Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/333 E. 2023/715 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/333
KARAR NO: 2023/715
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2022
NUMARASI: 2022/1005 Esas – 2022/1312 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/07/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı … vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının … Ticaret Limited Şirketi aleyhine işçilik alacakları için Bakırköy 26.İş Mahkemesinin 2020/160 E. Sayılı dosyası ile dava açtığını, Ancak … Limited Şirketi ticaret sicilinden resen terkin edildiğini yapılan yargılamada öğrenildiğini, İş mahkemesinde açılan davada taraf teşkilinin sağlanması için Bakırköy 26.İş Mahkemesinin 2020/160 E. Sayılı dosyası ile işbu davayı açmak için mehil verildiğini, … Ticaret Limited Şirketi adlı şirketin ticaret sicilinden terkin edilmeden önceki merkez adresi … Mah. … Sk. … Apt.No:… Bahçelievler/ İstanbul olduğunu, işbu şirket ticaret sicilinden terkin edildiğini, … Limited Şirketi unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı sicil müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; Ticaret Sicil Müdürlüğü, TTK.m. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluk şirket “tasfiye memurunda olduğunu, Tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olması memurların sorumluluğunu gerektirdiğini, Tasfiye memurlarının alacaklıların haklarını korumakla görevli olduğunu, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan, tasfiye süreci eksik/erken sonuçlandıran tasfiye memurunun kusurundan dolayı Ticaret Sicili Müdürlüğünün sorumluluğu bulunmadığını, müvekkili davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle “yargılama giderleri” ve “vekâlet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağını, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü, dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığını, Tasfiye sürecinde, eksik olarak yapıldığı iddia edilen işlemlerin muhatabı tasfiye memurları olduğunu, müvekkili müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tamamen soyut yaklaşımlarla, hukuka ve hakkaniyete dayanmayan taleplerde bulunduğunu, söz konusu şirketin tasfiye süreci Türk Ticaret Kanunu ve sair mevzuat çerçevesinde usulüne uygun olarak yürütüldüğünü, ihya davası yoluyla söz konusu şirketin yeniden tescilinin kimseye hiçbir somut katkısı olmayacağını, yeniden tescil sürecinde oluşacak masrafların karşılanabileceği bir kaynağı olmadığını, ihyanın söz konusu olması için bu durumdan somut bir faydanın murat edilmesi gerektiğini, tasfiye sürecinde her hangi hak kaybına uğranmaması, herhangi bir şek ve şüpheye meydan verilmemesi için tüm sabit kıymetlerin bağımsız SPK akreditasyonu olan bir değerleme kuruluşuna değerlemesi yaptırıldığını, bu değerler ve piyasa durumu göz önünde bulundurularak ticari hayatın gereklilikleri ve yasalar çerçevesinde tasfiyeye uygun bir şekilde satış işlemleri yapıldığını, şirket alacaklarının tahsili için de gerekli işlemler yapıldığını, bu alacakların. bazılarının doğduğu tarihten itibaren geçen süre 10 yılı bulmakta olup söz konusu alacakların tahsil kabiliyetinin bulunmadığının açıkça bilindiğini, Müvekkilinin tasfiye sürecindeki şirketin pandemi dönemi olmasına rağmen zararla kapanmaması için gerekli tüm hassasiyet ve özeni gösterdiğini, müvekkilinin usule aykırı hiçbir işlem yapılmamış olup tüm işlemler usule uygun yapıldığını, davacının davasının ve taleplerinin ayrı ayrı reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarası ile kayıtlı dava dışı sicilden terkin edilen Tasfiye Halinde … Ticaret Limited Şirketi’nin aleyhine e açılan derdest dava nedeniyle davacının hukuki yararının bulunduğu ve davalı tasfiye memuru tasfiyenin usulüne uygun tamamlamadığı gerekçesiyle davanın kabulü şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına, tasfiye memuru olarak eski tasfiye memuru davalının atanmasına, tasfiye memuru için ücret takdirine yer olmadığına, karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; tanıkların mahkemece dinlenmediğini, söz konusu şirketin yeniden tescilinin kimseye hiçbir somut katkısı olmayacağını, ilaveten yeniden tescil sürecinde oluşacak masrafların karşılanabileceği bir kaynakta olmadığını, ihyanın söz konusu olması için bu durumdan somut bir faydanın murat edilmesi gerektiğini, fakat tasfiye edilen şirkete ilişkin devam eden bir davada yeminli mali müşavir tarafından hazırlanan bilirkişi raporu-mütalaasında bu durumun açıkça ortaya konulduğunu, tasfiye sürecinde herhangi hak kaybına uğranmaması, herhangi bir şek ve şüpheye meydan verilmemesi için tüm sabit kıymetlerin bağımsız SPK (Sermaye Piyasası Kurulu) akreditasyonu olan bir değerleme kuruluşuna (Varlık Fonu dahil olmak üzere pek çok resmi-özel kurum ve kuruluşun değerleme hizmetlerini yapan … A.