Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1005 E. 2022/630 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1005 Esas
KARAR NO: 2022/630
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 20/03/2018
NUMARASI: 2017/17 E. – 2018/59 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Ltd.Şti. ve … Tic. Ltd. Şti’ hakkında, İstanbul 3. FSHHM’nin 2017/5 D.İş dosyasında delil tespiti yaptırdıklarını, müvekkilinin tanınmış 35. sınıf mağazacılık alanında tescilli “…” markasının izinsiz olarak davalı tarafından kullanıldığını, bu ibarenin 8-21. sınıflarda dava dışı … Ltd. Şti tarafından kullanıldığını, www…com.tr’nin 1999 yılından beri davacıya, www…com.tr nin 2014 yılından itibaren, www…com.tr nin 2015 yılından beri davalı … firması adına kayıtlı olduğunu, www…com.tr alan adına giriş yapıldığında www…com.tr alan adlı sanal mağazaya yönlendirme yapıldığını, diğer davalı … firmasının sanal mağazanın işletmecisi olduğunu, müvekkilinin ev tekstili konusunda Türkiye’nin lider kuruluşlarından birisi olduğunu, www…com.tr internet sitesini 1999 yılından beri müvekkilinin sanal mağaza olarak kullandığını, … tescil numaralı … markasının 16, 24, 35, 38 ve 41. sınıflarda l2.05.2005 tarihinde, … tescil numaralı … markasının 20, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 35 ve 37. sınıflarda tescil edildiğini, -35.08 sınıfta yer alan mağazacılık hizmetlerinin müşterilerin elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için, malların bir araya getirilmesi hizmeti olduğu müvekkili şirketin www…com.tr sanal mağazasında …, … gibi markalı ürünleri de sattığını, dava dışı davalının grup şirketlerinden … Ltd. Şti ile müvekkili arasında Bakırköy 1. FSHHM’nde görülen 2015/110 Esas sayılı dosyasında müvekkili şirketin mağazacılık sektöründe … markasını kullandığı ve bu kullanımın hukuka uygun kullanım olduğunun tespit edildiğini, İstanbul 3. FSHHM’nin 2017/5 D. İş dosyasında durumun tespit edildiği şekilde, davalıların … ibaresini mağazacılık alanında ticari etki yaratacak şekilde kullandığını, karşı tarafın 35. sınıfta herhangi bir tescilinin bulunmadığını, marka hakkı olan kişinin markayı alan adı olarak kullanabileceği, karşı tarafın zücaciye alanında tescilli … markası bulunmadığını, davalı grup şirketlerinden olan dava dışı … firmasının zücaciye alanında tescilli markası olduğunu, karşı tarafın sanal mağazasına giren kişinin müvekkili şirketin sanal mağazasından alışveriş yaptığını düşündüğünü, müvekkilinin … ve … nolu … markasına tecavüz teşkil ettiğini, davalı alan adlarının silinmesi gerektiğini belirterek davalıların markaya tecavüzlerinin önlenmesi, tecavüzün önlenmesi ve men’i için dava konusu olan www…com.tr ile www…com.tr alan adlarının iptalini, tecavüz ile davalı şirketlerin elde ettiği net kazancın hesaplanarak, şimdilik 10.000,00 TL’ye hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkilinin grup şirketlerinden olan diğer davalı …Ltd. Şti arasında 2010 yılından beri devam eden uyuşmazlık bulunduğunu, bu uyuşmazlığın temelinin davacı tarafın ev tekstil sektöründe tescil ettirdiği ve kullandığı … markasını zücaciye sektöründe de kullanmak istemesi olduğunu, … ibaresinin zücaciye sektöründe çok uzun zamandır müvekkili adına tescilli olarak kullanıldığını, davacı tarafın bunu bilmesine rağmen müvekkili aleyhine haksız davalar açtığını, TP’deki davacının, marka ihlali ve kötüniyetin asıl davacı tarafından yapıldığını, davacının TPMK da yaptığı itirazların reddedildiğini, davalılardan … Ltd. Şti ile … Ltd. Şti ve dava dışı … Ltd Şti’nin grup şirketi olduğunu, … ibareli markaların dava dışı … adına tescilli olduğunu, ürünlerin pazarlanmasının da davalılar üzerinden olduğunu, davalıların … firmasının muvafakatı ile markaları kullandığını, … şirketinin … ibaresini 07, 08, 11 ve 