Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/40 E. 2023/20 K. 16.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/40
KARAR NO: 2023/20
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/11/2022 (Ara karar)
NUMARASI: 2022/993 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir ve Kayyım Atanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/01/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati tedbir ve kayyım atanmasını talep eden davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati tedbir talep eden eden davacı vekili talep dilekçesinde özetle; şirket menkul ve gayrimenkullerinin üçüncü şahıslara devrinin engellenmesi ve üçüncü kişilerin iyi niyetli olarak davaya dahil olmaması gayesi ile şirket tüm menkul ve gayrimenkullerinin üstüne resen tescil kararı alınıncaya kadar tedbir konulmasını, tüm banka hesaplarının, 28.10.2022 tarihli Genel Kurul Kararı’nın resen tescil olup ticaret sicil gazetesi’ne tescil edilene kadar bloke edilmesini, telafisi mümkün olmayan zararları önlemek adına tescil işlemlerinin yapılabilmesi için şirket yönetimine resen tescil işlemleri tamamlanıncaya kadar yönetim ya da denetim kayyumu atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince ihtiyati tedbir/haciz talebi hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “Somut olayda davacı vekili; şirket menkul ve gayrimenkullerinin üçüncü şahıslara devrinin engellenmesi ve üçüncü kişilerin iyi niyetli olarak davaya dahil olmaması gayesi ile şirket tüm menkul ve gayrimenkullerinin üstüne resen tescil kararı alınıncaya kadar tedbir konulmasını, tüm banka hesaplarının, 28.10.2022 tarihli Genel Kurul Kararı’nın resen tescil olup ticaret sicil gazetesi’ne tescil edilene kadar bloke edilmesini, telafisi mümkün olmayan zararları önlemek adına tescil işlemlerinin yapılabilmesi için şirket yönetimine resen tescil işlemleri tamamlanıncaya kadar yönetim ya da denetim kayyumu atanmasına karar verilmesini talep etmiş ise de, ihtiyati tedbir kararı verebilmek için hâkimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uyulmadığı gibi davanın niteliği gereği konunun yargılamayı gerektirdiği, davacı tarafın haklılığının yaklaşık olarak kanıtlanması şartı karşılanmadığı, HMK nun 389. vd maddelerindeki koşulların oluşmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin talebinin bu aşamada reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbir, HMK’da “Geçici Hukuki Korumalar” üst başlığı altında taraflar arasındaki ihtilafın çözümüne katkı sağlayan ve asıl yargılamada verilen hükmün gerçekleştirilmesini temin eden ve hakların korunması bağlamında aynı zamanda Hukuk Devleti ilkesinin ayrılmaz bir parçası olarak hak arama hürriyeti kapsamında değerlendirilebileceğini, mahkemece verilen ara kararın gerekçesiz olarak verildiğini, 6100 sayılı kanunun 389. maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elden edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmü olduğunu, anonim şirketlerde senede bağlanmamış paylar için de bir pay defteri tutulması gerektiğini, nitekim çıplak pay da olsa, devrin şirkete karşı ileri sürülebilmesinin yegâne yolunun payın, pay defterine kaydedilmiş olması olduğunu, davacı …’nün, hisse devirlerinin pay defterine işlenmesi ile şirkette ana hissedar ve gerekirse tek başına genel kurul toplama hakkına sahip olmuş olup zira şirket yönetimin seçilmesi 28.10.2022 tarihinde yapılan genel kurul ile gerçekleştirildiğini ve tüm işlemler ana kuruluş sözleşmesine uygun olduğunu, ilgili evraklar noterden suretlendirilmiş ve 30.10.2022 tarihinde İstanbul Ticaret Odası’na başvuru yapıldığını, İTO Başvuru süreci Uzman … tarafından işleme alındığını, şirket içinde tüm hisse devir, karar defteri, pay defteri ve genel kurul kararları Uzman ile paylaşıldığını, işlemin tescil edileceği anda genel kurul öncesi yetkili olan …’nün 04.11.2021 tarihinde İTO Eminönü Merkez Ofise gelerek Uzman … üzerinde baskı kurmuş, diğer yönetici … tarafından yapılan başvuruyu 28.10.2022 tarihli genel kurul öncesi yetkisine dayanarak ilgili başvuru evrağını Uzman …’dan iadesini talep etmiş olduğunu, normalde işbu başvuru evrakları …’ye iade edilmesi gerekir iken … kendini YK başkanı olarak tanıtmış ve idari bir gasp ile …’ye ait tescil başvuru evraklarının usulsüz bir şekilde iade alındığını beyanla, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Talep eden davacı vekilinin sunduğu 04/01/2023 tarihli ek beyan dilekçesi ile; davasının, pay tescilinin talep edildiği tipik davalardan farklı olduğunu, şirketin yeni ortaklarının pay sahipliği, pay defterine kayıtlı olduğunu, ‘Pay defterine tescil’den sonra yeni ortaklar haricindekilerin şirketle alakası kalmadığını, uyuşmazlığın; “anonim