Ş.) değerlemesi yaptırılmış olup, bu değerler ve piyasa durumu göz önünde bulundurularak ticari hayatın gereklilikleri ve yasalar çerçevesinde tasfiyeye uygun bir şekilde satış işlemleri yapıldığını ilgili evrak ve raporlarla ilanlarla da sabit olduğunu, şirket aktifinde kayıtlı makine ve tesislerin değerinde satışı ve teklif almak için … gazetesinde 2 kez ilan verildiğini, davalının tasfiye sürecindeki şirketin pandemi dönemi olmasına rağmen zararla kapanmaması için gerekli tüm hassasiyet ve özeni gösterdiğini, kimsenin kendi haksız bir davranışıyla sebep olduğu bir durumdan menfaat sağlama hakkına sahip olmadığını, ilgili raporların hazırlanması ve ilanların yapılması, envanter, bilanço mizan vb. çalışmaların yürütülmesi olması gereken çerçevede yapılmış olduğunu beyanla ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, TTK’nın 547. Maddesi uyarınca tasfiye sonucu ticaret sicilinden terkin edilen şirketin derdest dava nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TTK’nın 547. maddesi gereğince “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”. Alacaklıların çağrılması ve korunması başlıklı 541/3 maddesinde ” şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir” hükümleri düzenlenmiştir. Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir.Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün olmayıp bu durumda bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına olacaktır. Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp,tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğindedir. TTK 547. Maddesi uyarınca şirketin TTK hükümleri uyarınca genel kurulunun tasfiye kararı alması, atanan tasfiye memurları tarafından yapılan işlemler sonucu tasfiye sonu bilançosu açıklanarak sicilden şirketin terkin edilmesine yönelik davalarda ise, husumet ticaret sicil memurluğu ile son tasfiye memurlarına yöneltilir. Somut olayda ihyası talep edilen İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı … Limited Şirketi’nin tasfiyeye girdiği, tasfiye memuru davalının 28/06/2021 tarihinde şirketin tasfiye kapanışı yapılarak ticaret sicilden kaydının terkin edildiği,sicilden terkin edilmeden önce davacı tarafından ihyası istenen şirket aleyhine açılan Bakırköy 26.İş Mahkemesi’nin 2020/160 E. Esas sayısı ile dosyanın derdest olduğu görülmüştür. Tasfiye halinde bulunan bir şirketten alacaklı bulunan kişilerin yapılan ilanlara rağmen alacaklarını yazdırmamalarının alacağın düşmesini gerektirmediği gibi (Y11.H.D ‘nin 07.12.2009 tarih ve E: 2008/7980 -K: 2009/12584),şirket hakkında açılan dava derdest iken yani şirket hakkında devam eden bir dava bulunmasına rağmen davaya konu şirketin tasfiyesi tamamlanmış olup, tasfiye memurunun TTK 541/3 maddesindeki sorumluluğu da gözetildiğinde derdest bir davanın bulunması nedeniyle tasfiyenin usulüne uygun eksiksiz tamamlandığından bahsedilemeyecektir. Bu hale göre davacının anılan dava dosyası nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı bulunduğundan terkin edilen şirket yönünden ek tasfiye koşulları oluştuğu anlaşılmakla, davalı tasfiye memuru vekilinin tasfiyenin usulüne uygun yapıldığı ve şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığı yönünde ileri sürülen istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Bu durumda mahkemece davanın kabulü ile davaya konu şirketin ihyası ile ticaret sicil müdürlüğüne tesciline karar verilmesinde ve tasfiyenin gereği gibi yapılmaması nedeniyle açılan eldeki davada tasfiye sürecinden sorumlu olan tasfiye memurunun HMK 326 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olması ve yasal hasım konumunda olan davalı sicil müdürlüğünün, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmamasına göre yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasında bir isabetsizlik bulanmamaktadır. Açıklanan nedenlerle HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 13/07/2023