Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/1130 E. 2023/1025 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1130
KARAR NO: 2023/1025
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 25/07/2023
NUMARASI: 2021/552 Esas
TALEP: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
TALEP TARİHİ: 28/09/2021
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/10/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekilinin 12/07/2023 tarihli ihtiyati tedbir talepli dilekçesinde özetle, ihtiyati tedbir taleplerinin 01/10/2021 tarihli ara ile kabul edildiğini, bunun üzerine davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ihtiyati tedbir kararına yapılan itiraz neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2022/1174 E. Sayılı dosyasının 07.07.2022 tarihli kararı ile “…ihtiyati tedbir kararının KALDIRILMASINA, “şeklinde karar verildiğini, dosyaya sunulan istinaf karar ilamı ile ihtiyati tedbir kararının reddine ilişkin olarak verilen karar uyarınca; davanın esası yönünden haklılığın yaklaşık olarak ispat edilemediği gerekçe olarak gösterildiğini, dosyaya sunulan delillerin incelenmesi ve gelinen noktada haklılıklarının ATK raporu ile de kanıtlandığını, müvekkilinin yaşamış olduğu mağduriyetler de göz önüne alınarak yeniden ihtiyati tedbir talep etme zorunluluğunun hasıl olduğunu, alacaklı banka tarafından kötüniyetli olarak teminat senetlerinden tahsil edilen rakamlar düşülmeden müvekkili aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyası ile 1.686.180,00 TL asıl alacak bedelli icra takibinin başlatıldığını, icra dosyasına konu borca istinaden müvekkiline ait taşınmazlara, -… il, … ilçe, … Ada, … Parsel, … Mah/köy, … blok, … nolu Bağımsız bölüm. (AİLE KONUTU) numaralı taşınmazına 03.05.2019 tarihli ihtiyati haciz şerhi,-… il, … ilçesi, … Mah, .. ada, … parsel, ofis nitelikli taşınmazına 03.05.2019 tarihli ihtiyati haciz şerhi, -… mahallesi, … Ada, … Parsel Tarla) taşınmaza 03.05.2019 tarihli ihtiyati haciz şerhinin işlendiğini, bunun üzerine, Büyükçekmece … İcra Dairesi … Talimat sayılı dosyası ile müvekkiline ait … ili … ilçesi … Ada … Parsel, … Mahallesi/köy, … blok, … numaralı Bağımsız bölüm.(AİLE KONUTU) taşınmazına kıymet takdiri yapılmış olup taşınmaz satışa çıkarıldığını, yine müvekkiline ait … ili, … ilçesi, … Mah, … ada, … parsel, ofis nitelikli taşınmazın icra kanalıyla satıldığını ve müvekkilinin büyük oranda mağdur edildiğini, davalının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun müvekkili aleyhine başlatmış olduğu icra takibi sebebiyle müvekkiline ait taşınmazların oldukça düşük bedeller ile satıldığını, davacı eşin muvafakati alınmadan kefillik işlemi yapıldığını, bu işlemlerin açıkça yasal mevzuata, Yargıtay içtihatlarına ve kanun hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, TBK ve Yargıtay’ın bu hükmü dolayısıyla, kefil evli ise eşin rızası, kefalet sözleşmeleri için bir geçerlilik şartının gerekli olduğunu, huzurdaki davaya konu kefalet ilişkisi gerektiren işlemde davacı kefil … davacı … ile evli olmasına rağmen davalı bankanın davacı eşin muvafakatine başvurmadığını, bu nedenlerle müvekkilinin hem büyük oranda mağdur edildiğini hem de evlilik birliği içerisinde edinilmiş taşınmazlarının üzerine ipotek konulduğunu ve taşınmazların satışının telafisi güç ve imkansız işlemler meydana geldiğini, tüm bu yükümlülüklerin ihlali neticesinde kanunun emredici hükümlerini ihlale yol açan eylem ve işlemlere müvekkilinin zararına yol açacak biçimde sebebiyet veren sonrasında ise kötüniyetli şekilde icra takibine girişen bankanın işlemelerinin iptalinin