şirketin pay sahiplerinin/ortaklarının “hukuken A grubu mu yoksa B grubu mu” olduğunu, pay sahipliği hakkındaki karinenin davacının lehine olduğunu, karinenin aksinin, sadece inkarla ispat edilemeyeceğini, davacı lehine sübut bulan pay sahipliği karinesinin, ancak usulüne uygun getirilmiş delillerle çürütülebileceğini, mahkeme, ‘sicil kayıtlarının sadece bildirici nitelikte olduğuna dair içtihatlar’la ‘pay sahipliğinin şirketin tüzel kişiliğine karşı ne zaman karine oluşturacağı’na dair TTK hükmünü ve içtihatları birlikte değerlendirmeye almadığını, dava konusu şirketin hisse senetlerinin nama yazılı olduğunu, öncelikle, … ve diğerlerinin, davalı şirketi temsile yetkili olup olmadıklarının incelenmesi gerektiğini, beyan etmiştir.Karşı taraf Davalılar vekilinin sunduğu 11/01/2023 tarihli beyan dilekçesi ile; davacı ve beraberindeki kişiler tarafından sahtecilik ve zorbalık ile haksız menfaat temin edilmeye çalışıldığını ve sahtecilikleri işbu davanın tarafları dışında bağımsız ve tarafsız merciler tarafından da tespit edildiğini, 28.10.2022 Tarihinde Gerçekleştirildiği İddia Edilen Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı’nın yapıştırıldığı defterin açılış kaydının Büyükçekmece … Noterliği’nin sahte kaşe ve imzaları kullanılmak sureti ile yapıldığını, bu konuda Büyükçekmece … Noterliği tarafından suç duyurusunda bulunulmuş olup 28.10.2022 tarihinde gerçekleştirilmiş bir genel kurul toplantısı bulunmadığını, Kamil Kömürcü 28.10.2022 tarihinde Yurtdışında (Romanya’da) olduğu Emniyet Müdürlüğü kayıtlarında sabit olduğunu beyan etmiştir.
GEREKÇE: Talep, anonim şirket genel kurul kararının ticaret siciline tescili ve yöneticinin azli davasında şirket mal varlığı hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesi, olmadığı takdirde kayyım atanması istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, talep konusuna ilişkin olarak ihtiyati tedbir ve kayyım atanması şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. İhtiyati tedbir isteyen davacı tarafça, 28.10.2022 tarihli Genel Kurul Kararının resen tescil olup ticaret sicil gazetesi’ne tescil edilene kadar bloke edilmesini, telafisi mümkün olmayan zararları önlemek adına tescil işlemlerinin yapılabilmesi için şirket yönetimine resen tescil işlemleri tamamlanıncaya kadar yönetim ya da denetim kayyumu atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir.6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 389/1. Maddesi, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir, şeklindedir. HMK’nın 390/2 maddesine göre de, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Ayrıca bu kapsamda ihtiyati tedbir talebinin somutlaştırılması gerekir.Somut olayda, davacı taraf şirket hisselerinin inançlı işlem sonrasında devralındığını iddia etmektedir. Anonim şirketlerde çıplak pay devri, şirket tarafından pay defterine kaydedilir. Ayrıca şirket, iktisap edenin yanlış beyanı sonucu pay defterine yapılan kaydı, ilgililerin görüşlerini alarak silebilir. Taraflar arasında hisse devri hususu ihtilaflıdır. Ayrıca ticaret sicil müdürlüğünce tescil talebi geri çevrilmiştir. Buna göre, davanın niteliğine göre davacının sunduğu deliller yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle yaklaşık ispat şartını sağlamaya elverişli değildir. Bunun yanı sıra, şirkette kayyım atanmasını gerektirecek bir organ boşluğu da bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece, ihtiyati tedbir ve kayyım atanmasına ilişkin talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Ayrıca, 6100 sayılı HMK’nın 342 . Maddesine göre, istinaf dilekçesinde başvuru sebepleri ve gerekçesinin gösterilmesi gerekli olup, HMK’nın 355. Maddesine göre de, istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde gösterilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. İstinaf dilekçesi verilmekle kararı istinaf eden gösterdiği istinaf sebepleriyle bağlı gelir. Gösterilen istinaf sebeplerinin ise genişletilmesi mümkün değildir. Zira HMK’da düzenlenen ve taraflarca verilecek dilekçeler, süreleri içinde bir kez verilebilirler. Buna göre ikinci veya ek istinaf dilekçesi sunulması ve istinaf nedenlerinin genişletilmesi mümkün olmadığından davacı tarafın 04/01/2023 tarihli ” istinaf dilekçemize Ek beyanlar” konulu dilekçesinde belirttiği istinaf sebeplerinin değerlendirilmesi mümkün değildir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati tedbir ve kayyım atanmasını talep eden davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-İhtiyati tedbir ve kayyım atanmasını isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf karar harcı ihtiyati tedbir ve kayyım atanmasını isteyen davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi 16/01/2023