Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/680 E. 2023/543 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/680
KARAR NO: 2023/543
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2023/158 Esas (Derdest)
TALEP: İhtiyati Tedbir Talebi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati tedbir talep eden vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
TALEP: İhtiyati tedbir talep eden vekili dilekçesinde özetle; müvekkilleri … A.Ş. (“…”). Türkiye’nin ilk GSM, 2G ve 3G operatörü olduğunu, Türkiye genelinde yaklaşık 33,7 mobil müşterisi, 47,9 milyon grup abonesi, 36,9 milyon Mobil+Sabit+IPTV abonesi bulunduğu ve Türkiye’de hizmet veren operatörlerin abone sayısına göre pazar payının yaklaşık %40,7 olan mobil ve sabit şebekeleri üzerinden müşterilerine benzersiz dijital servisler, ses, mesajlaşma, data ve IPTV hizmetleri sunan bir dijital operatör olan …, yalnızca Türkiye’nin değil, dünya GSM pazarının en önde gelen firmalarından biri konumunda olduğunu, faaliyette bulunduğu dokuz ülkenin beşinde pazar lideri olan …, hisseleri 11 Temmuz 2000’de İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) ve New York Stock Exchange’de (NYSE) eşzamanlı olarak işlem görmeye başlayan ve New York borsasına kote olan ilk ve tek Türk şirketi unvanına sahip olduğunu, …, Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden biri olup tüm iş ve işlemlerinde kurumsal yönetim ilkeleri gereği şeffaf bir şekilde hareket ettiğini, tabi olduğu başta BTK ve SPK düzenlemeleri olmak üzere, her türlü mevzuata uygun davranıldığını, … A.Ş ise 2006 yılından bu yana GSM, sabit hat operatörleri, TV ve radyo kanallarının, servis sağlayıcıları gibi müşterilerine kule hizmeti sunarak, portföyünde bulunan 20.000’i aşkın servis noktası ve 7.500’ü aşkın kulesi ile Türkiye’nin ilk ve tek, Avrupa’nın 3’üncü büyük kule ve altyapı operatörü olduğunu, bu kapsamda telekomünikasyon işletmecileri ile radyo ve televizyon yayıncıları gibi kablosuz iletişim alanında faaliyet gösteren tüm işletmeci ve yayıncıların, kapsama alanı sağlamak amacıyla kuracakları cihaz ve sistemler için gerekli olan kule, direk, seperasyon ve benzeri bütünleyici unsurlardan oluşan tesisler kurmakta ve kurduğu tesisleri üçüncü kişilerin kullanımına tahsis edildiğini, davalılardan … A.Ş ye ait … kanalında 16.02.2023 tarihinde yayımlanan Finans Merkezi programına konuk olarak katılan diğer davalı … Şimşek özetle; … projesi hakkında çıkan yönetmelik kapsamında bir başka GSM operatörünün … başvurduğu, … bunu kabul etmediğini, Yönetmelik hakkında … dava açtığını , Danıştay’ın Yönetmeliği iptal ettiğini, iptalden sonra … A.Ş. nin kurulduğu buna ilişkin Aralık ayında yazı yazıldığı, Yönetmelik iptali için … Lobi Yaptığın BTK nın iş bu şirketin kuruluşuna izin vermediği, halka açık bir şirketin … A.Ş yi bilanço dışına çıkararak hem haksız rekabet teşkil ettiği hem de usulsüz davrandığı şeklinde ifadeler ve beyanlarda bulunulduğunu, yayının devamında da …’in neredeyse Kamu Kurumu olduğu asılsız iddiaları ile devam eden ve tamamen mesnetiz iddialar silsilesi sıralandığını, 15.02.2023 tarihinde yayımlanan 60 Dakika programına telefon ile konuk olarak katılan diğer davalı … özetle; “…in ününde en büyük engelin … olduğu, …’in … A.Ş yşi kurararak tüm istasyonları bir araya topladığı, … A.Ş ye BTK tarafından verilen iznin şaibeli olduğunu, … A.Ş. ile bir çok gelirin bilanço dışına çıkarılarak yeniden halka arzın yapıldığını, …’e itiraz edenin … olduğu ve … tarafından dava açıldığı” yönünde iddiala sıraladığını 20.02.2023 tarihinde yayımlanan … programına konuk olarak katılan diğer davalı … özetle; ”… A.