Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/508
KARAR NO: 2023/403
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/09/2022
NUMARASI: 2022/311 D.İş – 2022/311 D.İş Karar
TALEP: Delil Tespiti ve İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/04/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati tedbir talep eden vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: Delil tespiti ve ihtiyati tedbir talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; Müvekkili …’nin 16 Aralık 2013 tarih ve 545 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ile %50 hissedarı olduğunu, ancak 2013 yılından beri müvekkilinin ortağı olduğu şirkete hiçbir şekilde dahil edilmediğini ve şirket işlemlerinden bihaber bırakıldığını, kar almadığını ve genel kurula çağrılmadığını, Davalı şirket müdürü …’nun görev süresinin 2017 Aralık ayında sona ereceğinden ve Genel Kurul kararı alınması gerektiğindiğini, Beyoğlu …Noterliği, 19 Nisan 2017 tarihinde … yevmiye sayılı ihtarname ile yapılan denetimde, her ne kadar tüm defterler sunulmasa da sunulan defterler bakımından şirkette fiktif hesaplar bulunduğu, vergi borçlarının ödenmediği, defterlerin eksik tutulduğu ve şirketin kötü yönetimi nedeni ile müvekkil aleyhine sonuçlar doğabileceği tespit edildiğini, Müvekkilinin haklı nedenle çıkışını ve ayrılma akçesini İstanbul 4 Asliye Ticaret Mah. nezdinde talep ettiğini, Mahkeme haklı nedenin varlığını tespit ederek E.2017/876 K. 2021/278 ilgili dosya karara çıkmış ve şirket müdürünün … ile rekabet yasağını deldiği; şirket diğer ortağı ve müdürü … tarafından müşterek şirketin müşterilerini, mal varlığını …’ne taşıdığı ve şirketi kişisel amaç ve menfaatleri için kullandığı tespit edilmiş ve şirket müdürü de sorumlu tutulduğunu, müvekkilinin de ortaklıktan çıkarılmasına karar verildiğini, Şirket defterleri incelendiğinde şirket kanuni temsilcisi müdür …’nun müvekkili gerçek dışı işlemlerle şirkete dair borçlu olarak kaydettiği de ortaya çıktığını, müvekkilinin gerçek dışı işlemlerle şirkete dair borçlu olarak kaydedildiğinin ispatlandığını, diğer ortak şirket müdürü …, İstanbul 47. Asliye Ceza Mahkemesi 2022/247 Esas sayılı dosyasında güveni kötüye kullanma suçu nedeni ile yargılanmakta olduğunu, aynı zamanda İstanbul 6 Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/658 Esas tarihli dosyası kapsamında şirket müdürü ortağın kusur ve kastı açık olduğundan gerek şirkete gerek müvekkile zararlarını tazmin etmesi için ayrıca sorumluluk davası açıldığını, Müvekkilinin ortaklık süresince hiçbir sürece dahil olmadığını, aksine uzak tutulduğunu, 2013 yılı sonrası şirketle hiçbir ilişiği kalmadığını, müvekkiline 07.09.2022 tarihinde müşterek şirket … LTD’ye ait amme borçları kapsamında 14 tane vergi ödeme emri tebliğ edildiğini, Müvekkilinin şirket merkezine gönderdiğini bunun üzerine kağıt üzerinde ortak olduğu şirket de dahil olmak üzere karşı taraf tüm şirketlerin yerinde olmadığının görüldüğünü, ödeme emirlerine ayrı ayrı iptal davaları açıldığını, 2019 tarihinde İstanbul 4. ATM E. 2017/876 K. 2021/278 davasında diğer ortak ve şirket müdürünün oğlu tarafından aynı isimle ve aynı bölgede … tasarım reklam hizmetler işletmesinin kurulduğunu, şirket kurucu ve müdürünün faturalarında da, anonim şirket’e ait faturalarda da müşterek şirket …’nun logosu birebir kullanılmakta olduğunu, logo marka bir işletmenin ayırt edici unsurudur ve diğer işletmelerle karışmasını engelleme saiki ve niyeti ile yapılır aksi kullanım haksız rekabet ve iltibas konusu olduğunu, HMK 400/1 bakımından şirket müdürü aleyhine kazanılmış bir dava istinafta, derdest ayrıca bir sorumluluk davası bulunmaktadır. Kanunu temsilci açısından ceza sorumluluğuna da gidilmiştir. Tüzel kişiler arası bağlantı ve organik bağ ve muvazzalı işlemler nedeni ile ilgili şirketler de şirket borçlarından sorumludur. Diğer şirketlerin tüm gelir ve karları aslında müşterek şirkete ait olduğunu, Müvekkilinin karşı taraflardan 1. …’nin ortaklarından olup ortağı olduğu şirket ortadan kaybolmuş ve ekte sunulu vergi cezalarından anlaşıldığı üzere bir de borçlu şirkete ait amme borçlarından sorumlu tutulduğunu, Müvekkilinin aynı zamanda ayrılma akçesine hak kazandığından da karar gereği 2021/15113 – İstanbul … İcra Dairesi dosyasında da alacaklı olduğunu, Müvekkili bakımından müşterek şirket ortağı ve müdürü olan …’nun şirketi ve malları kaçırdığı dikkate alınarak ihtiyati tedbir talebi bakımından aksiyon almasını engellemek ve karşı taraf 5. Şirket … … Tasarım Reklam Hizmetler bakımından yer değiştirme, mal