Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/986 E. 2023/812 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/986
KARAR NO: 2023/812
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/05/2023
NUMARASI: 2023/320 Esas – 2023/317 Karar
DAVA: İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/09/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati hacze itiraz eden vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati hacze itiraz eden vekili Mahkememize sunduğu 31/05/2023 dava tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı talep dilekçesinde özetle; Borçluların borcundan dolayı vermiş olduğu 25.05.2023 vade tarihli, 1.500.000,00 TL bedelli, … Bankası A.Ş… Şubesine ait … seri nolu çek nedeniyle müvekkilinin alacaklı olduğunu, alacağın vadesinde ödenmediğini, bütün talep ve ihtarlarına rağmen borçların ödenmediğini, borçluların mal kaçırma ihtimali olduğunu, borçluların menkul ve gayrimenkul mallarıyla 3. şahıslardaki hak ve alacakları hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ D. İŞ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “İhtiyati haciz, İİK’nin 257 vd. Maddelerinde yazılmış olup, 257. Md. Uyarınca, ihtiyati haciz vadesi gelmiş bir para borcu için istenebilecektir. Aynı maddeye göre vadesi gelmemiş borçtan dolayı ihtiyati haciz istenebilmesi için borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlanması, yahut kaçmış olması veya bu maksatla alacaklarının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması gereklidir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 258,1 hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin “alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin “alacağın varlığına kanaat getirmesinden” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Yaklaşık ispatın bulunması hukuken yeterlidir. Bununla birlikte, özellikle hukuki bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması tercih edilmesi gereken bir seçenektir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin bir yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip uyuşmazlığı sona erdirmek değildir. İhtiyati hacizde amaç, ihtiyati tedbire benzer şekilde, Anayasanın 2’nci maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesinin bir gereği olarak, bireylere etkin hukuki himaye sağlamaktır. İhtiyati haciz yargılamasında, etkin hukuki himaye sağlamak, bunu sağlarken mümkün olduğunca çabuk ve seri hareket etme gerekliliği, usul kurallarına göre maddi hukuka dayanan hakkın araştırılmasından önce gelir. Maddi hukuka göre kimin haklı kimin haksız olduğu, İcra ve İflas Kanunu’nun 264’üncü maddesi çerçevesinde itirazın kaldırılması veya itirazın iptali davası çerçevesinde ya da açılacak bir menfi tespit veya istirdat davası sırasında incelenerek sonuçlandırılacaktır. Ayrıca, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için “alacağın yargılamayı gerektirmemesi” şeklinde bir koşul kanunda öngörülmemiştir. Aksine, İhtiyati hacze konu her alacağın, kural olarak İİK’nın 264’üncü maddesi kapsamında “yargılamayı gerektirmesi” olasılığı, kanunda açıkça kabul edilmektedir. İcra ve İflas Kanunu’nun 257’nci maddesine göre “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı…”ihtiyati haciz isteyebilir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’ nın 257/1 maddesindeki koşulların gerçekleşmesi gerekli ve yeterlidir. Bu husus alacağın para borcuna ilişkin olması rehinle temin edilmemesi ve vadesinin gelmesidir. Bu anlamda kesin ispat vasıtaları gerekmemekte olup, alacağın varlığına ilişkin yaklaşık bir kanaat edinilmesi ihtiyati haciz kararı verilmesi için yeterlidir. İhtiyati hacze itiraz İİK’ nın 265. maddesinde düzenlenmiş olup, adı geçen maddenin birinci fıkrasına göre borçlu, kendisi dinlenilmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı itiraz edebilir. Eldeki uyuşmazlıkta ihtiyati hacze itiraz nedenleri İİK’ nın 265. maddesi ile örtüşmediğinden talebin reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz talep eden karşı taraf vekili istinaf dilekçesinde özetle; İhtiyati haciz konusu olan 25.05.2023 vade tarihli 1.500.000 TL bedelli … Bankası A.