Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/563 E. 2023/438 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/563
KARAR NO: 2023/438
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/01/2023
NUMARASI: 2023/43 D.İş – 2023/43 Karar
DAVA TÜRÜ: İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/05/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati hacze itiraz eden vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
TALEP: İhtiyati haciz talep eden vekili dilekçesinde özetle; 28/02/2020 düzenleme tarihli, 30/06/2020 tediye tarihli, Lehtarı …, Düzenleyeni … Tic. Ltd Şti, Kefili …, 300.000,00 TL bedelli senet aslına istinaden 150.000,00 TL alacaklı olduğunu, vadesinde borçluların borçlarını ödemediğini, borçluların borcuna ve masraflarına yeterli miktarda taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İHTİYATİ HACİZ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda; “…İncelenen tüm dosya kapsamına ve talebe dayanak senedin içeriğine göre; yukarıda yazılı alacak miktarının varlığı ve alacağın vadesinin geldiği anlaşılmakla bu alacak için borçlu tarafından verilmiş bir rehinde bulunmadığından ihtiyati haciz isteyenin karşı taraf/borçlular hakkındaki talebinin İİK’nın 257.maddesindeki yasal koşulları gerçekleştiği görülmekle talebin kabulüne” karar verilmiştir.
İTİRAZ: Bu karara karşı borçlu … Tic. LTD. ŞTİ. vekili tarafından itiraz edilmiş olup, itiraz dilekçesinde özetle; davacı tarafın müdürlük görevi sona erdikten sonra müvekkillerden intikam alma amacıyla çeşitli iş ve işlemlere giriştiğini, müvekkili tarafından alınmış 2 adet taşınmazın kendine ait olduğu iddiası ile tapu iptal tescil davası açıldığını, davada iki taşınmaz için de ihtiyati tedbir kararının alındığını, taşınmazlara bu şerhin işlendiğini, müvekkili adına kayıtlı taşınır aracın da mevcut olduğunu, davacı tarafın bu hususları bildiği halde mahkemeyi yanıltmak amacı ile müvekkilinin mal kaçırdığından bahsettiğini, davacı tarafın ihtiyati tedbir koydurduğu taşınmazın satılamayacağını bilebilecek pozisyonda olduğunu, taşınmazın satışına dair böyle bir işlem veya düşüncenin de söz konusu olmadığını, müvekkilinin hiçbir şekilde mal kaçırma işlemi içine girmediğini, aksine ticari hayatına devam ettiğini, davacı tarafın iddia ettiğinin aksine müvekkilinin senedin varlığından haciz işlemi uygulanınca haberdar olduğunu, senedin müvekkili tarafından imzalanmadığını, bu husus bakımından ayrıca suç duyurusunda bulunulacağını, davacının 1 seneyi aşkın bir süredir açmış olduğu davalar var iken bu senetle ilgili işlem yapmamış olması ve şuanda bir işleme girişmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı tarafa müvekkili şirket tarafından imza yetkisi verilmiş olduğunu, şirket adına bütün işlemleri yapmak üzere yetki aldığını, davacı tarafın işbu yetkisini kötü niyetle kullandığını, müvekkili şirket hesabından ve kredi, şahsi nam ve hesabına yönelik işlemler yaptığını, kendisine yüksek meblağlarda menfaatler sağladığını, işbu olayların müvekkili şirket tarafından tespit edilmesi üzerine müvekkili şirket tarafından Gebze Cumhuriyet Başsavcılığına dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma ve bunun gibi suçlardan dolayı davacı taraf aleyhine suç duyurusunda bulunulduğunu, ayrıca davacı tarafça müvekkilinin söz konusu senetle alakalı uyarılmadığını, ihtarname göndermediğini, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme tarafından verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını, müvekkilinin işbu nedenle uğradığı zararının tazmini amacıyla alacağın %15’i oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir. Her ne kadar itiraz eden vekili dilekçesinde diğer borçlu … ismiyle yazmış ise de dosyaya sunduğu vekaletnamesinde … tarafından kendi adına verilmiş bir vekaletnamenin bulunmadığı, ilk derece mahkemesince de sadece borçlu şirket adına vekil kaydının yapıldığı, dolayısıyla … tarafından usulüne uygun olarak ihtiyati hacze yapılmış bir itirazının bulunmadığı belirlenmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI (EK KARAR): İlk Derece Mahkemesince verilen 2023/43 D.İş – 2023/43 Karar sayılı ve 09/02/2023 tarihli ek kararı sonucunda; “…Benzer konuya ilişkin Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 2022/2380 esas ve 2022/2287 karar sayılı ilamında; “İstinaf dilekçesinde ileri sürülen istinaf sebepleri, mahkemece dayanak bonoya binaen verilmiş ihtiyati haciz kararı, bu karara yapılan itiraz sebepleri, itirazın duruşmalı olarak incelenmesi sonucu verilen ve istinaf edilen gerekçeli ara kararın içeriği ile mevcut dosya kapsamı birlikte incelenip değerlendirildiğinde; Talebin kambiyo senedi vasfındaki bonoya dayanılarak ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkin olması, mahkemece İ.İ.K. 257 v. d. Maddeleri gereğince teminat karşılığında ihtiyati haciz kararı verilmiş olması, İ.İ.K 265. maddesine göre ihtiyati haciz kararına karşı yapılabilecek itirazların yasada sınırlı olarak sayılması , bunların dışındaki itiraz sebeplerinin ancak uyuşmazlığın esası hakkında görevli ve yetkili mahkemede açılacak çekişmeli bir yargılamada incelenebilecek olması, ihtiyati haciz kararına itiraz davasında / yargılamasında incelenemeyecek olması, muteriz vekilinin ihtiyati haczi kararına karşı ileri sürdüğü itiraz ve istinaf sebeplerinin de İ.