Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/668 E. 2023/537 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/668
KARAR NO: 2023/537
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/03/2023 (ara karar)
NUMARASI: 2023/133 Esas (derdest)
DAVA: Ticari Şirket (Fesih İstemli)|Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili dilekçesinde özetle; Karşı tarafın gerçeği saptırmak suretiyle ileri sürelen iddialar bağlı kalınarak, taraflarınca iş bu dilekçe ile beyan edilen hususlar bir arada değerlendirilerek 03/03/2023 ara karar ile verilen ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü (İstanbul Ticaret Sicil Müdürlügü’nün … sicili numarasında kayıtlı Davalı … Anonim Sirketi’ne Denetim Kayyımı atanmasına) kararının itirazen kaldırılmasına karar verilmesini ve Yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
SAVUNMA: İhtiyati tedbir talep eden Davacı vekili tarafından sunulan İhtiyati tedbir kararına itiraza yönelik cevap dilekçesinde özetle; Davalı tarafın kötü niyetle ve soyut iddialarla, gerçek dışı beyanlar ileri sürerek yapmış olduğu itirazların reddine, Mahkeme’nin 03/03/2023 ara karar ile davalı … Anonim Sirketi’ne Denetim Kayyımı Atanması kararı haklı ve yerinde olduğundan haksız itirazların kabul edilmemesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; “İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafça davalı şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanması ve muhtemel tasfiye payının ya da çıkma bedelinin azalmaması ve muhafazasını temin maksadıyla, şirkete ait taşınmazların üçüncü kişilere devrinin yasaklanması hakkında tedbir konulmasına karar verilmesi istemine ilişkindir. Davalı tarafça tedbire itiraz edilmiş ise de; dava dilekçesinde iddia edilen hususlar ile davalı şirket hakkında çok sayıda icra takibinin ve açılan iflas davalarının bulunması da göz önüne alınarak davalı şirkette yönetim zafiyetinin bulunmasından dolayı davalı şirket ve hissedarları açısından ileride telafisi imkansız zarar doğma ihtimali bulunduğu açık olup eldeki fesih davası süresince şirket ve hissedarların hak ve menfaatlerinin korunması için davacı tarafça bu hususta yaklaşık ispat şartının sağlanması nedeniyle mahkememizce davalı şirkete denetim kayyımı atanmasına yönelik tedbir kararı yerinde olduğundan davalı tarafça ihtiyati tedbire yönelik itirazın reddine karar verilmiş, Davacı vekilince davalı şirketin hakim ortağı olduğu dava dışı … Anonim Şirketine denetim kayyımı atanması ve davalı şirketin mal varlığı üzerine tedbir konulması talebinde bulunulmuş is de dava dışı şirket ve davalı şirketin mal varlığı davanın türü ve niteliği itibarı ile uyuşmazlık konusu olmadığından bu husustaki tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin hali hazırdaki durumunun asıl müsebbibinin Davacı olduğu açık olup davaya konu Şirketin ülkenin önemli ve itibarlı maden şirketi iken, şirket sahibi …’nın 2012 yılındaki vefatı ile Şirket, eşi ve 9 çocuğuna kaldığını, kardeşlerin, davacı …’yı Yönetim Kurulu Başkanlığına seçerek, yönetimi güven içinde kendisine bıraktığını ancak, …, Şirketin başına geçtikten hemen sonra, Şirket ile aynı faaliyet konusunda tek ortağı olduğu 6 ayrı şirket kurarak, bu şirketler üzerinden … A.Ş. aleyhine, kendi şirketleri lehine, haksız rekabet ve menfaat ilişkisi içinde Yönetim Kurulu Başkanlığını yürüttüğü … A.Ş.’ni borçlandırmış ve bu suretle Şirket aleyhine cebri icra takibi yapma imkanını elde ederek, Şirketi ele geçirme organizasyonu içinde olduğunu, bu çerçevede, 2012 yılından, 2018 yılına kadar Yönetim Kurulu başkanı olarak yürüttüğü Şirketin, borçlarını ödeyemez, fabrikalarını çalışamaz duruma düşürmüş, işçilerin iş akitlerini tazminatlarını dahi ödemeden feshetmiş ve işçilerin Şirket aleyhine çok sayıda icra takibi yapmasına ve haciz uygulamasına neden olmuş olup bununla da yetinmeyerek, işçilerin icra takip dosyalarının bir kısmını aşağıda açıklandığı üzere işçi avukatları ile anlaşarak kendi kurduğu şirkete temlik almış, temlik aldığı dosyalardan alacaklı sıfatıyla şirketin tüm gelir ve varlıklarına haciz uygulamış; davalı şirketin, yüzün üzerinde ve yüz milyon TL’yi aşan değerdeki bütün makine, ekipman ve kamyonlarının haciz ve muhafaza altına alınmasına ve yediemindeki bu makine ve ekipmanların da tamamının çalınmasına sebep olarak, …ın madenini ve fabrikalarını çalışamaz duruma getirerek, fabrikaların kapanmasına neden olduğunu, davacının, davalı Şirkette