Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1001 E. 2022/740 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1001
KARAR NO: 2022/740
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/01/2018
NUMARASI: 2017/27 E. 2018/17 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı … arasında …’da bulunan … isimli işyerinin devri için sözleşme düzenleyip ödeme planı hazırladıklarını, davalı 2016 Kasım ayına ilişkin ödemeyi yapmadığından aleyhine Kocaeli … icra Müdürlüğü’nün … Esas sayısı ile takip başlatıldığını, takipte zuhulen 2016 yılı Temmuz, Ağustos Eylül ve Ekim aylarına ilişkin miktarında takip konusu yapıldığının fark edilmesi üzerine bu aylara ilişkin talepten feragat edilerek sadece Kasım ayı için ödeme emri tebliğ ettirilmesine rağmen, davalı tarafça borca itiraz edildiğinden, itirazın kısmen iptaline, takibin ödeme planında belirlenen Kasım 2016 tarihine ilişkin olarak 6.000,00 TL’lik miktar üzerinden devamına, davalı tarafın borçlu olduğu miktar yönünden İİK 67/2. gereğince %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Karşı tarafın, haksız ve dayanaksız davasının reddine, davacı-karşı davalı aleyhine, haksız takip sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini, karşı tarafın franchising sözleşmesine, Borçlar Kanunu’na ve Türk Ticaret Kanunu’na aykırı eylemleri sebebiyle müvekkilinin uğramış olduğu zararın fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere, şimdilik 2.000,00 TL’sinin, zarar tarihinden itibaren yürütülecek Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı faiz oranı ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı/Karşı Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davalının karşı davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Taraflar arasında … isimli işyeri devrinin yapıldığı, ödeme planına ilişkin taraflar arasında ihtilaf olduğu, davalı taraf, davacı ile aralarında icra takibine konu ödeme planının daha sonra değiştirildiğini, faturaya dayalı ve davacının imzasının bulunmadığı ödeme planına göre ödeme yapıldığını iddia etse de, davalının iddia etmiş olduğu ödeme planında davacının imzasının bulunmadığı, takibin 12.12.2016 tarihinde başlatıldığı, itirazın iptali davasının 06.01.2017 tarihinde açıldığı, takibin kasım ayına ilişkin 6.000TL lik alacağa ilişkin olduğu, davalı tarafından ise davacının hesabına 20.07.2017 tarihinde 5.000TL, 21.08.2017 tarihinde 6.000TL, 21.09.2017 tarihinde 4.000TL, 24.10.2017 tarihinde 4.000TL havale yapıldığı, bu ödemelerin davacının imzasının bulunmadığı ödeme planına göre yapıldığı, davalının takipten sonra yapmış olduğu ödemelere ilişkin her iki tarafça duruşmada taraflar arasında başka icra takip dosyasının olduğu beyan edilmekle, davalının iş bu icra dosyasına dayalı ödeme yapmış olduğunu ispatlayamadığı anlaşılmakla asıl davanın kabulüne, alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesine, karşı davacı ise davasında davacı-karşı davalının taraflar arasında imzalanan franchising sözleşmesine aykırı davranıp, davalı-karşı davacıyı zarara uğrattığını ispatlayamadığından, karşı davanın reddine” karar verilmiştir. Davalı- karşı davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Taraflar arasında son düzenlenen sözleşmenin, karşı tarafın kesmiş olduğu faturalara göre düzenlenen sözleşme ve ödeme planı olup, karşı tarafın, 17.05.2016 tarihli Seri …, …, … numaralı 3 adet fatura kestiğini ve faturaların ticari defterlerine işlendiğini, toplam fatura bedeli 60.343,06 TL olduğundan, müvekkilinin borcunun da 60.343,06 TL olduğunu, karşı tarafın faturalara itirazı bulunmadığını, son ödeme planına göre, takip ve dava tarihi itibariyle müvekkilinin henüz muaccel hale gelmiş, talep edilebilir bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin, dava ve takipten önce 27.000,00 TL, yargılama sırasında toplam 33.463,06 TL ödeme yaptığını, davalıya faturaların toplam bedeli olan 60.463,06 TL’nın tamamı ödendiğinden davalıya hiçbir borcu kalmadığını, Tacir olan tarafların, alacak