Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/76 E. 2023/129 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/76
KARAR NO: 2023/129
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/11/2022
NUMARASI: 2022/634 Esas (Ara Karar)
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/02/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen kararın ihtiyati tedbir talep edenler vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
TALEP: İhtiyati tedbir talep edenler vekili dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi …’ın 23/05/2021 tarihinde vefat ettiğini, …’ın vefat ettiği tarihte davalı … Boya-… Tic. Ve San. AŞ nin %40 hissesine sahip olduğunu, murisin vefatıyla söz konusu %40’lık hisse mirasçıları olan müvekkillerine doğrudan intikal ettiğini, müvekkillerinin murisinin davalı şirkette 08 Kasım 2019 tarihine kadar Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptığını, murisin vefat etmesi durumunda hisseleri müvekkillere intikal edeceği için bu tarihte Yönetim Kurulu üyesi sıfatı ve temsil yetkisi sona erdirilerek şirketten uzaklaştırıldığını, İbrahim Nalbant’ın ise uzun yıllar boyunca davalının Yönetim Kurulu başkanı olduğunu, 08 Kasım 2019 – 02 Ağustos 2022 tarihleri arasında şirketin tek yönetim kurulu üyesi olduğunu, davalı şirkete yönelik bir çok dava açıldığını ve açılan davalardan sonra 02/08/2020 ve 2021 yıllarına ait olağan genel kurul toplantısı yapıldığını, ancak bu genel kurul toplantılarının usule ve yasaya aykırı olduğunu, davalı şirketin yükümlülüklerinin gerçekleştirilmesi ve pay sahipliğine dayanan hakların kullanılabilmesi adına müvekkili tarafından ikame edilen İstanbul 10. ATM’nin 2022/473 esas sayılı dosyası ile şirketin 2020 ve 2021 yıllarına ilişkin genel kurul toplantısının gerçekleştirilmesi akacıyla kayyım atanmasını talep ettiğini, şirkete kayyım atanarak olağan genel kurul toplantısı gerçekleştirilmesinin önüne geçebilmek üzere 02/08/2022 tarihinde 2020 ve 2021 yıllarına ait olağan genel kurul toplantısı gerçekleştirildiğini, yaşanan süreç dikkate alındığında müvekkillerinin ilgili davayı ikame etmeseydi olağan genel kurul toplantısının yapılamayacağının açık olduğunu, 2020 ve 2021 yıllarına ilişkin yıllık faliyet raporunun genel kurul esnasında müvekkilleri yerine vekaleten katılan Av. … ve Av. … teslim edildiğini vekillerinin itiraz şerhi düşerek teslim aldığını, Genel kurulda alınan kararların ticaret sicil gazetesininde tescil edilmediği gibi şirketin internet sitesinde de yayımlanmadığını, müvekkillerinin tüm kararlar alınırken red oyu kullandıklarını ve hem kararlara hem de toplantıdaki usulsüzlüklere dair muhalefet şerhini toplantı tutağına işlettirdiklerini, alınan kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu belirterek, genel kurulda alınan kararların tamamının batıl olduğunun tespitine ve iptaline, Mahkeme aksi kanaatte olursa genel kurulda alınan tüm kararların ve özellikle 5, 6, 8 ve 9 nolu kararların iptaline karar verilmesini talep etmiş, ayrıca, dava sonuçlanana kadar tedbiren, davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri olan … ve kızı …’ın yönetim hakkı ve temsil yetkilerinin kaldırılarak, davalı şirkete kayyım atanmasına, 02/08/2022 tarihinde gerçekleştirilen olağan genel kurul toplantısında alınan kararların uygulanmasının tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 02/08/2022 tarihinde 2020 ve 2021 yıllarına ait Olağan Genel Kurul Toplantısının gerçekleştiğini, toplantının hazırlık aşamaları da dair tüm sürecin usule ve Yasaya uygun olarak yürütüldüğünü, davacıların bilgi alma ve inceleme haklarının müvekkili şirketçe hiçbir surette engellenmediği, davacıların keyfi olarak haklarını kullanmaktan imtina ettiklerini, yönetim kuruluna seçilen … ve … hakkındaki iddiaların dayanaksız olduğunu, bu hususta hiçbir delil sunulmadığını, şirketin birikmiş karının dağıtılmamasına karar verilmesinin şirketin menfaatini koruyucu ticari bir tercih olduğunu, şirket Olağan Genel Kuruluna ilişkin hazır bulunanlar listesi de yönetim kurulu faaliyet raporunda gerçeğe ve mevzuata aykırı hiçbir hususun bulunmadığını, Yasal olarak kayyım atanması için gereken şartların bulunmadığını, davalı şirketin uğrayacağı zararların göz önüne alınarak davacılardan teminat istenmesi gerektiğini belirterek, ihtiyati tedbir taleplerinin reddine ve davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece Mahkemesince ihtiyati tedbire talebine ilişkin 25/11/2022 tarihli ara kararında; “…Somut olayda; 02/08/2022 tarihinde 2020 ve 2021 yıllarına olağan genel kurul toplantısında alınan bir kısım kararların yürütmesinin geri bırakılması hususunda, davacı tarafça hangi dayanılan gerekçeler ile davalı tarafça sunulan beyanlar kapsamına ve davacı belediyenin başkanı dışında beyanları alınan yönetim kurulu üyelerinin olumsuz görüş bildirmiş olmaları karşısında yaklaşık ispat olgususunun gerçekleşmemiş