Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/218 E. 2023/222 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/218
KARAR NO: 2023/222
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/10/2022
NUMARASI: 2022/682 Esas – 2022/1000 Karar
DAVA: Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/03/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından davalı borçlular adına icra takipleri yapıldığını, borcun tahsili amacı ile yapılan icra takibi ve icra takip işlemleri kapsamındaki harici tespitlerinde borçluların borcunun doğumundan yana organik bağ bulunan kişi üzerine kurdukları ticari şirket ile namı müstear ilişkisi kurmak suretiyle alacaklarından mal kaçırdıklarını, perdeli şekilde grup şirketlerinin aracı kılınarak kredilerden faydalandıklarını ve kurdukları iş ilişki ile borcun ödenmesi yollarını engellediklerinin tespit edildiğini belirterek ihtiyati haciz kararı verilmesini ve 5.000.000,00 TL alacağın davalı … Ticaret A.Ş ve …’tan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar … ve … İnş. San ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilleri … Şirketi ve …’un davada davalı sıfatı bulunmadığını, Şöyle ki davacının dava konusu kapsamında ve davasına dayanak tuttuğu icra müdürlüğü dosyalarında zaten müvekkillerinin her ikisininde borçlu sıfatı bulunduğunu, müvekkili … şirketinin Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/561E sayılı dosyasından konkordato talep ettiğini ve alacaklı tarafların konkordato projesini kabul etmemesi üzerine konkordato davasının reddine karar verilerek tedbirler kaldırıldığını, davacının konkordato dava dosyasına alacak kaydı yaptırdığını ve davacının kendi beyanı ile alacak kaydında 14.5000.000TL banka teminat mektuplarından tahsilat yaptığını ve 35.088.571,99TL alacağı bulunduğunun beyan edildiğini savunarak, davacının asılsız iddialar ile haksız olarak açmış olduğu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ticaret A.Ş ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının tüm iddiaları soyut, hukuki dayanaktan uzak olmakla beraber iddialarının temelini de magazin basınında yer alan haberlerin oluşturduğunu, müvekkillerinin davacının alacaklısı bulunduğu takip dosyalarının tarafı olmadıkları gibi davacının ne alacağının ne de işbu davanın muhatabı olduğunu, davacının bu davayı açmasında hukuki yararının bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Dava, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ile alacağın tahsili istemlerinden ibarettir. 7155 Sayılı Kanun ile 6102 TTK.’nın 5. Maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 5/a maddesi uyarınca bu kanunun 4. Maddesinde belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın alacak ve tazminatları hakkında dava açılmadan önce arabuluculağa başvurmuş olması dava şartıdır. Belirtilen kanunun 23. Maddesi ile 6325 Sayılı Kanunun eklenen 18a/2. Madde de ise arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması durumunda bir işlem yapılmaksızın usulden reddine karar verilir düzenlemesi bulunmaktadır. Davanın 10/02/2022 tarihinde harcı ödenerek açıldığı, dava açıldığı tarih itibari ile arabuluculuğa başvurmanın zorunlu olduğu buna rağmen davacı tarafça belirtilen yükümlülüğünün yerine getirilmeden davanın açılmış olduğu anlaşılmakla açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığını, sunulan emsal kararlar ile de sabit olduğu üzere namı müstear davaları için tasarrufun iptali davalarında olduğu gibi arabuluculuk başvuru şartı aranmadığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ile alacağın tahsili davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuğa tabi olup olmadığı noktasındadır. 7155 sayılı Kanun’un 20’nci maddesi ile eklenen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 5/A-1 maddesinde, ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu, 7155 sayılı Kanun’un 23’ncü maddesi ile eklenen 6325 sy m.18/A-2 maddesinde ise, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi hukukumuzda kanunla düzenlenmemiş olup, doktrin ve Yargıtay kararları doğrultusunda kabul görmüştür. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması, tüzel kişiliğin kötüye kullanıldığı bazı istisnai hallerde bir diğerinin borcundan dolayı duruma göre şirket ortaklarının sorumluluğuna ya da tüzel kişiliğin sorumluluğuna gidilebilmesidir. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması/aralanması, bir alacak söz konusu olduğunda alacağın bunlardan tahsiline imkan verir. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için mahkemeye başvurulduğunda esasen tüzel kişilik perdesinin korumasından yararlananlar yönünden de dava bir eda/alacak davasıdır. Zira dava kabul edildiğinde bir tahsil hükmü kurulacaktır. TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir.Somut olayda, tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak iddia olunan … ve …’nden olan alacağın … Turizm ve Ticaret A.Ş ve …’tan tahsili istenmiş olup uyuşmazlık bu haliyle zorunlu arabuluculuğa tabidir. Davadan önce arabuluculuğa başvurulmadığı ve bu şartın yerine getirilmediği ihtilafsız olup, mahkemece arabuluculuk dava şartının yerine getirilmemesi nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.02/03/2023