Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/224 E. 2023/151 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/224
KARAR NO: 2023/151
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/12/2022 (Ara karar)
NUMARASI: 2022/898 Esas (Derdest)
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/02/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati tedbir isteyen davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
TALEP: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Türkiye’nin en köklü markalarından biri olmanın yanı sıra aynı zamanda 700’ü aşkın bayilik ağı ile yine Türkiye’nin en önde gelen akaryakıt dağıtım firmalarından biri olduğunu, davalı bayi ile müvekkili şirket arasında 04/10/2021 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi ve protokollerinin akdedildiğini ve davalı şirkete akaryakıt ve otogaz bayiliği ve işletmecilik hakkının tesis edildiğini, Müvekkil Şirket tarafından, davalı şirkete, malzeme ve teçhizatların teslim edilmiş olduğunu, taraflarca akdedilen Bayilik Sözleşmesini 5. maddesinde sözleşmenin süresi 5 (beş) yıl olarak taraflarca kararlaştırılmış olduğunu ancak yapılan merkezi denetimlerde bayi tarafından tank/pompa otomasyon sistemini sürekli olarak çalıştırılmadığı, verilerin tümünün sisteme aktarılmadığı ve bu sebeple EPDK’ya gönderilen verilerde tutarsızlık bulunduğu tespit edildiğini, dolayısıyla sözleşme hükümlerine ve kurul kararlarına aykırı davranışlara ilişkin müvekkili şirket tarafından Üsküdar … Noterliği 08 Mart 2022 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname keşide edilerek Bayi’nin söz konusu eylemleri ihtar edildiğini, ancak bayi tarafından işbu davranışları düzeltilmediğinden müvekkili şirket tarafından Üsküdar … Noterliği 07 Nisan 2022 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile Bayi ile arasındaki sözleşmeler ve bayilik ilişkisi haklı olarak süresinden önce müvekkili şirket tarafından feshedildiğini, müvekkili şirketin ariyetlerini iade etmeyen ve sözleşmeden doğan borçlarını ödememesi neticesinde Üsküdar … Noterliği 16 Eylül 2022 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile müvekkili şirket tarafından ariyet olarak verilen tüm menkullerin müvekkili şirkete iadesini, iadesi mümkün değil ise bedelinin ödenmesi gerektiğinin iade edildiğini, yukarıda açıklanan nedenlerle; davaya konu ariyetleri istinaden ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile ariyetlerin müvekkili şirkete veya müvekkil şirketin göstereceği 3. kişiye teslimine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince ihtiyati tedbir talebi hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, “davacının iddiaları yargılamayı gerektirmekte olup, mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi bulunduğuna dair talep ve karar tarihi itibarı ile dosyada mübrez belge ve delillerin yaklaşık ispat için yeterli olmadığı, ayrıca netice-i talebi karşılayacak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin de mümkün olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Menkullerin (3 KVA UPS, LED MONİTOR, RAPOR PRINTER, FİŞ YAZICI, KART OKUYUCU, PROBE, TANK KONSOL VE MODEM ) maliyetinin oldukça yüksek olduğunu ve bu menkullerin davalı bayi zilyetliğinde bulunmasının davacının her geçen gün telafi edilemez zarara uğramasına sebep olduğunu, ihtiyati tedbir için yasada aranan tüm şartların mevcut iken, mahkemece bu şartlar gözetilmeden tedbir talebinin reddine karar verildiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre başlangıçta hiçbir kanaatin oluşmadığı durumlarda bile muhtemel zarar görme tehlikesine dayalı olarak ihtiyati tedbire karar verilmesi gerektiği ifade edilmiş olup somut olayda davacı şirketin zarara uğradığı ve ileride muhtemel zararların ortaya çıkacağını, davacının zarara uğradığı ve davasını yaklaşık olarak ispat ettiğinin açıkça ortada olduğunu, tedbir talebinin reddine ilişkin hukuki gerekçelendirme yapılmadığını, Petrol Piyasası sektörel uygulamasında da görüleceği üzere akaryakıt istasyonlarında dağıtım firmalarına ait kurumsal kimlikler ve marka ile amblemler bulunduğunu, her dağıtım şirketi ariyet olarak bu malzemeleri bayilik sözleşmesi süresinde kullanması için ariyet olarak teslim etmekte olup Bayilik sözleşmesi sonunda da bayilerin ariyetlerinin iade yükümlülüğü bulunduğunu, emsal kararlar doğrultusunda ihtiyati tedbir talebinin kabulü gerektiğini, davacı şirketin uğrayacağı maddi ve manevi zararların önlenmesi, Mülkiyeti davacı Şirkete ait ariyete konu malzeme ve ekipmanların davalı bayi istasyonunda yıpranmak suretiyle hızla meydana gelen değer kaybının önlenmesi, Tüketicilerin, piyasada Müvekkil Şirket markası adı altında satılan ürünlere duyduğu güvenin sarsılmaması, davalının davacı şirketin malzeme ve ekipmanlarını kullanarak elde ettiği haksız kazancın daha da artmasının önlenmesi ve sabitlenmesi, dava konusu ariyet malzeme ve ekipmanların tedbiren kullanılmasının önlenmesini teminen, ariyete konu menkullerin davalıdan alınarak davacı Şirkete ya da davacı şirketin muhafazası için göstereceği 3. kişiye teslim edilmesi konusunda öncelikle teminatsız, bunun kabul görmemesi halinde ise makul bir teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Talep, bayilik sözleşmesinin feshi nedeniyle ariyet verilen malların iadesi davasında ariyetlerin teslimine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesi, istemidir.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, talep konusuna ilişkin olarak ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.İhityati tedbir isteyen davacı tarafça, davaya konu ariyet malların davalının elinde haksız yere bulundurulduğu iddiasıyla ariyetlerin davacıya teslim edilmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 389/1. Maddesi, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir, şeklindedir. HMK’nın 390/2 maddesine göre de, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Ayrıca bu kapsamda ihtiyati tedbir talebinin somutlaştırılması gerekir.Yukarıda ifade edildiği üzere HMK’nın 390/2 maddesine göre, tedbir talep eden taraf, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Yaklaşık ispattan anlaşılması gereken ise usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Buradaki amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için tam ispat gerekmez. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın, bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlarda, bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hâkim o iddianın ağırlıklı/kuvvetli ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı etmez.Davacı taraf, davasında öncelikle ariyetlerin aynen iade edilmesini, olmadığı takdirde bedelinin ödenmesini talep etmiştir. Ayrıca davacı davasını 5.000,00 TL değer göstererek harçlandırmıştır. İstinaf dilekçesinde ise talebe konu menkullerin maliyetinin oldukça yüksek olduğu ifade edilmiştir. HMK’nın 120. Maddesi uyarınca yargı harçlarının dava açılışında yatırılması zorunlu olup 492 sayılı Harçlar Kanunu’na göre de alınacak harclar ödenmedikçe mütaakıp işlemler yapılamayacağından eksik harç ile açılan davada ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf karar harcı ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.16/02/2023