21. sınıflarda tescil ettirdiğini, davacının müvekkillerinin bu sınıflarda … markasını kullanma hakkı olsa da 35/8 (yeni sınıflandırma 35/05) açısından kullanamayacağını iddia ettiğini, 35.05 hizmetinin müşterilerin elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların bir araya getirilmesi hizmeti olduğunu, bu hizmetin süpermarket, hipermarket gibi perakende veya toptan mağazacılık hizmeti olduğunu, malı üreten bir işletmenin ürettiği malı satmasının doğası gereği ve ticari faaliyetin zorunlu sonucu olduğu, bir malın üreticisinin o malı satmak için ayrıca 35.08 sınıfta marka tescili etmesine gerek olmadığını…,”, bir marka altında üretilen malların satımı için ilgili emtia sınıfında yapılan tescilin yanı sıra 35.08 sınıfta tescil yaptırmasının zorunluluğu bulunmadığına ilişkin hususun 2001/2 sayılı tebliğ döneminde TPE tarafından yayımlanan Eylül 2004 tarihli “Marka ve Coğrafi İşaret Başvurularının Hazırlanması ile ilgili Bilgiler ve Gerekli Belgeler” kitapçığında da yer verildiğini, İstanbul 3. FSHHM’nin 2017/5 D. İş sayılı dosyasına sunulan bilirkişi tespit raporunda müvekkilinin kendi … markasının tescilli olduğu emtialar açısından satış yaptığının görüldüğünü, müvekkilinin markasının tescilli olduğu emtialar açısından 35.08 açısından bir marka tesciline gerek olmadığını, müvekkilinin ürettiği ve üzerinde marka tesciline hak kazandığı emtiaları mağaza ve sanal ortamda satışını yapabileceklerini, davacı tarafın bugüne değin açtığı davaların tarafların markaları arasında karıştırılma ihtimali olmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, buna ilişkin Ankara 2 FSHM ’ nin 2013/242E-237K, Ankara 2 FSHHM’nin 2016/249 E 2017/3 K, Ankara 3 FSHM’nin 2014/160 E 2014/96 sayılı kararları örnek gösterilerek; müvekkilinin uzun yıllardır züccaciye sektöründe faaliyet davacı ile yan yana faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin uzun süreli tescilli kullanımının tüketici nezdinde davacı firmadan ayrı bir firma olduğu ve ayrı bir marka olduğunun bilindiğini, davacının haksız marka başvurularına müvekkili tarafından itiraz edildiğini ve TPMK tarafından davacıya ait başvuruları reddedildiğini, … numaralı … ve … numaralı … ibareleri için 8,11,21 ve 8,11,21. sınıfları içerir şekilde 35.sınıfta başvuru yapıldığını itirazlann değerlendirme aşamasında olduğunu, davacı tarafından müvekkilinin başvurulanna yapılan itirazların reddedilmesi neticesinde davacı tarafından YİDK iptal davası açıldığını bu markalann; … numaralı …, … numaralı … şekil, … numaralı …, … numaralı … marka başvurusuna karşı davacının itirazlarının reddedildiğini, YİDK iptal davası neticesinde yapılan yargılamada müvekkilinin 7, 8 ve 21. sınıflarda markasal hakkı olduğunu; davacı tarafın internet satışlarına senelerdir sessiz kalarak hak kaybına uğradığını, müvekkilinin “…com.tr”, “…com.tr” ve “…com.tr” olmak üzere üç tane internet sitesi olduğunu, yaklaşık 2 senedir “…com.tr” ve “…com.tr” internet sitesine girildiğinde “…com.tr” internet sitesine yönlendirildiğini, müvekkilinin 2009 yılından bu yana ürünlerinin tanıtım ve satışını “…com.tr” ve “…com.tr” sitelerinden yaptığını belirterek müvekkili aleyhine açılan haksız ve hukuka aykırı davanın reddini talep etmişdir. İlk derece mahkemesince; “Taraflar markalarını uzun yıllardır piyasada kullanmaktadır. Bu sebeple ortalama tüketici kitlesi davalının markasını zücaciye sektöründe kullandığını, davacının markasının ev tekstil sektöründe kullandığını anlayabilecek durumdadır. Ayrıca TPMK’nın internet sitesinde yapılan araştırmada … ibaresinin farklı sınıflarda başka firmalar adına da tescilleri bulunmaktadır. Markalar taraflarca farklı sınıflarda Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde korunmakta ve farklı alanlarda kullanılmaktadır. Bu sebeple karıştırılma