Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/238 E. 2023/264 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/238
KARAR NO: 2023/264
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/11/2022
NUMARASI: 2022/431 Esas – 2022/938 Karar
DAVA: Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/03/2023
Taraflar arasındaki Tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirket ile dava dışı … Ticaret A.Ş. Arasında 05 Haziran 2014 tarihli, … Stadı yenileme projesi kapsamında, Halatlı Germe Membran Çelik Çatı İmalat ve Montaj Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kapsamında dava dışı şirket tarafından üstlenilen çatı kaplamasında kullanılacak membran malzemenin ve malzeme üzerine uygulanacak kaplamanın taşıması gereken özelliklerin açıkça belirlendiğini, dava dışı şirket tarafından 09 Ocak 2015 tarihinde dava dışı … Derneği’ne yapılan yazılı başvuruya binaen, çatı örtüsü PTFE teflon membran malzemenin, cam elyaf dokumalı silikon laminasyonlu çatı membranı olarak değiştirilmesinin yönetim kurulu başkanı davalı …’ın imzası ile kabul edildiğini, dava dışı … Derneği tarafından yapılan başvuruya binaen ODTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü tarafından çalı membran malzemesi üzerinde inceleme yapıldığını, hazırlanan 13 Şubat 2020 tarihli raporda, yapılan membran çatının ihtiyacı karşılar nitelikte olmadığının, membran malzemesinin şartnamede belirlenen dokuma özelliklerini taşımadığının, yarısaydam olması gereken malzemenin neredeyse hiç saydam olmadığının tespit edildiğini, bu nedenle, yapılması gereken yenileme çalışmasının 2.204.556 Avro olduğunu, … A.Ş.’nin, Sözleşmenin 6.4 maddesini gerekçe göstererek yaptığı 25 Aralık 2014 ve 9 Ocak 2015 tarihli süre uzatım taleplerinin, Davacı Şirket Yönelim Kurulu başkanı olan davalı … tarafından münferiden imzalanarak kabul edildiğini, bu yazı içerisinde düzenlenen tarih aralıklarında yapılan gün hesaplamasının hatalı olması sebebiyle müvekkili şirketin dava dışı … A.Ş.’den 72 gün için ilave cezai şart hak edişinin, … A.Ş.’ye olan ana sözleşme borcundan mahsup edilmediğini, davalının özen yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davalının bu davranışının kasta varan ihmal dereceğinde kusur teşkil ettiğini, bu nedenle davalının oluşan zarardan sorumlu olduğunu, 28 Eylül 2016 tarihinde Davacı şirket Genel Kurulunda davalının da yer aldığı yönetim kurulunun ibra edildiğini ancak, toplantıda stadyum yenileme projesi kapsamında Dernek gelirlerinden kullanılan bedeller ve kullanım amacının görüşülmediğini, yapılan işlemlerin tartışılmadığını, bu nedenle 28 Eylül 2016 tarihli ibra kararının uyuşmazlık konusu bedelleri kapsamadığını, davacı şirket Genel Kurulunda davacının hakim hissedarı (toplam 4000 payın 3997 payına sahip) Beşiktaş Jimnastik Kulübü Derneği, 2 paya sahip olan … Tic. A.Ş.’nin ve 1 paya sahip … Tic. A.Ş.’nin ayrı ayrı … tarafından temsil edildiğini, … adına her pay sahibi tarafından düzenlenen temsilnamelerin, tek başına … tarafından imzalandığını, TTK 427. Maddesi kapsamında temsilcinin temsil edilenin talimatına uyma yükümlülüğü bulunduğu göz önüne alınarak Davalının kendi talimatları doğrultusunda ibra edildiği sonucunun ortaya çıktığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle 2.805.756 Avro uğranılan zararın davalıdan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin 25/03/2012 tarihinde gerçekleştirilen Dernek Olağanüstü Seçimli Genel Kurul Toplantısında Dernek Başkanlığına seçildiğini, Yönetim Kurulu Başkanlığı 20 Ekim 2019 tarihine kadar sürdüğünü, bu süreçte davacı şirket dahil diğer bağlı ortakların yönetim kurulu başkanlığını yürüttüğünü, kararların tüm ekibin onay ve kabulü doğrultusunda karara geçtiğini; dava konusu tazminat talebine dayanak işlemlerin 2014-2015 yıllarında gerçekleştiğini, TTK 560.md gereğince sorumluluk davası açma süresinin dolduğunu, dava tarihi itibariyle iddiaların zamanaşımına uğradığını; diğer