Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/906 E. 2023/728 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/906
KARAR NO: 2023/728
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/04/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/805 Esas (Derdest)
TALEP: İhtiyati Tedbirin Kaldırılması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/07/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün aleyhine ihtiyati tedbir verilen davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili dilekçesinde özetle; …, yirmi seneyi aşkın bir süredir uluslararası taşımacılık sektöründe çalışmakta olduğunu, sektörde bir çok büyük şirkette bir çok önemli pozisyonda üst düzey yöneticilik yaptığı için uluslararası taşımacılık sektöründe Türkiye’nin bilinen profesyonellerinden olduğunu, müvekkilin yöneticilik yaptığı şirketler aracılığıyla tanıyıp takip eden Hong Kong’da mukim … (…) Limited isimli şirketin teklifi üzerine, taraflar 2017 yılında birlikte İstanbul’da mukim davalı … Ltd.Şti’ni kurduklarını, davalı … şirketinin iş hacmi pandeminin etkisiyle her lojistik şirketi gibi oldukça iyi gittiğini, şirketin kârı da bu süreçte arttığını, bu kârlı sürecin sonrasında şirketin tek müdürü müvekkil iken, davalı şirketin diğer ortağının talebiyle alınan genel kurul kararı ile … çalışanı dava dışı … ile müvekkil müştereken temsile yetkili olarak belirlendiğini, şirketin temsil ve ilzamının iki müdürün müşterek imzasına bağlanmasının hemen ardından, 22 Şubat 2021 tarihinde … (…) Limited şirketi temsilcisi ve şirket müdürler kurulu başkanı olan …, müvekkilimin önüne “MÜDÜRLÜK GÖREVİNDEN İSTİFA-ORTAKLIK PAY DEVRİ-REKABET YASAĞI HAKKINDA SÖZLEŞMEDİR” başlıklı bir belge koyarak, “bunu imzalayacaksın ve Hong Kong ile asla iletişime geçmeyeceksin, tek muhatabın benim” şeklinde baskı uyguladığını, müvekkil ise metini okuduğunda, metinde şirket hisselerinin bedelsiz davalı … (…) Limited şirketine devir edileceği ve hemen şirket müdürlüğünden ayrılacağı gibi kabulü mümkün olmayan hükümler görünce, baskı ve tehdide rağmen bu belgeyi imzaladığını, bu süreçten sonra müvekkil şirket mail adresinin şifreleri değiştirilmiş, şirket çalışanlarına müvekkilin şirkette çalışmadığına ilişkin mailler atılmış, müvekkil şirket içerisindeki çalışmasına davalı şirket tarafından son verildiğini, müvekkilin tepki göstermesi üzerine, … tarafından imzalamaya zorladığı sözleşmedeki gibi ilerlenmesinden vazgeçildiği, sulh ile müvekkilin rızasını alarak ilerlemek istedikleri ve müvekkil ile bir başka protokol yapılarak “sözde” ortaklıktan çıkmasına müsaade edileceği, şirket kuruluşundan bu yana dağıtılmamış olan kar paylarının ödeneceği vaat edildiğini, bunun üzerine davalı …avrasya şirketinin vekilleri aracılığıyla bir protokol süreci olduğunu, ancak davalı tarafın müvekkili oyalaması sebebiyle anlaşmaya varılamadığını, davalı şirketin diğer müdürü olan ve büyük ortağın yetkili temsilcisi ve çalışanı olan dava dışı …, şirket hesabından şahsi hesabına 500.000,00-USD geçirmek istediğini, 2021 yılı nisan ayında o gün için 100.000,00-USD karşılığı olmak üzere 800.000,00-TL.’yi şahsi hesaplarına geçirince, bu müdür hakkında Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/22913 Hz. Sy. Dosyası ile şikayetçi olunduğunu ve savcılık makamlarınca, büyük ortağın bu temsilcisinin ve çalışanı olan müdürün hesaplarına bloke konulduğunu, ardından Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/396 E. Sayılı dosyasıyla ‘şirketin fesih ve tasfiyesi istemli ortaklıktan çıkma ve 800.000,00-TL.nin davalı şirketin diğer müdüründen tahsili ile tazmini’ davası açılarak şirkete kayyum atanması talebinde bulunulduğunu ve ihtiyati tedbir taleplerinin kabul edilerek şirkete denetim kayyumu atanmış atandığını ve halen şirkette denetim kayyumları görev yaptığını, müvekkilin davalı şirket tarafından kapı dışarı edilmesinin ardından davalı şirket müvekkilin sektörde her hangi bir girişimde bulunmasının önünü kapatmak, tabiri caizse müvekkilin payını bedelsiz şekilde diğer ortağa devretmemesi nedeniyle