Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/154 E. 2023/716 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/154
KARAR NO: 2023/716
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/10/2022
NUMARASI: 2022/332 Esas – 2022/637 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/07/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle,müvekkilinin adı geçen şirket ile İzmir Gümrük Müdürlüğü arasında görülen İzmir 1. Vergi Mahkemesi’nin E:2012/1211, K:2013/110 sayılı dosyasına konu alacağın tahsilini teminen İdare aleyhinde Karşıyaka … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına kayden icra takibi başlatıldığını, akabinde İzmir Gümrük Müdürlüğü tarafından Karşıyaka 1. İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde söz konusu takibin iptali talebiyle dava açıldığını, yapılan yargılama neticesinde anılan Mahkemenin 04/04/2018 tarihli ve E:2017/671, K:2018/230 sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş olduğunu, söz konusu karar gereği, gelir ve damga vergisi kesintileri yapılarak karşı tarafa 595,25 TL vekalet ücreti ödemesi yapılmış olduğunu, … Bölge Müdürlüğünün 20.04.2022 tarihli … sayılı yazısı ve İzmir 2.Vergi Mahkemesinin 10/03/2022 tarih ve 2022/284 Esas-K: 2022/267 ile E:2022/283-K:2022/268 sayılı karar gereği olarak ve sonuç olarak alacaklarının tahsilatına yönelik işlemlerin icrası için terkin kararının iptali, … sicil numaralı Şişli … Gıda San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin ihyası ile yeniden sicile kaydını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket “tasfiye memuru”nda olduğunu, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan, tasfiye süreci eksik/erken sonuçlandıran tasfiye memurunun kusurundan dolayı Ticaret Sicili Müdürlüğünün sorumluluğunu bulunmamakta olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmamış olduğunu, bu nedenle yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, müvekkil yönünden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı şirketin tasfiye memuruna bizzat tebligat yapıldığı, cevap sunmadığı, davayı inkar eder konumunda olduğu açıktır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; ” Somut olayda ek tasfiyesi istenen şirketin tasfiyesi sonucunda kayden ve 2020 tarihi itibariyle terkin olduğu halde halihazırda terkin olan bu şirket aleyhine tahakkuk ettirilen kamu alacakları ile ilgili idari ve yarısal iş ve işlemlerin dava tarihi itibariyle yapılamadığı, terkin olan şirket açısından tasfiyenin bu durumda tam ve eksiksiz olarak sağlanmadığı sabittir. Ek tasfiyesi talep olunan şirketten talep edilen kamu alacaklarıyla ilgili idari ve yargısal tüm süreçler ile ilgili işlemler yapılmaksızın 6102 sayılı TTK anlamında tasfiye işleminin tamamlanmış olduğu kabul edilemez. Kaldı ki söz konusu kamu alacağının tahsiline yönelik olarak ek tasfiye talebinin kabul olunmaması, davacının etkin hak arama hürriyetini ve buna bağlı olarak adil yargılanma hakkının açık ihlali sonucunu doğuracaktır. Bu nedenlerle şirketin ek tasfiye suretiyle ihyasına dair karar verilmesi zorunluluk arz etmektedir. Yapılan açıklamalar karşısında davacının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ile tasfiye memuru … aleyhine açmış olduğu davanın kabulüne, davada ihyası talep olunan “Tasfiye Halinde … Şirketi yönünden “davacı idarenin işlemleri sonucu doğduğu iddia olunan kamu alacaklarının adı geçen şirket aleyhine tebliği, kesinleştirilmesi ve her türlü tahsilat işlemlerinin gerçekleştirilmesi açısından ve bu işlemlerin gerçekleştirilmesine yönelik her türlü yargısal ve idari resmi ve özel kurumlar nezdinde bu amaca yönelik her türlü iş ve işlemlerin gerçekleştirilebilmesi” açısından İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı “Tasfiye Halinde Şişli … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi”nin ek tasfiye suretiyle ihyasına, adı geçen şirketin en son tasfiye memuru gözüken …’nin ihya edilen şirkete münferit ve yetkili tasfiye memuru olarak atanmasına, tasfiye memurunun mevcut sıfatı karşısında ücret takdirine yer olmadığına, kararın bir örneğinin ticaret sicil müdürlüğüne gönderilmesine ve ilanına” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının birinci ihya sebebi hakkında hüküm mevcut olduğunu, davacının ikinci ihya sebebi olarak ileri sürdüğü hususun