Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/420 E. 2023/276 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/420
KARAR NO: 2023/276
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/02/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/499 Esas ( Derdest)
TALEP: İhtiyati Haciz/Tedbir Talebinin Reddi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati haciz talep eden vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …nın yöneticisi ve/veya pay sahibi olduğu şirketler yoluyla müvekkil şirkete uzun yıllar ürün satmış olduğu, bu ticari faaliyetler esnasında davalının, müvekkili şirket yöneticilerinden bazılarına rüşvet vererek kendi şirketlerinden piyasanın çok üzerinde fahiş fiyatlarla ürün satın alınmasını sağladığı, çok büyük komisyonlar elde ettiği, müvekkili şirketi yaklaşık 40 milyon Amerikan Doları tutarında zarara uğrattığı, bunun üzerine müvekkil şirketin uğradığı zararın giderilmesi istemiyle davalı ve bağlantılı olduğu şirketler aleyhine Virjin Adaları Ticaret Mahkemesi nezdinde tazminat davası açtıkları, huzurda tenfizi istenen Doğu Karayipler Yüksek Mahkemesi Virjin Adaları Yüksek Mahkemesi Ticari Bölümü (“Virjin Adaları Ticaret Mahkemesi kararı”) ile müvekkili şirketin tazminat talebinin kabul edilmiş olduğu, anılan yargılamada davalının, “Onuncu Davalı” olarak ifade edildiği, tenfize konu edilen Virjin Adaları Ticaret Mahkemesi ilamında davalının müvekkili şirketi uğrattığı zararı tazminen 27 Milyon ABD Doları ödemesine ve 16.10.2009’dan karar tarihine dek işleyen %5 faize karşılık 16.858.269 ABD Doları ödemesine karar verildiği, tenfize konu edilen kararın davalı tarafından temyiz incelemesine konu edilmemiş ve Virgin Adaları hukuku nezdinde kesinleşmiş olduğu, müvekkili şirket lehine hükmedilen tutarın davalıdan sulhen tahsilinin mümkün olmadığı, dahası davalının aleyhine verilen kararın icrasını engellemek için alacaklılardan mal kaçırdığının tespit edildiği, davalı ve eşinin çok sayıda yolsuzluğa ve dolandırıcılığa karışmış olduğu, davalının son derece kıymetli taşınmazını alacaklılardan mal kaçırmak için tenfize konu kararın verilmesinden sonra eşine devrettiğinin tespit edildiği, taşınmazın davalının eşi tarafından üçüncü kişilere devredilmesinin an meselesi olduğundan bahisle, davalının her türlü taşınır ve taşınmaz malları, hak ve alacakları üzerinde, dava konusu borcu karşılayacak ölçüde ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz konmasına, bu kapsamda davalının en önemli ve tespit edilebildiği kadarıyla yegane malvarlığı olan eşi …’a devredilen İstanbul ili Üsküdar ilçesi … Caddesi … Mahallesi Ada No … Parsel No …’e kayıtlı taşınmaz bakımından taşınmazın üçüncü kişilere devrini ve taşınmaz üzerinde herhangi bir hak tesisini önleyecek mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilmesi, taşınmaza ek olarak davalının diğer tüm taşınmaz ve taşınır malları, hak ve alacakları üzerinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 389 uyarınca dava konusu borcu karşılayacak ölçüde ihtiyati tedbir kararı verilmesi, davalının alacaklılardan mal kaçırma kastı sabit olduğundan davalı yedinde olanlar ile üçüncü kişilere devrettiği her türlü taşınır ve taşınmaz malları, hak ve alacaklarına ilişkin, dava konusu borcu karşılayacak ölçüde tenfize konu kesinleşmiş mahkeme kararı gözetilerek davalıya tebligat çıkarılmadan dosya üzerinden takdiren teminatsız, İİK m. 257 uyarınca ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Aleyhine ihtiyati haciz/tedbir istenen davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkilinin hiçbir koşulda alacaklılardan mal kaçırma gayesinde olmadığını, kaldı ki, davacı tarafın da müvekkilinin alacaklılarından mal kaçırma niyeti bulunduğuna ilişkin herhangi bir delil sunamadığını, bu nedenle davacının ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, davaya konu kararın tenfizi mümkün olmadığından, bu karara dayalı olarak üçüncü bir kişiye ait taşınmaz üzerinde tedbir talep edilmesinin mümkün olmadığını beyanla tedbir taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince ihtiyati tedbir/haciz talebi hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “HMK’nun 389. Maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ihtiyati tedbire karar verilmelidir. Davanın, bir miktar paranın davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin yabancı Mahkeme ilamının tanınması ve tenfizi istemine ilişkin olduğu, tedbirin dava konusu hakkında verilebileceği, davalıya ve eşine ait mal varlığı değerlerinin işbu davanın konusunu teşkil etmediği dolayısıyla HMK 389. maddesi koşullarının oluşmadığı değerlendirilmiş, tedbir talebinin reddine dair karar vermek gerekmiştir. Davacı vekilinin, dava dilekçesi ile ileri sürdüğü ihtiyati haciz istemi yönünden ise, İİK 257. maddesinde ”rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı borçlunun yerinde ya da üçüncü şahısla olan menkul ve gayrimenkul mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczedebilir.” düzenlemesi getirilmiştir. İİK’nun 258/I-2.c. maddesi gereğince; alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Dosyanın bulunduğu aşama, davalının tenfiz engellerine ilişkin savunması ve buna ilişkin delillerin toplanmadığı tahkikata geçilmediği, dolayısıyla mevcut durum itibariyle, muaccel bir alacağın olup olmadığı hususunda yeterli kanaat hasıl olmamakla, ihtiyati haciz talebinin de reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz/tedbir talep eden davacı vekili 20/02/2023 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin ihtiyati haciz taleplerini reddettiğini, anılan gerekçeyle ihtiyati haciz taleplerinin reddinin usul ve esasa aykırı olduğunu, dosyadaki delil ve vakıaların eksik incelendiğini, defalarca talep etmelerine rağmen mal kaçırma eylemini ortaya koyan tapu işlem kayıtları için müzekkere yazılmadığını, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek önemli delillerin toplanmadığını, İhtiyati haciz taleplerine ilişkin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 257’nin uygulanmasında hataya düşüldüğünü, açıkça haciz taleplerini destekleyen öğreti görüşleri ve Yargıtay kararlarının hiçe sayıldığını, Mahkemenin ihtiyati tedbir taleplerini de reddettiğini, uyuşmazlığın konusunun tazminat alacağına dair yabancı mahkeme kararının tenfizine ilişkin olduğunu, müvekkilinin davalı’dan alacağının teminatı malvarlığı üzerine tedbir konulmasına bağlı olduğunu, açıklanan nedenlerle İstinaf başvurularının kabulüne, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01.02.2023 tarihli ara kararıyla verilen, ihtiyati haciz taleplerinin reddine yönelik ara kararın kaldırılmasına, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01.02.2023 tarihli ara kararıyla verilen, ihtiyati tedbir taleplerinin reddine yönelik ara kararın kaldırılmasına, alacağın muaccel ve rehinle temin edilmemiş olması ile davalı’nın alacaklılardan mal kaçırma gayesi sabit olduğundan davalı yedinde olanlar ile eşi ve üçüncü kişilere devrettiği tüm taşınır ve taşınmaz mallar üzerine, özellikle İstanbul ili Üsküdar ilçesi … Caddesi … Mahallesi Ada No … Parsel No …’e kayıtlı taşınmazı kapsayacak şekilde İİK m. 257 uyarınca ihtiyati haciz konmasına, davalı yedinde olanlar ile eşi ve üçüncü kişilere devrettiği taşınmaz ve taşınır malları, hak ve alacakları üzerine, özellikle tenfize konu yabancı mahkeme kararının verilmesini takiben kötü niyetle Davalı’nın eşi …’a devredilen, 31.08.2022 itibariyle de … Dış Ticaret Anonim Şirketi’ne devredilen İstanbul ili Üsküdar ilçesi … Caddesi … Mahallesi Ada No … Parsel No …’e kayıtlı taşınmaz bakımından taşınmazın üçüncü kişilere devrini ve taşınmaz üzerinde herhangi bir hak tesisini önleyecek mahiyette, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 389 uyarınca dava konusu borcu karşılayacak ölçüde ihtiyati tedbir konmasına, vekâlet ücreti ve yargılama giderinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Talep, yabancı mahkeme kararının tanınması/tenfizi istemiyle açılan davada ihtiyati haciz/tedbir kararı verilmesi, istemidir.