işlem yapma yetkisine sahip, bu konuda davacı şirket tarafından vekil olarak tayin edilmiş bir kimse olduğunu, çekin şirket yetkilisinin bilgisi dahilinde düzenlendiğini ve ödeme zorluğuna düşünce de kötü niyetle sahtelik iddiasında bulunulduğunun düşünüldüğünü, davacı şirket hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/2-7011 Muh. Sayılı dosyasıyla suç duyurusunda bulunulduğunu, 2-…’ün davacı şirketin yetkilisi gibi hareket ettiği, her türlü tasarrufta bulunduğu, davacı şirketin bu durumu benimsediği kabul edilmekle birlikte, …’ün davacı şirket adına çek düzenleme yetkisinin olmadığının iddia edildiğini ve mahkemenin tek taraflı olarak iddialarını değerlendirmeden karar verildiğini, Yetkisiz temsilin düzenlendiği, TBK m. 46’ya göre bir kimse yetkisi olmadığı halde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa, bu işlem onandığı takdirde temsil olunanı bağlayacağını, somut olayda her ne kadar …’ün davacı şirketin bilgisi ve onayı dışında hareket ettiği iddia edilse de, dava konusu çek dışında davacı şirket tarafından keşide edilen ve … tarafından imza edilen başkaca çeklerin daha önce de müvekkili şirkete faktoring işlemi ile tevdi edildiğini ve bedellerinin de davacı tarafından ödendiğini, davacının yetkisiz olduğunu iddia ettiği kişinin işlemlerine itiraz etmediğini, keşide ettiği çekleri ödeyerek yetkisiz temsile onay verdiğini, bu hususa ilişkin olarak bilgilerini verdikleri çeklerin ödenip ödenmediğinin davacı şirketin banka hesabından sorularak araştırılmasını ve karar verilirken göz önünde bulundurulması gerektiğini, daha önce davacı şirket tarafından ödenmiş olan çeklerin bedelleri 55.000 TL ve 75.000 TL olduğundan, …’e verilen yetkinin 50.000 TL ile sınırlı olduğunun kabul edilemeyeceğini, 3-Bilirkişi incelemesinde davacı şirket ile diğer davalı arasında ticari ilişki olup olmadığına bakılmadığını, … Bankası’ndan gelen yazı cevabında …’ün davacı şirket adına 2014 yılında muhtelif tarihlerde keşide ettiği ve takas merkezi aracılığıyla ödendiği tespit edilen 25 adet çek bulunduğunun bildirildiğini, bu cevabın …’ün, davacı şirket adına işlem yapma yetkisine sahip, bu konuda davacı şirket tarafından vekil olarak tayin edilmiş, çekleri davacı şirket bilgisi dahilinde düzenleyen bir kimse olduğu yönündeki beyanlarını desteklediğini, …’ün davacı şirketin yetkilisi gibi hareket ettiğini, her türlü tasarrufta bulunduğunu, davacı şirketin de bu durumu benimsediğini, TBK 46. maddeye göre, dava konusu çek dışında davacı şirket tarafından keşide edilen ve … tarafından imza edilen çok sayıda başkaca çekin bedelleri davacı şirket tarafından ödenerek yetkisiz temsile onay verildiğini, … tarafından düzenlenen çeklere ses çıkarmayarak çeklerin ödemelerini yapan, …’ün davacı şirket adına her türlü tasarrufta bulunmasına izin veren ve 3. kişilerde …’ün yetkili olduğu izlenimini yaratan davacı şirketin, dava konusu çekteki imzaya itiraz etme ve …’ün çek düzenleme yetkisi olmadığını iddia etme hakkı olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu hususlara hiç değinilmediğini, bilirkişinin müvekkili şirketin iyi niyetli 3. kişi olduğuna, ağır kusurlu ya da kötü niyetli sayılamayacağına, hiç değinmediğinden, incelemesinin tek taraflı olduğunu, mahkeme tarafından eksik inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna karşı itirazları görmezden gelinerek karar verildiğinden, hakkaniyete aykırı olduğunu, 4-Yerel mahkemece iyi niyetli yetkili hamil olan ve davanın açılmasında hiçbir kusuru bulunmayan müvekkili aleyhine vekalet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğundan kararın kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; Davalı …Ş. tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibine konu edilen … Bankası A.