Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/62 E. 2023/157 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/62
KARAR NO: 2023/157
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/09/2022
NUMARASI: 2021/205 Esas – 2022/507 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/02/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … San. ve Tic. A.Ş.’nin müvekkilinden aldığı malların bedeli olan 19.536,89 TL’ni ödememesi üzerine davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nde açılan … E. sayılı takibe itiraz edildiğini ve takibin durmuş bulunduğunu, borçlu şirketin haksız ve dayanaksız itirazı neticesinde müvekkilinin zarara uğradığını, mağduriyetinin giderilmesi amacıyla takip bedelinin %20’sinden aşağı olamamak üzere icra tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini, alacağın tahsili amacıyla takibe devam edilmesi için bu davayı açmak zaruretinin hasıl olduğunu belirterek itirazının iptaline ve 19.536,89 TL’lik takibin devamına, alacağa fatura tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faize karar verilmesine, borçlunun hakkında haksız itirazı nedeniyle %20 inkar tazminatına mahkum edilmesine, masraflar ve ücreti vekaletin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin 12.10.2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin Sancaktepe/İSTANBUL adresinde ikamet ettiğini, HMK madde 6 gereği yetkili mahkemenin davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olan İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, yetki itirazında bulunduklarını; müvekkili şirket ile davalı borçlu şirket arasında alım-satımdan kaynaklanan ticari ilişkinin mevcut bulunduğunu, müvekkili şirketçe davacı tarafa 158.449,21 TL ‘lik ürün satıldığını, davacı tarafça bir takım ödemelerin yapıldığını ödenmemiş 74,93 TL bakiye alacaklarının bulunduğunu; davacının yaptığı icra takibi ve devamında açtığı işbu itirazın iptali davasının tamamen haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu, haksız ve dayanaksız davanın reddine, alacaklı/davacının icra takibinin iptali ve alacaklı/davacının davasında tamamen haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğundan davacı tarafın %20‘den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114 (2) ve 115. maddeleri gereğince, alacağa yönelik ticari dava niteliğindeki dava yönünden dava tarihine göre dava açılmadan önce zorunlu arabulucuya başvurulmadan işbu davanın açılmış olduğu ve zorunlu arabuluculuğa başvuruya ilişkin dava şartının tamamlanabilir dava şartı olmadığı anlaşıldığından, davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin dava şartlarını öncelikle ön incelemede incelemesi gerektiğini, iş bu dosyada tüm delillerin toplanmış bilirkişiden dahi rapor alınmış ve müvekkilinin davalıdan 19.536,89 TL alacağının olduğunun dahi tespit edildiğini, Mahkemenin karar duruşmasında arabuluculuğa başvuru şartının gerçekleşmediğinden bahisle usulden ret kararı vermesinin hukuka aykırı olduğunu, arabuluculuğun alternatif uyuşmazlık çözüm yollarından olup mahkemelerin iş yükünü azaltmak ve usul ekonomisi ilkesi gereği davaların hızlı ve pratik bir şekilde çözümlenmesi için getirilmiş bir yol olduğunu, yerel mahkemede dava karar aşamasına gelmiş olup mahkeme arabuluculuk şartının eksik olduğu kanaatinde ise tarafları arabuluculuğa başvurması için süre verilmesinin gerektiğini, HMK’nin temel ilkelerinden olan usul ekonomisi ilkesinin söz konusu dosyada hiçe sayıldığını ve dosyanın sebepsiz yere sürüncemede kaldığını, arabuluculuk başvuru şartı eksikliğinin mahkeme tarafından taraflara süre verilerek tamamlanması mümkün olan bir eksiklik olduğunu, karar aşamasına gelmiş bir dosyada dosyanın sürüncemede kalmaması için süre verilmesi gerekirken usulden ret kararı verilmesinin hem Yargıtay içtihatlarına hem de HMKnın temel ilkelerine açıkça aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesine dayalı alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdar. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ticari davalarda 6102 sayılı TTK’nin 5/A maddesi gereğince dava şartı olan davadan önce arabulucuya başvuru şartının yerine getirilip getirilmediği, karar aşamasında arabuluculuk dava şartının değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasındadır. 7155 sayılı Kanun’un 20’nci maddesi ile eklenen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 5/A-1 maddesinde, ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu, 7155 sayılı Kanun’un 23’ncü maddesi ile eklenen 6325 sy m.18/A-2 maddesinde ise, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 115/1. maddesine göre, mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Anılan maddesin ikinci fıkrasına göre ise, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Somut olayda, yetkisizlik kararından önce hazırlanan tensip zaptının 17 nolu ara kararında davacı vekiline arabuluculuk tutanak aslı veya onaylanmış suretinin sunulması için 1 haftalık kesin süre verilmiş ve tensip zaptı davacı vekiline 26/09/2020 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen arabuluculuk son tutanağı dosyaya sunulmamıştır. Kaldı ki davacı tarafın dava konusu uyuşmazlıkla ilgili olarak arabuluculuğa başvurulduğuna dair bir iddiası da bulunmamaktadır. Dava şartı eksikliği yargılamanın her aşamasında resen değerledirilebilecek olup, 6325 sy m.18/A-2 maddesindeki, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği düzenlenmesi karşısında, mahkemece davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 16/02/2023