Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/373 E. 2023/239 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/373
KARAR NO: 2023/239
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/12/2022
NUMARASI: 2022/819 Esas – 2022/1511 Karar
DAVA: Alacak (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/03/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Temlik eden … Bankası A.Ş.’ne borçlu şirket tarafından 27/07/2019 tanzim, 07/02/2020 vade tarihli senedin vadesinde ödenmediğini, bunun üzerine Çorlu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile davalı borçlu … San. Ve Tic. Ltd. Şti. İle dava dışı borçluların aleyhine 14/02/2020 tarihinde icra takibinin başlatıldığını, davalılar arasında organik ilişkilerin mevcut olduğunu, alacaklı 3. Kişi konumundaki müvekkili şirketin muvazaayı her türlü delille kanıtlamasının mümkün olduğunu yaklaşık ispatın yeterli olduğunu, davalının sözde 3.kişi, borçlunun kızı olduğunu aralarında yakın akrabalık gereği organik bağ olduğunu, borçlu ve davalı şirketin iştigal konularının aynı olduğunu, davaya konu edilen alacaklarının tahsilini teminen teminatsız olarak davalı …’in menkul, gayrimenkul malları ile 3. Kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini, davanın kabulüne, 300.000,00 TL alacaklarının davalı …’den tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtildiği üzere 07.02.2020 vade tarihli senedin vadesinde ödenmemesi sebebi ile davacı yanın 14.02.2020 günü takibe başladığını, buna karşılık müvekkilinin ticari faaliyete başlama tarihinin 02.10.2019 olduğunu, davacı tarafın iddiasında diğer davalı … Ayakkabı ile davalı müvekkili … ile aralarında paravan ticari ilişki olduğu ileri sürülse de, davalı müvekkilinin gerek faaliyete başlama tarihi gerek tüm mal alımlarının faturalı bir şekilde olması, diğer davalı … Ayakkabıya ilişkin müvekkilinin adresinde delil ya da emare bulunmaması, diğer davalı … Ayakkabı ile faaliyet adreslerinin farklı olması, diğer davalı … Ayakkabının ticari faaliyetlerine devam ediyor olması birlikte değerlendirildiğinde davacının iddiasının gerçek dışı olduğunu, davalı müvekkili ile diğer davalı arasında 2019 yılında husumet ve ihtilaf başladığını, bu sebeple 30.10.2019 tarihinde Çerkezköy İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile diğer davalı ve dava dışı taraflar aleyhine icra takibinin başlatıldığını, icra dosyası borçlusu şirket … Ayakkabının üçüncü şahıs müvekkiline bir araç satışı gerçekleştirdiğini, bu araç satışının kaynadığının da müvekkilinin … Ayakkabıdan ve eski sahiplerinden alacağı olmasından kaynaklandığını, bir kısım alacağa mahsuben devredildiğini, araçtan sonra kalan borcu ödemeyince müvekkili tarafından icra takip dosyasının açıldığını, isticvap deliline dayandıklarını, davacı tarafın icra dosyasından 14.04.2021 tarihinde davalı müvekkilinin iş yerine hacze gittiğini, davalı müvekkilinin istihkak iddiası nedeniyle dosyanın İcra Hukuk Mahkemesine gönderildiğini, davanın reddine, tüm yargılama giderlerinin ve vekalet ücretlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini vekaleten talep ettiği görülmüştür. Davalı şirketin süresi içerisinde cevap dilekçesi vermediği görüldü.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “… Dosya kapsamı incelendiğinde; dava konusu itibariyle davanın alacak istemine ilişkin olduğu anlaşılmakla, arabuluculuğun dava şartı olarak kabul edildiği, davacıya arabuluculuk son tutanağını ibraz etmesi için davacıya kesin süre verildiği, davacının arabuluculuk bürosuna başvuruya ilişkin son tutanağı dosyaya ibraz etmediği, kesin süre sonunda arabuluculuk yoluna başvurulmaması halinde karşı tarafa tebliğ dahi yapılmaksızın davanın usulden red edileceği kanunda belirtilmekle, dava açılması için ön şartlardan biri olan arabuluculuk yolu tüketilmeden davanın açıldığı, davanın dava şartı yokluğundan HMK’nın 114 ve 115 maddeleri gereği reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın TBK M.19 ve İİK 227 ve devamı maddelerine göre görülmesi gereken davalardan olduğunu, huzurdaki davanın nam-ı müstear, muvazaa ve kanuna karşı hile iddiası ile tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisine dayalı açılmış olan bir dava olduğunu, borçlu şirketin mal kaçırmak için muvazaalı olarak ve namı müstear kullanarak faaliyetlerini kanuna karşı hile yaparak davalılar üzerinden devam ettirmekte olduğunu, İİK.m.277 ve devamı maddelerine ilişkin açılan tasarrufun iptali davalarında arabuluculuk başvurusunun zorunlu olmadığını, dolayısı ile huzurdaki davada da arabuluculuk başvuru şartının aranmadığını, yerel mahkemenin davanın arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, işbu davada İİK. M. 277 ve devamı maddelerinin kıyas yolu ile uygulanması gerektiğini, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkemenin usulden reddine ilişkin kararının kaldırılmasını ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Dava, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ile alacağın tahsili davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuğa tabi olup olmadığı noktasındadır. 7155 sayılı Kanun’un 20’nci maddesi ile eklenen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 5/A-1 maddesinde, ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu, 7155 sayılı Kanun’un 23’ncü maddesi ile eklenen 6325 sy m.18/A-2 maddesinde ise, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi hukukumuzda kanunla düzenlenmemiş olup, doktrin ve Yargıtay kararları doğrultusunda kabul görmüştür. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması, tüzel kişiliğin kötüye kullanıldığı bazı istisnai hallerde bir diğerinin borcundan dolayı duruma göre şirket ortaklarının sorumluluğuna ya da tüzel kişiliğin sorumluluğuna gidilebilmesidir. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması/aralanması, bir alacak söz konusu olduğunda alacağın bunlardan tahsiline imkan verir. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için mahkemeye başvurulduğunda esasen tüzel kişilik perdesinin korumasından yararlananlar yönünden de dava bir eda/alacak davasıdır. Zira dava kabul edildiğinde bir tahsil hükmü kurulacaktır. TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. Somut olayda, tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak … Sanayi ve Limited Şirketi’nden olan alacağında …’den tahsili istenmiş olup uyuşmazlık bu haliyle zorunlu arabuluculuğa tabidir. Davadan önce arabuluculuğa başvurulmadığı ve bu şartın yerine getirilmediği ihtilafsız olup, mahkemece arabuluculuk dava şartının yerine getirilmemesi nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf peşin harcının alınması gereken 179,90 TL karar harcından mahsubu ile eksik olan 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)- a maddesi uyarınca Kesin olarak oy birliğiyle karar verildi..09/03/2023