olduğu, ayrıca dava konusu genel kurul kararının üzerinden geçen uzun süre dikkate alındığında tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden şu aşamada bahsedilmesinin mümkün olmadığı, tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zararın doğacağına dair emarelerin de bulunmadığı, tarafların menfaat dengelerinin de gözetilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak genel kurul kararlarının icrasının geri bırakılması talebinin reddine karar verilmiştir. Yine, davanın genel kurul kararlarının butlanı veya iptali talebine ilişkin olması, söz konusu davanın niteliği dikkate alınarak, dava konusu olmayan bir hususta şirket yöneticilerinin görevden tedbiren alınarak şirkete kayyım atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin mümkün olmaması dikkate alınarak, davacı tarafın, dava sonuçlanana kadar tedbiren, davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri olan … ve kızı …’ın yönetim hakkı ve temsil yetkilerinin kaldırılarak, davalı şirkete kayyım atanması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin de reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı ihtiyati tedbir talep edenler vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep edenler vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararında gerekçe olarak belirtilen davacı Belediye ve Genel Kurul Kararının üzerinden uzun süre geçmesinin gerekçelerinin somut olayla uyuşmadığı sabit olduğunu, başka bir karardan kopyala / yapıştır yapılarak verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, bu kapsamda somut olayla ilgisi olmayan hukuka aykırı kararın kaldırılarak ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne dair karar verilmesi gerektiğini, yerel mahkemenin ret kararında gerekçe olarak tedbir kararı verilmemesi halinde müvekkillerin haklarını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşmayacağı ya da tamamen imkansız hale gelmeyeceği belirtildiğini, Yönetim Kurulu Başkanı … ve kızı Yönetim Kurulu Üyesi …’ın araç satış, kayıt dışı ticaret, şirketin içini boşaltma vb. eylemleri dikkate alındığında kayyım ve diğer tedbir taleplerinin reddedilmesi durumunda dava konusu hakların elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceğinin sabit olduğunu, bu kapsamda da ret kararının gerekçesinin gerçeğe aykırı olduğu ve kararın kaldırılması gerektiğini, Yönetim Kurulu Başkanı …’ın davalı şirkete ait araçları kendisi, aile üyeleri veya 3. kişilere devretmiş ya da satış yapmış gösterdiğini, satılan araçların davalı şirkete alım-satım tarihleri incelendiğinde, alım tarihleri ile satış tarihleri arasında çok kısa zaman olduğunu, alım-satım tarihlerinin kısa olması, bazı araçların aynı tarihlerde satılması ya da aynı tarihlerde başkası üzerinden satım yapılması ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, araçların davalı şirket aracılığıyla … ve aile üyelerine devredildiğini, davalı şirketin adeta paravan olarak kullanıldığını ve şirketin zarara uğratıldığını, belirtilen sebepler neticesinde kötü niyeti ve husumeti açık olan Yönetim Kurulu Başkanının ve Yönetim Kurulu Üyesi olan kızı …’ın işbu dava süresince halen Yönetim Kurulu Başkanı ve üyesi olarak görev yapmalarının şirkette serbestçe kayıtdışı ticaret yapmasına sebebiyet vererek telafisi güç sonuçlar doğuracağını, … ve kızı …’ın yönetim hakkı ve temsil yetkilerinin kaldırılarak görevlerinden alınması gerektiğini, dava süresi boyunca telafisi güç sonuçların önüne geçmek maksadıyla davalı şirkete tedbiren kayyım atanması gerektiğini, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkemenin ret kararının kaldırılarak, davalı şirkete tedbiren kayyım atanması gerektiğini, genel kurul toplantısında alınan kararların uygulanmasının tedbiren durdurulmasını ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı … Boya-… Tic. ve San. A.Ş. vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davada dava konusu olmayan konuda ve davanın tarafı olmayan 3.kişi konumundaki Yönetim Kurulu üyeleri aleyhine tedbir kararı verilmesinin hukuken mümkün olamayacağını, dosya kapsamında müvekkil şirkete kayyım atanması şartlarının da bulunmadığını, tedbir talep eden tarafların tedbir taleplerinin reddine karar verilmesini ve vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