iddialarını fatura ve ticari defterleri ile ispat etmesi gerektiğini, VUK 231. maddesinde, “Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır” hükmü uyarınca, karşı tarafın iddia etmiş olduğu alacağını talep edebilmesi için eksik olan fatura miktarını yeni fatura keserek tamamlaması gerektiğini, VUK’nun 231. maddesi gereğince bu durumun mümkün olmadığını, kesilmesi halinde vergi usulsüzlük cezasına sebep olacağını, Hukuk Genel Kurulu kararı uyarınca; karşı tarafın kesmiş olduğu faturalar ile alacağının 60.463,06 TL olduğunu kabul ettiğini, karşı tarafın kestiği, ticari defterine işlediği faturalar ile kendi sunmuş olduğu sözleşme hükümlerini, kendi iradesi ile değiştirdiğinin açık olduğunu, Davacı-karşı davalı tarafından yapılan takibe itirazda ve mahkemeye sunduğu dilekçelerde, “karşı tarafça sunulmuş olan ödeme planı, sözleşme ve tutanağın, tarafların gerçek iradesini yansıtmadığı, taraflar arasındaki son düzenlenen sözleşmenin tarafımızdan sunulan, karşı tarafın kesmiş olduğu faturalara göre düzenlenen sözleşme ve ödeme planı olduğu” hususunun vurgulandığını, ancak, mahkemenin “bu ödemelerin davacının imzasının bulunmadığı ödeme planına göre yapıldığı, davalının takipten sonra yapmış olduğu ödemelere ilişkin her iki tarafında duruşmadaki beyanında taraflar arasında başka icra takip dosyasının olduğu beyan edilmekle davalının iş bu icra dosyasına dayalı ödeme yapmış olduğunu ispatlayamadığı anlaşılmakla” şeklinde gerekçe ile davanın kabulüne karar verdiğinden yasaya aykırı olduğunu, 2-Yargılama sırasında tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmadığını, ödemelerin bu dosya sebebi ile yapıldığının ispat edilemediğinin kabul edildiğini, mahkemenin ödemenin yapıldığını kabul ettiği söz konusu icra dosyaları celp edilip, incelenmediğini, dayanağının araştırılmadığını, mahkemenin, varlığını görmediği icra dosyası sebebi ile ödeme yapıldığını kabul ettiğini, yargılama aşaması ile mahkeme kararında hiç bir itiraz ve beyanlarının değerlendirilmediğini, 3-Dava konusu takipte müvekkilinden 6.000,00 TL talepte bulunduğunu, müvvekkilinin 60.463,06 TL. ödeme yaptığı halde, mahkemece davanın kabulüne karar verilerek, icra inkar tazminatına hükmedildiğini, 4-Dosyada bulunan, Türk Patent ve Marka Kurumunun 14.06.2017 tarihli yazısında “…” ibareli markanın müvekkiline ait olduğunun belirtildiğini, karşı tarafın, aralarındaki franchising sözleşmesine aykırı hareket ettiğini, uyarılara rağmen sigortasız eleman çalıştırdığını, muhasebe kayıtlarında usul ve yasaya aykırı işlemleri olduğunu, müşterilere müvekkilinin markasının hak ettiği şekilde hizmet sağlamadığını, markanın itibar ve şöhretini etkileyecek davranışlarda bulunduğunu, markaya ciddi zararlar verdiğini, ödemesi gereken bedelleri de eksik ödediğini, fatura karşılığında devir etmiş olduğu bazı ürünlerde arızalar tespit edilerek, müvekkili tarafından giderildiğini, yerel mahkeme bu konuda da hiçbir inceleme, araştırma, değerlendirme yapmaksızın davanın reddine karar verdiğinden, kararın hukuka aykırı olduğunu, açıklanan sebeplerle kararının ortadan kaldırılmasına, icranın durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Karar aleyhine Davalı-karşı davacı … vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. 1-Taraflar arasında “… & …” markalı kafe şubesi için 30/11/2015 tarihli franchise sözleşmesi düzenlendiği, daha sonra sözleşmenin sonlandırılarak işyerinin davalı-karşı davacıya devir edildiği ve ödeme planı yapıldığı konusunda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Davacı -karşı davalı tarafça dosyaya sunulan ödeme planına göre; 2016 yılı temmuz ayından itibaren ödeme planındaki taksitler halinde toplam 250.000,00 TL ödenmesinin kararlaştırıldığı, davacı -karşı davalı tarafından, işyerindeki davalı karşı davacıya devir edilen menkullere ilişkin 17/05/2016 tarih ve … seri ve sıra numaralı 1.080,00 TL,17/05/2016 tarih ve … ve sıra numaralı 41.683,06 TL ve 17/05/2016 tarih ve … seri ve sıra numaralı 17.700,00 