Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/282 E. 2023/462 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/282
KARAR NO: 2023/462
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2022
NUMARASI: 2017/679 Esas – 2022/913 Karar
DAVA: Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımlı))
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/05/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekili ve davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket yetkilisi … A.Ş. ye AİT … Iban nolu hesaba bağlı … seri nolu 130.000,00 TL bedelli 31.07.2017 vade tarihli çekin ödeme gününün yaklaşması sebebiyle çekleri kontrol etmek isterken çekin muhasebe evraklarının içinde bulunmadığını farkettiğini, En son çeki başka bir ticari iş karşılığından …’a vermek için …’ın çeki incelediğini ve araştırdığını, şirket yetkilileri ile birlikte yemek yerken çeki masaya koyup resim çektiğini şirketin diğer yetkilisi …’den öğrendiğini, Bunun üzerine …’a ulaşmaya çalışan müvekkil yetkili, … ile yaptığı telefon konuşmasında çekin … da olduğunu , kendisinin bu çeki çaldığını …’ın bizzat kendisinden öğrendiğini, … Bundan sonraki birkaç görüşmede sürekli çeki geri getireceğini söyleyerek müvekkili oyaladığını, Söz konusu kişi ile ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2017/108767 Sor.No ile soruşturma başlatıldığını, Söz konusu olaya şirket çalışanları …, …, … tanıklık ettiklerini, Çekin … tarafından çalındığı aşikar olduğunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 818. maddesi yollamasıyla uygulanacak 757. maddesi hükmü doğrultusunda söz konusu çalınan çekin 3.kişiler tarafından kullanılmasının önlenmesi amacıyla öncelikle tedbir konulmasını , ardından istirdatını ve eğer çek bulunamazsa iptalini sağlamak için işbu davayı açmak zorunluluğu doğduğunu, bu nedenle çekin dava sonuna kadar ödenmemesi için … Adana Şubesi’ne müzekkere yazılmasına ve … A.Ş. ye AİT … Iban nolu hesaba bağlı … seri nolu 130.000,00 TL bedelli çekin 3.kişiler tarafından kullanılmasının önlenmesi amacıyla öncelikle tedbir konulmasına sonrasında çekin istirdatına , eğer çek bulunamazsa çekin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerledirildiğinde, çek istirdatı davasının son hamil olan kişiye karşı dava açması kural olmakla çekin dava dışı olan hamili …’e verildiği hususunun davacı tarafından davadan önce öğrenildiğine ilişkin bir delil bulunmadığından davalının davanın kendisine karşı açılmasına sebebiyet verdiğininin kabulü gerekmekle HMK m.327/2 gereğince davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmeyerek davanın pasif husumet nedeniyle reddine” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; işbu davanın tahsil tarihinden 1 hafta önce yani 28/07/2017 tarihinde açıldığını, dosyada mevcut bulunan tahsilat makbuzunda dava konusu çekin hamili olan … tarafından 02/08/2017 tarihinde tahsil edilmesi, davanın açıldığı zaman son hamil olan kişiye karşı dava açması kuralının ihlal edildiğini göstermeyen bir durum olduğunu, yerel mahkemece bu hususta gerekli ve yeterli araştırma yapılmadığını, davanın açılma sebebinin zaten dava konusu çekin tahsilinin engellenmesi amacıyla tedbir koyulması, yapılacak yargılama süreci sonrasında çekin istirdatına ilişkin olduğunu, müvekkilinin çekin tahsil edilmesiyle zaten mağdur edilmişken tam 5 buçuk sene boyunca süren yargılama sonucunda tahsilat tarihinde çekin el değiştirmiş olması sebebiyle davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmesi sebebiyle müvekkilinin mağduriyetini arttırdığını, yerel mahkemece tedbir taleplerinin dikkate alınmadığını, yerel mahkemece doğru bir değerlendirme yapılsaydı ilgili çekin tahsilinin mümkün olmayacağını ve müvekkilinin mağduriyetinin engellenebileceğini, yerel mahkemece verilen yalnızca müvekkili tarafın mağduriyetine sebep olan işbu kararda asla kabul anlamına gelmemekle birlikte davalı yararına yargılama giderlerine hükmedilmemesi, verilen kararın tam aksine hukuka uygun bir karar olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme tarafından verilen kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eldeki davanın kıymetli bir evrakın iptaline dayandığı ve çekin hayatın olağan akışında bir ödeme aracı olduğu dikkate alınarak çekin bankadan sorulduğunda son hamilinin basit bir araştırma ile öğrenilebileceğinin ortada olduğunu, ayrıca hukuk davalarında taraflarca getirilme ilkesinin var olduğu dikkate alındığında davacının vekili aracılığıyla müvekkiline bu davayı haksız yere yönelttiği ve çekin ciro silsilesinin dikkate alınmamasının kendilerini bağlamasının mümkün olamayacağını, davacı