GEREKÇE: Talep; şirket genel kurul kararının batıl olduğunun tespiti, bu talep yerinde görülmez ise genel kurul kararlarının iptaline ilişkin davada; genel kurul kararlarının uygulanmasının tedbiren durdurulması ve şirketin seçilmiş yönetim kurulu üyelerinin yönetim ve temsil haklarının kaldırılarak görevden alınmalarına ve şirkete kayyım atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik kararın istinaf incelemesidir. Davalı şirketin 02/08/2022 tarihinde gerçekleştirilen olağan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların Genel Kurul çağrısının usulüne uygun ve süresinde yapılmaması, davacıların bilgi alma haklarının kullandırılmaması ve davacıların paylarına ilişkin hazirun cetvelinin gerçeğe uygun olarak düzenlenmemesi gerekçeleri ile tamamının batıl olduğunun tespiti ve iptalinin talep edildiği, mahkemece aksi kanaat oluşturulması halinde genel kurulun 5,6,8,9 nolu kararlarının iptalinin talep edildiği görülmektedir. Bahsi geçen genel kurul 5 nolu gündem maddesinin “kar dağıtımına” ilişkin olup, oy çokluğu ile kar dağıtımı yapılmamasına karar verildiği, 6. maddesinin “ek bağımsız denetim raporu alınmasına” ilişkin olduğu, görüşmeler sonucunda şirket yönetim kurulu tarafından belirlenecek bir uzmandan rapor talep edilmesine ve Avukat …’in taleplerinin tamamının reddedilmesine oy çokluğu ile karar verildiği, 8. maddesinin “şirketin 2021 ve 2022 yıllarında görev yapacak olan bağımsız denetim şirketinin belirlenmesine” ilişkin olduğu, oylama sonucunda 2021 ve 2022 yıllarında görev yapmak ve sözleşme imzalamak üzere … A.Ş. ‘nin görevlendirilmesine oy çokluğu ile karar verildiği, ayrıca gündem dışı olarak Avukat … tarafından bağımsız denetçilerce yapılması istenilen hususlara ilişkin taleplerde bulunulduğu, yapılan oylama sonunda oy çokluğu ile taleplerin reddine karar verildiği, 9. maddesinin “yönetim kurulunun seçimine” ilişkin olduğu, yapılan oylama sonucunda şirket yönetim kurulu üyeliklerine 3 yıl için görev yapmak üzere … ve …’ın seçilmelerine ve münferiden şirketi temsil etmelerine, …’ın yönetim kurulu başkanı olarak görev yapmasına” karar verildiği görülmüştür. İlk derece mahkemesince 6102 sayılı TTK’nın 449 maddesi gereğince davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin yazılı görüşü alınarak, değerlendirme yapılmıştır. Genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulması talebinin reddine yönelik istinaf talebi yönünden yapıla değerlendirmede; TTK’nın 449. Maddesine göre, genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 389/1. maddesi ise, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir, şeklindedir. HMK’nun 390/2 maddesine göre de, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut olayda; İhtiyati tedbir isteyen davacılar ile davalı şirketin diğer ortakları arasında şirket içi uyuşmazlıktan kaynaklanan davalar bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafça anılan genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulması ileride telafisi güç ve imkansız zararların doğmasını önlemek gerekçesiyle talep edilmiş olmakla birlikte ne tür bir zararın doğacağı somut olarak açıklanmış değildir. İhtiyati tedbir talebine dayanak olarak sunulan deliller davacının iddialarını yaklaşık olarak ispata elverişli değildir. Bunun yanı sıra HMK’nın 389. Maddesinde düzenlenen “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi” sebeplerinin varlığı da yaklaşık olarak ispatlanamamıştır. Yaklaşık ispat şartının gerçekleşmemesi nedeniyle tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin, yönetim hakkı ve temsil yetkilerinin kaldırılarak, şirkete tedbiren kayyım atanması talebinin reddine yönelik istinaf istemi yönünden yapılan değerlendirme de; iptali istenilen genel kurulda … ve …’ın yönetim kuruluna seçildikleri, şirketi münferiden temsile yetkili kılındıkları, 19 Ağustos 2022 tarihli ticaret sicili gazetesinde ilanın yapıldığı, şirketin organsız kalmadığı anlaşılmaktadır. Davacı iddialarının varlığı ihtilaflı ve tespite muhtaç olduğu, bu durumda eldeki davanın konusu da dikkate alındığında mevcut yönetim kurulu üyelerinin tedbiren görevden alınmalarını gerektirir herhangi bir olgu yaklaşık olarak ispatlanmış değildir. TMK’nın 427/4. Maddesi uyarınca bir tüzel kişinin gerekli organlarından yoksun kalması ve yönetiminin başka yoldan sağlanamaması durumunda yönetim kayyımı atanacağı düzenlenmiştir. Genel kurul kararının butlan ile sakat olduğunun tespiti istemine ilişkin davada; davalı şirketin yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine engel bir durum ve şirkette organ boşluğu bulunmadığı gibi yönetiminin başka yoldan sağlanamaması ve genel kurulun toplanamaması gibi bir durum da söz konusu değildir. Bu durumda davalı şirketin seçilmiş yönetim kurulu üyelerinin tedbiren görevden alınarak şirkete kayyım atanması isteminin reddine yönelik verilen kararda bir isabetsizlik yoktur. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi ara kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati tedbir talep edenler vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep edenler vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İhtiyati tedbir talep edenler tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf peşin harcının alınması gereken 179,90 TL karar harcından mahsubu ile eksik olan 99,20 TL harcın ihtiyati tedbir talep edenlerden tahsili ile hazineye irad kaydına, 3-İhtiyati tedbir talep edenler tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.09/02/2023