ise; bizzat davacının haksız iddialarından kaynaklandığını, davacının bu iddialarında davacının haklı çıkacağı bu aşamada peşinen belli olmadığından yasal hasım durumundaki davalıya masraf vekalet ücreti yüklenmesinin yanlış olduğunu, davacının iddialarının idari yargıda redde mahkum olduğunu, mahkemece davalının tasfiyede eksik bırakıp bırakmadığı, bu yönde kusuru olup olmadığı yönünden yargılama tamamlanarak buna dair deliller de toplanmamışken davacı kurumun yersiz iddiaları ve yersiz olarak yapacağı idari işlemleri için ihya istemeleri nedeniyle şirketin bu idari işlemler ve davalardaki temsiline yönelik olarak yasal hasım olarak gösterilen davalının masraf ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının yanlış olduğunu, kimin haklı olacağı ancak davacının iddia ettiği idari işlemleri tesis etmesinden sonra idari yargıda yapılacak yargılamada anlaşılacak ve davacının haksız bulunacağını, buna rağmen peşinen, sanki davalının tasfiyeyi eksik bırakmış, kusurlu davranmış gibi kabul edilerek peşin şekilde kusurlu kabul edilip kendisine masraf ve vekalet ücreti yüklenmesi tamamen hukuka ve usule aykırı olduğun, verilen kararda düşünülen ek tasfiye işleminin sınırının net olarak çizilmemiş ve “davacı idarenin işlemleri sonucu doğduğu iddia olunan kamu alacakları” işlemlerinin takip edilmesi şeklinde muğlak ve belirsiz bir tanımlama yapıldığını beyanla, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE : Dava, TTK’nın 547. Maddesi uyarınca tasfiye sonucu ticaret sicilinden terkin edilen şirketin derdest dava nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TTK’nın 547. maddesi gereğince “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”. Alacaklıların çağrılması ve korunması başlıklı 541/3 maddesinde” şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir” hükümleri düzenlenmiştir. Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir. Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün olmayıp bu durumda bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına olacaktır. Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp, tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğindedir. Somut olayda ihyası talep edilen tasfiye halinde … San. Tic. Ltd. Şti’nin davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı iken tasfiyeye girdiği, tasfiye memuru davalının, 04/03/2020 tarihinde şirketin tasfiye kapanışı yapılarak ticaret sicilden kaydının terkin edildiği, davacı tarafından ihyası istenen şirket aleyhine terkin edilmeden önce yapılan ithalat işlemleri ithalat ve gümrük işlemlerinden kaynaklanan yasal işlemlerin tamamlanmadığı anlaşılmakla tüzel kişiliğin ihyası gerekmektedir. Davacının, terkin edilen şirket yönünden yapılacak idari işlemler nedeniyle elde ki davayı açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Şirket hakkında gümrük mevzuatından kaynaklanan işlemler tamamlanmadan davaya konu şirketin tasfiyesi tamamlanmış olup, tasfiye memurunun TTK 541/3 maddesindeki sorumluluğu da gözetildiğinde tasfiyenin usulüne uygun eksiksiz tamamlandığından bahsedilemeyeceğinden davacının, terkinden evvel şirket tarafından yapılan ithalat ve gümrük işlemlerinden kaynaklanan yasal işlemlerin tamamlanması için şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı bulunduğu ve terkin edilen şirket yönünden ek tasfiye koşulları oluştuğu anlaşılmaktadır. Yapılan idari işlemlerde davacının haklı olup olmadığı hususu eldeki davada incelenmesi gereken bir konu olmadığından davalı tasfiye memuru vekilinin tasfiyenin usulüne uygun yapıldığı ve şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığı yönünde ileri sürülen istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Bu durumda mahkemece davanın kabulü ile davaya konu şirketin ihyası ile ticaret sicil müdürlüğüne tesciline karar verilmesinde ve tasfiyenin gereği gibi yapılmaması nedeniyle açılan eldeki davada tasfiye sürecinden sorumlu olan tasfiye memurunun HMK 326 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olması ve yasal hasım konumunda olan davalı sicil müdürlüğünün, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmamasına göre yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasında bir isabetsizlik bulanmamaktadır. Açıklanan nedenlerle HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 17/07/2023