Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/42 E. 2023/713 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/42
KARAR NO: 2023/713
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/09/2022
NUMARASI: 2022/552 Esas – 2022/811 Karar
DAVA: İhya (TTK.nun 547. Maddesine Dayalı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/07/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı dava dilekçesinde; davacı ile şirketin tasfiye memuırluğunu yapmış olan … aynı üniversitede öğrenci iken tanıştığını, evlenmiş daha sonra da iki diş hekimi meslektaş olarak 2001’de kurmuş oldukları … İnşaat Ve Tic.Ltd.Şti.’nde mesleki bir beraberlikle ortak olarak çalıştıklarını, ortaklığın emekçi ve özverili şeriği, adeta SGK’lı bir işçi gibi yoğun, ağır iş yükü ile çalışanı davacı eş, ehlikeyf olarak masa başında şirketin çok uzun bir süre temsil ve ilzam yetkilisi ve daha sonra da tasfiye memuru olarak hayata devam edeni …’un olduğunu, tarafların arasındaki hem eş hem ortak olmanın dengesizliği, eşitsizliği, davacının yıllar boyu uğradığı maddi manevi haksızlıklar hem ortaklığı hem evliliği çıkmaza sürüklediğini, son yıllarda davalının davacıya şiddetin her türlüsünü uygulaması, aşağılamaları, davacıyı “enayi, aptal, saf, salak “ gibi hakaretlerle nitelendirerek evladının, aile fertlerinin, başkaca 3.kişilerin yanında dahi küçük düşürmesi 2019 yılında her ne kadar bu çekilmez hali sonlandırmak için karar alsa da pandeminin ortaya çıkması nedeniyle tekrar vicdanının sesini dinlemiş 2020 yaz tatili sonrası davacının boşanma kararı alması noktasına vardığını, tüm bu sebeplerle şirketin sicilden terkin edildiğinden dahi haberi olmayan müvekkilinin ticari şirkete ilişkin bilgi alma hakkı kapsamında keşide etmiş olduğu ihtarnamelerden de olumlu sonuç alamayınca ticari şirkete ilişkin bilgi alma hakkını 2 ortaklı şirket yapısı sebebiyle …’u taraf göstererek dava yolu ile kullanmak istediğini, Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/286 E numarası ile derdest bulunan dosyada 12.05.2022 tarihinde gerçekleştirilen ilk duruşmada ” Ticaret Sicil kayıtlarından davalı şirketin sicil kaydının terkin olunduğu anlaşılmakla davacı vekiline davalı şirketin ihyası için dava açarak dava açıldığına ilişkin tevzi formunu mahkememize sunması konusunda süre verilmesine” karar verildiğini, sicilden terkin edilmiş olan limited şirketin terkinden önceki adresi … Mah. … Cad. … Sok. No:… Bakırköy / İstanbul olup 17.11.2020 tarihinde tasfiye memuru …’un talepleri doğrultusunda terkin işlemi gerçekleştirildiğini belirterek davanın kabulü ile müvekkilinin TTK hükümleri uyarınca ortaklığa ait bilgi, belge ve hesapları inceleme hakkı kapsamında kendince diğer ortak olan müvekkileye hiçbir bilgi vermeksizin tasfiyesini başlatmış olduğu limited şirket ar ile ilgili TTK hükümleri uyarınca her türlü bilgi ve belge verme, mali ve idari konularda açıklama yapma, hesap verme yükümlülüğü gereği davacı müvekkilinin şirketlerin kuruluşundan bugüne kadar olan tüm bilgi, belge, ticari defterlerini inceleme hakkının kullanılabilmesi, işçilik alacaklarına ilişkin ilgili dönem uyarınca şirketin sorumluluğu doğduğundan bu durumun İş Mahkemesi’nde şirketi taraf haline getirmesi koşulları göz önüne alınarak davalı şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde; müvekkili kurumun TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğunu, tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurların sorumluluğunu gerektirdiğini, tasfiye memurlarının iddia edilen eksik işlemlerini müvekkili sicil müdürlüğünün tespit etmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığını, yasal hasım konumunda bulunan müvekkili aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini belirterek müvekkili yönünden açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı tasfiye memuru … vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davacının dava dilekçesinde yer alan taleplerine konu … Ltd. Şti. 11.10.2018 tarihli Genel Kurul Kararı uyarınca tasfiye edildiğni ve 17.11.2020 tarihinde sicilden terkin edildiğini, tarafların süreç içerisinde her ikisi de diş hekimi karı-koca olarak aynı işyerinde birlikte çalıştığını ve aynı evde yaşamış olduklarını, … Ltd. Şti’nin de yarı yarıya hissedarları olarak genel kurullara birlikte katılmışlar ve şirketi birlikte ve ortak verdikleri kararlarla ortak idare ettiklerini, müvekkili ile davacının eskiden ortakları olduğu dava konusu “… İnşaat ve Tic. Ltd. Şti” ünvanlı şirket 11.10.2018 tarihli Genel Kurul Kararı uyarınca tasfiyeye girdiğini ve 17.11.2020 tarihinde sicilden terkin edildiğini, , şirketin yönetimine ilişkin tüm kararlar genel kurul toplantılarında davacının iştiraki, olumlu oyu ve ıslak imzası ile alındığını, davacı tarafından tasfiye sürecinde hangi işlemlerin usulsüz yürütüldüğüne, davasının temelinin davacının dayanak yaratmaya çalıştığı gerçeğe aykırı beyanları TBK kapsamında irade bozukluğu çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini, hak düşürücü sürenin aşıldığını, şirketin ihyasında hukuki yarar bulunmadığını, davacının halen aynı mali müşavirle çalıştığını, davacının mali müşaviri …’dan tasfiye edilen şirketin bilgi ve evraklarını direk alabilecek konumda olduğunu, o dönemde şirketin çalışanı …’ın işçilik hak ve alacaklarının şirketin tasfiye ile birlikte adi ortaklığa geçtiğini, limited şirketin tasfiyesi sonrasında kurulan adi ortaklığın 20/12/2019 tarihinde sonlandığını, işbu ihya davasında hukuki hasım, Ticaret Sicil Müdürlüğü olduğunu belirterek Ticaret sicilinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemelerinde açılması gerektiğinden (… caddesi, … Eminönü, İstanbul), Bakırköy Mahkemesi yetkisiz olup, yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi (Çağlayan yerleşkesi Mahkemeleri) olduğundan, işbu davada öncelikle yetkisizlik kararı verilmesine, davacının dava dilekçesinde yer alan taleplerinin zamanaşımına uğramış olması nedeniyle öncelikle zamanaşımı yönünden davanın reddine, huzurdaki ispat olunmamış, delillendirilmemiş, hukuki menfaat olmaksızın, esası veya gerekçesi bulunmayan, mesnetsiz ve ciddiyetsiz davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Somut uyuşmazlıkta; dava konusu şirketin 17/11/2020 tarihinde TTK 547.maddesi uyarınca sicilden re’sen terkin edildiği , ihyası istenen şirketin terkin olmadan önce merkez adresinin Bakırköy/İstanbul olduğu, buna göre mahkemenin 6102 sayılı TTK’nun 547/1. maddesi anlamında kesin yetkili olduğu, davacının mahkememizin işbu dava dosyasında dava konusu, tüzel kişiliği halihazırda sona ermiş olan şirketin yeniden hukuki varlığının kazanması gerektiğinden dolayı şirketin ihyasını talep ettiği, yine mahkememiz dosyası olan 2022/280 Esas sayılı dava dosyasında; 12/05/2022 tarihli celsenin 3.maddesi ile davacı vekiline davalı şirketin ihyası için dava açması için kesin süre verildiği ve şirketin ihya edilmesinde davacının hukuki yararının bulunduğu anlaşılmakla davacının davasının kabulü ile; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı Tasfiye Halinde … Hizm.İnşaat ve Tic. Ltd. Şti.’nin Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/280 Esas Sayılı davası ile sınırlı olmak üzere ihyası ile ek tasfiye için yeniden tesciline ve davanın kabulüne” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili süresinden sonra verdiği istinaf dilekçesinde özetle; bir şirketin ihyasına karar verilebilmesi ve ek tasfiye sürecine girilebilmesi için yasal gerekçelerin Kanunlar uyarınca sayılı ve sınırlı olduğunu, salt davacı tarafından herhangi bir davanın açılmış olmasının şirketin ihyası için hukuken yeterli veya geçerli gerekçeyi sağlamadığını, işbu davanın ticari bir dava olduğunu, bu nedenle davacı tarafın