Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/708 E. 2023/730 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/708
KARAR NO: 2023/730
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2022
NUMARASI: 2022/106 Esas – 2022/746 Karar
DAVA: Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/07/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili olan davacı şirketin davalı/borçlu şirkete taşıma hizmeti verdiğini, davalı/borçluya taşıma hizmeti karşılığında; cari hesabında kayıtlı faturaları düzenlediğini, söz konusu faturaların davalı/borçlu şirkete tebliğ edilmesine rağmen davalı/borçlu şirket tarafından eksik ödeme yaptığını, davacı şirketin davalı/borçlu şirketten toplam 8.261,73 TL alacaklı olduğunu, dava konusu borcun cari hesaba ilişkin navlun faturalardan kaynaklandığını, davalı tarafın bakiye 28.261,73 TL’yi ödemekten imtina etmesi üzerine davacının haklı fatura ücreti alacağının tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, haksız ve mesnetsiz itiraz ile takibin durdurulduğunu, davalı şirketin icra müdürlüğünün yetkisine yapmış olduğu itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu, arabuluculuk yoluna gidildiğini ancak anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili olan davalı şirket ile davacı şirket arasında ticari iş ilişkisi nedeniyle cari hesap sözleşmesi bulunduğunu, davacı şirketin, davalı şirketin döviz faturalarının geç ödenmesi nedeniyle kur farkı alacağı bulunduğundan bahisle İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, taraflarınca borca, ferilerine ve yetkiye itiraz edildiğini, işbu davanın ikame edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davanın yetkisizlik nedeni ile reddi gerektiğini, müvekkili olan davalı şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, ” Davacı tarafından taşımaya konu navlun faturasından doğan fatura borcu ile kurdan kaynaklı alacaktan doğan icra takibe yapılan itirazın iptali istemiyle huzurdaki davanın açıldığı, davalının öncelikle icra müdürlüğünün ve devamında Mahkememiz yetkisine itirazının yukarıda açıklanan gerekçe ile reddine karar verilerek tahkikat aşamasına geçildiği, Mahkememizin 21/06/2022 celsesinde ticari defter ve kayıtların bilirkişi marifetiyle incelenmesine inceleme günü belirlenmek suretiyle karar verildiği, celsede davacı vekilinin hazır bulunduğu, davacı vekilinin usulüne uygun vekaletnamesinin dosyada mübrez olduğu, davacı tarafa ticari defterleri sunmak ve bilirkişi incelemesine yönelik delil avansını yatırmak üzere kesin süre verilerek müeyyidelerinin de ihtar edilmiş olmasına rağmen verilen kesin süre içerisinde davacı tarafından ticari defterler sunulmadığı gibi delil avansının da Mahkeme veznesine yatırılmadığı, Mahkememizin 22/11/2022 tarihli celsesinde davacı vekili tarafından bilirkişi ücretini yatırmak üzere yeniden süre verilmesi talebinde bulunulmuş ise de davalı vekilince muvafakat edilmediği, Bu kapsamda iddianın ileri sürülüş şeklinde göre ispat külfeti davacı üzerinde olup, uyuşmazlığın çözümün bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmasına muhtaç olduğu, verilen ve müeyyidesi usulüne uygun şekilde tebliğ edilen ihtaratlı kesin süreye karşın davacı tarafından ticari defterler sunulmadığı ve bilirkişi ücreti yatırılmadığı, davalı tarafından yeniden süre verilmesi talebine muvaffakat edilmediğinden davacı tarafın bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılması gerektiği, dosya kapsamında ispata elverişli başkaca somut delil bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla davanın reddine karar verilmiş; ancak davacı tarafından kötüniyetli takip talebinde bulunduğuna yönelik dosya kapsamında somut delil bulunmadığından davalı tarafından talep edilen kötü niyet tazminatı talebinin reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca bilirkişi ücretinin kesin süre içinde yatırılmaması davanın reddi için bir sebep oluşturmamakta olup zira bilirkişi ücreti delil avansı olup delil avansı eksikliği dava şartlarından olmadığı gibi celse öncesi bilirkişi ücretinin yatırılmış olması durumunda yargılamanın aksamaması sebebiyle davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dosya incelendiğinde kesin süreden sonra ancak son duruşma tarihi olan 22.11.2022 tarihinden önce bilirkişi ücretinin dosyaya yatırıldığı ve ödeme makbuzunun dosyada olduğunun açık olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, taşıma sözleşmesine dayalı cari(açık) hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, bilirkişi ücretinin duruşmadan önce dosyaya yatırılmasının kesin süreyi hükümden düşürüp düşürmeyeceği, davacının bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılmasının gerekip gerekmediği noktasındadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 94. maddesine göre hakimin belirlediği süreler kural olarak kesin olmamakla birlikte, hakim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karşı taraf yararına usulü kazanılmış hak doğar. İster kanun, isterse hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur. Böylece kesin sürenin kaçırılması halinde; ilgili taraf o delile veya hakka dayanamamak vazgeçmiş sayılır. Ancak, kesin sürenin kaçırılmasının ağır sonuçları nazara alınarak, yargılamanın makul sürede bitirilmesi ve gereksiz yere uzatılmasının önlenmesi amacıyla öngörülen kesin süreye ilişkin kuralların, kanunun amacına uygun olarak kullanılması gerekir. Bu kapsamda öncelikle, kesin süreye ilişkin ara karar, her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Bunun yanında verilen süre yeterli, emredilen işler için gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca süreye uyulmamanın sonuçları açıkça anlatmalı, tarafları uyarmalıdır. Ayrıca, Yargıtay içtihatları, kesin süre bittikten sonra masrafın yatırılması halinde de, masrafın kesin sürenin verildiği celse ile bir sonraki celse arasında yatırılmış olması nedeniyle kesin süreden beklenen amacın hasıl olduğu, celse atlanmasına ve yargılamanın uzamasına sebebiyet verilmediğinden kesin sürenin sonuçlarının uygulanmaması gerektiği yönündedir. Somut olayda mahkemece, 21/06/2022 tarihli celsede 12/09/2022 tarihinde ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bilirkişi ücretinin yatırılması için ise davacı tarafa iki(2) haftalık kesin süre verilmiştir. Davacı tarafından, kesin süreden sonra bilirkişi ücreti 21/11/2022 tarihinde dosyaya yatırılmıştır. Ayrıca, her ne kadar bilirkişi ücreti kesin sürenin verildiği celse ile bir sonraki celse arasında yatırılmış olsa da, aynı zamanda inceleme gününden sonra yatırılmış olup bu haliyle celse talikine neden olacak niteliktedir. Bu haliyle, davacı tarafça bilirkişi ücreti verilen kesin süre de yatırılmadığından ve dava başka delillerle de ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.13/07/2023