Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/46 E. 2023/65 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/46
KARAR NO: 2023/65
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/10/2022
NUMARASI: 2022/602 Esas (Ara Karar)
DAVA: Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/01/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati tedbir talep eden vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: İhtiyati tedbir talep eden vekili dilekçesinde özetle; davalı tarafın murisin vefatını takiben murisin 4/5 hissesi olan … SAn. Tic. Ltd. Şti. Adına kayıtlı şirket merkezinin bulunduğu İstanbul … Mh. … Ada … parsel nolu … m²’lik müstakil villanın 1/2 hissesini 03/03/2020 tarihinde şirket müdürü sıfatı ile bir ticari şirkete sattığının tapu kayıtlarından öğrenildiğini, davalı tarafça satış dayanağı olarak gösterilen 13/12/2019 tarihli adi sözleşme şeklinde düzenlenmiş satı sözleşmesindeki imzanın murisin imzasına benzemediğini, davalının imzasına benzediğini, davalının terekeye dahil her iki şirketin münferit imza yetkilisi olduğunu, terekeye dahil olan çok kıymetli taşınmazların murisin vefatından sonra şirket müdürü sıfatı ile satıldığını, davalının kötü niyetli olduğunu, tedbir talebine konu mal varlığının terekeye ait olduğunu, davalıya ait bir mal olmadığını, davalı tarafın tereke malı olan şirket mal varlığında malik sıfatı bulunmadığını, şirket müdürü sıfatı ile tasarruf yetkisinin mevcut olduğunu, taksime kadar tasarruf edilmemesi gerektiği halde davalının şirket müdürü sıfatı ile terekeye ait bir kısım şirket taşınmazı yetkisini suistimal ederek sattığını belirterek murisin hissedarı olduğu … San. Tic. Ltd. Şti. Adına kayıtlı İstanbul Beşiktaş İlçesi … Mah. … ada … parsel sayılı ve Çanakkale Gelibolu ilçesi .. pafta … ada .. parselde kayıtlı taşınmazların ve varsa şirket adına kayıtlı diğer taşınmazların 3. şahıslara devri, üzerinde ayni veya şahsi hak tesisi sureti ile hissedarların zarar görmesinin önlenmesi açısından acilen tapu kayıtlarına tedbir şerhi konulmasına karar verilmesini, tedbir talebine konu mal varlığı davalıya ait olmadığından yas gereği taksime kadar korunması ve devredilmemesi gereken terekeye ait mal varlığına ilişkin tedbir kararının teminatsız olarak uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “HMK’nun 389/1ve HMK 390/3 maddeleri düzenlemeleri uyarınca ihtiyati tedbir kararının verilebilmesi için tam bir ispat aranmaz, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delillerin varlığı yeterlidir. Somut olayda davacı tarafça davalının müdürlükten azli için haklı sebep olarak öne sürülen iddiaların doğruluğunun tespiti yönünde yargılama yapılması gerekmektedir. HMK 393. maddesindeki koşulun bu aşamada gerçekleşmediği kabul edilerek tedbir talebinin bu aşamada reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı ihtiyati tedbir talep eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafın Çanakkale İli, … İlçesi, … pafta, … ada, … parselde kayıtlı yeni yapılmış 8 adet lüks konutu şirket müdürü sıfatı ile haricen üçüncü kişilere satarak teslim ettiğini iddia ettiğini, böyle bir satış için davalı, mirasçı ve hissedarlardan onay almadığı gibi bilgi dahi vermediğini, kimlere, hangi fiyata ve neden satış yaptığının da anlaşılamadığını, harici satış olduğu bildirilen işlemin görevi suiistimal mahiyetinde olduğunu, davalı tarafın satışın dayanağı olarak dosyaya hukuken geçersiz adi sözleşme şeklinde düzenlenmiş satış sözleşmesi sunduğunu, her an düzenlenebilecek bu belgedeki imzanın murisin vefatından sonra davalı tarafından atıldığını düşünüldüğünü, tedbir talebine konu malvarlığının terekeye ait olduğunu, davalıya ait bir malvarlığı olmadığını, tereke malının üçüncü kişiye devrini engelleyen tedbir kararının malik sıfatı olmayan davalıya zarar vermeyeceğini, aksine terekeyi koruyucu bir işlem olduğunu, henüz taksim gerçekleşmemiş olması sebebi ile üçüncü kişilere devredilmesi gereken tereke için koruyucu bir işlem olan tedbir kararının malik sıfatı olmayan davalıya zarar vermeyeceğinden teminatı gerektirmediğinin de ortada olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde tedbir kararının teminatsız olarak verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Talep derdest Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 630/2 maddesine dayalı olarak limited şirket müdürünün haklı nedenle azli davasında ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. Davacı vekili 06/10/2022 tarihli dilekçesi ile … San. Tic. Ltd. Şti. Adına kayıtlı İstanbul Beşiktaş İlçesi … Mah. … ada … parsel sayılı ve Çanakkale Gelibolu ilçesi … pafta … ada … parselde kayıtlı taşınmazların ve varsa şirket adına kayıtlı diğer taşınmazların 3. şahıslara devri, üzerinde ayni veya şahsi hak tesisi sureti ile hissedarların zarar görmesinin önlenmesi açısından acilen tapu kayıtlarına tedbir şerhi konulmasına karar verilmesini talep etmiş ve ilk derece mahkemesince yine 13/10/2022 tarihli ara karar ile yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı, tedbir talebinin konusu yargılamayı gerektirdiği gerekçeleri ile tedbir talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekilince iş bu ara kararına yönelik istinaf talebinde bulunulmuştur. TTK 625. ve 626.maddelerine göre, müdürler görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kuralı çerçevesinde gözetmekle yükümlüdürler. Müdürler, kanunların ve şirket sözleşmesinin genel kurula görev ve yetki vermediği bütün konularda görevli ve yetkildirler.TTK 630.maddesinde, geçici hukuki koruma konusunda özel bir hüküm bulunmadığından, genel hüküm olan HMK 389 vd.maddeleri uygulanması gerekmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 389/1. maddesine göre; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Bunun yanı sıra uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilmesi için HMK’nın 390/3. Maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Ayrıca, asıl uyuşmazlığı çözecek mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilemez. Somut olayda; uyuşmazlık konusu şirket müdürünün azli istemi olup şirkete ait taşınmazlar uyuşmazlık konusu değildir. İhtiyati tedbir ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceğinden ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine yönelik verilen kararı sonucu itibarıyla doğrudur. Açıklanan nedenlerle HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İhtiyati tedbir talep eden tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf peşin harcının alınması gereken 179,90 TL karar harcından mahsubu ile eksik olan 99,20 TL harcın ihtiyati tedbir talep eden taraftan tahsili ile hazineye irad kaydına,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.26/01/2023