Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/474 E. 2023/546 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/474
KARAR NO: 2023/546
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2022
NUMARASI: 2022/931 Esas – 2022/1008 Karar
DAVA: Demuraj Alacağından Kaynaklanan İtirazın İptali,Alacakve Haksız Rekabetten Kaynaklanan Tespit, Tazminat ve Haksız Rekabetin Önlenmesi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/05/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince ve davalılar vekilince ayrı ayrı istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı … Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin uzun yıllara sâri olarak- İran İslam Cumhuriyetine en çok tarım ürünü tedarik eden şirket konumunda olduğunu, davalı gerçek kişilerden …, … ile olan ticaretin yürütülmesinde yakın zamana kadar müvekkili şirket nam ve hesabına İran’daki müşterilerle ve operasyonla ilgilenmiş, bu vesileyle de müvekkili şirketin ticari sırlarına vakıf olduğunu, çeşitli şüpheler üzerine yapılan savcılık şikâyeti kapsamında elde edilen delillerle, …’ın uzun bir süredir diğer davalılar … ve … ile eylem ve irade birliği içerisinde hareket ettiğine ve bu şahısların kasıtlı, dürüstlüğe aykırı ve hileli eylemleriyle müvekkilinin İran’daki müşteri portföyünü …’ın sahibi ve yöneticisi olduğu davalı … ‘ya kaydırdıklarına, 500.000 TL sermaye ile kurulan davalı …’nun kuruluşundan birkaç ay sonra, haksız rekabet teşkil eden eylemler neticesinde yıllık 300 Milyon Euro ticaret hacmine ulaştığına, bu ticaret hacmine konu tüm ticari faaliyetlerin haksız rekabet teşkil ettiğine muttali olunduğunu, müvekkili şirket …’nın, davalı yanların hukuka aykırı eylemleri ile bütün ülke pazarının kaybedilmesinden önce, İran ile yürüttüğü ticaretin yıllık hacmi ortalama yarım milyar Euro üzerindedir ve karşı yanların hukuka aykırı eylemleri neticesinde müvekkili şirketin bütün bir ülke pazarını kaybettiğini, karşı yanların hukuka aykırı eylemleri aynı zamanda çok sayıda suç normunu ihlal etmekte ve bu konuda haklarındaki savcılık soruşturması devam ettiğini, gerçek kişi davalılar hakkında devam eden ceza soruşturmaları kapsamında, yurtdışına çıkış yasağını konu alan adli kontrol kararları verildiğini, ancak her ne kadar karşı yan hakkında verilen yurt dışına çıkma yasakları bulunsa da …’ın İran İslam Cumhuriyeti vatandaşlığı dışında Dominik Cumhuriyeti vatandaşı olduğu bilindiğini, davalılardan … ve … hakkında itirazın iptali talebine konu takip başlatılmadan önce ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, talebin İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/309 D, İş, 2022/310 K. sayılı kararı ile talep konusu alacak kalemi olan 230,518.817,95 TL (12.928.197,88 Euro karşılığı) üzerinden kabul edildiğini, takiben karşı yanların yapmış olduğu itiraz ihtiyati haciz kararı veren mahkemece reddedildiğini, söz konusu alacak kalemi açısından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası tahtında esas takibe geçilmiş ve fakat borçluların itirazı üzerine takibin durduğunu, takiben tüm davalılar ve işbu davaya konu edilen tüm zarar kalemleri açısından zorunlu arabuluculuk başvurusu yapılmış ise de netice alınmadığını, davalı yanların hukuka aykırı eylemleri neticesinde, müvekkilinin ülkemize milyonlarca dolar katkı sağlayan ticari faaliyeti büyük ölçüde sekteye uğramış, müvekkilinin 2019-2021 yıllarında yıllık ortalama 670 milyon Euro’luk ticaret yaptığı pazar’ı davalıların hukuka aykırı eylemlerinden ötürü büyük ölçüde kaybetmiş ve toplamda 100 Milyon Euro’yu aşkın bir zarara uğramış, bu zararın tazmini için dava öncesi tüm yollar tüketilmesine karşın bir netice alınamamış ve bu nedenle eldeki uyuşmazlığın mahkeme huzuruna taşınması zorunluluğu doğduğunu belirterek davalı yanların eylemlerinin bir kül olarak haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine [TTK md.56 f.1/a], davalılar … ve … A.