TL tutarlı faturaların kesildiği, ödeme planına göre 2016 yılı Kasım ayı ödemesinin 6.000,00 TL olarak belirlendiği, dosyaya sunulan her iki tarafın imzasını taşıyan ödeme planı, franchise sözleşmesi ve faturalardan tespit edilmiştir. Faturaya tebliğden itibaren 8 gün içerisinde itiraz edilmemesi, fatura içeriğinin kesinleşmesine sebebiyet verir ise de; kesilen faturalar sadece işyerindeki menkullere ilişkin olup, menkullerin bedeli ile işyerinin devir bedeli birbirinden farklı olduğundan, taraflar arasındaki devir bedelinin faturada yazan miktar olduğunu kanıtlamaya yeterli değildir. Davalı- karşı davacı tarafça; Devir bedeli açıklaması ile 20/07/2016 tarihinde 6.100,00 TL Devir bedeli açıklaması ile 12/08/2016 tarihinde 7.000,00 TL Devir bedeli açıklaması ile 20/09/2016 tarihinde 7.000,00 TL Devir bedeli açıklaması ile 31/10/2016 tarihinde 6.000,00 TL toplam 26.100,00 TL ödeme yapıldığı, 2016 yılı Kasım ayına ilişkin ödeme dekontu bulunmadığı sunulan dekontlardan tespit edilmiştir. Davalı- karşı davacı vekili tarafından fatura tutarı kadar ödeme yapıldığı borcun kalmadığı belirtilmiş ise de; her iki tarafın imzasını taşıyan ödeme tablosuna göre toplam borç 250.000,00 TL olduğu davacı-karşı davalı tarafça kanıtlanmış olup, fatura tutarı üzerinden anlaşma yapıldığının, davalı-karşı davacı tarafça her iki tarafın imzasını taşıyan yazılı belge ile kanıtlanması gerekir. Dosya kapsamında davalı-karşı davacı tarafça bu nitelikte yazılı belge ve Kasım ayı taksiti 6.000,00 TL’nı ödediğine ilişkin dekont sunulmamış ise de; davalı davalı-karşı davacı taraf dilekçesinde 12 numaralı delil olarak yemin deliline dayanmış olup, yemin kati taraf delillerinden olduğundan, mahkemece davalı-karşı davacı tarafın savunmasını yazılı belge ile kanıtlayamadığı kanaatine varılması sebebiyle, re’sen yemin delili hatırlatılarak, kullanıldığı takdirde, yemin metni hazırlamaları için süre verilip, kabulü halinde karşı tarafa eda ettirilip sonucuna göre tüm borcun ödendiğine ilişkin davalı- karşı davacı tarafın savunması değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, bu yönde işlem yapılmadığından, istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir. 2-Davalı-karşı davacı tarafça 1 numaralı delil olarak tarafların ticari kayıt, defter ve belgelerine, 10 numaralı delil olarak bilirkişi incelemesine, 12 numaralı delil olarak yemin deliline dayanılmış, mahkemece tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılmamıştır. 07/12/2017 tarihli oturumda; Davacı-Karşı Davalı Vekili: “biz davalı hakkında iş bu takipten başka bir ya da iki tane icra takibi başlattık onlara da itiraz edildi.” Davalı-Karşı Davacı Vekili: “… Davacı tarafından müvekkilim aleyhine başka açılmış icra takibi vardır.” şeklinde beyanda bulunulmuştur.Mahkemece; Davalının takipten sonra yapmış olduğu ödemelere ilişkin her iki tarafında duruşmadaki beyanında taraflar arasında başka icra takip dosyasının olduğu beyan edilmekle davalının iş bu icra dosyasına dayalı ödeme yapmış olduğunu ispatlayamadığı anlaşılmakla, gerekçesi ile davacı-karşı davalının davasının kabulü ile itirazın iptaline karar verildiği tespit edilmiştir. Taraf vekillerinin beyanlarında, davalı -karşı davacı tarafın takipten sonra yaptığı ödemelerin taraflar arasındaki diğer icra takip dosyalarına ilişkin olduğuna dair iddia ve savunma bulunmadığı halde, ödemelerin diğer icra dosyalarına ilişkin olduğunun kabul edilmesi doğru olmadığı gibi, mahkemece mevcut olduğu beyan edilen diğer takip dosyaları getirtilmeden ve delil olarak dayanılan tarafların defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmadan karar verilmesi usule aykırı olduğu olduğundan, davalı-karşı davacı tarafın istinaf sebebinin kabulüne karar verilmiştir. 