müvekkili cezalandırmak amacıyla, şirket esas sözleşmesinde müvekkil aleyhine olacak şekilde değişiklikler yapılmasına ilişkin kararlar aldığını, alınan kararlarda yalnızca müvekkilin hakları sınırlandırılırken davalı şirketin diğer ortağı olan …’in her istediğini yapmasının önü açıldığını, müvekkil aleyhine olan bu kısıtlamalar yanında diğer ortağa geniş yetkiler tanınması dürüstlük kuralına aykırı olduğundan ve 28 günlük çağrı süresine de uyulmamış olması nedenleriyle genel kurul kararının iptali istemelerinin hasıl olduğunu, bu nedenle öncelikle davalı şirketin ve müvekkilin zarara uğramasının önüne geçmek amacıyla ihtiyati tedbir talebimizin kabulüyle, 01.09.2022 tarihli genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılmasına talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ara kararı veren ilk derece Mahkemesi tarafından ihtiyati tedbir talebi hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, ” iptal davasına konu olan olağanüstü genel kurulda alınan kararlar incelendiğinde pay sahibi olan davacının genel kurula katılma, temsil, asgari oy vb. kanun ile ana sözleşmeden kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran hükümler içerdiği, davaya konu kararların yürütülmesinin davacı ortak bakımından telafisi güç zararlara yol açabileceği, bu nedenle davanın esası bakımından yaklaşık ispat koşullarının somut olay bakımından gerçekleştiği, anılan genel kurulda alınan kararların yürütmesinin geri bırakılmasına yönelik ihtiyati tedbirin koşullarının oluştuğu anlaşıldığından talebin kabulüne, davacının şirket ortağı olduğu anlaşılmakla takdiren 250.000,00 TL. Teminat karşılığında davaya konu 01/09/2022 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan kararların yürütmesinin geri bırakılmasına, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Aleyhine ihtiyati tedbir verilen davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mezkur gerekçenin somut olay ile uyumlu olmadığını, 01.09.2022 tarihli genel kurul toplantısı için 03.08.2022 tarihli Sicil Gazetesinde ilan yapılmış olup 28 günlük çağrı süresine uyulduğunu, “şirketin menfaati gerektirmediği hallerde” gücün kötüye kullanılması, azlığın ve münferit ortakların menfaatinin zedelenmesi durumlarını ihtiva eden genel kurul kararlarının dürüstlük kararına aykırı olduğunu, somut olayda ise davacının oy hakkının yanı sıra şirket menfaati korunmakta olup bu durumdan rahatsız olan davacının asıl amacının kendi lehine şirket aleyhine yaptığı işlemleri ört bas edebilmek olduğun nitekim davacının şirket zararına ve kendi lehine yaptığı kazanımların denetim raporları ile sabit olduğunu, davacı taraf ise şirkete verdiği zararların üzerini örterek sorumluluktan kaçmaya çalışmak adına her genel kurul kararının iptalini talep ettiğini, bu kötü niyeti hukuk düzeninin korumayacağını, üstelik genel kurulda alınan kararlara bakıldığında davacının esas rahatsızlığının ne olduğu da anlaşılmakta olup davacı tarafın tamamen şirket menfaatlerini korumaya yönelik olan bu kararların iptalini talep sebeplerinin usulsüzlüklerini örtmek çabasından olduğunu, öyle ki, bir şirketin ortağının şirkette yapılan usulsüzlükler sebebi ile sorumluluk davası açılması, şirketten yapılan yersiz ödemelerin şirkete iadesi, haksız rekabetten dolayı şirket adına dava açılması kararlarından rahatsız olmasının tek sebebinin bu konulardan sorumlu olması olup aksi durumda zaten davacı taraf şirket menfaatine çalışıyor olsa, şirket aleyhine işlemlerin araştırılması ve gerekli davaların açılması için çaba sarf edeceğini, somut olayda ise davacının genel kurulda şirket lehine alınan tüm kararlara muhalif olarak dava açtığını, davacının bu tutumunun sebebi de açıklandığı üzere sorumluluktan kaçarak usulsüzlüklerini kapatmak olduğunu, huzurdaki davaya konu genel kurul kararı ise davalı şirket menfaatine uygun olduğundan bahisle mezkur kararda dürüstlük kuralına aykırılıktan söz edilemeyeceği izahtan vareste olup nitekim davacı yanca da bu hususun tevsik edilmemiş, somut, haklı ve hukuka uygun gerekçelere