Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/972 E. 2023/877 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/972
KARAR NO: 2023/877
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/12/2021
NUMARASI: 2021/793 Esas – 2021/978 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/09/2023
Dairemizce verilen 07/04/2022 tarih ve 2022/613 Esas, 2022/440 Karar sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15/02/2023 tarih ve 2023/344 Esas, 2023/869 Karar sayılı ilamıyla bozulmakla, dosyanın Dairemizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp duruşmalı olarak yapılan incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından vekiledeni ve diğer borçlular aleyhine İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile 01.04.2016 vade tarihli 500.000-TL bedelli senede dayalı olarak icra takibine girişildiğini, müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla vekiledenine gönderilen ödeme emri ile 63.493,97-TL nin ödenmesi talep edilmiş ise de, takip konusu bonoda imzası bulunanlardan hiçbirisinin bonoda yazılı olan 500.000-TL’yi davalı bankadan almadığını, dolayısıyla söz konusu bononun gerçek bir borç karşılığı düzenlenmediğini, isbat külfetinin davalıda olduğunu ayrıca bono içeriğinde ihdas sebebi nakit olarak belirtilmiş ve bononun bu kayıtla bağlı olduğunu, bedel kaydının alacaklı tarafından ta’lili halinde de ispat yükünün temel borç ilişkisine dayanan alacaklı yanda olduğunu, davalı bankanın davaya konu bonoya dayalı olarak keşideci ve diğer müşterek borçlulara bu bedeli nakten ödediğini makbuz ya da hesaplarına aktarılmış havale, EFT yada virman işlem belgesi ile kanıtlaması gerektiğini beyanla, takibe konu olan bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti ile, takibin ve takibe konu bononun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Ön inceleme duruşmasında davaya dayanak edilen bononun bütün şartlara haiz olduğunu, ayrıca icra takibinin 500.000.-TL miktarlı icra takibi olmayıp, bonoda borçlu olarak gözükenlere sadece 60.000.-TL verildiğini ve dolayısıyla 60.000.-TL ve işleyen faiz ve komisyonu için takibe giriştiklerini, vekiledeni bankanın, borçlulara genel kredi sözleşmesine dayalı olarak 60.000.-TL kullandırdığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; “Somut olayda ispat yükü MK ‘nun 6. maddesindeki genel kural gereği davalı – alacaklıdadır. Dosyada davalı tarafından ibraz edilmiş kredi işlemleri talep formu sureti, asıl ve kefil borçlulara gönderilen Beyoğlu … Noterliğinin 07.04.2016 tarihli ihtarnamesi (ekleri hesap özeti ve tebliğ şerhi yoktur) ve bono aslı mevcut olup, verilen uzun süreli kesin mehillere rağmen davalı banka vekili ön rapor doğrultusunda istenilen ve davanın ispatı için zorunlu belgeleri ibraz etmemişlerdir. Kambiyo senetleri kural olarak sebepten mücerret iseler de, tek başına alacağın varlığını ispata yeterli değillerdir. Bononun hangi alacak sebebiyle verildiği ve dayanağı davalı yanca kanıtlanmalıdır. Davalı yana HMK uyarınca tanınmış süreler ve mahkemece verilen sürelere rağmen davayı ispata dair delillerini sunmadıkları, davaya cevap vermedikleri, yemin deliline de dayanmadıkları, sonuç itibariyle davalının ispat yükünü yerine getirmediği, takip konusu bononun gerçek bir borcu temsil ettiğinin ve dava konusu bonoya dayalı olarak davalı bankanın alacaklı olduğunun kanıtlanamadığı anlaşılmakla, davanın kabulü ile davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … takip dosyasına dayanak edilen; 01.04.2016 ödeme günlü, 500.000-TL bedelli, 28.04.2010 tanzim tarihli bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı banka vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili banka ve … Tic. Ltd. Şti. ile arasında 28.04.2010 düzenleme ve 01.04.2016 ödeme tarihli bono düzenlendiğini, bu alacak, kredi sözleşmesi borcundan kaynaklandığını, davacının bono üzerinde açıkça gösterildiği gibi müteselsil kefil yani aval olduğunu, bono üzerindeki ödeme günü geçmesine rağmen borçlu tarafından ödeme yapılmadığı için müvekkilinin kambiyo senedi yollarına mahsus