Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/350 E. 2023/270 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/350
KARAR NO: 2023/270
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/09/2022
NUMARASI: 2022/601 Esas – 2022/799 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında birim fiyatı 17,50 USD (Amerikan Doları) + KDV olmak üzere 3.360 adet 400×600 mm ölçüsünde düz yanaklı 1 mm aısı 304 kalite paslanmaz tepsi satışı konusunda anlaşmaya varıldığını, işbu anlaşma çerçevesinde müvekkili şirket tarafından düzenlenen 28.07.2021 tarihli proforma faturanın davalı şirkete gönderildiğini ve davalı şirket tarafından da kaşe ve imza atılmak suretiyle onaylandığını, bahse konu proforma faturada, “Ödeme Şekli: Sipariş ile beraber %50 nakit DOLAR, kalan %50 90 gün vadeli DOLAR ÇEK olarak gerçekleşecektir.” şeklinde hüküm bulunduğunu, taraflar arasında ödemenin dolar olarak yapılacağı konusunda tam bir mutabakata varıldığını, davalı-borçlu şirket tarafından ödemeler, taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olarak ya USD olarak yapıldığını ya da USD karşılığının açıklamada belirtildiğini, ancak belirtilen USD karşılıkları davalı-borçlu şirketçe eksik hesaplandığını, çeklerin tahsili işlemleri sonrası USD karşılıkları c/h kayıtlarına işlediğini ve bu işlemin sonrasında davalı borçlu şirketin 13.444,49 USD borcu kaldığını, alacağının tahsili amacıyla davalı tarafa karşı Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından gönderilen Örnek 7 nolu ödeme emrine süresi içinde yetki itirazında bulunduklarını, müvekkili şirketin adresinin İstanbul Anadolu Adliyesi sınırları içinde yer aldığını, Bakırköy İcra Müdürlüklerinin yetkisiz olduğunu, davacı taraf yetkili icra dairesinden icra takibi başlatmadan işbu davayı açtğını, yasa gereği yetki uyuşmazlığı çözülmeden işbu itirazın iptali davasının görülmesi mümkün olmadığını, yine davaya ilişkin olarak Sayın Mahkemenin yetkisine ayrıca itiraz etiklerini, öncelikle genel yetki kuralı gereği bu davaya bakmakla görevli mahkemenin davalı müvekkilinin adresinin bulunduğu İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında ödemenin ne şekilde yapılacağı konusunda hiçbir sözleşme yada mutabakat bulunmadığını, müvekkilinin mal satın aldığını ve bedelini vadesinden önce ödediğini, taraflar arasında kur farkı ödeneceğine ilişkin yazılı bir anlaşma veya teamül bulunmadığını, davacı taraf fatura bedellerini vadesinden önce tahsil ederken kur farkı alacağı olduğuna dair ihtirazi kayıt da koymadığını, Tahsilat Makbuzu ile 6 adet çeki teslim aldığını ve bu surette ödeme gerçekleşip hesabın kapandığını, kur farkı istemi niteliği itibarı ile munzam zarar hükümlerine tabi olduğunu davacı tarafın fatura konusu malları döviz kuru çok daha düşükken müvekkile satıp teslim ettiğini, ödemesini ise vadelerinden çok önce çek ile tahsil ettiğini, çeklerin tümünün de gününde ödendiğini, hal böyleyken kur farkı talebinde bulunmasının hukuki yada ticari bir gerekçesinin olmadığını, davanın reddine karar verilmesini %40’dan az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Türk Borçlar Kanununun 89.maddesinde yer alan düzenleme ile para borçlarının ifa yerine göre yetkili mahkemeyi belirleme esası getirilmiştir. Dava paslanmaz tepsi satışından kaynaklı, davalı tarafından yapılan ödemeler sonucunda borcun ifa edilip edilmediği, ödeme günü kur farkından oluşan farktan davalının sorumlu olup olmadığını ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın paslanmaz tepsi satımına ilişkin olduğu ve aralarında sözleşme ilişkisi bulunduğu görüldüğünden mahkememizce davacı tarafın taleplerinin taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklandığı, dolayısıyla yetki hususu da incelenirken sözleşmeden kaynaklanan davalarda yetkili mahkemenin düzenlendiği HMK m.10 hükmü dikkate alınarak incelenmiştir. HMK m.10 özel yetki kuralı olup sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesidir. Söz konusu davada yetki kurallarının (HMK m. 6) ve sözleşmeden doğan ilişkin özel yetki kurallarının (HMK m. 10) birlikte