Ş şirketi kurmak için BTK’ya başvuruyor. Diğer operatörlere izin vermeyen BTK …’e nasıl izin veriyor? … YK üyelerinin siyasi kimlikleri BTK üzerinde etkili olduğu, Düzenleyici kurum olan BTK …’e hükmedemediği Müvekkil şirketin neredeyse kamu kurumu niteliğinde bulunduğu … hayata geçmemesi ticari olarak doğal gibi görünebilse de ama afet durumlarında gerekli olduğu, …, …’yı yerli baz istasyonu Aselsan’ın öncülüğünde geliştirilen baz istasyonunun … 4.5G ile geliştirildiği … 3G cihazları sadece … abonelerine hizmet verdiği Acil durumda burada operatör ayrımı yapılmaması gerektiği Müvekkil şirketin KKTC’de yerli kriteri aşağıya çekilerek yabancı şirketler ile iş birliği yaptığı yönünde sıralandığını, 23.02.2023 tarihinde yayımlanan Finans Merkezi programına Konuk olarak katılan diğer davalı özetle “… sistemine geçişin normal zamanlarda test edilmesi gerektiği , en azından acil durumlar için bunun şart olduğu ancak yapılmadığı , ulaştırma bakanlığı tarafından girişim ve düzenlemelerin yapılacağını ancak bunun için 40.000 insanın vefat ettikten sonra ancak yapıldığını dile getirmiştir.” 02.03.2023 tarihinde yayımlanan Finans Merkezi Konuk olarak katılan diğer davalı özetle;“…’in Ukraynadaki iştiraki … Barcelonada ödül almıştır,ödül de savaşta en iyi iletişim işi çıkaran GSM şirketi ödülüdür. Ukraynada hayata bağladığı kadar burada hayata bağlayamamıştır”, şeklinde olduğunu, bilindiği üzere 6 Şubat 2023 saat 04:17’de Kahramanmaraş merkezli 7,7 şiddetinde ve yine aynı gün saat 13:24’te 7,6 şiddetinde depremler meydana geldiğini, Merkez üssü Kahramanmaraş’ta gerçekleşen ve Malatya, Gaziantep, Hatay, Adana, Kilis, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Osmaniye il ve ilçelerini etkileyen ve büyük yıkıma neden olan deprem felaketi nedeniyle, müvekkil şirkete ait elektronik haberleşme sistemlerinin bulunduğu taşınmazlar ile elektronik haberleşme sistemlerinin hasar gördüğünü, şirketlerinin depremin ilk anından itibaren bölgeye sevk edilen ekipleriyle bütün bu zorluklara rağmen haberleşme altyapılarını çalışır hale getirmek ve iletişimde yaşanan aksaklıkları gidermek için canla başla çalıştıklarını, Davalılardan ….’in genel olarak ulaşım, havacılık, telekomünikasyon ve bilişim sektörlerinde yazılar yazmakta olduğunu, daha önce yazılarında sektöre ilişkin objektif sayılabilecek değerlendirmelere yer verirken son dönemlerde şirketimizin bir üst yöneticisi ile yaşadığı husumet neticesinde şirketin ve yöneticileri aleyhinde sistematik olarak yazılar yazmaya başlandığını, kendi yazıları harici başkaca haber sitelerine de yanlı haberler yaptırarak kişisel husumetini müvekkil şirkete ve yöneticilerine yansıtarak elindeki medya gücünü bu kapsamda kullandıklarını, anlaşılamayacak şekilde Türkiyeyi yasa boğan elim olayı dahi fırsat bilerek aşağıda detaylı olarak yer verdiğimiz ve daha önce de dava açmak ve suç duyuruları yapmak zaruretinde kalınan yazıların devamı niteliğinde müvekkili sistematik şekilde karalama çabasını daha da ileriye taşıdığını, bu kadarla da kalmayıp depremden sonra dava konusu yayında da olduğu üzere defalarca yayın konuğu olmak veya yayına telefonla bağlanmak yöntemi ile dava konusu yazıya ilişkin iddialarını defalarca ulusal kanallarda da dile getirdiğini, beyanların müvekkil açısından kişilik haklarına doğrudan saldırı teşkil eder ithamlar içerdiğini, müvekkil şirketin kamuoyu önünde hukuka aykırı hareket eden, kamu güvenliğini düşünmeyen, hukuku dolanarak kendine menfaat sağlamak amacı güden bir şirket gibi göstermeye çalışarak kötülediğinin açık olduğunu,Davalılardan …’in son dönemde müvekkil şirketi ve sair … grup şirketleri aleyhine yalan beyanlar içeren yazılarından bazılarının şu şekilde olduğunu,“ Mesela sektörün en nüfuzlu şirketi …, kamudaki birçok işini etkili isimler ve siyasiler kanalıyla rahat çözebiliyor. Önemli bir yetkiliye, “… AŞ kurmuş, işletiyor, ama … böyle bir şirket için altyapı işletme ruhsatını bakanlığın ilgili kurumundan alamamış. Neden?” diye sorduğumda, “Siyasi olarak güçlüler? Sektörde haksız rekabete sebep oluyorlar. Bir şey yapamıyoruz.” cevabını aldım. … AŞ konusunu daha