ihtimali olmadığı kanaatine varılmıştır. Dosyadaki delillerden tarafların markalarının esaslı ve ayırtedici unsurunun … ibaresi olduğu, markalann benzer olduğu ancak faklı sınıflarda piyasada uzun yıllardır birlikte kullanıldığı, bu sebeple tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali olmayacağı sebebiyle marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmadığı kanaatine varılmıştır. Toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu, Ankara 2 FSHHM’nin 184 esas sayılı dosyası ışığında; davacı tarafa ait “…” markasının ev tekstil sektöründe Tanınmış olduğu ve kullanıldığı,davalı taraf adına tescilli “…” ibaresi ile davalının www…com.tr ve www…com.tr alan adlarının zücaciye sektöründe 08 ve 21. sınıfında tescilli ve uzun zamandan beri kullanıldığı,davalının … markasının 08 ve 21. sınıflarda korumakta olduğu, korunduğu bu sınıflarda üretim, satış, pazarlama ve internet satışı yapma hakkına sahip olduğu, davalının internet satışı için ayrıca 35. sınıfta tescil almasına ihtiyaç bulunmadığı, her iki tarafın markalarında yer alan … ibaresinin benzer olduğu ancak faklı sınıflarda farklı sektörlerde korunmaları ve kullanılmaları sebebi ile iltibas oluşturmayacağı anlaşılmakla açılan davanın reddine” karar verilmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacı tarafından marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve önlenmesi ile birlikte 10.000,00 TL maddi tazminat talep edildiğini, davacı taraf her biri ayrı bir davaya konu olabilecek istemlerini tek bir dava içinde talep ettiğinden, reddedilen bu istemlerin her biri için müvekkili yararına ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğini bu yönden kararın düzeltilerek kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Mağazacılık sınıfı ile züccaciye sınıfının iki farklı sınıf olduğunu, züccaciye sınıfındaki tescilin, mağazacılık sınıfında doğal olarak kullanma hakkını vermediğini, 21.ve 8.sınıftaki … markası tescillerinin, mağazacılık sınıfında da … markasını kullanma hakkını verdiği sonucuna ulaşılamayacağını, -Markaların sınıflandırılması hakkındaki Nice Anlaşması sınıflandırılmasının, Türkiye tarafından da kabul edilen sınıflandırma olduğunu, perakendecilik (mağazacılık) sınıfının, 35.05 sınıfında yer aldığını, belirtilen hizmetlerin perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabileceğinin belirtildiğini, perakendecilik hizmeti söz konusu olduğunda, hizmetin yapıldığı yerin belirlenmesi gerektiğini, fiziki bir mağaza söz konusu olduğunda, mağazanın önündeki tabelada yazılan ibare mağazanın içinde sunulan hizmetin markası olacağını, eğer bir sanal mağaza olacaksa, sanal mağaza isminin sanal ortamda gerçekleşen perakendecilik faaliyetin markası olacağını, ABAD kararlarında mağaza ismi kullanımının, malın kullanımına değil, 35.sınıftaki satış hizmetlerinin kullanımına delalet ettiğinin belirtildiğini, dolayısıyla, davalı tarafın … ibaresini mağaza tabelasında kullanması veya sanal alışveriş sitesinin alan adı olarak kullanmasının ürün markası kullanımı olmayıp 35.05 sınıftaki mağazacılık markası kullanımı olduğunu, -Ticaret markaları olarak kabul edilen ürün sınıflarının 1-34 sınıflar arasında yer alırken, 35-45 sınıfların hizmet sınıfı olup, bu sınıflar için tescil edilen markaların hizmet markası olduğunu, marka tescili yaptıran kişinin, bu markalı mallarını satmak için, ayrıca 35.05 sınıfta marka tescilinde bulunması gerekmediğini, ürünlerin satışının, tek başına perakendecilik hizmeti olmadığını, ürünlerin satışının yanında, satışın gerçekleşmesi için yardımcı hizmetlerin de bulunması durumunda perakendecilik hizmetinden bahsedileceğini, ürün markası alan kişilerin ürünlerini mutlaka kendi açtıkları mağazalarda satmak zorunda olmadıklarını, ürünleri başkalarının açmış oldukları