uygulanacağı açıktır. Genel yetki kuralı gereğince davanın ikame edildiği tarihte davalının yerleşim yerinin ” Pendik/ İstanbul” adresi olduğu, sözleşmeden doğan davalarda tali yetkili olan sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi ise sözleşmeye konu malların parça borcu olması sebebiyle borç konusunun bulunduğu yer mahkemesinin ifa yeri olması sebebiyle bu yetki kuralı gereğince de davalının yerleşim yeri mahkemesi yetkili olacaktır. Tüm bu nedenlerle taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşmeden kaynaklanan bir uyuşmazlık olması, sözleşmeden kaynaklanan davalarda genel yetki kuralı olan HMK m..6 gereğince yetkili mahkemenin davalının yerleşim yeri olduğu tali yetki kuralı gereğince sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu, sunulan faturada teslim yeri fabrika teslim yeri olup bu yerin davalının adresi olması hususları birlikte gözetildiğinde yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşıldığından ve davalının süresinde verdiği cevap dilekçesinde usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunduğu anlaşıldığından mahkememizin yetkisizliğine, İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkili olduğuna, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı borçludan para alacağı mevcut olduğundan, söz konusu yetkili mahkemenin de davacı şirketin ticari merkezinin bulunduğu yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, zira davalı-borçlu tarafından da taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi kabul edilmekte, fatura karşılığı mal satın alındığı ve hatta bedelinin vadesinden önce ödendiği belirtilmekte olup böylece taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi sabit olduğundan, sözleşmesel ilişkiye göre yetkinin belirlenmesi gerektiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89/1 maddesinde, “Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir.” şeklinde belirtildiği üzere, gerekse 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 10’uncu maddesinde, “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.” hükmü bulunduğunu, ekte sunulan proforma fatura ve davalı tarafından sunulan bir kısım faturalar ile yapılan ödemelerin dikkate alındığında taraflar arasında akdi ilişki olduğunu, bu nedenle TBK.89 Maddesi gereğince davacı şirketin sözleşmeden ve faturalardan kaynaklanan “para” alacağının tahsili için başlatılan icra takibinde ve itirazın iptali davasında davacı şirketin kendi ticari merkezinin bulunduğu Bakırköy İcra Daireleri ve Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerin yetkili olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: Müvekkil şirketin adresi, gönderilen tebligat adreslerinden de görüleceği üzere İstanbul Anadolu Adliyesi sınırları içinde yer almakta olup Bakırköy İcra Müdürlüklerinin yetkisiz olduğu açıktır.hem genel yetki kuralı gereği hem de sözleşmeden kaynaklı olarak açıkça ifa yeri gösterilmiş olduğu için işbu davaya bakmakla görevli mahkeme davalı müvekkilin adresinin bulunduğu yer mahkemesi olan İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemeleri olduğunu istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesine dayalı bakiye alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, icra dairesi ve mahkemenin yetkisi noktasındadır. Taraflar arasında paslanmaz tepsi satışına ilişkin sözleşme bulunduğu ihtilaf konusu değildir. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 13.444,49 USD asıl alacak üzerinden icra takibi başlatılmış, takibe yetkiye, borca ve fer’ilerine itiraz edilmesi üzerine takip durmuştur. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı taraf icra dairesinin yetkisine itirazını tekrarlayarak mahkemenin yetkisine de itiraz etmiştir. Kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı, ilk itirazdır(HMK m. 116) ve ilk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez(HMK m. 117/1). Bunun yanı sıra, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler ve tarafların dinlenmesine gerek görmezse dosya üzerinden karar verir(HMK m. 137/1 ve m. 138). Davalı takip borçlusu, icra dairesinin yetkisine itiraz ederek İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü’nün yetkili olduğunu bildirmişlerdir. İtirazı iptali davalarında usulüne uygun olarak başlatılmış bir icra takibi bulunması bir dava şartıdır. İcra takibinin yetkili icra dairesinde başlatılmamış olması halinde usulüne uygun bir takibin varlığından söz edilemez. HMK’nın 117/2. Maddesinde de düzenlendiği üzere dava şartları, ilk itirazlardan önce incelenir. Davalı taraf hem icra dairesinin yetkisine hem mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir. Bu durumda mahkeme öncelikle tetkik merciinin (icra hukuk mahkemesinin) yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır (Üstündağ, S.: İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, s. 101-102) (Yargıtay HGK.’nın 20.10.2020 Tarih ve 2020/(19)11-331 E., 2020/793 K sayılı Kararı; Yargıtay HGK.’nın 25.10.2018 Tarih ve 2017/13-534 E., 2018/1567 K. sayılı Kararı). Mahkemece kararının gerekçesinde öncelikle icra dairesinin yetkisine vaki itirazın değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiş olmasına rağmen kararda karma bir uygulamaya gidilerek hem davanın dava şartı yokluğundan reddine, hem de mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir. Mahkemenin yetkisinin kesin olmadığı hallerde mahkemenin yetkisinin dava şartı olmadığı da nazara alındığında, anılan şekilde usul hukukunda bulunmayan karma bir uygulama ile hem davanın dava şartı yokluğundan reddine, hem de mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. İcra dairesinin yetkisi İİK’nın 50. maddesinde düzenlenmiş olup, icra dairesinin yetkisine itirazın, HMK’daki mahkemelerin yetkisini düzenleyen hükümler çerçevesinde ön sorun (hadise) şeklinde incelenip karara bağlanması gerekir. Bu doğrultuda, 6100 sayılı HMK’nun 116/1-a maddesine göre kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itirazlardan olduğu, ilk itirazların ise bir ön sorun gibi incelenerek karara bağlanacağının müteakip (HMK. md. 117/3) maddesinde düzenlendiği, mahkemenin bu süreçte nasıl bir yöntem takip edeceğinin ise HMK’nun 163-164 maddelerinde açıklandığı görülmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun genel yetkiye ilişkin 6/1. Maddesine göre dava, davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği gibi sözleşmeden doğan davalarda yetkiye ilişkin 10. maddesine göre de sözleşmeden doğan dava, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde her edim yönünden ifa yerinin ayrıca değerlendirilmesi gerekir. 6098 sayılı TBK’nın 89/1-1 maddesinde, borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenmediği takdirde, aksine bir anlaşma yoksa, para borçlarının, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde, ifa edileceği düzenlenmiştir. Buna göre taraflar arasında akdi ilişki bulunması halinde davacı alacaklının yerleşim yerindeki icra dairesi takipte yetkili olacaktır. Somut olayda, davacının icra takibine konu ettiği alacağı bir para borcuna ilişkindir. Taraflar arasında borcun ifa yeri belirli değilse ve aralarında başka bir anlaşma yoksa TBK 89. madde uyarınca davacının ikametgahı olan Bakırköy İcra Daireleri de yetkilidir(Yargıtay 11. HD’nin 27.01.2021 tarih ve 2020/3519 – 2021/508 E-K sayılı Kararı). Mahkemece, malların davalı işyerinde teslim edildiği ve bu nedenle eldeki istemde davalının ikametgahı yer mahkemesinin yetkili olduğu kabul edilmiş ise de, takibe konu alacak mal teslimine ilişkin olmayıp para alacağına ilişkin olması ve taraflar arasında mal bedelinin ödenmesine ilişkin bir ifa yeri belirlendiği de iddia ve ispat edilmediğine göre ifa yeri TBK’nın 89/1-1 maddesine göre belirlenecek olup, mahkemenin aksi yöndeki kabulü yerinde değildir. Mahkemece, icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine ilişkin itirazın reddiyle işin esası hakkında bir karar vermek gerekirken, yanılgılı şekilde dava şartı yokluğundan davanın reddine, mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesi doğru görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 16/03/2023