Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1003 E. 2022/590 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1003
KARAR NO: 2022/590
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/04/2018
NUMARASI: 2014/774 E. 2018/529 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Çorlu’da inşaat yalıtım işleriyle iştigal eden bir firma olduğunu, müvekkili hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile bonoya dayalı icra takibi başlatıldığını, bu takip nedeniyle yapılan tebligat sayesinde müvekkilinin böyle bir senetten haberdar olduğunu, şirket unvanının taklit edilmek suretiyle sahte senet düzenlenerek imzalandığını, alacaklı tarafla irtibata geçilip durumun izah edilmesine rağmen müvekkili firmanın mallarına haciz konulduğunu senette ciranta olarak gözüken … Ltd. Şti. Yetkililerinin Çorlu’da aynı şekilde birçok firma adına sahte senet düzenleyip banka ve kişileri dolandırarak ortadan kaybolduğunu, bu firma hakkında Çorlu CBS’na sahtecilikten dolayı … Sor. Sayılı dosyasıyla suç duyurusunda bulunulduğunu beyanla menfi tespite karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın senedi müvekkil bankaya ciro eden … Ltd. Şti.’ye ihbarının gerektiğini, müvekkil bankanın Hadımköy şubesiyle dava dışı … Ltd. Şti. arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden krediler kullanıldığını, dava dışı firma lehine kullandırılan kredilerden kaynaklanan 1,019.329,58-TL nakit ve 8.960,00-TL gayri nakit borçları içeren hesapların 18/04/2014 tarihi itibariyle kat edilmiş olup Bakırköy … Noterliğinin 18/04/2014 tarih ve …, … yevmiye nolu ihtarnameleri ile borçların ödenmesinin talep edildiğini, çekilen ihtara rağmen borçların ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığını, davacı-borçlu ile bonoyu müvekkil bankaya ciro eden … Ltd. Şti. arasında ticari bir ilişkinin olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesince; “Senette keşideci sıfatıyla atılan imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı, sahtecilik iddiasının senet metninden anlaşılabilir mutlak defi niteliğinde olduğu ve herkese karşı ileri sürülebileceği takdir edilmekle davacının dava konusu 30.000,00 TL bedelli bonodan dolayı İstanbul … İcra Müd. … Esas sayılı dosyası nezdinde başlatılan icra takibi dolayısıyla borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir. Bunun yanında bonodaki ciro silsilesine göre davalı bankanın son hamil olarak kötüniyetli sayılamayacağı keza davacının bu yöndeki beyanını ispata dair dosyaya herhangi bir delil de sunulmadığı anlaşılmakla kötüniyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davacı-borçlunun Yerel Mahkeme’ de açmış olduğu davada, takibe konu bononun sahte olduğunu ileri sürerek müvekkili bankaya borçlu olmadıklarını iddia ettiğini, bunun üzerine bilirkişi tarafından yapılan imza incelemesinde imzanın davacı-borçlurun eli ürünü olmadığı tespit edilerek Yerel Mahkemece sadece işbu rapor dikkate alınarak eksik değerlendirmeyle usul ve hukuka aykırı olarak müvekkili banka aleyhine karar verildiğini, 2-Yerel mahkemenin, davacı-borçlunun, dava dilekçesinde takibe konu bonodaki imzaya açıkça İtiraz etmemesine rağmen ve sadece imza incelemesi neticesinde dava dosyasına sunulan bilirkişi raporuna göre hüküm tesis etmesinin hatalı olduğunu, 3-Sırf Imza İncelemesine yönelik bilirkişi raporuyla karar verileyeceğini, sadece borçlunun örnek imzaları değerlendirilip, bono üzerindeki imzayla karşılaştırılarak, açıkça imza itirazı olmamasına rağmen, imza itirazı hakkında karar verilemeyeceğini, 4-Aynı imzayı taşıyan başka çek ve ya bonoların ödenip ödenmediğinin, lehdar ile aralarında ticari bir ilişki olup olmadığının tespit edilmesinin de gerekli ve zorunlu olduğunu, işbu sebeple, … Ltd. Şti’nin defter ve kayıtları üzerinde özellikle 2012, 2013 ve 2014 yıllarında davacı-borçlu ile aralarında ticari ilişkinin bulunup bulunmadığının tespitinin yapılması gerektiğini, 5-26.01.2018 Tarihli Bilirkişi Raporunun eksik ve yeterli inceleme yapılması olanağı olmayan belgelerle hazırlandığını, iş bu rapora itiraz etmelerine rağmen yerel mahkemenin bu rapora dayanarak hüküm tesis ettiğini belirterek, iş bu sebeplerle, yasaya ve usule aykırı verilen İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 19.04.2018 tarih- 2014/774 Esas – 2018/529 karar sayılı