Ş. İzmit/Kocaeli Girişimci Şubesi’ne ait 28/11/2014 keşide tarihli 80.000,00 TL bedelli çek sebebi ile borçlu olmadığının tespiti, çekin iptali ve icra takibinin tedbiren durdurulması, konulan hacizlerin kaldırılmasına ilişkindir. Mahkemece; TBK 551. maddesinde “Ticari vekil,…. açıkça yetkili kılınmadıkça, ödünç olarak para veya benzerlerini alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, dava açamaz ve açılmış davayı takip edemez” şeklinde düzenlendiği, Borçlu şirketin, çalışanı …’e verdiği vekaletnamede, kambiyo taahhüdünde bulunma, hususunda yetkilendirilmediği, takip konusu senedin söz konusu vekaletnameye istinaden … tarafından imzalandığı, Çekin bankaya ibraz edildiği, üzerindeki keşideci imzası uyuşmadığından ödeme yapılmadığı, Yargıtay 19. HD’nin 2012/9762 Esas 2012/11428 Kararında da belirtildiği üzere; vekaletnamesinde kambiyo senedi düzenleme yetkisi bulunmayan yetkisiz vekil … tarafından düzenlenen davaya konu çekin davacı şirketi borç altına sokmasının mümkün olmadığı, mal karşılığı düzenlenmeyen, şirket yetkilisi olmayan kişinin düzenlediği çekten dolayı …’ün alacaklı olmadığı, …’ün çeki Factoring firmasına ciro etmesi ve factoring firmasının nakit ödeme yapmış olmasının, davalıyı davacı şirkete karşı alacaklı hale getirmeyeceğinden, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar aleyhine davalı …vekili’nin istinaf yasa yoluna başvurmuştur. 1-Dava takip konusu çekin …Bankası A.Ş. İzmit/Kocaeli Girişimci Şubesi’nden davacı … A.Ş. tarafından 28/11/2014 tarihinde 80.000,00 TL bedelli olarak …-…(davalı) emri havalesine keşide edildiği, … tarafından …Tic. Ltd. Şti’ye ciro edildiği, … Tic. Ltd. Şti. ile davalı …Ş. arasında 28/05/2014 tarih ve … sayılı 300.000,00 TL limitli faktoring sözleşmesi düzenlenerek, çekin 31/05/2014 tarih ve …seri ve sıra numaralı 266.090,00 TL tutarlı … – … adına düzenlenmiş fatura ile tevsik edilerek 13/06/2014 tarihli çek teslim ve tevdi bordrosu ile davalı … şirketine teslim edildiği, 28/11/2014 tarihinde tahsil için … Bankası’na ibraz edildiğinde keşideci imzası tutmadığından ödenmediğine ilişkin kaşe vurulduğu, dosya içerisinde mevcut çek fotokopisi, faktoring sözleşmesi, fatura ve çek tevdi bordrosunun incelenmesinden tespit edilmiştir. Faktoring sözleşmesinin düzenlendiği 28/11/2014 tarihi ile çekin davalı … şirketince teslim alındığı 13/06/2014 tarihi itibariyle yürürlükte olan Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğin 22/2. maddesine göre; faktoring şirketlerinin devir aldığı alacak, bir kambiyo senedinden kaynaklanıyor olsa bile, alacağı doğuran temel ilişkiye ait fatura veya benzeri belgelerle bunu tevsik etmeleri gerekmektedir. Davanın dayanağını oluşturan 80.000,00TL meblağlı çek, davacı tarafından, diğer davalı …- … adına keşide edilmiş, davalı …- … tarafından, … Tic. Ltd. Şti’ye ciro edilmiş, … Tic. Ltd. Şti. ile davalı …Ş. arasında 28/05/2014 tarih ve … sayılı 300.000,00 TL limitli faktoring sözleşmesi düzenlenerek, çekin 31/05/2014 tarih ve … seri ve sıra numaralı 266.090,00 TL tutarlı …- … adına düzenlenmiş fatura ile tevsik edilerek 13/06/2014 tarihli çek teslim ve tevdi bordrosu ile davalı … şirketine teslim edilmiş olup, davalı … , A.