Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/741 E. 2023/643 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/741
KARAR NO: 2023/643
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/04/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2023/240 Esas (Derdest)
TALEP: Yönetim/Denetim Kayyımı Atanması Talebi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/06/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı … şirketinde 1.200.000 TL sermaye ile %12 oranında ortak olduğunu, davalı şirketin ortaklık yapısının … 5.300.000 TL, … 2.100.000 TL, … 1.400.000 TL olmak üzere sermaye sahibi ortaklardan oluştuğunu, şirkette hakim pay sahibi ve müdürler kurulu başkanının … olduğunu , müdür … ve …, …’un kardeşleri olup, … her konuda …’un talimatı altında birlikte hareket ettiğini , müvekkilinin bu sebeple azınlık ortak olduğunu, davalı şirketle benzer sermaye yapısına sahip ve davalı şirketle grup şirket ilişkisi birçok şirket bulunduğunu, bu şirketlerin tamamında … hakim ortak , müvekkilinin ise azınlık pay sahibi olduğunu , bunlardan en önemlileri … Limited Şirketi, … Limited Şirketi, … Limited Şirketi olduğunu, … Tarım, …, … Hayvancılık, … Hayvancılık, … Hayvancılık gibi birçok şirket … Grubu’nun tedarik şirketleri olarak grup şirket şeklinde kurulduğunu, müvekkilinin grup şirketlerde müdürlük görevinin sona erdiği tarihe kadar … Gıda ve … Mağazacılık şirketlerinde kuruluşundan 2015 yılına kadar sadece müşteri ilişkileri (halkla ilişkiler) ve kurumlarla (belediyeler, tarım müdürlükleri gibi) olan ilişkileri takip ettiğini, müvekkili ile hâkim ortak … arasında 17-25 Aralık süreci sonrasında fikir ayrılıkları başladığını ve 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi sonrasında fikir ayrılıklarının derinleşerek devamında husumet oluştuğunu , nitekim müvekkilinin ortağı olduğu davalı şirket …’ın müdürü ve hakim ortağı … hakkında FETÖ terör örgütü ile iltisaklı olduğuna ilişkin olarak 2016 yılında soruşturmalar açıldığını, müvekkilinin ortağı olduğu, davalı şirketin ortaklığından ayrılmasına ilişkin açılan … için İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/734 E. ve … için İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/194 E. Sayılı davalarının yargılamasına devam edildiğini, müvekkilinin … ve … Şirketlerinin ortaklığından ayrılmasına ilişkin İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/160 E. sayılı dosyası ile yargılamanın devam ettiğini, grup … şirketlerindeki usulsüz yönetim nedeniyle 2022/160 E. sayılı dosyadan denetim ve onay kayyımı atanmasına karar verildiğini, söz konusu karara karşı her ne kadar … şirketleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuşsa da İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 2023/40 E., 2023/84 K. sayılı 26.01.2023 tarihli kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiğini, denetim ve onay kayyımı atanması kararının kesinleştiğini, halihazırda denetim ve onay kayyımının grup şirketlerde görevine devam ettiğini, ortaklar …, …, … ve diğerleri tarafından davalı şirketin usul ve yasalara uygun bir şekilde ve şirket lehine olacak şekilde yönetilmemesi, şirket kaynaklarının kendi ve aileleri lehine keyfi bir şekilde şahsi sebeplerle harcanarak şirketlerin zarara uğratılması, …’un hakkındaki gerek güveni kötüye kullanma gerekse FETÖ ile iltisaklı olma konusunda soruşturmalar yürütüldüğü nazara alındığında mevcut müdürlerin davalı şirketin kaderini tayin eden müdürlük görevinde bulunmasının büyük bir tehlike arz etmesi ve şirketin malvarlığının korunması için iyi bir yönetime ihtiyaç olması nedenlerinden ötürü davalı şirkete yönetim kayyımı atanması için dava ikame etme zorunluluğu doğduğunu, hakim ortak ve müdür …, diğer yöneticiler olan …, …, … hakkında fetö terör örgütüne üye olduğu iddiasıyla soruşturma yürütüldüğünü ve hepsi hakkında 2 yıldır yurtdışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol kararı bulunduğunu (İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı terör ve örgütlü suçlar soruşturma bürosu 2016/110763 sayılı soruşturma dosyası) 06.07.2022 tarihli YMM uzman raporu ile grup …ak şirketlerinin özvarlığına oranla yüksek miktarda borçlandırıcı ve malvarlığın fiktif işlemlerle azaltıcı işlemlerin yapıldığı tespit edildiğini, …”un, grup şirketlerden … Gıda’nın bir inşaat şirketindeki hisselerini kendi şahsi malvarlığına usulsüz bir şekilde geçirdiğini, bu sebeple hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan dava açıldığını (İstanbul Anadolu 