kaçırma, defterleri ziyai etmesinin engellenmesi ve şirket müdürünün üzerindeki malları devretmesini engelleyebilme amacıyla “acele hallerde tespit” HMK 403. Maddesinin uygulanması ayrıca talep ettiklerini, delil tespiti taleplerinin kabulü ile tedbir kararlarının en azından esas mahkemeden alana kadar hükmedilmesine, delil tespiti işlemlerinin de ivedi yapılmasını belirterek ; -Öncelikle (karşı taraf 2.) …, karşı taraf 3. … Ve 5. …Tasarım Reklam Hizmetler bakımından mal kaçırma ve yer değiştirmenin engellenmesi amacıyla işletme taşınmazlar, araçlar, banka hesapları, şirket hisseleri üzerine tedbir konulması ve Karşı taraf 5 bakımından taşınmazların yerinde bulunması halinde yedi emin yoluyla haczi, ve şirket müdürünün üzerindeki malları devretmesini engelleyebilme amacıyla en azından esas mahkemeden karar alınana kadar şirket müdürü taşınmazların üzerine tedbiren ipotek konulmasına, -Karşı taraf 1 müvekkilin kağıt üzerinde ortak olduğu …’nin ticaret sicil gazetesinde yer alan “… mah. … sok. no…. kağıthane” adresinde olup olmadığını, terkin olup olmadığının keşif yoluyla tespiti ile ilgili işlemlerin ttk kapsamında hukuka uygun şekilde ve gerekli bildirimlerin istanbul ticaret odası’na yapılıp yapılmadığını ve şirketin yeni adresinin tespiti, …’nin “… mh. … sk. no…. kağıthane” ile …’nin “… mah. … yolu … sok. no…. kağıthane” adreslerinde olup olmadığının keşif yoluyla tespiti, terkin olup olmadığı ve yeni adreslerinin tespiti, -…’nin ticari defterler ile envanter listesinin incelenmesini ve … LTD’ye ait demirbaşlarının listede olup olmadığının ayrıca tespiti, Şirketlerin terk olup olmadığı, şirket mallarına ilişkin durumun ve tüm şirketlere ait defterlerin nerede olduğunun tespiti, …’nun ilgili şirketler ile ilgilisi ve pozisyonlarının tespitine -… İle …’nin sicil gazeteleri incelenerek aynı internet sitesini kullanıp kullanmadığının tespiti ile … ltd ile … aş’nin internet sitesi nezdinden aynı olup olmadığının tespiti ile internet sitesi üzerinden şirketlerin müşterilerinin tespitine -Şirketler arasındaki bağın tespiti bakımından ticaret sicil gazetelerinin incelenmesi ve ortak özelliklerinin tespitine, …Tanıtım İşletmesi kurucu ve sahibinin … ile ilişkisi, ticari defterlerinin ve finansal tablolarının incelenerek mahkemeye bildirilmesi ve özellikle müşterileri bakımından diğer şirketlerle olan ilişkilerinin tespiti ile, keşif ve bilirkişi suretiyle tespitini, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ D.İŞ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince delil tespiti ve ihtiyati tedbir talebi hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “Getirtilerek incelenen İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/876 esas-2021/278 karar sayılı dosyasında TTK 636 gereğince haklı nedenin varlığıyla, davacının çıkma payının ödenerek TTK 638/2 gereğince ortaklıktan çıkmasına karar verildiği, kararın kesinleşmediği anlaşıldı. Getirtilerek incelenen İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/658 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; … nin %25 ortağı davacı … nun aynı şirketin % 50 pay sahibi kurucu ortağı ve müdürü … na karşı TTK 553 kapsamında sorumluluk davası açtığı anlaşılmıştır.Dava dosyasının davacı tarafın mahkememiz dosyasındaki iddiaları nedeniyle yargılamanın devam ettiği, davacı vekilinin bu dosyadaki taşınmazlar üzerine ipotek konulması ihtiyati tedbir isteminin reddedildiği anlaşılmıştır. Devam eden İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/658 esas sayılı dosyasındaki eda davasına delil toplayacak tespit isteminde HMK 403 gereğince aranan “Talep sahibinin haklarının korunması bakımından zorunluluk bulunan hâller” tanımına uymamaktadır. Davacının hukuki yararı yoktur. Yine HMK 389 da aranan yasal koşulların oluşmadığı, İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/658 esas sayılı dosyasında reddedilen ihtiyati tedbir talebinin mahkememiz dosyasında aynı gerekçelerle istenmesinde derderstlik ve hukuki yarar dava şartının gerçekleşmediği anlaşılmıştır. Bu nedenlerle delil tespiti ve ihtiyati tedbir talebinin reddine, ” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : İhtiyati tedbir talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar ve şirket müdürü … arasında birden fazla ihtilaf bulunduğunu, talep eden haklı nedenle çıkma davasını şirket aleyhine açmış ve devamla dava kabul edilmiş, şirket ile müdürden tahsil edilmek üzere ayrılma akçesine hükmedilmiş olup mahkeme kararı kesinleşmemiş olsa da en azından şirket müdürünün kusurlu olduğu ve bile