Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/24 E. 2023/132 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/24
KARAR NO: 2023/132
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/03/2021
NUMARASI: 2020/308 Esas – 2021/427 Karar
TALEP: Zayi Belgesi Verilmesi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/02/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün talep eden vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: Talep eden vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin … A.Ş. ‘yi İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … ilan sıra nosu ile tescil ve 17/04/2019 tarihle ilan edildiği ve üzere devralındığı, tüm verilerin bilgisayar ortamında olduğu fiziken bulunamadığı, iş bu nedenle davanın açıldığı, vergi dairesi müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen denetim standart mağazacılık hakkında sahte belge düzenleme fiili kapsamında olmadığı, bu yönde bir tespit ya da inceleme yapılmadığı, bu zamana kadar da davacı şirket ya da devraldığı şirket hakkında bu yönde bir inceleme veya tespit bulunmadığı, davacı şirketler tüm vergi yükümlülüklerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiği, ticari defterlerden ilgili dönümde sorumlu olan … şirketleri Muhasebe Müdürü … ile davacı şirket arasında birçok dava ve tazminat talepleri mevcut olduğu, şirket yetkililerinin ilgili dönemdeki muhasebe müdürünün bahse konu defterleri sakladığı ya da bilinçli olarak kendisinden sonraki muhasebe müdürüne teslim edilmediğinin düşünüldüğü, şirkete ait diğer tüm ticari defterler ve ilgili dönemdeki muhasebe müdürü … ile davacı şirketleri grubu arasındaki davaların mevcut olduğu, kendisi tasfiye memuru olarak atandığı, grup şirket aleyhine dava açarak kötü niyetini ispat ettiği, iş bu nedenle ilgili davaların varlığı güvenin kötüye kullanıldığının açık ispatı olduğu, bahse konu incelemeye konu şikayetin sahibinin dahi bu kişi olduğunun düşünüldüğü, davaya konu 2015 yılı Yevmiye-Kebir ve 2018 yılı Yevmiye-Kebir -Envanter defterlerinin zayi olduğuna dair davacı tarafa zayi belgesi verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince talep hakkında, “Bilindiği üzere, zayi belgesi verilmesi davaları sonuçları itibariyle sadece davacı taraf yönünden değil, davada taraf olmayan kimseler bakımından da sonuç doğuran dava türlerindendir. TTK 82/7. Maddesinde zayi sebepleri, yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık gibi sınırlı olmayan sebeplerle sayılmıştır. Davacı tacirin, basiretli bir tacir olarak ticari defter ve belgelerini özenle muhafaza etmesi ve korunması için gerekli tedbirleri alması gerekmektedir. Davacı şirketin … A.Ş.’yi devraldığı, zayi olduğu iddia olunan defterlerin zayi olduğuna dair kanunun aradığı şekilde herhangi bir delil veya emare sunulmadığı, davacının defterlerin nasıl kaybolduğunu bilmemekle birlikte, davacı şirketin eski muhasebe müdürünün ticari defterleri saklamış olmasından şüphelenilmesinin kendi başına zayi belgesi verilmesine yeterli sebep teşkil etmemektedir. Talep konusu olayda kanun hükmünün aradığı hallerden birinin gerçekleşmediği anlaşıldığından davanın reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; … A.Ş.’ne ait ticari defterlerden ilgili dönemde sorumlu olan … şirketleri Muhasebe Müdürü… ile müvekkili şirket arasında birçok dava ve tazminat talepleri mevcut olup şirket yetkililerinin ilgili dönemdeki Muhasebe Müdürünün bahse konu defterleri sakladığı ya da bilinçli olarak kendisinden sonraki Muhasebe Müdürüne teslim etmediğini düşündüklerini, bu hususa ilişkin dava bilgileri ve dosya numaralarının dosyada mübrez olmasına karşın incelenmediğini, davaya konu döneme ait şirketin elektronik ortamda tutulan kayıtların 2018 döneminde bağlı bulunduğu vergi dairesine verilen beyannameler ve kayıtlara dayanak teşkil eden belgeler ile uyumlu olup olmadığı konusunda Özel Amaçlı Yeminli Mali Müşavirlik raporu talep edilmiş ve bu doğrultuda eldeki veriler ile defterler tekrar basılarak Yeminli Mali Müşavir tarafından onaylandığını, ilgili kanunun lafzına göre, tacirlerin kötü niyetli olarak hareket ederek defter sunma yükümlülüklerinden kurtulmasının önüne geçmek ve tacirlerin, ticari defterlerin saklanması ve korunmasına önem vermesini amaçlandığını, uygulamada amaçlanan bir diğer hususun defterlerinin zayi olması neticesinde kusuru bulunmayan ve mağdur olan tacirin korunmasının sağlaması olduğunu, ancak istinaf başvurularına konu Yerel Mahkeme kararıyla birlikte, müvekkili şirketin mağduriyetinin önlenmesi yerine, adeta cezalandırıldığını, yerel mahkeme tarafından ilgili mevzuatın, lafzına ve saiklerine aykırı şekilde karara hükmedildiğini, Yeminli Mali Müşavir raporunda da görüleceği üzere yeni oluşturulmak istenen yevmiye ve kebir defteri ile mevcut kayıtların uyumlu olduğunu , farklılık olmadığı, yeniden oluşturulması durumunda herhangi bir vergi ziyaına sebebiyet verilmeyeceği sonuçlarına varıldığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE:Talep, tacirin saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgelerin kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğradığı iddiasına dayalı zayi belgesi verilmesi istemidir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, zayi belgesi verilmesine konu defterlerin TTK’nın 82/7. Maddesinde sayılan veya bu sayılanlara benzer nedenlerden dolayı zayi olup olmadığı, zayi belgesi verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasındadır. Davacı tarafça, devralınan şirketin 2015 yılı yevmiye-kebir ve 2018 yılı yevmiye-kebir-envanter defterlerinin fizikilerinin bulunamadığından bahisle taraflarına zayi belgesi verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 82/7. Maddesinde; Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Anılan kanuni düzenlemede tacirin saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgelerin zıyaa uğrama sebepleri sayılmakla birlikte, gibi ifadesi eklenerek bu durumu genişletme imkanı tanınmıştır. Davacı taraf dilekçesinde 2019 yılında şirketin müvekkili tarafından devralındığını defterlerin devralınan şirket mali müşaviri tarafından saklandığını düşündüklerini, yapılan inceleme sonucu dava konusu defterlerin fizikilerinin bulunmadığının tespit edildiğini belirtmiştir. Davacı tacir olup, TTK’nın 18/2. Maddesine göre her tacir basiretli bir iş adamı olarak hareket etmekle yükümlüdür. Tacirin 82/7 maddesinden yararlanabilmesi için bir taraftan defterlerin korunması amacıyla gereken dikkat ve özeni göstermiş olması, diğer taraftan da ziyaa uğramanın onun iradesi dışında meydana gelmiş olması gereklidir. Somut olayda, davacı tarafça Yasada sayılı mücbir sebeplere dayanılmadığı gibi, defterlerin muhasebeci tarafından teslim edilmediği iddia edilmektedir. Davacı tarafça her ne kadar devralınan şirketin eski muhasebecisi tarafından defterlerin saklandığını iddia edilmiş ise de dosya kapsamı itibariyle bu durumu ispatlayacak delil bulunmadığı gibi talebe konu ticari defterlerin TTK’nın 82/7. Maddesi kapsamında zayi edildiği de iddia ve ispat edilmemiştir. Bu nedenle mahkemece talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından talep eden vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Talep eden tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Talep eden tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)ç maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 09/02/2023