Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/322 E. 2023/226 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/322
KARAR NO: 2023/226
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/11/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/1028 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/03/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati tedbir talep eden eden davacı vekili talep dilekçesinde özetle; 2016/95 sayılı Yönetim Kurulu kararında imzası bulunan …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … tarafından burslu personel olarak yurtdışı eğitim alan ancak zorunlu hizmet süresini doldurmadan 2014 yılında işten istifa ederek ayrılan … ile ilgili 2016 yılında “…’in mecburi hizmetinin kalan 52 aylık süresini aylık 5.000 TL bedelle danışman olarak yerine getirmesine” kararı alınmış olup iş bu karar ile zorunlu hizmetini kesintisiz bir şekilde yerine getirmeyen ve istifa ederek işten ayrılan eski personel yararına Şirketin zararına sebebiyet verecek şekilde yetkilerin dışına çıkılarak şirketin zarara uğratıldığını, zira şirketin hak ehliyetinin işletme konusu ile sınırlı olması nedeniyle Yönetim Kurulu’nun şirket ana sözleşmesinde yazılı olmayan, şirket personelini akademik düzeyde çalışmalar için yurt dışına gönderme yetkisi dahi bulunmazken yetkisiz olarak işletme konusu dışında kalan işlemlerin yapılmasına karar vererek mevzuatla tanımlanmış olan görev ve yetki sınırlarını ihlal ettiğini, yönetim kurulu kararında imzası olan davalılar basiretli iş adamı gibi hareket ederek kanunun aradığı şartlar dahilinde vekil edenin çıkarlarını korumadığını, aksine yetki aşımında bulunarak müvekkilinin açıkça zarara uğramasına, dava dışı personelin ise yarar sağlamasına sebebiyet verdiğini beyanla, müvekkilinin sonradan mağdur olmaması açısından, davalıların banka, tapu, araç kayıtlarının araştırılarak varsa adına kayıtlı menkul gayrimenkul ve banka hesabı üzerine üçüncü şahıslara devrinin önlenmesi bakımından takdir mahkemeye ait olmakla birlikte teminatsız olarak tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince ihtiyati tedbir talebi hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “somut olayda dava, davalı şirket yöneticilerinin sorumluluğundan kaynaklanan zarar tazmini istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. ihtiyati tedbir konulması talep edilen davalılara ait banka, tapu, araç kayıtlarının araştırılarak varsa adına kayıtlı menkul gayrimenkul ve banka hesapları uyuşmazlığın konusunu oluşturmamaktadır. İhtiyati tedbir talebi ise davacının dava sonunda haklı çıkması halinde alacağını elde etmek amacını taşıyan, söz konusu davalıların banka, tapu, araç kayıtlarının araştırılarak varsa adına kayıtlı menkul gayrimenkul ve banka hesaplarına tedbir yoluyla devir ve satışının önlenmesine ilişkin olup bu talebin HMK’nun 389/1 maddesinde yazılı ihtiyati tedbir kapsamında bulunmadığı anlaşılmakla talebin reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; TTK kapsamında şirket yöneticileri hakkında genel kurul kararı alınmasının dava şartı olmadığını, TTK m. 479/3-c ile getirilen genel kurul kararı alınmasına yönelik dolaylı bir hükmün eski TTK uygulamasında olduğu gibi genel kurul kararı alınmasını dava şartı niteliğine getirilemeyeceğini, dava şartı olarak düzenlenmemiş bir durumun, yorum yoluyla dava şartı haline getirilmesi tedbir talep eden şirketin hak arama özgürlüğünü ihlal etmekte olup yorum yoluyla getirilen işbu uygulama ayrıca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gereği hak arama özgürlüğünün ihlaline sebep olduğunu, sorumluluk düzenlemelerinin bir bütün halinde TTK m. 553 ve devamı maddelerinde düzenlendiği açıkça ortada olup genel kurul kararının gerekliliğine ilişkin bir hükme yer verilmediğini, TTK m. 555 hükmünde, şirketin yönetim kurulu üyelerine karşı açacağı sorumluluk davası için genel kurul kararının gerekli olduğuna ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte TTK 555/1 maddesinde ”Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. ” demekte olup herhangi bir yoruma muhtaç olmayan maddenin işbu fıkrasının net ve açık bir şekilde şirketin herhangi bir koşul olmaksızın zararını tazmin etmesi için işlem yapabileceği belirtilmişken, mahkemece yürürlükten kaldırılmış bulunan bir maddeye kıyasen dava şartı yokluğu sebebiyle red kararı vermesi sonucu tedbir talep eden şirketin haklarını zedelediğini, dava açma yetkisinin genel kurul kararı gerekmeksizin yönetim kurulun olduğunu, mahkemece tarafına Yönetim Kurulu kararı sunulması için süre vermesi ve devamında esasa girerek yargılamaya devam etmesi gerekmekte olup mazeret talebinin değerlendirilmeksizin yokluklarında karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, beyanla, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Talep, yöneticinin sorumluluğuna dayalı açılan davada davalıların malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulması, istemidir.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, talep konusuna ilişkin olarak ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.İhtiyati tedbir isteyen davacı tarafça, davalı yöneticilerin şirketin zararına neden oldukları iddiasıyla yöneticinin sorumluluğuna dayalı olarak açılan tazminat davasında, davalıların malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulması talep edilmiştir. Bu sırada mahkeme tarafından, dava konusu uyuşmazlık hakkında 11/01/2023 tarihinde davanın dava şartı yokluğu nedeni ile reddine karar verilmek suretiyle nihai karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 389/1. maddesine göre, ihtiyati tedbir ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebilir. Davanın görüldüğü ilk derece mahkemesi tarafından uyuşmazlığın görüldüğü dava dosyasında nihai karar verilmiş olup, bu aşamada ihtiyati tedbirin şartlarının değerlendirilmesi ve dolayısıyla talebe göre ihtiyati tedbir verilmesi mümkün değildir. Bu haliyle davacı vekilinin ihtiyati tedbirin reddine dair ara karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusu konusuz kalmıştır. Tüm bu nedenlerle konusu kalmayan istinaf başvurusu hakkında inceleme yapılması mümkün olmadığından, istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin konusu kalmayan istinaf başvurusu hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 2-İhtiyati tedbir isteyen davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcı ve istinaf başvuru harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İhtiyati tedbir isteyen davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 02/03/2023