önce de yazmıştım.” ve “Ayrıca …, Ukrayna’daki iştiraki …’in savaşta yaşadığı kriz tecrübesini de dikkate alıp, hazırlık yapmamış. Sektörün en büyük GSM operatörü, öncü rolünü kaybettiğini, kamu kurumu hüviyetine çabuk adapte olduğunu, …’a da en fazla destek veren şirket olarak … reklam yaptı. Ben de bunun şahitlerinden birisiyim. Depremde “…” nasıl yoktuysa, yerli ve milli … kullanımında da … en gerilerde kaldı. Reklam için sipariş çok, sahada kullanımı az oldu. Yabancı şirketlerin baz istasyonunu …’a tercih etmeye devam etti. Yetmedi, …’ın etkin bir şekilde KKTC’de olmasını da istemedi. KKTC’de …’un da itiraz ettiği tartışmalı telekom ihalesini … şekillendirdi, yerlilik kriteri düşük tutularak milli … arka plana atıldı.” şeklinde olduğunu, bu ve benzer birden fazla yayına katıldığını, …’in iştirakinin aldığı ödülü dahi markayı karalama yöntemi olarak kullanması kötüleme niyetinin açık göstergesi olduğunu, davalı … 02.03.2023 tarihli Finans Merkezi yayınına özellikle katıldığını, müvekkil şirketin yurtdışı iştirakinin uluslararası arenada aldığı bir başarı ödülünü dahi, alaycı bir üslup ile tabiri caiz ise küçümseyerek bir başarıyı dahi kötüleme malzemesi olarak kullanmış ve bilinçli ve planlı olarak müvekkil şirketin ticari itibarına kaydettiğini, başlı başına son yayın dahi tüm yayın, yazı ve söylemlerin amacını açıkça ortaya koyar nitelikte olduğunu, tabiri caiz ise takıntılı bir şekilde köşe yazıları kaleme alınarak, programlara katılarak algı yaratmaya çalıştığının tartışılmaz bir gerçek olduğunu, ayrıca davalılardan …’in müvekkil şirket üst yöneticisi ile yaşadığı kişisel husumeti müvekkil şirket üzerinden devam ettirmek arzusunda olduğunu, amacının gazetecilikten öte kişisel ihtirasların yalan haber yapma boyutuna taşınması olduğunu, davalı ile cevap ve düzeltme, haksız rekabet kaynaklı tazminat, savcılık nezdinde soruşturmaların da devam ettiğini, programlarda defalarca özellikle belirtilen …’in … anlaşması ile ilgili düzenlemenin iptali için BTK’ya dava açtığını ve deprem esnasında …’in ulusal roaming için almış olduğu tavrın işbirliğine engel olduğu iddialarının asılsız ve kötü niyetli olduğunu, yayınlarda anlaşılmaz şekilde , Türkiye’nin önde ve etkin elektronik şirketlerinin başında gelen müvekkil hakkında,kanuna ve mevzuata aykırı hareket ederek şirket kurduğu yönünde yer verilen ithamların tamamen gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkil şirketin kanuna ve mevzuata aykırı şekilde bir şirket kurduğu ve işlettiği iddiası asılsız ve mesnetsiz olduğunu, … A.Ş. (…) ise Elektronik Haberleşme Kanunu’na dayanılarak çıkarılan, Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği kapsamında kısıtlı kaynak tahsisi olmaksızın bildirim kapsamında BTK tarafından 17 Ekim 2007 tarihinde “Altyapı İşletmeciliği Hizmeti” sunmak konusunda süresiz olarak yetkilendirilmiş ve yetkilendirildiği tarihten günümüze BTK denetim ve gözetiminde faaliyet gösteren bir işletmeci olduğunu, Nitekim, elektronik haberleşme sektörünün düzenleyici ve denetleyici kurumu olan BTK tarafından …’ın bugüne kadar bu kapsamda bir mevzuata uygunsuzluk tespiti ve yaptırıma maruz kalmadığını, nitekim; halihazırda yetkilendirme belge/sözleşmelerinin hükümleri gereği altyapılarının İdareye devir yükümlülüğü olan … A.Ş ve … A.Ş. hisselerinin borsada işlem gördüğünü, müvekkilin, payları … ve …’de işlem gören halka açık bir şirket olarak kamuya açıkladığı finansal tablo ve raporlarının, şekil ve içerik bakımından bağlı olduğu finansal raporlama ve muhasebe kural ve standartları çerçevesinde ve Sermaye Piyasası Kurulunca belirlenen düzenlemelere uygun olarak, zamanında, tam ve doğru bir şekilde hazırlamakta ve kamuyla paylaşıldığını, daha önce yazılarında da gerçeğe aykırı olarak yer verdiği KKTC ihalesinden bahsederek Ülkemizi dünya çapında temsil eden bir Türk markası olan müvekkil şirketin, yerli ve milli