Ş. ile dava dışı … Tic. Ltd. Şti. Arasında 28/05/2014 tarihinde, 300.000 TL limitli … numaralı “Factoring Sözleşmesi” bulunduğu dikkate alındığında, ciro silsilesinde yer alan cirantalardan, davalı … şirketi, dosyaya diğer davalı …- … tarafından, … Tic. Ltd. Şti adına düzenlenmiş 31/05/2014 tarihli 266.090,00 TL’lık bir adet fatura sunarak, davalının davaya konu çeki bu temlik sözleşmesi gereğince, müşterisinden, yönetmeliğin 22/2. maddesine uygun olarak temliken aldığı, ciro silsilesinin şeklen kopuk olmadığı, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni gösterdiği sübuta ermiştir. Yönetmeliğin 22/2. maddesi uyarınca faktoring şirketlerine başkaca yükümlülük getirilmediğinden, davalı … şirketi iyi niyetli yasal hamildir. Davacı tarafça imza inkarında bulunulmuş, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile çekteki keşideci imzasının davacı şirket yetkilisi …’ın eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir. Yargıtay 19. H.D.’nin 22/02/2016 tarihli, 2015/2070 Esas ve 2016/2713 Karar sayılı ilamı ile aynı dairenin 19/12/2018 tarih ve 20173325 Esas 2018/6735 Karar sayılı ilamlarında istikrarlı bir şekilde belirtildiği üzere; imza inkarı mutlak def’ilerden olup, iyi niyet – kötü niyet ayrımı yapılmaksızın herkese karşı ileri sürülebileceğinden, Yargıtay 19. H.D.’nin 20/09/2018 tarihli 2018/2263 esas ve 2018/4361 karar sayılı kararında belirtildiği üzere; 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 9. maddesinin amir ikinci fıkrasına göre, davalı … şirketi çekteki sıfatına dayanarak iyi niyetli hamil olduğu savunmasına dayanamaz ise de davalı taraf 08/01/2015 tarihli cevap dilekçesinde; dava konusu çek dışında davacı şirket tarafından keşide edilen ve … tarafından imza edilen başkaca çeklerin daha önce de müvekkili şirkete faktoring işlemi neticesinde tevdi edildiğini ve bedellerinin de davacı şirket tarafından itiraz edilmeksizin ödendiğini, davacı şirketin yetkisiz olduğunu iddia ettiği kişinin işlemlerine itiraz etmeksizin, keşide ettiği çekleri ödeyerek yetkisiz temsile onay verdiğini savunarak, bankadan gelen yazı cevabı ile … tarafından düzenlenip şirket tarafından 25 adet çekin ödendiği nazara alınarak, davacı ve diğer davalı …- … arasındaki ticari ilişkinin tespiti amacıyla defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep etmiştir. 6098 Sayılı TBK’nun 46/1. maddesinde; “Bir kimse yetkisi olmadığı halde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa, bu işlem ancak onaylandığı taktirde temsil olunanı bağlar” TBK’nun 504/3. maddesindeki; “Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz” hükmüne göre vekilin vekaletnamesinde kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi varsa asil adına çek düzenleyebilecektir. TBK 551. maddesinde; “Ticari vekil, bir ticari işletme sahibinin, kendisine ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin, işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişidir. Bu yetki, işletmenin alışılmış bütün işlemlerini kapsar. Ancak, ticari vekil açıkça yetkili kılınmadıkça, ödünç olarak para veya benzerlerini alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, dava açamaz ve açılmış davayı takip edemez” TBK 547.maddesinde; “Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça yada örtülü olarak yetki verdiği kişidir. İşletme sahibi, ticari temsilcilik yetkisi verildiğini ticaret siciline tescil ettirmek zorundadır; ancak ticari işletme sahibinin ticari temsilcinin fiillerinden sorumluluğu, tescilin yapılmış olmasına bağlı değildir” TBK 548.maddesinde; “Ticari temsilci, iyiniyetli 3. kişilere karşı, işletme sahibi adına kambiyo taahhüdünde bulunmaya ve onun adına işletmenin amacına giden her türlü işlemleri yapmaya yetkilidir” şeklinde düzenlenmiştir. Davacı şirket yetkilisi … ve …’ün beyanları ile; …’ün 2009 yılına kadar iki imza ile şirketi temsile yetkili olduğu, 