İ.K 265 maddesinde sınırlı olarak sayılan itiraz sebeplerinden olmaması nedeniyle, mahkemece verilen itirazın reddi kararında, usul, yasa ve mevcut dosya kapsamı yönlerinden bir isabetsizlik ve aykırılığın bulunmadığı, istinaf edilen ek kararın hukuka uygun olduğu, bu nedenle istinaf eden muteriz vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. ” şeklindeki açıklamalarının ışığı altında İİK 265 maddesinde ihtiyati hacze itiraz sebepleri sınırlı olarak sayılmış olup ihtiyati haczin dayanağı senede ilişkin ileri sürdüğü itiraz sebeplerinin de İ.İ.K 265 maddesinde sınırlı olarak sayılan itiraz sebeplerinden olmaması nedeniyle borçlunun bu yöndeki itirazı yerinde görülmeyerek ihtiyati hacze ilişkin talebinin reddine” karar verilmiştir.Bu karara karşı ihtiyati hacze itiraz eden davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati hacze itiraz eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın müdürlük görevi sona erdikten sonra müvekkillerden intikam alma amacıyla çeşitli iş ve işlemlere giriştiğini, müvekkili tarafından alınmış 2 adet taşınmazın kendine ait olduğu iddiası ile tapu iptal tescil davası açıldığını, davada iki taşınmaz için de ihtiyati tedbir kararının alındığını, taşınmazlara bu şerhin işlendiğini, müvekkili adına kayıtlı taşınır aracın da mevcut olduğunu, davacı tarafın bu hususları bildiği halde mahkemeyi yanıltmak amacı ile müvekkilinin mal kaçırdığından bahsettiğini, davacı tarafın ihtiyati tedbir koydurduğu taşınmazın satılamayacağını bilebilecek pozisyonda olduğunu, taşınmazın satışına dair böyle bir işlem veya düşüncenin de söz konusu olmadığını, müvekkilinin hiçbir şekilde mal kaçırma işlemi içine girmediğini, aksine ticari hayatına devam ettiğini, davacı tarafın iddia ettiğinin aksine müvekkilinin senedin varlığından haciz işlemi uygulanınca haberdar olduğunu, senedin müvekkili tarafından imzalanmadığını, bu husus bakımından ayrıca suç duyurusunda bulunulacağını, davacının 1 seneyi aşkın bir süredir açmış olduğu davalar var iken bu senetle ilgili işlem yapmamış olması ve şuanda bir işleme girişmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı tarafa müvekkili şirket tarafından imza yetkisi verilmiş olduğunu, şirket adına bütün işlemleri yapmak üzere yetki aldığını, davacı tarafın işbu yetkisini kötü niyetle kullandığını, müvekkili şirket hesabından ve kredi, şahsi nam ve hesabına yönelik işlemler yaptığını, kendisine yüksek meblağlarda menfaatler sağladığını, işbu olayların müvekkili şirket tarafından tespit edilmesi üzerine müvekkili şirket tarafından Gebze Cumhuriyet Başsavcılığına dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma ve bunun gibi suçlardan dolayı davacı taraf aleyhine suç duyurusunda bulunulduğunu, ayrıca davacı tarafça müvekkilinin söz konusu senetle alakalı uyarılmadığını, ihtarname göndermediğini, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme tarafından verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını, müvekkilinin işbu nedenle uğradığı zararının tazmini amacıyla alacağın %15’i oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini ileri sürmüştür. Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmadığı ve istinafa cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Talep, kambiyo senedine (bono) dayalı olarak verilen ihtiyati haczin itirazen kaldırılması istemidir. İlk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiş, karara karşı keşideci borçlu … LTD.ŞTİ vekili tarafından taraflar arasında birden çok dava bulunduğu, bononun sahte düzenlendiği ve ihtiyati haciz şartlarının bulunmadığı gerekçesi ile itiraz edilmesi üzerine ilk derece mahkemesince duruşma açılarak yapılan inceleme sonucunda 09/02/2023 tarihli ek karar ile itirazın reddine karar verilmiş bu karara karşı borçlu vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ihtiyati haczin şartlarının bulunup bulunmadığı noktasındadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257/1. Maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır (Yargıtay 19.HD’nin 12/12/2019 Tarih, 2019/2300 E-2019/5531 K). Borçlu tarafından kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati hacze karşı İİK’nın 265/1. maddesine uyarınca, ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzurunda yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edilebilir. İİK’nın 265/3. Maddesinde ise, Mahkemenin, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddedeceği, düzenlenmiştir. Buna göre mahkemece ihtiyati hacze vaki itiraz, ancak kanunda gösterilen ve itiraz eden tarafından ileri sürülen itiraz sebepleriyle sınırlı olarak incelenebilir. Somut olayda: İhtiyati hacze itiraz eden tarafından bono üzerindeki imzaların borçluya ait olmadığı, bononun sahte olduğu iddialarının menfi tespit davasında incelenip değerlendirilecek hususlar olup ihtiyati hacze itiraz aşamasında değerlendirilmesi mümkün olmayan hususlardır. Yine itiraz edenin taraflar arasında başka davaların bulunması, o davalarda davalıya ait bir kısım taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmiş olması hususlarının da eldeki bonoya dayılı ihtiyati haciz kararı verilmesine engel hususlar olmadığı, yaklaşık ispat koşullarının oluştuğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesince ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati hacze itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İhtiyati hacze itiraz eden tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati hacze itiraz eden tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.07/05/2023