üretimde gösterdiği çaba göz ardı edilerek ileri sürülen ithamlar kabul edilir olmadığını, başlı başına son yayın dahi tüm yayın, yazı ve söylemlerin amacını açıkça ortaya koyar nitelikte olduğunu, dava konusu program yayınlarının aynı zamanda türk ticaret kanunu 54 ve devamı maddeleri uyarınca “haksız rekabet” teşkil ettiğini, davalıların basın mensuplarının sahip olması gereken özen yükümlülüğü ve meslek etik ilkelerinden yoksun şekilde mezkur olaya sebebiyet verdikleri, Müvekkil Şirketi ayrı ayrı ithamlar ile kişilik haklarına zarar vermeleri yanı sıra Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca haksız rekabet hükümlerine aykırı şekilde haber yaptıkları tüm iddia ve deliller ile sübut bulduğunu, arz ve izah edilen nedenlerle haklı davalarının kabulü ile; https://www…com /…, https://www…com/…, https://www.youtube.com/…, https://www…com/…, https://www…com/… URL adreslerinde yer alan programlara tedbiren erişimin engellenmesine, dava konusu hukuka aykırı haber manşet ve içeriğinin haksız rekabet ile müvekkilinin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinin tespitini, müvekkil aleyhine haksız rekabet teşkil eden ve kişilik haklarına yönelen saldırının önlenmesini ve durdurulmasını, haksız ve hukuka aykırı yayın nedeniyle zarar gören müvekkilinin uğramış olduğu manevi zararın bir nebze olsun giderilebilmesi maksadıyla, yayım tarihinden itibaren başlayacak olan yasal faizi ile 1.000.000,00 TL manevi tazminatı, hükmün kesinleşmesi akabinde masrafı müştereken ve müteselsilen davalılardan karşılanmak üzere kararın TTK m. 59. uyarınca ilanına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin müştereken ve müteselsilen davalılara yükletilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Dava, TTK’nın 54 ve devamı maddeleri gereğince açılmış haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davası içinde ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. TTK’nın ihtiyati tedbirler başlıklı 61/1. maddesinde, ”Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56. maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, hukuk usulu muhakemeleri kanunun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre bu tür davalarda talep edilebilecek ihtiyati tedbir talepleri TTK’nın bu maddesine göre değerlendirilmelidir.Buna göre bu tür davalarda ihtiyati tedbir talepleri TTK’nın 61. maddesine göre değerlendirilmelidir. Burada hüküm bulunmayan konularda, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın 389 vd. maddelerinden yararlanılmalıdır. Öncelikle özel hüküm olan TTK’nın 61. maddesinin uygulanması gerekir.Henüz cevap dilekçesi sunulmamış ve deliller toplanmamıştır. Sunulan delillerin çözümünün yapılarak hukuka uygunluk nedenleri konusunda tarafların delilleri dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır. Davanın açılma anı itibariyle haksız rekabet koşullarının mevcudiyeti ve dava dilekçesinde ileri sürülen vakıalar incelenmiştir. Mahkememizce savunma alınıp, yayın içeriklerinin incelenmesinden sonra elde edilecek deliller üzerine, talep edilmesi halinde her zaman ihtiyati tedbir hakkında yeniden karar verebilir. Dosyanın bulunduğu aşama itibariyle davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlanmadığı” gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı ihtiyati tedbir talep eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; karşı taraf beyanlarının müvekkili açısından kişilik haklarına doğrudan saldırı teşkil eder ithamlar içerdiğini, müvekkili şirketi kamuoyu önünde hukuka aykırı hareket eden, kamu güvenliğini düşünmeyen, hukuku dolanarak kendine menfaat sağlamak amacı güden bir şirket gibi göstermeye çalışarak kötülemeye çalışıldığını, karşı tarafın kişilik hakkına tecavüz teşkil eden bu fiillerinin önlenmesi ve durdurulması amacıyla halihazdırda görülmekte olan dosya nezdinde ihtiyati tedbir talep edilmesinin