yandan zararın öğrenilme tarihi olarak ODTÜ tarafından hazırlanan raporun davacıya iletildiği tarih olan 13 Şubat 2020 tarihinin kabul edilmesi durumunda dahi TTK 560.md gereğince iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu; … Derneği’nin 25 Aralık 2021 tarihli Olağan İdari ve Mali Genel Kurulu toplantısında müvekkilinin başkan olarak görev yaptığı yönetim kurullarının idari ve mali yönden ibra edilmemelerine karar verildiğini, bu kararların iptali yönünden açılan davaların derdest olduğunu, davacı şirket yönetim kurulu üyeleri ile hakim hissedarı … Derneği’nin dava konusu işlem tarihlerinde görev yapan Yönetim ve Denetleme Kurulu üyelerinin bu işlemlerden haberdar olduğunu; stad inşaatında kullanılan çatı membran malzemenin, sözleşmede kararlaştırılan malzemenin teknik özelliklerinden daha üstün ve uzun ömürlü olduğunu, ODTÜ tarafından hazırlanacak rapor için alınan numunelerin nereden ve nasıl temin edildiğinin belirtilmediği, raporun mevcut yönetim tarafından sipariş usulü ile hazırlatıldığını gösterdiğini, davacının, malzemenin daha kalitesiz ve daha ucuz olduğu yönündeki iddiaları ile zarar iddiasının dayanağının bulunmadığını, işlem tarihlerinde işlemlerden dolayı müvekkilinin ibra edildiğini, müvekkilinin tazminat sorumluluğu bulunmadığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece Mahkemesince davalının, davacı şirkette 25/03/2012 ile 20/10/2019 tarihleri arasında yöneticilik yaptığı; stadyumun çatı yenilemesine ilişkin dava dışı firma ile yapılan 05/06/2014 tarihli sözleşmenin davacı şirketi temsilen davalı tarafından imzalandığı; sözleşmenin ifası süresince davalının yetkisinin devam ettiği; sözleşme ile yüklenilen işin gecikme ile 10/01/2016 tarihinde tamamlandığı ve davacı şirkete teslim edildiği tarafların kabulünde olduğu ,bu tarihten sonra yapılan 28/09/2016 tarihli şirket Genel Kurul Toplantısında önceki döneme ilişkin davalının ibrasına karar verildiği ancak, iddia edilen eylem ve işlemlerin açıkça müzakere edilmediği olaya uygulanması gereken TTK’nın 560.maddesinde öngörülen zamanaşımı süreleri; davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her halde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl olarak düzenlendiği, davalıya yüklenen eylem ve işlemlerin tamamı, işin yüklenici tarafından davacı tarafa gecikmeli de olsa teslim edildiği 10/01/2016 tarihinden önce gerçekleşmiştir. Bu durumda ilgililer hakkındaki sorumluluk davasının işin teslim edildiği bu tarihten (10/01/2016) itibaren yasada öngörülen 2 ve 5 yıllık süreler içerisinde açılmadığı davacının zararlandırıcı eylem ve işlemlerin Bağımsız Denetim Kuruluşu’na yaptırılan inceleme sonrasında hazırlanan raporla olaya 20/12/2021 tarihinde muttali olduklarını, dolayısı ile davanın zamanaşımı süresi dolmadan açıldığını iddiasının dinlenemeyeceği; davalıya yüklenen eylem ve işlemlerin ayrıca ceza sorumluluğunu gerektirecek nitelikteki eylem ve işlemler de olmadıkları dolayısıyla, olaya ceza zamanışımı süre ve hükümlerinin de uygulanmasının olanaklı olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığından, TTK 560.md gereğince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece dava konusu ihtilafın hatalı değerlendirildiğini, zararın henüz gerçekleşmediği bir tarihin, zamanaşımı süresinin başlangıcı olarak kabul edilemeyeceğini, davalının eylemlerinin güveni kötüye kullanma suçunu oluşturup dava ceza davası zamanaşımına tabi olduğunu, davalı …’ın 24 Ekim 2019 tarihine kadar … A.