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 2021/474 Esas sayılı ceza davası) müvekkilinin şikayeti üzerine açılan soruşturmada, …’un grup şirketlerden … Gıda şirketinde gayriresmi kasa tutularak vergi usulsüzlüğü yapıldığının ortaya çıktığını, şirkette bağımsız denetim olmadığını, … şirketlerinin malı müşaviri …’ın, şirketi “sözde” denetleyen bağımsız şirketler ile birçok kanaldan bağlantılı olduğunu, bir diğer anlatımla şirketin tarafsız denetlenmediğini, müdürlerin, kendi yaptıklarını kendi denetledikleri bir mekanizma içerisinde bağımsız denetim yaptıklarını, bağımsız denetime ilişkin GK kararlarına karşı açtıkları davalarda bu kararların peş peşe iptal edildiğini, davalı … şirketlerine ait taşınmazların önemli bir kısmında ipotek tesis edilmiş olup, yeni alınan taşınmazlara dahi ipotek tesis edildiğini, şirket aktiflerinin çok ağır bir şekilde azaltıldığını, grup şirketlere ait detaylı mizanların müvekkili ile paylaşılmadığını, paylaşılan mizan kayıtlarında da müdürlerin şirketten yüklü miktarda paralar çektiklerinin, ortaklar hesabında şirketi milyonlarca lira borçlu olduklarının ve bu borçların adat faizlerinin ödenmediğinin tespit edildiğini, müdürlerin şirketi kendi şahsi bankalar gibi kullandığını, şirket kaynaklarını kendi şahıslarına finansman olarak kullandıklarını, … mağazacılık şirketinden bir inşaat projesi finanse edildiğini buna karşılık Ömerli’deki bu inşaat projesinde şirkete ait olması gereken yapıdaki hakların şirketin adına kaydedilmediğini ve üçüncü şahıslar üzerinde tutulduğunu, müvekkilinin ayrılma akçesi davasında değerlemeye katılmaması için yapıldığını düşündükleri bu durumun şirket yönetiminin şirket zararına işler yaptığını ve dahi mal kaçırdığını ortaya koyduğunu, şirket aktiflerinin azaltıldığını, …’un, müvekkilinin ayrılmaya karar vermesinin akabinde müvekkilinin ortak olmadığı alt şirketler kurarak, kendi sahip olduğu bu şirketlere kar aktarımı ve örtülü kazanç aktarımı yaptığını, … Gıda Şirketine, diğer grup şirketlerle arasındaki ilişkilerin ve kar aktarımlarının araştırılması için özel denetçi atanmasına karar verildiğini, bu özel denetçi incelemesinde …’un kurduğu alt şirketlerle olan ilişkilerin de inceleneceğini, … Gıda şirketindeki usulsüzlüklerin tespitinin özel denetçi atanması suretiyle gerçekleşmesi gerektiği hususunun İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/62 Esas sayılı dosyada alınan 08.06.2022 tarihli bilirkişi raporu ile açıkça sabit geldiğini ve mahkemece atanan kayyım kararından sonra İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/62 Esas sayılı dosyada davalı … Gıda Şirketine özel denetçi atandığını, … Mağazacılık şirketinin bağımsız bir şekilde denetlenmediğinin mahkeme kararıyla sabit olduğunu, … Mağazacılık Şirketinin bağımsız denetçi atanmasına ilişkin kararının Mahkemece iptal edildiğini, İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/768 Karar sayılı ve 12.10.2022 tarihli kararı ile “davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin 30/11/2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan bağımsız denetim organının seçilmesine ilişkin 6 nolu kararın butlanla malul olduğunun tespitine” karar verildiğini, … Mağazacılık şirketinin 2021 GK kararının iptali için açtıkları GK iptali ve özel denetçi atanması davasında alınan bilirkişi raporuna göre şirkette ekonomik ve mali anlamda son 4 yılda (fetö soruşturma ve müvekkilin ayrılma davasından sonra) ciddi bir gerilemenin olduğunun, şirket risklerinin yükseldiğinin, şirket aktiflerinin azalmaya başladığının, ödeme kapasitesinin sektör ortalamalarının altında olduğunun tespit edildiğini, müdür … tarafından izah edilen eylemler gerçekleştirildiğini ve hatta gerçekleştirilmeye devam edilmekte olduğundan …’un şirketin yönetimi için gerekli yükümlülükleri yerine getirmediğini, şirket lehine değil kendi şahsi menfaatleri lehine hareket ettiğini, TTK m.630 kapsamında aranan haklı sebebin oluştuğunu beyan ederek, davalı şirkete ihtiyati tedbir olarak yönetim kayyımı atanmasına, yönetim kayyımı tedbirinin mahkemece kabul görmemesi halinde davalı şirkete tedbiren denetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince ihtiyati tedbir talebi hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “TTK.’da şirkete kayyum atanması ile ilgili açık bir düzenleme bulunmamaktadır, ancak bir şirkete yönetim kayyumu atanabilmesi için öncelikle şirketin organlarının eksik olup olmadığına bakmak gerekir, dava dilekçesi ve dosyadaki deliller kapsamında davalı şirketin organsız olmadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı davalı şirket yöneticilerinden … hakkında terör örgütü suçlaması nedeniyle soruşturma olduğunu ve tüm davalı yöneticilerin şirketi zarara sokarak şirket üzerinden kendilerine fayda sağladığını iddia etmekte ise de; bu hususlar yargılamayı gerektirmekte olup, davanın yöneticilerin azli davası olduğu da nazara alındığında davanın sonunda elde edilebilecek durumun tedbiren yaratılması usule de aykırı olacağından davacının, … Mağazacılık Ltd.