Ş. yönünden, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına [İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile birleşen] yapılan haksız itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına ve takip konusu alacağın %20’si oranında icra inkâr tazminatı ödenmesine, 3 ve 4 no.lu davalılar yönünden de [2] numaralı talepte yer alan takibe konu alacağın-12.928.197,88 Euro- müştereken ve müteselsilen tahsiline, tüm davalılar yönünden, irade birliği içerisinde gerçekleştirdikleri ve haksız rekabet teşkil eden sistematik eylemleri nedeniyle, müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, Faiz zararı: 1.142.214,42 Euro toplam zararın şimdilik 10.000 Euro’luk kısmının tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminine, [HMK md.109 f.1 uyarınca bu zarar kalemine ilişkin talep kısmi dava olarak ikame edilmiştir] müvekkil tarafından İran’daki müşterilere satılmak üzere tedarik edilen malların Hindistan’a daha düşük fiyata satılmasından kaynaklanan zarar: 2.980.817,42 Euro toplam zararın şimdilik 10.000 Euro’luk kısmının tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminine, [HMK md.109 f.1 uyarınca bu zarar kalemine ilişkin talep kısmi dava olarak ikame edilmiştir] tüm davalılar yönünden, irade birliği içerisinde, sistematik, planlı ve kötü niyetli olarak müvekkil şirketin pazar payını gasp etmeleri ve müşterilerini davalı tüzel kişi …’ya bağlamaları nedeniyle, dava tarihi itibariyle hesabı mümkün olmayan TTK md.56 f.1/d-e uyarınca davalıların elde etmesi muhtemel -bu aşamada belirsiz olan- menfaatin -şimdilik 10.000 Euro- müvekkile devrine, [HMK md.107. f.1 uyarınca belirsiz alacak davası olarak ikame edilmiştir] tüm zarar kalemlerinin gerçekleştikleri anda muaccel hale geldiği de nazara alınarak, 3095 s. Kanun md.4/a uyarınca, her alacak kalemi açısından ayrı ayrı olmak üzere, muacceliyet tarihinden itibaren Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden faizi ile ödenmesine, yabancı para alacağına konu zarar kalemleri açısından, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu [“TBK”] md.99 f.3 uyarınca fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden tahsiline, davalı yanların neden olduğu haksız rekabetin men’ine [TTK md.56 f.1/b]; davalı yanların sebebiyet verdiği haksız rekabet neticesinde oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasına [TTK md.56 f.1/c]; davalılar hakkında TTK md.56 f.1/b ve TTK md.56 f.1/c uyarınca verilecek hükmün, haksız rekabete konu malları davalılardan ticari amaçla alan kişiler hakkında da icra edilmesine, mahkemece verilecek ilamın gerek Türkiye’de gerekse de İran İslam Cumhuriyeti’nde tirajı 50.000 ve üzeri olan bir gazetede yayımlanmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Dava, davacı şirket ile tarım ürünlerinin tedariki hususunda anlaşmaya varıldığı belirtilen dava dışı İran Devletinde mukim şirketlerin, deniz yoluyla taşınan tarım ürünlerini teslim almaması sebebiyle ödenen demuraj bedellerinden ibaret zararın , deniz yoluyla taşınan ve dava dışı şirketler tarafından teslim alınmayan tarım ürünlerinin Hindistan Ülkesinde mukim bir şirkete daha düşük bedelle satılması sebebiyle oluşan zararın, tarım ürünlerinin dava dışı İran