gerektiğini, kefalet durumunun davacı eşin rızasının olmadığı için yapılan işlemin geçersiz olduğunu dolayısıyla davacının eşinin herhangi bir borcunun olmadığını, aynı gerekçe ile taşınmazlar üzerine yapılan ipotek işleminin de açıkça hukuka aykırı olduğunu, taraflarınca ikame edilen davanın konusunun “Kefalete ve ipoteğe ilişkin geçerlilik koşulları oluşmadığı için, anılan icra dosyasına konu bir borcun olmadığının tespit edilmesi, taşınamazlar üzerine davalı banka lehine tescil edilen ipoteklerin kaldırılması ve taşınmazın icraen satışının tedbiren durdurulması talebidir.” şeklinde olduğunu, bununla birlikte huzurdaki davada 13/04/2017 tarihinde dava dışı … Tic. Ltd. Şti. ile davalı … A.Ş arasında yapılan Genel Kredi Sözleşmesi’nde ve buna istinaden düzenlenen senetlerde davacı eş …’ın muvafakati olmadan davacı …’ın kefil olarak gösterilmiş olup muvafakatname üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığının incelenmesinin talep edildiğini, bunun üzerine taraflarınca mahkemece talep edilen müvekkiline ait imza örneklerinin dosyaya sunulduğunu, delilleri doğrultusunda Adli Tıp Kurumunca imza incelemesine yönelik raporun düzenlendiğini, dosyaya sunulan 19.04.2023 tarihli ATK raporu ile muvafakat name üzerindeki imzanın müvekkilinin el ürünü olmadığının ve müvekkiline ait olmadığının tespit edildiğini, ATK raporu ile muvafakat name üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığının tespit edilmesi üzerine haklılıklarının kanıtlandığını, dosyadaki delil durumunun değişmesi ve ATK raporu ile haklılıklarının tespit edilmesi üzerine yeniden müvekkili üzerinde bulunan diğer taşınmazların satımının durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, ATK raporundaki imzanın müvekkiline ait olmaması üzerine kredi sözleşmesindeki muvafakat namenin geçerli olmadığının, eş rızası olmaması sebebiyle kefalet ilişkisinde eş rızasının olmaması neticesinde kefalet ilişkinin doğmadığının kabulünün gerektiğini, bununla birlikte dosyaya sunmuş oldukları müvekkiline ait 2 adet taşınmazın satılmış olması göz önünde bulundurularak diğer müvekkiline ait diğer taşınmazların icraen satışının durdurulmasını talep etme zorunluluğunun doğduğunu ifade ederek öncelikle teminatsız olarak aksi kanaat halinde düşük bir teminat karşılığında dava konusu taşınmazın satışının tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ihtiyati tedbir talebinde bulunulduğu, mahkememizin 01/10/2021 tarihli ara kararı ile davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, ”Davacının icra dosyasındaki asıl alacak miktarı olan 434.920,00 TL’nin %15’si oranında 65.238,00 TL teminatı nakit olarak mahkeme veznesine yatırdığı veya 65.238,00 TL bedelli kesin ve süresiz teminat mektubunu mahkememize ibraz ettiği taktirde; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı takip dosyalarında icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmesinin İİK’nun 72/3. maddesi gereğince tedbiren dava kesinleşinceye kadar durdurulmasına,” kararı verildiği, davalı vekilince 31/05/2022 tarihli dilekçe ile, ihtiyati tedbir kararına itiraz edildiği, ara karara karşı yasal süresi içerisinde İstinaf kanun yoluna başvuru yapıldığı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi’nin 2022/1174 esas 2022/874 karar numaralı karar ilamı ile, ”mahkemenin ihtiyati tedbir kararı verdiği icra dosyası kambiyo senedine dayalı olup, ipotek ve kefalet ile ilgisi bulunmamaktadır. Davacı … bonolarda avalist olup, avale kefalete ilişkin hükümlerin uygulanması mümkün değildir. Talebe konu kambiyo senedi(bonolar) açıkça bir borç kaydı içermektedir. Kambiyo