dayanılmamış olup başka bir ifadeyle azlığın hakkının gözetilmediğinden bahisle mezkur genel kurul kararının dürüstlük kuralına aykırı olduğunun iddia edilmesi eksik, hatalı, hukuka aykırı ve dahi çoğunluğun menfaatini hiçe sayan bir yorum olduğunu, ilgili genel kurul kararından hiçbir şekilde davacının hisselerinin cebren alınması anlamı çıkmadığını, davacının mağdur profili çizmeye çalışarak asılsız iddialarda bulunmakta olup iddialarına somut bir dayanak gösterememekle davacının tüm yargılamalarda kendisini uluslararası alanda tanınan ve aranan bir iş kadını olarak aktardığını, davalı şirketin ana hissedarı olan …’in Hong Kong İdari Bölgesinde kurulu bir şirket olduğunu başından bu yana bildiğini, uluslararası çalışmaları ile ön planda olduğunu beyan eden davacının uluslararası arabuluculuk konusunda yargıya ulaşmasının oldukça kolay olacağını, üstelik uygulanacak olan hukukun yine Türk Hukuku iken davacının yargıya ulaşmasının engellenmesinin mümkün olmadığını, davacının iptalini talep ettiği genel kurul kararlarının tümünün şirket menfaatine yönelik kararlar olduğunu ve kendi kusurlarını örtüp haksız menfaat elde edebilmek adına cirosu oldukça yüksek olan bir şirket hakkında fesih davası açmaktan, yabancı yatırımcıyı ülkeden çekilmeye zorlamaktan çekinmemiş olup bu eylemlerinin tek sebebi de şirket ana sözleşmesinde yer alan denetim şirketlerinden … A.Ş. Tarafından yapılan denetim kapsamında davacının usulsüz işlemlerinin tespit edilmiş olması olduğunu, ilgili raporların dosyada mübrez olduğunu, davalı şirketin sermayesinin tümüyle … tarafından sağlanmış olup davacı yanın tek taraflı, objektiflikten uzak beyanlarına itibar edilemeyeceğini, hisselerin bila bedel devri gibi bir durum mevzu bahis olmadığını, neticeten, davacının iptalini talep ettiği genel kurul kararlarının tümü şirket menfaatine yönelik olup davacının bu kararlar sebebiyle kendi eylemlerinin açığa çıkması telaşı ile işbu davayı ikame ettiğini, keza, şirket aleyhine yapılan iş ve işlemlerin tespiti, tazmini için alınan kararlara şirket ortağının itiraz etmesinin tek sebebinin kendi kusurlarının ortaya çıkacak olması olup davalının bir sermaye şirketi olduğunu, davacının iddialarının mesnetsiz olup, HMK 389. madde uyarınca ihtiyati tedbirin şartlarının da oluşmadığını, kaldı ki davaya konu genel kurul kararları ayrı ayrı sebeplerle alınmış ve ayrı hak ve menfaatler dengesi gözetilerek bu kararın verildiğini, bu meyanda külli bir tedbir yerine, hangi kararlar için ne sebeplerle tedbir kararı verildiğinin gerekçelendirilmek suretiyle ortaya konulması gerekmekte olup muğlak ifadelerle yaklaşık ispat şartı aranmaksızın ve gerekçeleri açıklanmaksızın verilen tedbir kararı, davalı şirketin temel mülkiyet, öz yönetim ve girişim hak ve hürriyetlerine ağır müdahale niteliğinden olduğunu, bununla birlikte şayet bir tedbir kararı verilecekse de öncelikle davacının uygun bir teminat ile davalının zarar ve risklerini HMK 391/2-ç bendi uyarınca teminat altına alması gerektiğini, davacının öngörülen teminat bedelini yatırmadığı ve tedbir kararının uygulanmasını talep etmediği görülmekle anılan karar hukuka aykırılık teşkil etmekle birlikte uygulanması şartları davacı yanca yerine getirilmediğinden halihazırda kararın uygulanmasının mümkün olmadığını, kaldı ki yürütmeyi durdurma, idari yargıya has bir kavram olup ticaret şirketi ve ortakları arasındaki ihtilafta bu şekilde genel ifadelerle şirketin genel kurulunun sanki geçersizmiş gibi hukuki sonuçları olacak şekilde tedbiren kararın uygulamasını durdurmak, açık şekilde usul ve yasaya aykırı olmuş olup yine davacının şirketteki ortaklığının sona ermesi için halihazırda görülen bir dava söz konusu iken genel kurul kararlarına yönelik tedbir kararı verilerek davalı şirketin işlemez kılınmasının kabul edilemeyeceğini, davacının hak ve menfaatleri ile davalı şirketin menfaatlerinin uyuşmadığını, davacının ticari hayatını rakip şirketlerde sürdürmekte iken, davalı şirketin en temel karar organı genel kurulu işlemez hale getirmesi anlamına gelen tedbir kararının