Devletinde mukim şirketler tarafından teslim alınmaması ve sözleşme bedelinin zamanında ödenmemesi sebebi ile ürünün tedarik edildiği satıcıya borcun ödenebilmesi için katlanılan faiz zararlarının, davacının tarım ürünlerinin tedariki hususunda süregelen ticari ilişkisi olduğu iddia edilen dava dışı İran Devletinde mukim şirketlerle olan ticari ilişkinin haksız rekabet teşkil eden eylemlerle engellenmesi nedeni ile oluşan zararın tahsili ve demuraj zararı yönünden başlatılan takibe itirazın iptali isteminin yanında davalıların eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun tespiti, haksız rekabetin men’ine, davalı yanların sebebiyet verdiği haksız rekabet neticesinde oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasına , davalılar hakkında TTK md.56 f.1/b ve TTK md.56 f.1/c uyarınca verilecek hükmün, haksız rekabete konu malları davalılardan ticari amaçla alan kişiler hakkında da icra edilmesine, mahkemece verilecek ilamın gerek Türkiye’de gerekse de İran İslam Cumhuriyeti’nde tirajı 50.000 ve üzeri olan bir gazetede yayımlanmasına karar verilmesi istemine ilişkindir. Talep edilen zarar kalemlerinden demuraj (sürastarya parası) zararı, TTK’nın “Deniz Ticareti” başlıklı beşinci kitabının 1171.Maddesinde düzenlenmiş olup talep edilen bu zararın kadri maruf olup olmadığı hususundaki ihtilafı çözmekle görevli mahkemenin de aynı kanunun 5/2.maddesi kapsamında İstanbul ilindeki deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilen İstanbul 17. Asliye Ticaret mahkemesine (Denizcilik İhtisas Mahkemesi) ait olduğu, ticaret mahkemesinin görev alanına giren haksız rekabete ilişkin istemler ile sürastarya parasından kaynaklı zarar istemlerinin birlikte talep edilmesi halinde davaya ihtisas mahkemesi tarafından bakılması gerektiği anlaşılmakla HMK 114/1-c VE HMK 115/2 maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliği” yönünde karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taleplerin dayanağının deniz ya da gemi alacağı değil, haksız rekabetten kaynaklanan zararların tazmin edilmesi olduğunu, davalıların TTK md. 54 ve devamı hükümlerinde düzenlenen eylemleri gerçekleştirip gerçekleştirmediklerini ve gerçekleştirdiler ise bu eylemlerin yol açtığı zarardan sorumlu olup olmadıklarından ibaret olduğunu, davanın tarafları arasında deniz ticaretine ilişkin herhangi bir ilişkinin söz konusu olmadığını, dolayısıyla dava konusu zarar kalemlerinden biri olan demuraj ödemesinden kaynaklanan tutarının bir deniz ticareti sözleşmesine dayanarak değil, haksız fiil sorumluluğuna dayanılarak talep edildiğini, bu yönüyle somut uyuşmazlığın çözümü için sürastaryayı düzenleyen deniz ticaret hükümlerinin yahut TTK’nın beşinci kitabında düzenlenen başka herhangi bir hükmün uygulanmasına lüzum bulunmadığını, bir zarardan birden fazla kişinin farklı hukuki sebeplerle sorumlu olmasının mümkün olduğunu, ayrıca bir demuraj zararının doğup doğmadığı da eldeki uyuşmazlıkta tartışma konusu olmadığını, bu yönüyle de görevli mahkemenin deniz ticareti hükümlerine başvurması yahut deniz ticaretine dair bir değerlendirme yapmasının da gerekmeyeceğini, temelde ihtisas mahkemesinin uzmanlık alanından tamamen bağımsız bir konudaki hukuk uyuşmazlığının salt deniz ticareti kavramlarına aşinalığına istinaden bu mahkemece çözülmesi, kamu düzeninden olan görev kurallarına olduğu kadar usul ekonomisine de aykırı olacağını, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkemenin görevsizlik kararının kaldırılmasını, dosyanın görevli ve yetkili İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesine iade edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılması gerektiğini ileri sürmüştür. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın sözleşme gereği davacı tarafa İran’da müşteri bulduğunu, müşterilerle yapılan satış üzerinden de komisyon aldığını, ancak davacı tarafın İranlı müşterilere ürünleri zamanında teslim etmemesi ve geç teslim etmesi ile anlaşmalarındaki ürün kalitesinden düşük kaliteyle ürün teslim etmesi üzerine İranlı müşterilerle müvekkili arasında sorunlar yaşanmaya başlandığını, netice olarak müvekkilinin davacı taraftan komisyon bedellerini de alamayınca aralarındaki komisyon sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini, bu sırada davacı taraftan alması gereken komisyon bedelini alamayan müvekkili …’ın zorunlu olarak davacı taraf aleyhine hukuki işlemlere başladığını, müvekkili …’ın bunun yanı sıra davacı tarafın yetkililerince kendisine gönderilen tehdit ve hakaret mesajları ile söylemleri sebebiyle davacı taraf aleyhine suç duyurusunda bulunduğu, şikayetçi olunan mezkur Savcılık dosyasında hiçbir işlem yapılmamışken davacı tarafın müvekkili … ve … aleyhine yaptığı başvuruların ise hızlı bir şekilde hukuk ilkeleri gözetilmeksizin uygulamaya konulduğunu ve müvekkilinin ticari ve aile hayatının ciddi bir şekilde zarar gördüğünü, ayrıca davacı tarafın taleplerinin bölünebilir olduğunu, davanın tümüyle denizcilik ihtisas mahkemelerine gönderilmesinin de hatalı olduğunu, Yargıtay kararlarında da davaya konu taleplerin doğrudan birbirleri ile ilgili olması durumunda özel yetkili mahkemeye gönderilebileceğini, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkemenin görevsizlik kararının kaldırılmasını ve davanın yeniden görülmesi mümkün değil ise de kararın bozularak dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Dava; davalıların eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, haksız rakebet eylemler nedeniyle uğranılan zarar kalemlerinin tahsili, haksız rekabet nedeniyle elde edilen menfaatin tahsili, haksız rekabetin meni istemine ilişkindir. Davacının zarar kalemleri olarak, ticari satıma konu malların düşük bedelle satılmasından doğan zarar, faiz ödemesinden doğan zarar ile birlikte dava dışı taşıyıcıya ödediği demuraj bedellerinin de talep edildiği görülmektedir. Mahkemece taraflar arasındaki ihtilaftın TTK’nın 5/2 maddesi uyarıca Deniz İhtisas Mahkemesinin görevi alanında kaldığından bahisle görevsizlik kararı verilmiş, karara karşı davacı ve davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur. Haksız rekabete ilişkin kuralar 6102 sayılı TTK 55 ve devamı maddelerinde düzenlenmekle mutlak ticari davalardandır. Eldeki uyuşmazlıkta davacının zarar kalemleri arasında talep ettiği demuraj bedeli dava dışı üçüncü kişiye yaptığını iddia ettiği bir ödemedir. Davacı uğradığı zararı rücuen davalılardan talep etmiş olduğundan demuraj alacağının 6102 sayılı TTK’nun 1171 maddesinde düzenlenmiş olmasının somut uyuşmazlıkta mahkemenin görevini belirlenmesinde bir etkisi bulunmamaktadır. Bu durumda TTK 5/2 maddesi gereği bu davaya bakma görevi İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesine ait olmadığından ilk derece mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile görevsizlik kararı verilmesi isabetli görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi yerinde olmadığından davacı ve davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin ve davalılar vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendilerine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.26/05/2023