Ş’nin münferiden imza ve ilzam yetkisine sahip Yönetim Kurulu Başkanı olması ve müvekkili Şirket’in ortaya konulan hukuka aykırı davranışla zarara uğratılması neticesinde hak arama iradesinin davalının tahakkümü altında olması karşısında, davalının zamanaşımı def’i ileri sürmesi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından davanın sorumluluk davası olması, zararın halen devam etmesi, davalı’nın eylemlerinin TCK’nın 155/2 maddesi uyarınca Güveni Kötüye Kullanma suçunun unsurlarını taşıması ve davalı’nın görev süresi nedeniyle zamanaşımı def’i öne sürmesinin, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu olguları dikkate alınmaksızın verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle Mahkeme’nin, Davalı’ya yüklenen eylem ve işlemlerin tamamının yüklenicinin işi teslim tarihi olan 10 Ocak 2016 tarihinden önce olduğu ve bu sebeple 5 yıllık mutlak zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine dair verdiği karar kaldırılması gerektiğini, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, zarar miktarı olan 2.805.756 Euro tutarın, davalı tarafından tazminine, 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca bu tazminat alacağına yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden faiz işletilmesine, mahkemece zararın Türk Lirası üzerinden tazminine karar verilmesi halinde ise aynı Kanun’un 2’nci maddesi uyarınca, kısa vadeli avanslar için uygulanan faiz oranında işleyecek faizin ve faiz ile karşılanmayacak tutarın davalıdan tahsiline, Yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı’ya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava anonim şirket yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı şirket vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 553/1. maddesi uyarınca, kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.Yönetim kurulu üyeleri görevlerini ifa ederken ve verilen yetkileri kullanırken, tedbirli bir yöneticinin özeniyle hareket etmeli ve şirket menfaatlerini gözetmelilerdir. Yönetim kurulu üyelerinin özen ve dikkat yükümlülüğünün kapsamı, şirket ana sözleşmesi, kanun, iç yönerge ve yönetim kurulu tarafından verilen tüm yetki ve görevleri kapsar. TTK’nın 560/1. Maddesine göre, sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.Ceza davası zamanaşımının uygulanabilmesi için tazminat sorumluluğuna neden olan fiilin ceza kanunlarına göre suç oluşturması ve cezayı gerektirmesi yeterli olup ayrıca haksız eylem faili hakkında ceza davası açılmış olması veya mahkûmiyet kararı verilmiş olması, hatta soruşturma yapılması gerekli değildir.Dava, yöneticinin sorumluluğuna ilişkindir. 6102 sayılı TTK hükümleri arasında mülga TTK’nın 341. maddesi gibi açık bir düzenleme olmamakla birlikte 6102 sayılı TTK’nın 408/1, 553/1ve 479/3-c maddelerindeki düzenleme karşısında anonim şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için, şirket genel kurulunda karar alınması gereklidir.(Y11.H.D’nin 13.06.2022 tarih ve E:2021/2908 -K:2022/4792;26.01.2017 tarih ve E: 2016/5455 -K:2017/534) Somut olayda davacı şirkette 25/03/2012 ile 20/10/2019 tarihleri arasında yöneticilik yapan davalı şirket yöneticisinin stadyumun çatı yenilemesine ilişkin dava dışı şirket ile yapılan uyarınca daha düşük kalite ve ucuz ürün kullanılmasına rağmen kaliteli malzeme malzeme bedeli üzerinde ödeme yapıldığı işi yüklenen dava dışı şirkete işin gecikme süresine bağlı olarak eksik gün ceza koşulu uygulanması yapılmaması nedeniyle uğranıldığı iddia olunan zararın yöneticinin sorumluluğu kapsamında davalıdan tahsili talep edilmektedir. Dosya kapsamından davacı şirket genel kurulu tarafından davalı yönetici aleyhine sorumluluk davası açılması yönünde alınmış bir kararın olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bu hususta alınmış genel kurul kararı alınmış olması sorumluluk davası yönünde özel dava şartı olup mahkemece resen araştırılması gereklidir. Bu durumda mahkemece öncelikle genel kurulda davalı hakkında dava açılması yönünde alınıp alınmadığı araştırılıp varsa anılan kararın ibrazi için alınmış bir karar bulunmaması halinde eksikliğin giderilmesi için davacı tarafa HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca uygun süre verilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden işin esasına girilerek karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve da davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 14/03/2023