Yönetim Kurulu Başkanı olduğu dönemde (2017 yılı) icra takibi yapılmış bir kısım işçilerin avukatları olan Av. …- Av. …’a işçilik alacaklarına mahsuben, davacı tarafından şirket hesabından haricen kısmen ödeme yaptırılmış; bu ödemeler icra dosyalarına bildirilmemiş; akabinde de aynı vekillerin takip ettiği 41 adet işçilik alacağı dosyalarından kaynaklı takipleri (Orhaneli İcra Müdürlüğünün … – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … -… – … – … – … – … – … – … – … – … – … – … -… – … – … – … – …- … – …- … – … – … – … – … – … – … – …) E. Sayılı dosyaları) kendi adına kurduğu ve tek yetkilisinin kendisi olduğu şirket adına temlik aldırmış ve iş bu alacaklara mahsuben sanki haricen hiç ödeme yapılmamış gibi işlemler yaptırarak, haksız, kanunsuz ve suç teşkil eder şekilde Müvekkil Şirketi mükerrer ödeme yapmasına sebep olmuş ve olmaya devam etmekle, yine, davacının temlik aldığı işçi icra dosyalarından Orhaneli İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına haricen yapılan ödemeler tespit edilmiş olmasına rağmen, müvekkil şirket davacının cebri icra uygulaması tehditi altında dosya borcu mükerreren yeniden ödemek zorunda kaldığını, akabinde davalı Şirket, Orhaneli İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2022/23 E. Sayılı dosyası ile fazla ödemeye ilişkin şikayet yoluna gitmiş, bu safhada Davacı şirketi … A.Ş., mükerrer ödemeyi kabul etme yönünde beyanda bulunmak mecburiyetinde kaldığını, davacının yukarıda belirtildiği şekilde elde ettiği icra takip dosyalarına dayanarak yine davalı şirket aleyhine iki ayrı iflas davası açmış, bu iflas davaları da davacı tarafından sanki 3. Şahıslar tarafından açılmış gibi, iddia konusu yapılarak Mahkemeyi açıkça yanıltma teşebbüsü içinde olunmuş, Mahkeme de bu yanılgı içinde bu davaları tedbir kararına gerekçe yapmış olup Mahkemece, yukarıdaki hukuki ve fiili gerçekler ve bunlara ilişkin “esasa cevap” dilekçesi ile sunulmuş bulunan belgeler görülmeden ve incelenmeden sadece dava dilekçesindeki iddialar doğru kabul edilerek, “davalı şirket hakkında çok sayıda icra takibinin ve açılan iflas davalarının bulunması da göz önüne alınarak davalı şirkette yönetim zafiyetinin bulunmasından dolayı… davalı şirkete denetim kayyımı atanmasına” karar verilmiş olmasının yanlış, haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalının en son 02.12.2022 tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısında seçilen hali hazırdaki mevcut yönetimi, yaklaşık üç ay önce göreve başladığını, davacının herhangi bir yazılı delil sunmaksızın gerçek dışı iddialar ile Sayın Mahkemeyi yanıltmıştır. Müvekkil Şirket, davacının yönetim kurulu başkanı olduğu dönemde başlamış olan yüzlerce icra takibine muhatap olmasına rağmen, bu takipler sanki yeni yönetim zamanında olmuş gibi göstererek ve bunları dayanak yaparak şirketin kötü yönetildiği iddiasında bulunduğunu, ayrıca Davacı …’nın davalı … A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı olduğu 2012-2018 yılları arasındaki kötü yönetimi nedeniyle şirketi 30.000.000,00 TL zarara uğratması sebebiyle, şirketin diğer hissedarı kardeşi … tarafından tazminat davası açıldığını, hal böyle iken, Davacının 3 aylık yönetim kurulunu, şirketi kötü yönettiği iddiasının kabul edilerek denetim kayyumu atanmasına karar verilmesi usul ve yasalara aykırı olmakla somut delilleri ile ispatlanması gerektiğini, davacının, yönetim de olduğu dönemde somut deliller ile sabit olduğu üzere ciddi zararlar verdiğini ve bu zararların etkilerinin günümüze dek devam ettiğini ayrıca, şirketteki nüfuzunu kullanarak yıllarca şahsi şirketlerine haksız kazanımlar adına işlemler yapan davacının, mevcut yönetimin kendi dönemi de dahil olmak üzere incelemeye hazırlanır iken, Davacının gerçek dışı iddialar ile yönetime kayyım atanmasını talep etmesinin asıl sebebinin döneminde yapılan usulsüzlüklerin ortaya çıkmasına engel olmak olduğu dosya muhteviyatı ile sabit olduğunu, davalı şirket, Davacının yönetimde olduğu safhada bizzat Davacı tarafından borçlandırılarak, icra takiplerine maruz bırakılmış, davalı şirketin maden sahasındaki yüzlerce makine ve ekipmanları haczedilerek muhafaza altına alınmış, bundan daha önemlisi yüz milyonu aşan değerdeki bu makine ve ekipmanın yedieminden çalınmasına ve maden faaliyetinin sona ermesine sebep olunduğunu, bu süreçte, şirketin diğer hissedarları tarafından oluşturulan profesyonel yeni yönetimden sonra, çalışamaz hale getirilen maden