tarafça çekin bankadan sorularak son hamilinin öğrenilmesi mümkünken eksik araştırma ile dava ikame ettiğinin bir gerçek olduğunu, müvekkilinin çekin kendisinde olduğuna dair beyanlarının hangi tarihe ilişkin olduğuna dair dosyada somut bir delilin bulunmadığını, bu gerekçeyle kendisine dava yöneltilmesine sebep verdiğinin söylenemeyeceğini, belirtilen sebepler neticesinde müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Dava, TTK 792. maddesine dayalı olarak açılan çek istirdatı talebine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karara karşı davalı tarafça sadece vekalet ücreti yönünden, davacı tarafça ise davanın esasına yönelik olarak yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. 6102 sayılı TTK 792 maddesi şöyledir: “(1) Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790 ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” Bu düzenleme gereği çek istirdatı davalarında davacı çekin yetkili hamili olduğunu, çekin rızası hilafına elinden çıktığını ve davalının çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Dava konusu çek incelendiğinde; keşidecisinin dava dışı … Ürünleri Ltd.Şti, lehdar ve ilk cirantanın …, sonraki cirantanın eldeki davanın davacısı … Ltd.Şti., sonraki cirantanın … San.Ltd. Şti. ve son cirantanın … olduğu anlaşılmaktadır. Yine dosyaya alınan ticaret sicili kayıtlarına göre davacıdan sonraki ciranta … Ltd.Şti. nin tek ortağı ve yetkilisinin eldeki davanın davalısı … olduğu belirlenmiştir. Dosyada yapılan incelemede; çekin çalındığına ilişkin suç duyurusunun Cumhuriyet başsavcılığına 26/07/2017 tarihinde yapıldığı, eldeki istirdat davasının 28/07/2017 tarihinde açıldığı, … Bankası ve …tan gelen yazı cevaplarına göre çekin takasa verildiği, 31/07/2017 tarihinde tahsil edildiği anlaşılmaktadır.Eldeki davada iddianın ileri sürülüş biçimi ve davanın haksız fiile dayanmış olması hususları ile dava tarihindeki şartlar dikkate alındığında davacının eldeki davada husumeti davalıya yöneltmesinde bir kusuru yoktur. Ancak dava konusu çekin yargılama aşamasında ortaya çıkıp üzerindeki hak sahiplerinin belirgin hale gelmesi nedeniyle davacı tarafın 6100 sayılı HMK 124 maddesi gereği taraf değişikliği talebinde bulunma imkanı bulunmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesinde “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder. ” düzenlemesini içermektedir. İradi taraf değişikliğine ilişkin hükme istinaden, gerek davacı gerekse davalı tarafta, iradi taraf değişikliği yapılması mümkündür. (Taş Korkmaz, H.: Medenî Usûl Hukukunda İradî Taraf Değişikliği, Ankara 2014, s.169; Pekcanıtez, H./Atalay, O./Özekes, M.: Medenî Usûl Hukuku, 14.b., Ankara 2013, s.310; Saldırım, M.: Açıklamalı ve İçtihatlı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve İlgili Mevzuat, Ankara 2011, s.103). Yargıtay uygulaması da bu yöndedir. (Bkz. HGK, 19.09.2012 gün ve 2012/6-338 E., 2012/586 K.) Dava konusu çek üzerinde davalı …’ın tek yetkilisi ve ortağı olduğu … San.Ltd. Şti.nin son ciranta olan …’e dava konusu ettiği çeki devir tarihi çek üzerinden anlaşılamamaktadır. Dava dosyasına … Bankası ile …’ın çek hakkında ki yazı cevapları ulaştığı tarihten kararın verildiği tarihe kadar ki yaklaşık 5 yıllık süreçte davacı tarafça çek üzerinde hak sahipleri biliniyor olmasına rağmen 6100 sayılı HMK 124 maddesi gereği mahkemeye iradi taraf değişikliği talebinde bulunulmadığı anlaşılmakla mahkemece davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Eldeki davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiş olmakla 6100 sayılı HMK 323 ve 326 maddeleri gereği davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş olması isabetli görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı istinafının reddine, davalı yararına vekalet ücreti verilmemesine ilişkin hüküm fıkrası ise isabetli görülmediğinden davalı istinafının kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,1-Davacı tarafından davalı adına aleyhine açılan davanın pasif husumet nedeniyle REDDİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, 3-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 7 maddesi gereği takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 4-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine, 5-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,b-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,c-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,d-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 220,70 TL, posta ve tebligat gideri 33,00 TL olmak üzere toplam 253,70 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.09/05/2023