3-Davacı tarafça, davalı-karşı davacı aleyhine başlatılan Kocaeli … icra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasına yapılan itirazın Kasım 2016 tarihine ilişkin olarak 6.000,00 TL’lik miktar üzerinden devamına karar verilmesi istenmiştir. Davalı-karşı davacı tarafından 25/05/2017 tarihinde 02/06/2016 tarihli tutanak için açıklaması ile 3.000,00 TL 20/06/2017 tarihinde 02/06/2016 tarihli tutanak için açıklaması ile 4.000,00 TL 20/07/2017 tarihinde 02/06/2016 tarihli tutanak için açıklaması ile 5.000,00 TL 21/08/2017 tarihinde 02/06/2016 tarihli tutanak için açıklaması ile 6.000,00 TL 21/09/2017 tarihinde 02/06/2016 tarihli tutanak için açıklaması ile 4.000,00 TL 24/10/2017 tarihinde 02/06/2016 tarihli tutanak ve ödeme planı için açıklaması ile 4.000,00 TL 21/11/2017 tarihinde 02/06/2016 tarihli tutanak ve ödeme planı için açıklaması ile 4.000,00 TL 12/12/2017 tarihinde 02/06/2016 tarihli tutanak ve ödeme planı için açıklaması ile 3.463,06 TL Devir bedeli açıklaması ile 20/07/2016 tarihinde 6.100,00 TL Devir bedeli açıklaması ile 12/08/2016 tarihinde 7.000,00 TL Devir bedeli açıklaması ile 20/09/2016 tarihinde 7.000,00 TL Devir bedeli açıklaması ile 31/10/2016 tarihinde 6.000,00 TL Toplam 59.563,06 TL ödeme yapıldığı sunulan dekontlardan tespit edilmiştir. Alacak likit ise İİK 67/2. maddesindeki itirazının haksızlığına karar verilen borçlunun, devamına karar verilen alacak miktarının % 20’nden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edileceğine ilişkin yasal düzenleme ve mahkemece davalı- karşı tarafça sunulan ödeme planı, davacı karşı davalı tarafın imzasını taşımadığından bağlayıcı kabul edilmediği için itirazın iptaline karar verilmesi karşısında, kabule göre icra inkar tazminatına karar verilmesinde yasal düzenlemelere aykırılık mevcut değil ise de; davalı- karşı davacı taraf yemin deliline dayanmış olup, kati taraf delili olan yemin delili hatırlatılıp, sonucuna göre geçerli olan ödeme planı tespit edilerek, taraf defterleri üzerinde inceleme de yaptırılarak itirazın haklı veya haksız olduğu konusunda karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmadığından, istinaf sebebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. 4-Karşı davada franchise sözleşmesine aykırı davranmak suretiyle cezai şarta hak kazandığını iddia etmiş ise de; franchise sözleşmesini karşılıklı anlaşma ile sona erdirdikleri, işyerinin davalı-karşı davacı tarafa devir edildiği ve ödeme planı yaptıkları tarafların kabulünde olup, taraflar yeni şartlarla anlaşma sağlandığı sübuta ermiştir. Davalı- karşı davacı tarafça ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin karşılıklı anlaşma ile franchise sözleşmesi sona erdirilerek yeni şartlarda devir konusunda anlaşma sağlandıktan sonra feshedilen sözleşmeye aykırı davranıldığından bahisle cezai şart istenemeyeceğinden, bu konuda inceleme ve değerlendirme yapılmadığına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan sebepler gereğince, Davalı- karşı davacının, karşı dava yönünden istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, asıl dava yönünden ise istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı/Karşı Davacı vekilinin istinaf isteminin karşı dava yönünden 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Davalı/Karşı Davacı vekilinin istinaf isteminin asıl dava yönünden KABULÜ ile; 3- Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/01/2018 tarih ve 2017/27 E. 2018/17 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 4- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine, 5- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı/karşı davacı tarafından asıl dava yönünden peşin olarak yatırılan 112,00 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 6- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince istinaf istemi esastan reddedilen karşı dava yönünden alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının Davalı/Karşı Davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 7- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 8- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı/karşı davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6 ve 362/(1)/g. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 28/04/2022