senedine aval veren de lehine aval verdiği kişi gibi borçtan sorumludur. Bu haliyle, dava dosyasının bulunduğu aşama itibariyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ve bu dosyadan yazılan talimatla açılan Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyası bakımından ihtiyati tedbir isteyen davacılar, söz konusu takip dosyalarına ilişkin olarak davanın esası yönünden kendilerinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edebilmiş değillerdir. Bu nedenle mahkemece somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle ihtiyati tedbire yapılan itirazın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.” gerekçeleriyle İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; mahkememizin 2021/552 Esas sayılı dosyasında 15/02/2022 tarihinde verilen ihtiyati tedbire vaki itirazın reddine ilişkin ara kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, şeklinde karar verildiği, ATK’dan alınan rapora göre eş muvafakatindeki imzanın kefil …’a ait olmadığı görüşü bildirildiği, ATK raporundaki tespite göre yeniden talepte bulunulduğu ancak BAM kaldırma kararındaki gerekçeye binaen talebin yeniden reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle;13.04.2017 tarihinde dava dışı … Tic. Ltd. Şti. İle davalı … A.Ş arasında yapılan Genel Kredi Sözleşmesi’nde ve buna istinaden düzenlenen senetlerde davacı eş … muvafakati olmadan davacı … kefil olarak gösterildiğini, huzurdaki davaya konu kefalet ilişkisi gerektiren işlemde davacı kefil … davacı … ile evli bulunmakta olmasına rağmen davalı banka davacı eşin muvafakatine başvurmadığını, bu nedenlerle müvekkil hem büyük oranda mağdur edilmiş hem de evlilik birliği içerisinde edinilmiş taşınmazlarının üzerine ipotek konulmuş satış tehdidi altına girdiğini, kefalet durumunun davaya konu kredi sözleşmesinden davacı eşin açık muvafakatinin ve rızasının olmadığı için yapılan işlemin geçersiz olduğu dolayısıyla davacının eşinin herhangi bir borcunun olmadığının kabulü gerektiğini, Kaldı ki; 19.04.2023 tarihli Adli Tıp Kurumu Raporunda dosyaya tarafımızca sunulan imza örnekleri incelendiğini “İnceleme konusu eş muvafakat namelerinde … atfen atılı basit tersimli imzalar ile … mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel … eli ürünü olmadığı…” şeklinde kanaat edildiğini, dosyaya sunulan adli tıp raporu ile huzurdaki davada haklılığımız kanıtlanmış olup kredi sözleşmeleri ekinde yer alan eş muvafakat namelerinde imzanın müvekkil … ait olmadığı yine atılı imzaların müvekkilin eli ürünü olmadığı açıkça tespit edildiğini, yalnızca adli tıp kurumu raporu ile yapılmış olan bu tespit dahi davaya konu kredi sözleşmesinin geçersizliğini kanıtlar nitelikte olup, davalı banka kredi sözleşmesinin ekindeki bono hakkında müvekkillere yeteri kadar bilgi vermemiş olup aydınlatma yükümlülüğüne aykırı davrandığını, yargıtay kararları ve dosyaya sunulan Adli Tıp Raporu ışığında kefalet ilişkisinde eş rızasının olmaması sebebiyle kefillik ve ipotek koşullarının geçerlik koşullarının oluşmadığı bu nedenle kredi sözleşmesi ekinde müvekkile bilgi dahi verilmeden düzenlenen bononun da geçersiz kabul edilmesi gerektiğini, dolayısıyla ortada icra dosyasına konu bir borcun da olmadığının tespit edilmesi ve belirtilen taşınmazların ve aile konutu üzerinde haksız olarak tesis edilmiş bulunan ipoteğin kaldırılmasını, tüm bu nedenler telafisi güç işlemlerin önüne geçilmesi için istinaf başvurumuzun kabulü ile ihtiyati tedbir talebimizin kabulüne yerel mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının reddi kararının bozulmasına karar verilmesini talep ve arz ederiz.