ve satış hizmeti veren mağazalarda da satabildiklerini, Yargıtay kararlarında ürün satışının perakendecilik hizmeti olarak kabul edilemeyeceğinin hüküm altına alındığını, mağazada satış faaliyetinde henüz bulunmayan kişinin, perakendecilik hizmetleri için tescilli markasının hükümsüzlük şartının gerçekleştiğini kabul ettiğini, ürün markası ürünün satışı için mağaza açma hakkını kendiliğinden içermediğini, bu konudaki hak sahipliğinin, söz konusu ismi mağazacılık alanında öncelik ilkesine göre kullanan kişiye ait olduğunu, Davalı şirketin kendi … markalı züccaciye ürünlerini yıllarca başkalarına ait mağazalarda pazarladığını, bunun dışında www…com.tr sanal mağazasında da bu ürünleri pazarladığını, ancak nedense, müvekkili şirketin … markasının 35.05 sınıfındaki başarısından sonra, kendisi de www…com.tr ve www…com.tr alan adıyla mağaza açtığını, davalının bu iki alan adını tescil ettirdiği tarih olan 2015 yılına kadar … markalı züccaciye ürünlerini, … mağazalarında satmadığını, bunun da başlı başına, … markası ile mağaza açmanın, … markalı züccaciye ürünlerinin satışı için zorunlu olmadığını gösterdiğini, -Marka hukukunda geçerli olan temel ilkeler nazara alındığında, … markasının mağazacılık sınıfında kullanılması hakkının müvekkili şirkete ait olduğunu, öncelik hakkı bulunduğunu, Davalı şirketin, ürün markasına dayanarak sonraki tescil ve kullanımları engelleme hakkının, Marka Hukuku kurallarına göre süre ile sınırlı olduğunu, önceki ürün markası sahibi, bu ürün markasına dayanarak, sonraki mağazacılık sınıfındaki tesciline itiraz edip bu tescili engelleyebileceğini, ancak önceki marka sahibinin hakkının sınırsız olmadığını, eğer önceki ürün markası sahibi SMK’nın kendisine tanıdığı itiraz/hükümsüzlük hakkını süresinde kullanmazsa, sonradan markasını mağazacılık sınıfında tescil ettiren kişi markası üzerinde bir hak kazanır ve önceki marka sahibinin öncelik hakkı sona ereceğini, eğer önceki ürün markası sahibi, süresi içinde sonraki markanın tescil talebine itiraz etmediyse, markanın tescil edilmesinden sonra, markanın 5 yıl boyunca ilgili mağazacılık hizmeti için kullanılmaması durumunda (işbu davadaki örnekte züccaciye ürünlerin satışı sanal mağazada yapılmamışsa) markanın hükümsüzlüğünün de talep edebileceğini, ancak, eğer önceki ürün markası sahibi, mağazacılık hizmeti için ilgili ürünü de kapsar şekilde yapılan marka başvurusuna itiraz etmemişse ve/veya markanın tescilinden sonra şartlar gerçekleşmiş olmasına rağmen markanın hükümsüzlüğünü talep etmemişse, artık sonraki tarihli de olsa, mağazacılık alanındaki marka üzerindeki hakkın, kazanılmış haline gelmiş olacağını, davalının züccaciye alanında tescilli … markasının olmasının, bunu 35. sınıfta tescil ettirebileceği ve dolayısı ile kullanabileceği anlamına gelmediğini, davalının 6 defa … markasını 35. sınıfta tescil ettirme başvurularının reddolunduğunu, züccaciye ürünlerinin satışı hizmetini de içerecek şekilde mağazacılık hizmetlerinde müvekkilinin tescili bulunmakta olduğundan, davalıların kullanımlarının müvekkilinin marka haklarını ihlal ettiğini, … markasının 35.05 sınıfındaki mağazacılık bakımından Marka Hukuku’nun temel prensiplerine göre hak sahibinin müvekkili şirket olduğunu, -25. sınıfta yer alan tekstil ürünleri ve 21.sınıfta yer alan züccaciye ürünleri bakımından … markasının kullanımının karıştırılma ihtimaline yol açtığı iki adet Yargıtay kararı ile tespit edilmişken, Mahkeme’nin karıştırma ihtimalinin bulunmadığı yönünde karar vermesinin kabul edilemeyeceğin, işbu davanın konusuna konu kullanımın 2014-2015 yılında gerçekleşen mağazacılık sınıfına ilişkin kullanım olduğunu, -Kararda, aleyhlerine olmamasına rağmen yanlış yorumlanan Ankara 2. FSM’nin E. 2014/184, K. 2014/347 no.lu kararının gerekçede iki defa zikredildiğini