ve davacının mesnetsiz iddialara dayalı talebi ile ilgili kararların yürütmesinin geri bırakılmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen ihtiyati tedbir kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesinde özetle: Yerel Mahkemenin kısa kararı ile gerekçeli kararının birbirine uyumlu olmadığını, kısa kararda doğrudan genel kurul kararının yürütmesinin geri bırakılmasına karar verilmişken, gerekçeli kararda bu kez 250.000,00-TL teminat talep edilmekte olup mahkeme tarafından kısa kararda herhangi bir teminat istenmezken, gerekçeli kararda teminat istenmesi kararlar arasında çelişki oluşturmakla ve yargılamanın aleniyetine aykırı olduğunu, asıl olanın duruşma tutanağına yazılıp taraflara tefhim olunan karar olduğun beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Talep, limited şirket genel kurulunda alınan kararların yürütmesinin durdurulması suretiyle ihtiyati tedbir kararı verilmesi, istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ilgili genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin olarak ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. İhtiyati tedbir isteyen tarafça, davalı şirketin 01/09/2022 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulunda alınan kararların iptali istemiyle açılan genel kurul kararlarının iptali davasında ilgili genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin tedbir verilmesi talep edilmiş ve mahkemece talep teminat mukabilinde kabul edilmiştir.6100 sayılı HMK’nın 341/1. maddesine, ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilineceği şeklindeki açık düzenleme karşısında, ara kararların istisnalar hariç olmak üzere istinafı mümkün değildir. Her ne kadar İlk derece Mahkemesince verilen ihtiyati tedbire ilişkin teminat ara kararına, ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafça, duruşma ara kararı ile gerekçeli ara kararın çelişkili olduğundan bahisle katılma yoluyla istinaf kanun yoluna başvurulmuş ise de; mahkemenin istinafa konu kararı, teminata ilişkin ara karar olup, teminata ilişkin ara kararın istinaf edilebileceğine ilişkin Kanunda herhangi bir düzenleme bulunmadığından mahkemenin teminata ilişkin ara kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulamaz. Bu nedenle ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. HMK’nın 393/1. Maddesi uyarınca, ihtiyati tedbir kararının uygulanması, bu kararın, tedbir isteyen tarafa tefhim veya tebliğinden itibaren bir hafta içinde talep edilmek zorundadır. Aksi hâlde, kanuni süre içinde dava açılmış olsa dahi, tedbir kararı kendiliğinden kalkar. Bu kapsamda öncelikle ihtiyati tedbir kararının teminatın yatırılmaması nedeniyle kendiliğinden kalkmış olup olmadığının incelenmesi gerekir.Somut olayda; ihtiyati tedbir kararı ihtiyati tedbir isteyen davacı vekiline 19/04/2023 tarihinde tebliğ edilmiş ancak HMK’nın 394/1. madde hükmüne uygun şekilde kararın tebliği tarihinden itibaren bir hafta içerisinde teminat karşılanarak ihtiyati tedbiri icrası talep edilmemiştir. İstinaf tarihi itibariyle bir haftalık süre geçmiş olup, ihtiyati tedbire ilişkin istinaf incelemesinin yapıldığı tarih itibariyle ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkmış bulunmaktadır. İhtiyati tedbir kararının kendiliğinden kalktığından ihtiyati tedbirin kabulüne karşı başvurulan istinafın konusu kalmamıştır.Tüm bu nedenlerle, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine; konusu kalmayan istinaf başvurusu hakkında inceleme yapılması mümkün olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; 1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK’nın 341/1 ve 346/1. Maddesi uyarınca REDDİNE; Aleyhine ihtiyati tedbir verilen davalı vekilinin konusu kalmayan istinaf başvurusu hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,2-İstinaf yoluna başvuru sırasında alınan istinaf karar harcı ile istinaf başvuru harcının istemleri halinde taraflara ayrı ayrı iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan masrafların ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 13/07/2023