huzurdaki davayı ikame ederken limited şirketin tasfiyesine ilişkin taleplerinde usulsüzlük iddiası var ise hangi işlemlerin usulsüz olduğuna dair açıklamada bulunulması ve davasını kanıtlaması gerektiğini, davacı tarafından tasfiye sürecinde hangi işlemlerin usulsüz yürütüldüğüne, davasının temelinin ne olduğuna, müvekkilinin hangi gerekçeyle sorumluluğunun bulunduğuna dair bir açıklama veya iddiada bulunulmamışken ve ispat edilmemişken huzurdaki davanın bir esasının dahi olmadığının açık olduğunu, davacının mali müşavirden her daim edinebileceği bilgileri huzurdaki dava ile alamıyormuş gibi ileri sürmesi ve kendi ıslak imzasıyla tasfiye ettiği şirketinin ihyasını talep etmesinin mesnetsiz, haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacı tarafından ikame edilen huzurdaki dava dosyasında şirketin ihyasına karar verilebilmesi için yasalar ve yerleşik Yargıtay kararları uyarınca asgari sağlanması gereken şart ve gerekliliklerin sağlanmadığını, huzurdaki davanın açılmasında veya şirketin ihyasına karar verilmesinde davacının hiçbir hukuki yararının bulunmadığını, belirtilen sebepler neticesinde tehir-i icra taleplerinin kabulüne karar verilmesini, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, zaman aşımı yönünden davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Dava; TTK’nın 547. Maddesi uyarınca tasfiye sonucu ticaret sicilinden terkin edilen şirketin derdest dava nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TTK’nın 547. maddesi gereğince ” (1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”. Alacaklıların çağrılması ve korunması başlıklı 541/3 maddesinde ” şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir” hükümleri düzenlenmiştir. Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir.Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün olmayıp bu durumda bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına olacaktır. Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp,tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğindedir. Somut olayda ihyası talep edilen İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı … Hizmet İnşaat Ve Ticaret Ltd.Şti ‘nin tasfiyeye girdiği, tasfiye memuru davalının 17/11/2020 tarihinde şirketin tasfiye kapanışı yapılarak ticaret sicilden kaydının terkin edildiği, davacı tarafından ihyası istenen şirket aleyhine Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/45 Esas, sayılı dava dosyasında şirketin ihyası için dava açmak üzere verilen süreye istinaden eldeki davanın açıldığı görülmüştür. derdest olduğu anlaşılmıştır. Davacını davaya konu şirketin ortağı olarak şirketin tasfiye kararına karşı olumlu oy kullanması davaya konu şirket hakkında açtğı dava nedeniyle ek tasfiye için ihyasını talep etmesine hukuken bir engel bulunmadığı gibi açılan davada korunmaya değer bir menfaati olmadığı hususu eldeki davada incelenmesi gereken bir konu olmadığından davacının anılan dava dosyası nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı bulunduğundan terkin edilen şirket yönünden ek tasfiye koşulları oluştuğu anlaşılmakla, davalı tasfiye memuru vekilinin tasfiyenin usulüne uygun yapıldığı ve şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığı yönünde ileri sürülen istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Bu durumda mahkemece davanın kabulü ile davaya konu şirketin ihyası ile ticaret sicil müdürlüğüne tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulanmamaktadır.Açıklanan nedenlerle HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tasfiye memuru tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf peşin harcının alınması gereken 269,85 TL karar harcından mahsubu ile eksik olan 189,15‬ TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yoluna başvuran davalı tasfiye memuru tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.13/07/2023