ancak, TPE’nin davalı adına 35.05 sınıfında yapılan 6 adet başvurunun reddedilmiş olmasının hiç zikredilmediğini ve red sebeplerinin hiç irdelenmediğini, ilgili kararda müvekkili şirketin … markasını, perakendecilik hizmetlerinde kullanmakla beraber, 21.sınıftaki züccaciye ürünlerinin satışı hizmetini gerçekleştirdiğini kanıtlayamadığı için davanın reddedildiğinin görüldüğünü, müvekkili şirketin davada, … markalı mağazasında züccaciye ürünleri (… markalı) sattığını ileri sürmüş olsaydı, artık hak sahipliği kanıtlanmış olacağı için, davanın da kabul edilmiş olacağını, Mahkemenin dayandığı kararda, müvekkil şirketin … markalı mağazasında züccaciye ürünlerinin hali hazırda kullanıldığının kanıtlanmadığı belirtilmiş ve buna bağlı olarak müvekkil şirketin züccaciye ürünlerini de içerecek şekilde mağazacılık hizmetleri için hak sahibi olmadığı varsayımından yola çıkılarak karar verilmiş olduğunu, müvekkili şirketin … markasını 35.05 sınıfında 2004 yılından beri tescil ettirdiğini ve … mağazalarında, hali hazırda … markalı züccaciye ürünlerini sattığını, tescil ve öncelik ilkeleri göz önünde bulundurulduğunda, müvekkili şirketin hak sahibi olduğunun görüleceğini, müvekkili şirketin züccaciye ürünleri satışı hizmetini içeren mağazacılık hizmet markasının sahibi olduğunu, davalının … markasını mağaza ismi olarak kullanmasının, açıkça müvekkil markasına tecavüz teşkil ettiğini, -Ankara 2. FSM’nin E. 2014/184, K. 2014/347 no.lu kararının ve Yargıtay’ın Onama kararında, müvekkili şirketin … markalı mağazasında züccaciye ürünlerinin kullanıldığının kanıtlanmadığı belirtildiğini ve buna bağlı olarak müvekkili şirketin züccaciye ürünlerini de içerecek şekilde mağazacılık hizmetleri için hak sahibi olmadığı varsayımından yola çıkılarak karar verildiğini ancak … Ltd. Şti ile müvekkili şirket arasında Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada, E. 2015/110, K. 2016/49, T. 17.03.2016 tarihli kararı ile, müvekkili şirketin mağazacılık sektöründe, www…com.tr sanal mağazasında … markasını kullandığı, bu sanal mağazada … markası ile züccaciye ürünleri sattığını ve bu satışın hukuka uygun bir satış olduğunu tespit edildiğini, Yargıtay’ın bu kararı da, sadece yönlendirici kod açısından Bakırköy 1. FSHHM’nin kararını bozduğunu, kararın bu kısmının ise işbu dava ile hiç ilgili olmadığını, işbu dava konusu uyuşmazlık çözümlenirken, müvekkili şirketin … markalı ürünleri yıllardan beri … mağazasında hukuka uygun bir şekilde sattığı hususunun göz önünde bulundurulmasını talep ettiklerini, -Mahkeme’nin, gerçek anlamda bir inceleme içermeyen bilirkişi raporunu, kararına dayanak olarak kabul ettiğini, -… markasının başkaları tarafından farklı mal/hizmetler için kullanılmasının, müvekkili şirketin 35.05 sınfında tescilli marka sahibi olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğini, her bir kullanım ve tescilin ayrı ayrı inceleneceğini, işbu davanın konusunun da, züccaciye alanında davalı tarafından kullanılan … markası olmadığını, … markasının davalı tarafından mağazacılık sınıfındaki kullanımı olduğunu, bu hususun göz önünde bulundurularak kararın kaldırılması gerektiğini, -Müvekkili şirketin 35.05. sınıfında tescilli … markası ile satış yapan mağazasında … markalı züccaciye ürünlerini yıllardan beri kesintisiz sattığını ve davalı şirketin 2014-2015 yılına kadar … markası ile mağazası olmamasına rağmen … markalı züccaciye ürünleri sattığının www…com.tr ve www…com.tr alan adlarını kullanmasının müvekkili şirketin marka hakkını ihlal ettiği hususunun tespit edilmesi gerektiğini, davalının 2014 yılına kadar züccaciye ürünlerini üçüncü kişilere ait züccaciye mağazalarında, 2008 yılından itibaren de www…com.tr alan adlı mağazasında sattığını, … markasının züccaciye ürünleri için ilk tescil edildiği 1997 