GEREKÇE:Talep,derdest menfi tespit davasında İİK’nın 72/3. maddesi uyarınca icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesine yönelik reddedilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılması istemine ilişkindir.İİK 72/3.maddesi “İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak,… göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.”6100 Sayılı HMK 389 . Maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” Aynı yasanın 390/3 Maddesi “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.”Şeklinde düzenlenmiştir.Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Geçici hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte; zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu göz ardı etmez. Bu sebepledir ki; genelde geçici hukuki korumalara, karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.İİK 72. maddesi gereğince ihtiyati talep eden geçici hukuki koruma kararlarının genel olarak düzenlendiği HMK hükümleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilebilmesinin koşulları kapsamında haklığının yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.6102 sayılı TTK’nın 702/2. maddesinde düzenlenen “aval veren kişinin teminat altına aldığı borç şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir” düzenlemesi mevcuttur.Dairemizin 2022/1174 E-2022/874 K. sayılı ilamı ile menfi tespit davalarında genel kuralın aksine senede dayalı borç ilişkilerinde ispat yükünün senet borçlusunda olduğu, dava konusu bonolarda ihtiyati tedbir isteyen …’ın avalist, aleyhine ihtiyati tedbir istenen davalının ise lehtar konumunda olduğu, alacaklı banka ile imzalanan kredi sözleşmesine verilen kefalet ve ipoteğin geçerli olmadığı iddiası, ihtiyati tedbir isteyen davacı hakkında kefil sıfatıyla değil avalist olarak talepte bulunulmuş olması karşısında, ihtiyati tedbire konu edilen “İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ve bu dosyadan yazılan talimatla açılan Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyasında sorumluluğun kaynağının kambiyo ilişkisi olması nedeniyle yerinde yerinde olmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun ve ihtiyati tedbire itirazın kabulü ile ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmiştir.Bu kaldırma kararından sonra ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında ATK’dan alınan rapora göre eş muvafakatindeki imzanın kefilin eşi … ait olmadığı görüşü bildirilmesi üzerine davacılar vekilince yeniden ihtiyati tedbir talebinde bulunması üzerine mahkemece istinaf incelemesine konu ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.Menfi tespit davalarında genel kuralın aksine senede dayalı borç ilişkilerinde ispat yükü senet borçlusundadır. Dava konusu bonolarda ihtiyati tedbir isteyen … avalist, aleyhine ihtiyati tedbir istenen davalı ise lehtar konumunda olup.Aval veren davacı şekle ait noksanlık dışında borçlu bulunmadığı yönünde herhangi bir itirazda bulunması mümkün değildir. Alacaklı banka ile imzalanan kredi sözleşmesine verilen kefalet ve ipoteğin geçerli olmadığı iddiası, ihtiyati tedbir isteyen davacı hakkında kefil sıfatıyla değil avalist olarak talepte bulunulmuş olması karşısında, ihtiyati tedbire konu edilen İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ve bu dosyadan yazılan talimatla açılan Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyasında sorumluluğun kaynağı kambiyo ilişkisi olup davaya konu icra dosyası kambiyo senedine dayalı olup, ipotek ve kefalet ile ilgisi bulunmamaktadır. Davacı … bonolarda avalist olup, avale kefalete ilişkin hükümlerin uygulanması mümkün değildir.Durum ve koşulların değişmesi halinde talep halinde mahkemece her zaman ihtiyati tedbir kararı verilebilecek ise de somut olayda dairemizin kaldırma kararından sonra eş muvafakatindeki imzanın kefilin eşi …’a ait olmadığı yönündeki tespitin avalistin sorumluğuna bir etkisi bulunmamaktadır. Buna göre dosyanın geldiği aşama itibarıyla davacılar, davanın esası yönünden haklılıklarını yaklaşık olarak ispatlayamadıklarından ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbirin talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Açıklanan nedenlerle ihtiyati tedbir tedbir talep eden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- İhtiyati tedbir talep eden davacılar tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3- İhtiyati tedbir talep eden davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 12/10/2023