Ş … şubesine ait … seri nolu çek müvekkilin hamilinde iken kaybolduğunu, müvekkil çekin zayi olmasından dolayı Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığına giderek suç duyurusunda bulunduğunu, ilk derece mahkemesinde dosya içerisine sunulduğu, müvekkil suç duyurusunda bulunduktan sonra kıymetli evrakın zayi olmasından dolayı çekin iptali için İstanbul 4. Ticaret Mahkemesinin 2023/367 E. Sayılı dosya için ödemeden men kararı almak için başvuru yaptığını, mahkemenin vereceği süre içerisinde de çekin iptali noktasında davayı açacağını, çek müvekkilin hamilinde iken zayi olduğunu, çek üstü doldurularak tedavülde kullanılmaya başlandığını, özellikle çek üzerindeki imza müvekkile ait olmadığını, mahkemeye ibraz edilen çekin arka tarafında da ilgili bankaca şerh ”bu çek 30.05.2023 tarihinde ibraz edilmiş ancak yapılan inceleme sonucunda söz konusu çekteki imzanın keşideciye ait olmadığı kuşkulu olduğundan üzerinde herhangi bir işlem yapılamadığı” şeklinde düşünüldüğünü, bu da göstermektedir ki müvekkile ait çekler kötü niyetli bir şekilde doldurulup tedavüle sürüldüğünü, tüm bunlarla birlikte müvekkilin mal varlığı yerinde olup mal kaçırma durumunda söz konusu olmadığını, mevcut ikameti bulunduğunu, kötü niyetli 3. Kişilerin haksız şekilde yararlanarak sebepsiz zenginleşmesine mahal vermemek ve ve müvekkilin mağdur olmaması için verilen kararın bozularak ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiğini, mahkemece ihtiyati haczin kaldırılması talebimiz esas yönünden kabul edilmemiş olup, verilen karar esas yönünden de hukuka aykırı olduğundan İstinaf talebimizin kabulüne, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, verilen usule ve hukuka aykırı ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin ihtiyati haciz talep eden alacaklı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, kambiyo senedine (çek) dayalı olarak verilen ihtiyati haczin itirazen kaldırılması, istemidir. İlk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiş, karara karşı keşideci borçlu … tarafından mahkemenin yetkisine, çekin hamilinde iken kaybolduğu ve sahte düzenlendiği gerekçesi ile ihtiyati haciz şartlarına itiraz edilmesi üzerine ilk derece mahkemesince duruşma açılarak yapılan inceleme sonucunda 15/06/2023 tarihli ek karar ile itirazın reddine karar verilmiş karara karşı borçlu vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, mahkemenin ihtiyati haciz kararı verme hususunda yetkili olup olmadığı ve ihtiyati haczin şartlarının bulunup bulunmadığı noktasındadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257/1. maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır (Yargıtay 19.HD’nin 12/12/2019 Tarih, 2019/2300 E-2019/5531 K). İhtiyati hacizde hangi mahkemenin yetkili olduğunun İcra ve İflâs Kanunu’nun 258. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 50. maddesi uyarınca belirlenmesi gerekir. Anılan maddenin birinci fıkrası “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümleri (HMK.m. 5-19) kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir.” hükmünü haiz bulunduğundan, bu hususta Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye ilişkin kurallarının göz önünde bulundurulması gerekir. HMK 10. maddesi hükmü uyarınca sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. HMK ‘nın 7. Maddesi uyarınca davalı birden fazla ise dava bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Çekten kaynaklanan borç aranılacak borçlardandır. İhtiyati haciz isteminde yetkili mahkeme akdin ifa yeri olan borçlunun yerleşim yeri ve ödeme yerinin bağlı bulunduğu yer mahkemeleridir. Ayrıca birden fazla borçlu olması halinde borçlulardan birinin ikametgahı mahkemesinden de ihtiyati haciz talep edilebilecektir. Somut olayda çekin keşide yeri İstanbul olup çek lehdarı borçlu …’in ikametgah adresinin Pendik/İstanbul olduğu, borçlulardan birinin ikamet adresinin yetkili olması halinde diğer borçlu içinde mahkemenin yetkili hale geleceği anlaşılmakla itiraz eden borçlunun yetki itirazına ilişkin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Esasa yönelik olarak ihtiyati hacze itiraz eden borçlunun çekin hamilinde iken kaybolduğu ve sahte düzenlendiğine yönelik iddialarının ise ihtiyati hacze itiraz aşamasında değerlendirilmesi mümkün olmayan hususlar olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati hacze itiraz eden vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği kanaatindeyim.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati hacze itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İhtiyati hacze itiraz eden vekili tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-İhtiyati hacze itiraz eden vekil tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.14/09/2023