yılından 2014 yılına kadar davalı şirketin tamı tamına 17 senedir … markalı züccaciye ürünlerini satmak için … mağazası açmadığını, bu davanın konusu, davalının hak sahibi olmamasına ve müvekkili şirketin mağazacılık alanında hak kazanmış olmasına rağmen, … ibareli mağaza açması hususunun, müvekkili şirketin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinin tespiti olduğunu bu sebeple davalının fillerinin müvekkil şirketin marka hakkına tecavüz ettiği hususunun tespit edilmesini ve bu yönde Yüksek Mahkeme tarafından karar tesis edilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve tarafların marka olarak kullanmak istedikleri ibareler arasında, 556 Sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas bulunduğunun açık olduğu gibi, davacının züccaciye mallarının satışına özgülenmiş 35/8. sınıf mağazacılık hizmetlerinin de davalı markaları ile iltibas oluşturacağı, ancak ticari bir malı üreten işletmenin, ürettiği malı satmasının, işin doğası gereği ve ticari faaliyetin zorunlu bir sonucu olduğu dolayısıyla 556 Sayılı KHK.’nın 8/4 maddesinin şartlarının somut olayda oluşmayacağı, davalının kullanımının tüm bu sebeplerle marka hakkına tecavüz oluşturmadığı, … ibaresinin davalıya ait mağaza isminde kullanımı ile davacı adına tescilli … ibareli markalar arasında iltibas tehlikesi ve karıştırılma ihtimali bulunmadığı, davalının bahse konu kullanımlarının TTK m.55 f.l (a) bendi kapsamında haksız rekabet teşkil etmediği görülmekle ilk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı itibariyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Bu sebeplerle davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalılar vekilinin, tazminat davası yönünden vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğu yönündeki istinaf sebebi haklı görülmekle, istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına, davalılar vekilinin vekalet ücretine yönelik talebi haklı görüldüğünden bu yönden kararın düzeltilmesi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KABULÜNE, 3- İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20/03/2018 tarih, 2017/17 E., 2018/59 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davacının davasının reddine dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 4- Davacının davalılar aleyhine açtığı işbu davanın REDDİNE, 5- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- 492 sayılı Harçlar Kanunu Gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 49,30 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 5/b- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5/c- Davalılar tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine, 5/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, marka hakkına tecavüz talebi yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine, 5/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, haksız rekabet talebi yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine, 5/g- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10.ve 13/(2). maddelerine göre maddi tazminat talebi yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine, 6- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 6/a- Davacı vekilinin istinaf istemi reddedildiğinden alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harçtan peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile 44,80 TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 6/b- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalılar tarafından yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde kendilerine iadesine, 6/c- İstinaf yargılaması için davalılar tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine, 6/d- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 6/d- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.14/04/2022