takip başlattığını, bono her ne kadar 500.000,00 TL değerinde bir bono olsa da, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esaslı dosyası ile 11.10.2016 tarihinde başlatılan takipte yer alan takip talebinde asıl alacak miktarı 60.000,00 TL olmakla beraber, faizlerle beraber takibin toplam değeri 63.493,97 TL olduğunu, müvekkili banka, defter ve kayıtları üzerinde yerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, takip tarihi itibariyle takip talebindeki miktar kadar kredi alacağının olup olmadığının tespiti yapılabilecekken ilk derece mahkemesince, delil toplama görevi yerine getirilmediğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, icra takibine konu edilen bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir…. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı banka vekilince istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan istinaf incelemesi neticesinde, Dairemizin 07/04/2022 tarih ve 2022/613 Esas, 2022/440 Karar sayılı kararı ile; “Dava konusu 28.04.2010 tanzim ve 01.04.2016 vade tarihli 500.000 TL bedelli ihdas nedeni “nakden” olan bononun keşidecisi … Tic.Ltd Şti, lehtarı davalı banka, aval verenleri …, … ve davacı … olduğu, görülmüştür. Kambiyo senedi niteliğinde olan bono, düzenlenmesine esas teşkil eden temel ilişkiden bağımsız, karşı edimin ödenmesi şartına bağlanamayan, kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi taahüdünü içeren mücerret (soyut) bir borç ilişkisini ifade etmektedir. Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senediyle borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle yükümlüdür. Aval verenin borcu bağımsız bir borçtur, bir diğer ifade ile feri nitelikte değildir. Aval ile teminat altına alınan borç geçersiz olsa bile, aval verenin sorumluluğu devam eder. Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da, aval verenin taahhüdü geçerlidir. Yani lehine aval verilenin borcu geçersiz olsa bile, aval veren bu geçersizliği ileri süremez. Lehine aval verilenin mevcut olmaması, ehliyetsiz olması ya da imzasının sahte olması hâlinde de aval verenin sorumluluğu devam eder. Aval veren, sadece kambiyo senedindeki zorunlu şekil eksikliğini ileri sürebilir (TTK m.702/2). Dolayısıyla aval veren kişinin teminat altına aldığı borç şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da, aval verenin taahhüdü geçerli olup, aval veren tarafından şekle ait noksanlıklar dışında itirazda bulunulması mümkün değildir. Bu durumda, dava konusu bononun avalisti olan davacının bononun keşidecisi ve lehtarı arasındaki temel borç ilişkisinden kaynaklı kişisel defilere yönelik olarak, kambiyo senedinin bedelsiz olduğunu ileri süremeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmadığı” gerekçesi ile davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1.b.2 maddesi gereğince, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir. Dairemizce verilen bu karara karşı davacı vekili tarafından temyiz yasa yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15/02/2023 tarih ve 2023/344 E. 2023/869 Karar sayılı ilamı ile; “…Her ne kadar kambiyo senedi niteliğindeki dava konusu bononun bedeli 500.000 TL ise de davalı banka tarafından dava dışı şirketin kredi borcu ile ilişkilendirilerek 60.000 TL asıl alacak üzerinden keşideci şirket ve aval verenler aleyhine icra takibi başlatılmıştır. Bu durumda uyuşmazlık konusu tutar bono bedelinin tamamı değil takipteki asıl alacak miktarı olan 60.000 TL’dir. Ne var ki Bölge Adliye Mahkemesinin 2020/154 E.- 2020/482 K. sayılı kararı ile harcın dava değeri olarak gösterilen 63.493,97 TL üzerinden tamamlatıldığı, bono bedeli olan 500.000 TL üzerinden peşin nispi harcın tamamlatılması gerektiğinden bahisle kararın kaldırılıp dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi üzerine İlk Derece Mahkemesince 500.000 TL üzerinden harç ikmal ettirilip davaya devam edildiğinden davacının temyizi üzerine Dairemize intikal ettirilen dosya hakkında esas hakkında inceleme yapılması gerekirken ikmal ettirilen harç tutarı gözden kaçırılarak Dairemizin 20.06.2022 tarih ve 2022/3826 E.