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, talep konusuna ilişkin olarak ihtiyati haciz/tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.Davacı tarafça Doğu Karayipler Yüksek Mahkemesi Virjin Adaları Yüksek Mahkemesi Ticari Bölümü’nün 12.04.2022 tarih ve BVIHC (COM) 0097 OF 2015 sayılı kararı dosyada sunulu vaziyettedir. İhtiyati haciz isteyen taraf, Doğu Karayipler Yüksek Mahkemesi Virjin Adaları Yüksek Mahkemesi Ticari Bölümünce hüküm altına alınan alacağın ödenmediğinden bahisle incelemeye konu ihtiyati haciz/tedbir kararı verilmesine ilişkin talebi yapmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257/1. Maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır(Yargıtay 19 HD’nin 12/12/2019 Tarih,2019/2300 E-2019/5531 K). Henüz tenfiz edilmemiş ve tenfiz şartlarını taşıyıp taşımadığı yargılama neticesinde anlaşılacak olan yabancı bir mahkeme veya hakem kararına istinaden tenfiz davasının başında, tenfize konu kararda hükme bağlanan alacağın ‘vadesi gelmiş bir alacak’ olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Buna karşılık yabancı mahkeme veya hakem kararının tenfizini isteyen alacaklı, tenfize konu karardan başka diğer delillerle veya İİK m. 257/f.2’deki şartların mevcudiyetini ortaya koyarak her zaman ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir.Somut olayda, davacı sadece henüz tanına ve tenfizine karar verilmemiş bir yabancı mahkeme kararına dayanmış olup, bu şekilde yabancı mahkeme kararı tek başına vadesi gelmiş bir para borcunu yaklaşık olarak ispatlamaya elverişli değildir. Dosyada istinaf incelemesinin yapıldığı tarih itibariyle yabancı mahkeme kararına konu alacağın yaklaşık ispatına ilişkin bir belge veya delile de rastlanmamıştır. Ayrıca dava tenfiz istemine ilişkin olup yargılama sonunda bir alacak hükmü kurulması mümkün değildir. Bu halde ihtiyati haczin şartlarının oluştuğunu kabul etmek mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 389/1. Maddesi, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir, şeklindedir. İhtiyati tedbirler hali hazırda görülmekte olan veya ileride açılacak bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemek için başvurulan geçici nitelikte ve kural olarak kanunla belirlenmiş önlemlerdir. Özel düzenlemeler bir kenara bırakılacak olursa ihtiyati tedbirlere ilişkin temel düzenleme Hukuk Muhakemeleri Kanununun 389 ve devamı maddelerinde yer almaktadır. İhtiyati tedbirde ferdileştirilmiş muayyen bir talebin teminini hedef tutulmaktadır. Bu nedenle para alacağına ilişkin bir davada ihtiyati tedbir kararı verilmesi hukuka uygun değildir. Ayrıca, HMK’nın 389/1. Maddesinde belirtildiği gibi ihtiyati tedbir ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebilir. Somut olayda ihtiyati tedbir yargılaması devam eden bir dava içerisinde talep edilmiş olup, yargılamaya konu dava yukarıda açıklandığı üzere yabancı mahkeme kararının tenfizine ilişkin olup ihtiyati tedbir konulması talep edilen taşınmazlar uyuşmazlık konusu değildir. Buna göre ihtiyati tedbirin şartları oluşmamış olup, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde de herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-İhtiyati haciz/ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf karar harcı ihtiyati haciz/tedbir isteyen davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 16/03/2023