isteye şirketi ve talep edenin zarara uğrattığı dava dosyasında yaklaşık olarak ispat edildiğini, şirket müdürünün sorumluluğu kapsamında ayrıca şirket müdürü …na 6 Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/ 658 Esas sayılı dosyasında tazminat davası açıldığını, şirket müdürü gerçek kişi, tüzel kişilik perdesi arkasına saklanarak talep eden ile müşterek şirketin tüm malvarlığını aleyhine tedbir istenen şirketlere devretmiş ve ayrılma akçesini ödememek amacıyla önce şirketin içini boşaltıp sonra da şirketi kapattığını, şirket yerinde olmadığını ve talep edenin ayrılma akçesini tahsil edebileceği herhangi bir muhatabı kalmadığını, açık olan zararı bir nebze önlemek amacıyla henüz dava açılmamış tüzel kişilik perdesinin kaldırılması yoluna gidilerek yeni bir dava açılacağı dikkate alınıp bu beyanla İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını, …, …, … Tasarım Reklam Hizmetleri şirketleri açısından da delil tespiti ve ilgili şirketlere, mal varlığının el değiştirmesini önlemek için tedbir konulmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Talep, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ile alacağın tahsili amacıyla açılacak dava öncesinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi, istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Davacı tarafça, tüzel kişilik perdesinin arkasına saklanılarak ayrılma akçesini ödememek için şirketin içini boşaltarak şirketi kapatıldığı, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması yoluna gidilerek yeni bir dava açılacağından bahisle ilgili şirketlere malvarlığının el değiştirilmesini önlemek amacıyla ihtiyati tedbir verilmesi talep edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 389/1. Maddesi, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir, şeklindedir. HMK’nın 390/2 maddesine göre de, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Ayrıca bu kapsamda ihtiyati tedbir talebinin somutlaştırılması gerekir. Yukarıda ifade edildiği üzere HMK’nın 390/2 maddesine göre, tedbir talep eden taraf, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Yaklaşık ispattan anlaşılması gereken ise usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Buradaki amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için tam ispat gerekmez. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın, bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlarda, bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hâkim o iddianın ağırlıklı/kuvvetli ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı etmez. Tüzel kişilerin, kendisini oluşturan gerçek kişilerden ayrı ve bağımsız bir hukuk süjesi olmasına göre, ortakları kısmen veya tamamen aynı olan tüzel kişiler de birbirlerinden bağımsız kişiliklere haizdir. Bu nedenle malvarlıkları da ayrıdır. Dolayısıyla bir tüzel kişi diğerinin borcundan kural olarak sorumlu tutulamaz. Ancak bazı hallerde “tüzel kişilik perdesinin aralanması yoluyla tüzel kişileri oluşturan gerçek kişilerin veya başkaca bir tüzel kişi arasındaki ayrılık ilkesi bir kenara bırakılarak iki ayrı hukuk süjesi olarak değerlendirilmeyip, bunlara tek bir bütün olarak yaklaşılması mümkündür. Bu husus özdeşlik ilkesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Şirketlerin faaliyet konuları, ortağı ve yöneticileri kısmen aynı olması, bu alacağın davalıdan talep edilebilmesinin yanı sıra, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen davalı şirket ile borçlu şirketin malvarlığının birbirine karıştığı, iktisadi bir bütünlüğün olduğu ve tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınılarak kötü niyetle, mal kaçırma ya da alacağın tahsilini kısmen veya imkansız hale getirme yönündeki eylemlerinin bulunması gibi bir takım olguların gerçekleşmesi gerekir. Bu olgular ise, yargılamada, tarafların gösterdiği tüm delillerin toplanıp birlikte değerlendirilmesi ile aydınlığa kavuşacak niteliktedir. Elbetteki ihtiyati tedbir bakımından yaklaşık ispat yeterlidir. Ancak dosyaya sunulan deliller, yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle yaklaşık ispata elverişli değildir. Bu nedenle şartları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine dair mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati tedbir talep eden vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-İhtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf karar harcı ihtiyati tedbir isteyen tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-İhtiyati tedbir isteyen tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 13/04/2023