ilamın kaldırılmasına ve davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İstanbul … İcra Müd. … Esas sayılı dosyasında 30.000,00 TL bedelli bono nedeniyle başlatılan takipten dolayı İİK 72 maddesi gereğince borçlu olunmadığının tespiti davasıdır. Davacı vekili, müvekkili hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile bonoya dayalı icra takibi başlatıldığını, bu takip nedeniyle yapılan tebligat sayesinde müvekkilinin böyle bir senetten haberdar olduğunu, şirket unvanının taklit edilmek suretiyle sahte senet düzenlenerek imzalandığını, senette ciranta olarak gözüken … Ltd. Şti. Yetkililerinin Çorlu’da aynı şekilde birçok firma adına sahte senet düzenleyip banka ve kişileri dolandırarak ortadan kaybolduğunu, bu firma hakkında Çorlu CBS’na sahtecilikten dolayı 2014/7540 Sor. Sayılı dosyasıyla suç duyurusunda bulunulduğunu belirterek bu takipten dolayı menfi tespit talebinde bulunmuş, davalı vekili, müvekkil bankanın Hadımköy şubesiyle dava dışı … Ltd. Şti. arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden krediler kullanıldığını, dava dışı firma lehine kullandırılan kredilerden kaynaklanan 1.019.329,58 TL nakit ve 8.960,00 TL gayri nakit borçları içeren hesapların 18/04/2014 tarihi itibariyle kat edilmiş olup Bakırköy … Noterliğinin 18/04/2014 tarih ve …, … yevmiye nolu ihtarnameleri ile borçların ödenmesinin talep edildiğini, çekilen ihtara rağmen borçların ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığını, davacı-borçlu ile bonoyu müvekkil bankaya ciro eden … Ltd. Şti. arasında ticari bir ilişkinin olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili iş bu kararı yukarıdaki sebeplerle istinaf etmiştir. Mahkemece senet üzerindeki imzanın senedin düzenleme tarihi itibariyle şirket yetkilisi … eli ürünü olup olmadığına ilişkin ATK Fizik İhtisas Dairesi’den 26.01.2018 tarihli rapor alınmış, raporda İnceleme konusu senedin ön yüzünde atılı borçlu imzaları ile …’nın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’nın eli ürünü olmadığı tespiti yapılmış, emsal imza örnek ve belgelerin senedin düzenleme tarihine yakın tarihli ve mukayeseye yeterli sayıda olduğu, bu anlamda raporun dosya kapsamına uygun ve teknik yeterliliğe haiz olduğu görülmüştür. Senede karşı mutlak defiler, senet hamili olan herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması” “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup, her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. Borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde imzaya ilişkin iddiası mutlak def’idir. “Senetteki imzanın inkarı halinde, imzanın borçluya ait olduğunu ispat yükü belgeyi elinde bulunduran senet alacaklısına aittir. Yargılama sırasında takibe konu senedin kaybolmuş olduğu tespit edildiğinden davalılar imzanın davacı borçlu şirket yetkilisine ait olduğunu ispatlayamamıştır. İmzada sahtecilik iddiası kambiyo senetlerinde mutlak defi olup, lehdar ve ciro yolu ile hamil olan cirantalara ve son hamile karşı ileri sürülebilir…” (Yargıtay 11. HD 2020/5093 E. 2021/5318 K.) Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere, çekte sahtecilik iddiasının mutlak defi olarak herkese karşı sürülebileceği, burada ispat yükünün çekteki imzanın davacıya ait olduğunu iddia eden tarafa ait olacağı açık olup, davalı tarafça, senet altındaki imzanın davacıya ait olduğu kanıtlanamamıştır. Sonuç olarak senet üzerindeki imzanın sahteliğinin mutlak defi olması, davaya konu bonodaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığına dair yeterli bilirkişi tespiti karşısında, davacının davalıya dava konu bonodan dolayı borçlu kabul edilemeyeceği, davalı tarafça istinaf dilekçesinde ileri sürülen itirazlarının mutlak defi karşısında sonuca bir etkisinin bulunmadığı, somut olayda davacı kendi imzasının sahteliğine dayandığından mutlak defi niteliğindeki iddiasını herkese karşı ileri sürülebileceği anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/04/2018 tarih ve 2014/774 E. 2018/529 K. Sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 2.111,03 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 527,75 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.583,28 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a ve 362/1-g maddeleri gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/04/2022