ocakları ve fabrikaları mecburen kiralanmak suretiyle yeniden faaliyete geçirilmiş, o şartlarda önemli sayılacak kira geliri ile şirketin hem icra takibine konu işçilik ve piyasa borçları, hem de kamuya olan borçlarının ödenmesi ve bir kaç senelik periyot içinde de bu borçların tamamen tasfiye edilmesi imkanına kavuşulduğu bir dönemde; Davacının, delilsiz, belgesiz ve soyut “Şirketin kötü yönetildiği” iddiasına dayalı dava dilekçesindeki talebinin esasa cevap beklenmeden, “icra takiplerine” muhatap olduğu ve “yönetim zafiyetinde” olduğu yönünde “yaklaşık ispat şartının sağlandığı” gerekçesi ile şirkete “denetim kayyımı” atanması, yaklaşık ispat koşulu hiçbir şekilde gerçekleşmediğinden usul ve yasalara aykırı olduğunu, emsal kararların da bu iddiasını ispatlar nitelikte olduğunu beyanla ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin ara kararın kaldırılarak itirazın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Talep anonim şirketin feshine ilişkin derdest davada şirkete yönetim kayyımı atanması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince 03/03/2023 Tarihli ara karar ile tedbir talebinin kısmen kabulü ile davalı şirkete denetim kayımı atanmasına kararına davalının itirazı üzerine ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 531. maddesine göre; haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler.Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir. Limited şirketler yönünden TTK’nın 636 ve 638. maddelerinde özel geçici hukuki koruma düzenlemesi getirildiği halde, anonim şirketler yönünden geçici hukuki korumaya ilişkin özel düzenleme yapılmadığından, tedbir talebi hakkında genel hüküm olan HMK 389 vd. maddelerinin uygulanması gerekir. 6100 Sayılı HMK 389 /(2) Maddesi uyarınca ” Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Aynı yasanını 390 Maddesi “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” düzenlemelerine yer verilmiştir. 6102 sayılı TTK’nun 365. maddesinde, anonim şirketlerin yönetim kurulu tarafından yönetilip ve temsil olunacağının düzenlenmiş, YK üyelerinin seçimi, süreleri, ibraları hakkında karar verilmesi ve görevden alınmaları. TTK 408 maddesi uyarınca genel kurulun, devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. TTK da anonim şirketlerde yönetim kurulunun yönetim yetkisinin mahkemelerce kaldırılacağına veya sınırlandırılacağına ilişkin yasal düzenlemenin bulunmadığı gibi anonim şirkete mahkemece yönetim kayyımı atanmasına olanak sağlayan açık bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Kural olarak şirketler genel kurul tarafından seçilen yöneticileri tarafından temsil ve ilzam edilir. TMK’nın 427/4. Maddesi uyarınca bir tüzel kişinin gerekli organlarından yoksun kalması ve yönetiminin başka yoldan sağlanamaması durumunda yönetim kayyımı atanacağı düzenlenmiştir. Davalı şirketin haklı sebeple feshi şartlarının bulunup bulunmadığı, yapılacak tahkikat neticesinde davalı şirketin savunmaları değerlendirildikten ve taraf delilleri toplandıktan sonra belirlenecektir. Buna göre dosyanın geldiği aşama itibarı ile ibraz edilen deliller, genel kurul tarafından şeçilen YK yetkilerinin sınırlandırılmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gerekli olan yaklaşık ispata elverişli değildir. Davalı şirkette organ boşluğu da bulunmadığından mahkemece ihtiyati tedbire itirazın kabulü ile ihtiyati tedbir kararının kaldırılması yerine yazılı gerekçe ile itirazın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle ihtiyati tedbire itiraz eden davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle, ilk derece mahkemesi ihtiyati tedbirin kabulüne ilişkin kararının infazına ilişkin tüm sonuçları ile birlikte kaldırılmasına karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/390 Esas sayılı dosyasında 31/03/2023 tarihinde verilen ihtiyati tedbire vaki itirazın reddine ilişkin ara kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-İhtiyati tedbir kararına vaki itirazın KABULÜ İLE; Mahkemece 2023/133 Esas sayılı dosyası üzerinden 03/03/2023 tarihinde verilen ihtiyati tedbir kararının KALDIRILMASINA, 2-İhtiyati tedbire itiraz eden davalılar vekili tarafından yatırılan istinaf karar harcının istem halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf yargılama giderlerinin verilecek nihai kararla birlikte değerlendirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)- f maddesi uyarınca KESİN olarak oy birliğiyle karar verildi. 25/05/2023