2009 yılından sonra ticari vekil olarak atandığı, ancak şirket ortağı ve tek imza ile yetkili …’ın talimatı ile şirket adına senet ve çeklere imza attığı tespit edilmiştir. Beyanlar mahkeme içi ikrar niteliğinde olup, HMK 188/1. maddesi uyarınca tarafların mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar ihtilaflı olmaktan çıkıp, ispatı gerekmez. …’ün davacı şirketi yetkisiz temsiline onay verildiğine ilişkin davalı şirketin iddiasının tespiti için, davacı şirket kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak, … tarafından davacı şirket adına tanzim edilip, davalı … şirketine veya başka şirketlere itirazsız ödenen çeklerin varlığının araştırılması, şirket yetkilisi … tarafından işlemlerine onay verilerek, iyi niyetli 3. kişiler nezdinde şirket temsilcisi gibi hareket ettiği konusunda teamül oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerekir. Şirket yetkilisi … hakkında Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/482 Esas 2019/195 Karar sayılı dosyasında diğer sanıklarla birlikte dava konusu çekinde içinde bulunduğu resmi belgede sahtelik suçundan dolayı mahkumiyetine karar verilip, Sakarya BAM 8.CD 2020/240 Esas ve 2020/765sayılı kararıyla kaldırılan ve ilk derece mahkemesinde derdest olduğu anlaşılan davada … hakkında verilecek karar, davalı …’ün ticari vekil yada ticari mümessil sıfatının tespitini ve davalı … şirketine karşı davacının borçlu olup olmadığının değerlendirilmesinde esas teşkil edeceği, zira …’ün ticari vekil olarak dava konusu çeki düzenlediğinin kabulü halinde, davalı … şirketinin iyi niyetli hamil karinesine dayanamayacağı, şirket yetkilisi … bilgisi dahilinde düzenlendiğinin tespiti halinde ise, ticari temsilci olarak çekin düzenlendiğinin kabulü gerekeceğinden, geçerli bir çeke bağlanan hukuki sonuçların doğacağı ve eldeki davanın sonucuna etki edeceği anlaşılmakla, Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2020/266 Esas (yeni esas no) sayılı dosyasının sonucu beklenerek karar verilmesi, … Bankası’ndan bildirilen 25 adet çeklerin şirket hesaplarından ödenmiş olması ve ceza dosyasındaki … ve Şirket yetkilisi …’ın beyanlarının bir arada değerlendirilmesi gerektiği halde değerlendirilmeden karar verilmesi hatalı olmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. 2-Mahkemece, 19/11/2015 tarihli oturumda; -… Bankası İzmit Şubesi’ne yazı yazılarak davacı adına …’ün çek keşide etme yetkisi bulunup bulunmadığının sorulması, varsa çek keşide etmeye ilişkin vekaletname yada yetki belgesinin gönderilmesinin istenmesine, yazılacak yazıya …’ün davacı adına keşide ettiği ve ödenen çekler bulunup bulunmadığı varsa ödenen çeklere ilişkin bilgi ve belgelerin gönderilmesi hususlarının da eklenmesine karar verildiği, gelen 04/12/2015 tarihli cevapta; … Tic. A.Ş.’nin … ile ilgili olarak şubemize ibraz ettiği vekaletname örneği (ilgili vekaletnamede …’e … Tic.A.Ş. adına çek keşide etme yetkisi verilmemiştir) ve …’ün yetkisiz olarak keşide ederek 2014 yılında muhtelif tarihlerde, genellikle Bankalar arası Takas Merkezi aracılığı ile ödendiği tespit edilen 25 adet çek suretleri mektubumuz ekinde tarafınıza gönderilmektedir şeklinde cevap verildiği tespit edilmiştir. Takip eden 25/02/2016 tarihli oturumda;-Davacı ticari defter ve belgeleri üzerinde SMMM bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılarak, dava konusu çekin ticari defterlere kayıtlı olup olmadığı yada ne şekilde kayıtlı olduğu, çekin bedelsiz kalıp kalmadığı hususlarında rapor alınmasına, bilirkişiye davacı defter ve belgeleri üzerinde ve Kocaeli 1. ACM nin 2015/482 esas sayılı dosyası üzerine