Şti.’ne yönetim yada denetim kayyumu atanması taleplerinin reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mevcut müdürlerin davalı şirketin kaderini tayin eden müdürlük görevinde bulunmasının büyük bir tehlike arz etmesi nedeniyle şirketin daha fazla zarar uğramaması ve malvarlığının korunması için iyi bir yönetime ihtiyaç olması nedenleriyle ihtiyati tedbir olarak yönetim kayyımı kabul edilmediği takdirde denetim ve onay kayyımı atanması gerektiğini, bir şirkete tedbiren kayyım atanması kararı verilebilmesi için şirket organlarının eksik olması gibi bir zorunluluk bulunmadığını, tedbirin kapsamının HMK’nın 391. Md ile belirlenmiş olup mahkeme kararının aksine tedbir kararının verilebilmesi için tedbir istenen konunu yargılamayı gerektirmesi ya da nihai sonuçla elde edilecek duruma ilişkin olup olmamasının önemli olmadığını, tedbir kararı verilebilmesi için haklı nedenin yaklaşık olarak ispat edilmesi gerektiğini, ihtiyati tedbir kararının içeriğinin “davanını sonunda elde edilebilecek duruma ilişkin olup olmama” gibi kriterle sınırlandırılmadığını, kanunda her türlü tedbirin verilebileceğinin düzenlendiğini, davanın açılmasının nedeninin davalı şirketi zarara uğratan yöneticilerin azledilerek görevden alınması olup davalı şirkete yönetim kayyımı atanması talebinin ise yöneticilerin azli sonucunda doğacak durumun doğal bir sonucu ve tali talepleri olduğun, davalı şirketin en önemli imza yetkilisinin … hakkında Fetö terör örgütüne üye olmaktan halihazırda ciddi ve çok sayıda ihbarlar bulunmasının dava açılması ve tutuklu yargılanmakta olması karşısında davacının davalı şirkette bulunan hisselerinin yönetimini ciddi bir tehlikeyle baş başa bırakmakta olup, ekte sunulan söz konusu yazışmaların 2022 yılına kadar yapıldığı da nazara alındığında, imza yetkilisi kişinin gerek terör örgütüyle iltisaklı olduğunu gösterir bu tip yazışmalarının olması gerekse hakkında bu kadar önemli ihbarlar yapılan tutuklu bir şahıs olması, davacının şirketteki hisselerinin yönetimine ilişkin önemli şüpheler doğurduğunu, şirketin kayyım eliyle yönetilmesi ile şirketin ve pek tabi davacının hisselerinin de güvenliğinin sağlanacağını, …’un grup şirketlerden … Gıda’nın bir inşaat şirketindeki hisselerini kendi şahsi malvarlığına usulsüz bir şekilde geçirdiğini ve 7 yıla kadar hapsi istenmekle azil için haklı sebebin oluştuğunu, şirket muhasebesinden sorumlu hakim ortak …’un kendi talimatıyla muhasebe birimine davacıdan gizli bir şekilde ikinci ve gayriresmi kasa tutulması talimatı verdiğini ve ortaklar hakkında vergi ceza soruşturması ve davası açılmasına sebebiyet vermiş ve şirketin usulsüzlükler sebebiyle vergi cezası yediğini, azil için haklı sebebin oluştuğunu, beyanla, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Aleyhine ihtiyati tedbir istenen davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: davalı şirkete kayyım atanması talebinin haklı bir gerekçesi olmadığını, ülkedeki halihazırda yaşanan ekonomik sıkıntıların yanında salt kayyım müessesesiyle bir şirketin ilişkilendirilmesinin tek başına piyasa aktörlerini tedirgin etmeye yettiğini, şirketin organsızlık hali olmadığını ve hukuken geçerli şekilde seçilmiş olan organların görevinin başında olduğunu, davalı şirketin mal varlığının mütemadiyen arttığını, … Mağazacılığın … Gıdadan ayrı bir şirket olduğunu, dolayısıyla … Gıda’nın mali yapısına ilişkin hususların … Mağazacılık bakımından doğrudan bir delil oluşturma imkanına sahip bulunamayacağını, davacının … grubu şirketlerine yönelik iddiaların herhangi bir haklılık temeli bulunmadığı gibi o iddiaların iş bu davaya kanıt oluşturmasının da mümkün olmadığını, davalı şirket müdürlerine karşı yürütülen ceza soruşturmasında davacı da sanık sıfatıyla yer olmakta olup söz konusu ceza soruşturmasının şirketin kötü yönetimi iddiası ile bir bağlantısı olmadığını, TK m. 630 kapsamında davalı şirket müdürlerinin yetkisinin kısıtlanmasını haklı kılacak herhangi bir durum bulunmadığı gibi bu konuda bir ihtiyati tedbir verilmesinin şartlarının oluştuğundan söz edilemeyeceğini, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Talep, limited şirket müdürlerinin azli ve kayyım atanması istemiyle açılan davada şirkete tedbiren yönetim olmadığı takdirde denetim kayyımı atanması, istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, talep konusuna ilişkin olarak ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.