Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/903 E. 2023/735 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/903
KARAR NO: 2023/735
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/05/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2023/270 Esas (Derdest)
TALEP: İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/07/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati haciz talep eden davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati haciz talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; Mısır Arap Cumhuriyeti Kahire İktisat Mahkemesinin 08/09/2020 tarih ve 11K 347 sayılı kararın tanınması ve tenfizi talepli olduğunu, tenfizi istenen karardaki davalının mal varlığını kaçırma ihtimalinin çok yüksek olduğunu, bu nedenle davalı şirketin tüm malvarlığı üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince ihtiyati haciz talebi hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “davacı sadece henüz tanına ve tenfizine karar verilmemiş bir yabancı mahkeme kararına dayanmış olup, bu şekilde yabancı mahkeme kararı tek başına vadesi gelmiş bir para borcunu yaklaşık olarak ispatlamaya elverişli değildir. Dosyada istinaf incelemesinin yapıldığı tarih itibariyle yabancı mahkeme kararına konu alacağın yaklaşık ispatına ilişkin bir belge veya delile de rastlanmamıştır. Ayrıca dava tenfiz istemine ilişkin olup yargılama sonunda bir alacak hükmü kurulması mümkün değildir. Bu halde ihtiyati haczin şartlarının oluştuğunu kabul etmek mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : İhtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında görülmekte olan huzurdaki dava, 08.09.2020 tarihli 11K 347 sayılı Kahire İktisat Mahkemesinde görülüp karara bağlanan ve kesinleşen mahkeme kararının Türkiye’de tanınıp tenfiz edilmesine ilişkin olup, Mısır temyiz mahkemesinden geçerek kesinleşen ve davalının her aşamada avukat aracılığı ile temsil edildiği kararda, davalının 500.000USD tazminat ödemesinin hükme bağlandığını, Kahire İktisat Mahkemesinin kararı ve kesinleşme şerhi usulünce Türkçe’ye tercüme edilmiş ve hem mahkemesince hem de Mısır Türk Büyükelçiliği tarafından tasdik edilerek ilk derece mahkemesine sunulduğunu, revizyon yasağı gereği, Türk hakiminin tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının esasına giremeyeceği mahkemenin bilgisinde olduğunu, davalının, yabancı mahkeme kararının esasına girilerek yeniden tartışılmasını talep ettiğini, oysa bu talebin karşılanmasının hukuken mümkün olmadığını, MÖHUK’daki düzenlemelere bakıldığında “hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması” ibarelerine yer verildiğini, hükmün, mahkeme kararının bir kısmı olduğu ve dava sonucunda tarafların uyuşmazlığını sona erdiren bir karar olduğunun izahtan vareste olup yani yabancı mahkeme kararının tamamının değil, hüküm fıkrasının Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmaması gerekmekte olmakla kamu düzeninden anlaşılması gerekenin ise, Türk hukukunun temel ilke ve prensiplerine, Anayasa ile düzenlenmiş olan temel hak ve özgürlükler ile Türk toplumunun genel ahlakına aykırı olmaması olup, yabancı mahkeme kararı incelendiğinde hüküm fıkrasının Türk kamu düzenine açıkça bir aykırılık taşımadığının görüleceğini, bahsi geçen karar mucibince ihtiyati haciz talebinde bulunduklarını ancak reddedildiğini, davalının davayı uzatmaya matuf olduğu, davalı şirketin … cd.no:… Eyüp-İst.adresinden …Nur sk. .. blok no:… Kadıköy-İst.adresine taşınmış olduğu, piyasanın değişken koşulları,dünyadaki enflasyonist dalgalanmaların sertliği, davalı şirketin cirosunda ve satış kapasitesinde yaşanan düşüşlerin olduğuna dair duyumlar karşısında ihtiyati haciz kararı verilmemesi halinde mahkeme kararının semeresiz kalacağını, öte yandan Mısır İktisat mahkemesinde delillerin tartışılmış olduğu, uzun süren yargılamanın Mısır temyiz mahkemesinden de geçtiğini, hükmedilen tazminatın rehin ile temin edilmediği, kesinleşen mahkeme kararı bulunması hasebiyle vadesi gelmiş bir alacak olduğunu, davacının alacaklı olduğunu gösteren bir mahkeme kararının bulunduğunu beyanla, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Aleyhine ihtiyati haciz istenen davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: davacının istinaf dilekçesinde yer verdiği iddia ve açıklamalarının bir çoğunun tenfiz talebine ve davalı şirketin tenfiz talebine cevaplarına ilişkin olup istinaf başvurusunun konusunun davacının ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin olup davacının tenfiz talebine dair açıklamalarının istinaf edilen karar ile bir ilgisi bulunmadığını, davacının vadesi gelmiş bir alacağı bulunduğunu kanıtlayacak başkaca hiçbir delil sunmadığını, davacı ancak İİK’nın 257/2’inci maddesindeki şartların mevcudiyeti halinde ihtiyati haciz isteyebileceğini ve aranan bu şartların uyuşmazlıkta mevcut olmadığını, davacının tenfiz talebine ilişkin iddialarının tümünü reddettiklerini ve istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, yabancı mahkeme kararının tanınması/tenfizi istemiyle açılan davada ihtiyati haciz kararı verilmesi, istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, talep konusuna ilişkin olarak ihtiyati haciz şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Davacı tarafça Mısır Arap Cumhuriyeti Kahire İktisat Mahkemesinin 08.09.2020 tarih ve 11K 347 sayılı kararı dosyada sunulu vaziyettedir. İhtiyati haciz isteyen taraf, Mısır Arap Cumhuriyeti Kahire İktisat Mahkemesince hüküm altına alınan alacağın ödenmediğinden bahisle incelemeye konu ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkin talebi yapmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257/1. Maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır(Yargıtay 19 HD’nin 12/12/2019 Tarih,2019/2300 E-2019/5531 K). Henüz tenfiz edilmemiş ve tenfiz şartlarını taşıyıp taşımadığı yargılama neticesinde anlaşılacak olan yabancı bir mahkeme veya hakem kararına istinaden tenfiz davasının başında, tenfize konu kararda hükme bağlanan alacağın ‘vadesi gelmiş bir alacak’ olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Buna karşılık yabancı mahkeme veya hakem kararının tenfizini isteyen alacaklı, tenfize konu karardan başka diğer delillerle veya İİK m. 257/f.2’deki şartların mevcudiyetini ortaya koyarak her zaman ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir. Somut olayda, davacı sadece henüz tanına ve tenfizine karar verilmemiş bir yabancı mahkeme kararına dayanmış olup, bu şekilde yabancı mahkeme kararı tek başına vadesi gelmiş bir para borcunu yaklaşık olarak ispatlamaya elverişli değildir. Dosyada istinaf incelemesinin yapıldığı tarih itibariyle yabancı mahkeme kararına konu alacağın yaklaşık ispatına ilişkin bir belge veya delile de rastlanmamıştır. Ayrıca dava tenfiz istemine ilişkin olup yargılama sonunda bir alacak hükmü kurulmasının mümkün olmadığı nazara alındığında talep edilen ihtiyati haczin şartlarının oluştuğunun kabulü mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati haciz isteyen davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati haciz isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İhtiyati haciz isteyen davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati haciz isteyen davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 13/07/2023