yerinde inceleme yetkisi verilerek inceleme yaptırıldığı, dava konusu çekin davacı defterlerinde kayıtlı olmadığının tespit edildiği, diğer davalı …- …’e ait şirketin ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılmadığı tespit edilmiştir. HMK 278. maddesinin düzenlemesi uyarınca bilirkişi, görevini, mahkemenin sevk ve idaresi altında yürüteceğinden, bilirkişinin yetkisi ara kararı doğrultusunda; “Davacı ticari defter ve belgeleri üzerinde SMMM bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılarak dava konusu çekin ticari defterlere kayıtlı olup olmadığı yada ne şekilde kayıtlı olduğu, çekin bedelsiz kalıp kalmadığı hususları” ile sınırlı olduğundan, bilirkişi tarafından da belirtilen konularda rapor düzenlendiğinden, raporun tek taraflı ve eksik olduğuna ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığı tespite edilmiştir. Davalı vekilinin eksik olduğunu beyan ettiği; …’ün davacı şirketin yetkilisi gibi hareket ettiği, her türlü tasarrufta bulunduğu, davacı şirketin de bu durumu benimsediği, faktoring şirketinin iyi niyetli 3. kişi olduğu, çeki faktoring işlemi neticesinde gerekli araştırmayı yaptıktan ve teyit aldıktan sonra iktisap ettiği, çekin bedelini müşterisine ödediği, çeki takip yetkisi bulunduğu, ağır kusurlu yada kötü niyetli sayılamayacağı, çekteki ciro zincirinin düzgün olduğu, dava konusu çek dışında davacı şirket tarafından keşide edilen ve … tarafından imza edilen çok sayıda başkaca çekin bedellerinin davacı şirket tarafından ödenerek yetkisiz temsile onay verildiği ve 3. kişilerde …’ün yetkili olduğu izlenimi yarattığı konuları mahkeme hakiminin mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözülebilecek nitelikte olup, HMK 266/1-son cümle uyarınca bilirkişiye başvurulamacağından, bilirkişiden bu konularda rapor alınmadığından incelemenin eksik olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 3-HMK’nın 323. maddesinde yargılama giderleri arasında, celse, karar ve ilam harçları, dava sebebiyle yapılan tebliğ, posta ve evrak giderleri, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücreti sayılmıştır. Yargılama harç ve giderlerini düzenleyen HMK 326. maddesinde; kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği, kısmen haklı çıkma durumunda, haklılık oranına göre paylaştırılacağı, aleyhine hüküm verilenler birden fazla olduğunda, mahkemece paylaştırılabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verilebileceği belirtilmiştir. Menfi tespit davaları yönünden yargılama giderlerine ilişkin kanunlarda özel düzenleme yoktur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, istinaf yasa yoluna başvuran davalı …Ş. aleyhine hüküm verildiğinden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kanun gereği takdir olunan vekalet ücreti ve yargılama gideri HMK 323. madde kapsamında kaldığından ve menfi tespit davaları için yargılama giderlerine ilişkin özel düzenleme bulunmadığından, yargılama giderlerinin davalılardan tahsili HMK 326. madde düzenlemesine uygun olduğundan, istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalı vekilinin istinaf talebinin 2 ve 3. madde yönünden reddine, 1. madde yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına ve belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmak üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/03/2018 tarih ve 2014/1595 E. 2018/171 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine,4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 1.498,02 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6 ve 362/(1)/g. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 23/05/2022