- 2022/5014 K. sayılı ilamı ile dava değerinin 63.493,97 TL olarak kabulü ile temyiz isteminin miktardan reddine karar verilmesi maddi hataya dayalı olup Dairemizin temyiz isteminin miktardan reddine ilişkin ilamının kaldırılmasına ve davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine karar vermek gerekmiştir.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki 3 numaralı paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Davacı, dava konusu bonoda avalist sıfatını taşımaktadır. Davacı, somut uyuşmazlıkta davalı alacaklının bonodaki “nakden ahzolunmuştur” ibaresini eylemli olarak talil ettiğini ileri sürmüşse de 6102 sayılı Kanunun 702. maddesi gereği, aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerli olduğundan davacı ihdas nedeninin talil edildiği gerekçesiyle borçtan sorumlu olmadığını ileri süremez. Öte yandan davacı, bono ile ilişkilendirilen borcun keşideci ya da avalistlerce ödendiğini de iddia etmediğinden mahkemece alacaklı bankanın takip konusu tutar yönünden davanın esastan reddine, takibe konu 500.000,00 TL tutarındaki borcun 440.000,00 TL tutarındaki kısmı üzerinde bir uyuşmazlık yoksa da Bölge Adliye Mahkemesinin 2020/154 E.- 2020/482 K. sayılı kararı ile dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi üzerine harç 500.000,00 TL üzerinden ikmal edildiğinden uyuşmazlık konusu olmayan kısım için hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi, buna dair vekalet ücretinin de bu çerçevede belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığı” gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamı üzerine Mahkememizce HMK’nın 373/3. Maddesi uyarınca duruşma açılarak taraf beyanları alınmış, usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, bozma ilamı uyarınca yargılama yapılarak karar verilmiştir. Aval veren, sadece kambiyo senedindeki zorunlu şekil eksikliğini ileri sürebilir (TTK m.702/2). Dolayısıyla aval veren kişinin teminat altına aldığı borç şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da, aval verenin taahhüdü geçerli olup, aval veren tarafından şekle ait noksanlıklar dışında itirazda bulunulması mümkün değildir. Bu durumda, dava konusu bononun avalisti olan davacının bononun keşidecisi ve lehtarı arasındaki temel borç ilişkisinden kaynaklı kişisel defilere yönelik olarak, kambiyo senedinin bedelsiz olduğunu ileri süremeyecektir. Buna göre dava konusu kambiyo senedi niteliğindeki bononun bedeli 500.000 TL ise de davalı banka tarafından dava dışı şirketin kredi borcu ile ilişkilendirilerek 60.000 TL asıl alacak üzerinden keşideci şirket ve aval verenler aleyhine icra takibi başlatıldığından uyuşmazlık konusu tutar bono bedelinin tamamı değil takipteki asıl alacak miktarı olduğu kabul edilerek takibe konu alacak yönünden davanın esastan , uyuşmazlık konusu olmayan bononun kalan kısmı yönünden davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ve usulden reddine karar verilen kısım yönünden davacı aleyhine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ilişkin davasının REDDİNE, takibe dayanak 28/04/2010 tanzim tarihli senedin kalan miktarı yönünden açılan davanın hukuki yarar yokluğundan REDDİNE, 2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 269,85 TL karar harcından peşin alınan 1.085,00 TL harçtan mahsubu ile kalan bakiye 815,15 TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 9.600,00 TL nisbi ve 9.200,00 TL maktu vekalet ücreti olmak üzere toplam 18.800,00TL davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-HMK 333. md. uyarınca davacı ve davalı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider ve delil avansının kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa iadesine, 6-İstinaf yargılamasına ilişkin olarak; a-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, b-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 220,70 TL istinaf başvuru harcı ve dosya masrafı toplamı 326,00‬ TL olmak üzere toplam 546,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, c-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/09/2023