müvekkili açısından zorunlu hale geldiğini, ancak yerel mahkeme tarafından usul ve Yasaya aykırı bir şekilde ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiğini, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkemece verilen tedbir talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılmasını ve kendileri tarafından sunulan istinaf dilekçesinde yazılı bulunan URL adreslerinde yer alan haber yayınına tedbiren erişimin engellenmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; dava konusu programlarda yapılan yorumlar, telekomünikasyon sektörünün hem özel hem de devlet ayağının depremdeki başarısızlığına ilişkin olduğunu, eleştiri niteliğinde ve hukuka uygun olduğunu, Sayıştay’ın denetim raporu ile diğer GSM operatörleri’nin açıklamaları da göz önünde bulundurulduğunda dava konusu programdaki kule şirketlerine ilişkin değerlendirmeler de kamuoyunu bilgilendirme kapsamında ve hukuka uygun bu değerlendirmeler ile ilgili kişilik haklarının ihlali iddialarının reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu programların haksız rekabet ve kişilik hakkı ihlali amacıyla yorumlar yapılmadığının tartışmasız olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme tarafından verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının onanmasını, davacı tarafın istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini ve vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
GEREKÇE: Talep, açılmış haksız rekabetin tespiti, önlenmesi manevi tazminat davası içinde TTK’nın 61 ve HMK’nın 389 ve devamı maddeleri uyarınca ihtiyati tedbire ilişkindir.İlk derece mahkemesince davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karar verilmiş; ara kararına karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dava, TTK’nın 54 ve devamı maddeleri gereğince açılmış haksız rekabet davasıdır.TTK’nın ihtiyati tedbirler başlıklı 61/1. maddesinde, ”Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56. maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, hukuk usulu muhakemeleri kanunun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir ” düzenlemesi yer almaktadır.Buna göre bu tür davalarda talep edilebilecek ihtiyati tedbir talepleri öncelikle TTK’nın 61. maddesine göre değerlendirilmelidir. Burada hüküm bulunmayan konularda, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın 389 vd. maddelerinden yararlanılmalıdır. HMK’nın 389/1. maddesi ise, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” şeklindedir. Aynı yasanın 390/3. maddesi, ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.TTK 61. maddesi kapsamında ihtiyati tedbir verilebilmesi için HMK 389 ve devamı özellikle HMK 390/3.maddesinde tanımlanan “davanın esası bakımından haklılık” olgusunun birlikte gerçekleşmesi gerekir.Davalıların eylemlerinin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı, haksız rekabetin koşullarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, iddiaya konu eylemlerin sabit olup olmadığı konularındaki nihai değerlendirme, devam etmekte olan yargılama sonunda verilecek esas hükümle ortaya çıkacaktır. Dosyanın mevcut durumu itibariyle haksız rekabet koşullarının mevcut olup olmadığı ve iddia ve savunmada ileri sürülen konular ispata muhtaç durumdadır. Bu hususlar, yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacaktır. Ara karar tarihi itibariyle HMK’nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden ve değişen durumlara göre ilk derece mahkemesinden yeniden tedbir talep edilmesi de mümkün olduğundan, ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki ilk derece mahkemesi kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353(1)-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı ihtiyati tedbir isteyen tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati tedbir isteyen tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.25/05/2023