İhtiyati tedbir isteyen davacı tarafça, davalı şirketin kötü yönetildiği ve şirket kaynaklarının kurulan diğer şirketlere aktarıldığı iddiasıyla davalı şirkete yönetim olmadığı takdirde denetim kayyımı atanmasını talep edilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 630/2. Maddesinde, her ortağın haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği düzenlenmiştir. Ancak anılan maddede bu halde alınacak önlemlere ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır. Bu nedenle, limited şirket yöneticisinin azli davasında yapılan kayyım talebi hakkında ihtiyati tedbire ilişkin genel hükümlerin uygulanması gerekir.6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 389/1. Maddesi, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir, şeklindedir. HMK’nın 390/2 maddesine göre de, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Ayrıca bu kapsamda ihtiyati tedbir talebinin somutlaştırılması gerekir.Yukarıda ifade edildiği üzere HMK’nın 390/2 maddesine göre, tedbir talep eden taraf, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Yaklaşık ispattan anlaşılması gereken ise usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Buradaki amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için tam ispat gerekmez. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın, bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlarda, bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hâkim o iddianın ağırlıklı/kuvvetli ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı etmez.Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nda, anonim şirketin münfesih olma durumlarının ortaya çıkması halleri dahil şirkete yönetim kayyımı atanmasına ilişkin herhangi bir düzenleme yoktur. Zira şirketin genel kurul tarafından seçilen yönetim kurulu tarafından idare olunması esastır.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(TMK)’nun 427/4. Maddesinde, bir tüzel kişinin gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa yönetim kayyımı atanacağı düzenlenmiş olmakla birlikte, davalı şirkette organ boşluğu bulunduğuna dair herhangi bir iddia mevcut değildir. Yönetim kayyımı atanabilmesi için şirketin yönetim kurulunun bir şekilde oluşturulmasının mümkün olmaması ve bu boşluğun başkaca hukuki yollarla giderilmemiş olması şarttır. Şirketin seçilmiş yönetim kurulu bulunduğu takdirde organ yokluğundan söz etmek mümkün olmadığı gibi, mevcut yönetim kurulunun, çalışamaz halde olması da TTK’ nin sistematiği içinde giderilmesi her zaman mümkün bir durumdur. (Yargıtay. 11. H.D’nin 08/03/2018 Tarih ve 2016/7714 E-2018/1804 K. sayılı kararı) Bu hususlardan birinin bulunduğuna ilişkin dosyada yaklaşık ispat bulunmadığından davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasının şartları bulunmamaktadır.Davacı tarafça şirkete denetim kayyımı atanması da talep edilmiştir. Şirket içi menfaat ihtilaflarına ait davalarda şirket varlığının korunması için mahkemece bir şirkete denetim kayyımı atanabilir. Şirket içi menfaat ihtilaflarının halli için açılan davalarda dava aşamasında bir tedbir olarak şirket yöneticisinin kararlarının denetim kayyımının onayına bağlandığı hallerde kayyımın görev ve yetkileri ile ilgili olarak kanunda bir özel düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla denetim kayyımı atanmasına ilişkin olarak 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 389 vd. maddelerinin uygulanması gereklidir.Somut olayda, şirketin TTK’nın 630/2,3. Maddesi uyarınca haklı nedenle feshi talep edilmiş olup, davacının sunduğu deliller davanın niteliği ve yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle yöneticinin azli yönünden yaklaşık ispat şartını sağlamaya elverişli değildir. Sonuç itibariyle, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre davalı şirkete yönetim veya denetim kayyımı atanması istemi yönünden ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin karar ve gerekçesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf karar harcı ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.15/06/2023